Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Hayatım Değişti Kafesi > Nostalji Sohbet Video

Uyarılar

efsane

Hayatım Değişti Kafesi ve Nostalji Sohbet Video efsane Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, “Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Nostalji Sohbet Video telkin cd indir izle İstanbul Nostalji Sohbet Video nerededir kimdir Nostalji Sohbet Video çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Nostalji Sohbet Video hipnoz Nostalji Sohbet Video olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Nostalji Sohbet Video hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Nostalji Sohbet Video kuantum düşünce kitap haberi

efsane

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26-01-2011, 06:11 PM   #1 (permalink)
blue jaloon
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart efsane

Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, “Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?” demiş. Kız, “Uzun hikaye. Rica etsem beni evime götürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam” diyerek arka koltuğa oturmuş.


Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, “İşte geldik küçük hanım” diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış taabi. Hemmen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, “Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde...” Yaşlı kadın adamı susturmuş, “Biliyorum, biliyorum” demiş, “Sonra da ortadan kayboldu di’mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyo. Her cumartesi akşamı aynı şey olur...”

Meğer kız bi cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-01-2011, 06:18 PM   #2 (permalink)
blue jaloon
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart Cevap: efsane

Marlboro firması ilk kurulduğunda işleri çok kötü gidiyomuş. Şirket iflasın eşiğindeyken bi adam gelmiş, “Satışları bir ayda 3 katına çıkarırım ama bunun karşılığında da şirketin yarısına ortak olurum. Yok çıkaramazsam ömrümün sonuna kadar fabrikada bedava tütün sararım” demiş.



Malbora’nın sahipleri zaten çıkmaz sokaktaymış, “Bi haftaya kalmaz batıcaz, kaybedicek neyimiz var ki” diyerek kabul etmişler teklifi. Adamın bunlardan tek isteği binlerce boş Malbora kutusuymuş. Zaten depoda milyonlarcası varmış, talebini karşılamışlar hemen. Sonra bizimki bütün paketleri tek tek ezmiş ayağıyla, gece 12’den sonra da hepsini uçaktan bütün Amarika’nın üstüne atmış.

Sabah millet uyanınca bi bakmış ki her tarafta boş malbuş kutuları. “Yav, bu sigara bu kadar çok içildiğine göre vardır bi hikmeti” diyerek tekel bayilerine akın etmişler. Şirket o ay 3 değil 5 katı satış yapmış. Taabi bizim adam da şirketin yarısına ortak olmuş. O kişi de Philip Morris’in ta kendisiymiş.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-01-2011, 06:27 PM   #3 (permalink)
blue jaloon
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart Cevap: efsane

Ege' de bir efsane vardır; " Hilal' in gözüktüğü ilk gece, yıldızların altında denize dileğinizi iletirseniz, deniz size mutlaka geri döner ve dileğinizi yerine getirir... "



Gülay, iskelenin ucuna doğru yürümeye başladı. Güneş, batmaya hazırlanıyordu ve deniz oldukça dalgalıydı. Dalgalar zaman zaman iskeleyi aşıp, ayak bileklerini ıslatıyordu. Yavaş ve donuk gözlerle, iskelenin ucuna kadar yürüdü ve durdu. Yavaş hareketlerle oturarak ayaklarını denize bıraktı. Bacakları ıslanıyor, arada bir gelen dalgalarla da baldırlarına kadar ıslanıyordu. Gözlerini kısarak ufuğa baktı. Turuncu ve kırmızının karışımından oluşan karışım, hafif hafif karanlık maviye karışıyor ve bulutların arasından karşıdaki adalar gözüküyordu. Gökyüzünde bulutlar simetrik bir şekilde duruyorlar ve çok hafif bir şekilde ilerliyorlardı.


Gülay bir İstanbul çocuğuydu. Genç yaşta aşık olmuş, okuduğu üniversiteyi sevdiği adamla evlenmek için bırakmıştı. Çok kısa bir zamanda hazırlıklarını tamamlamışlar ve sade bir düğünle evlenmişlerdi.


Evliliklerinde, kimsenin çözemediği bir mutluluk sırrı vardı. Onlar hiç tartışmaz, kavga etmez ve daima iyi geçinirlerdi. Herkes bunu kötüye yorsa bile, onlar böylesine mutlu ve huzurlu iki sene geçirmişler, ikibin sene daha geçirmeye yetecek kadar da yanlarında sevgi biriktirmişlerdi. Mutluluk sırları eşinin trafik kazasında hayatını kaybetmesiyle son buldu. Gülay, adeta yıkılmış ve erimişti. Kazadan aylar sonra bile halen eşinin eve döneceğini düşünür, her akşam onu karşılamak için en güzel kıyafetlerini giyerdi. Gece olduğu halde halen eşi eve gelmeyince, sinir krizleri geçirir, ağlayarak sabahı bulurdu. Ailesi bir süre sonra Gülay' ı yanına almıştı. Daha sonraları iyice içine kapanan genç kadın, zamanla insanlarla konuşmayı bile bırakmış ve sadece dalgın dalgın düşünür olmuştu. Böyle zor geçen 1 senenin ardından Gülay psikolojik tedavi görmeye başlamış ve ilaçlarla yaşamaya alışmıştı. İlaçlar onu bol bol uyutuyordu. Uyandığı zamanlarda karnını doyuruyor, eşine mektuplar yazıyor ve akşamları erken saatlerde tekrar uykuya dalıyordu. Bir süre sonra uyku ilaçlarının müptelası olan genç kadın, doktor tavsiyesiyle, ailesi ile birlikte Çanakkale' ye taşındı. Evleri Çanakkale yolu üzerinde bir köyün biraz uzağındaydı. Evlerinin hemen arkasında yükselen yüksek dağlar ağaçlarla kaplıydı. Evlerinin hemen önünde ufak bir bahçeleri ve deniz balkonları vardı. Bahçenin önünde taşlıkla kaplı bir sahil ve hemen ilerisinde deniz vardı. Gülay denize girmeyi çok sevmesine rağmen, buraya taşındıklarından beri hiç denize girmemişti. Gündüzleri bahçedeki çiçekler ve ağaçlar ile uğraşıyor, ailesinin sohbetlerini dinliyor ve akşamları deniz balkonlarında eşine mektuplar yazıyordu.


Ayaklarına gelen suyun soğukluğu ile irkildi. Hava iyice kararmaya yüz tutmuş ve az önceki o güzel renk karışımı, yerini sise bırakmıştı. Deniz biraz daha durgunlaşmış ve dalgalar yerini ufak çırpıntılara bırakmıştı. Burada her insan mutluluğu tadabilirdi çünkü doğanın güzelliklerini her saat görebilirdiniz. Sabahları adeta bir havuz gibi sakin olan denizde yürüyerek bile balıkları seyredebilir, akşamları çıkan rüzgarlar ile ruhunuzun en derinliklerinde yolculuklara çıkabilirdiniz. Fakat bunlar genç kadını mutlu etmeye yetmiyordu. O, eşinin ölümüyle birlikte sanki bir yarısınıda kaybetmişti. Gördüğü her güzelliği ve tadına baktığı her mutluluğu onunla paylaşmadığı sürece, ne anlamı vardı bu güzelliklerin ? İçi her zamanki gibi, kara bulutlarla kaplanmıştı. Ufukta görebildiği son noktayı seçmeye çalışıyor ve amansız bir şekilde içinin yandığını hissediyordu. Bu acımasız olay neden onun başına gelmişti ? Devamlı mutluluğunun neden ve kimin tarafından kıskanılıp, yok edildiğini düşünüyor fakat bir türlü düşüncelerini bir yere bağlayamıyordu. Eşini her düşünüşünde, ona bir daha dokunamayacağını, bir daha öpemeyeceğini ve bir daha asla onun kokusunu koklayamayacağını farkediyor ve bu düşünce yüreğini sıkıyordu. Kurtulmak için çırpınsa bile kurtulamıyor, çevresinde ki herşeyin bir çaresizlik çemberiyle sarıldığını hissediyordu. Her gece uyurken, rüyasında eşi ile buluşacağını düşünüyor ve bu düşünce onun karanlıklarında, sıcak ve parlak bir ışık oluşturuyordu. Bu ümitle uykuya dalıyor, fakat bir türlü eşini rüyasında göremiyordu.


Rüyasında onu görebilmek için bir çok yol denemiş fakat hiç birinde başarılı olamamıştı. Bu onu gitgide dahada ruhunun derinliklerine götürüyor, saatlerce boş boş düşünmekten başka birşey yapmıyordu. Ailesi bu duruma çok fazla üzülüyor, biricik kızlarının tekrar eski haline gelmesi için ellerinden geleni yapıyorlardı. Lakin hiç biri genç kadının yüzünü güldürmüyordu, o sanki r etmeyi gururuna yediremediğinden dolayı sadece yaşamını sürdüren biri haline gelmişti. Bu durumdan nasıl ve ne zaman çıkacağını hiç kimse bilmiyor fakat bunun böyle sürüp gidemeyeceğini tahmin ediyorlardı. Buraya geldiklerinden beri ilaçlarını da kullanmıyordu. Ailesi, onu ilaç kullandığı zamanlardan daha iyi görüyordu. Çünkü kızları ilaç kullanırken devamlı uyuyor, söylenen hiç birşeyi anlamıyor ve daima hasta gibi oluyordu. Oysa şimdi, sabah erken kalkıyor, bahçeyle uğraşıyor, deniz kenarında oturuyor ve alışagelmiş mektuplarını yazıyordu. Onlar için bu bile, oldukça iyi bir gelişmeydi.


Gülay iskeleden kalktı ve eve doğru yürümeye başladı. Sahilde ki taşlardan dolayı düzgün yürüyemiyor ve yalpalıyordu. Çocukluğundan beri buraya gelip gittiklerinden, denize dair olan tüm hikayeleri bilirdi. Yarın ay hilal şeklini alacaktı ve genç kadın bir dilek dileyecekti. Eve ulaştığında akşam yemeği hazırlanmıştı. Sessiz bir şekilde yemeğini yedi ve odasına çekildi. Yarın için içi umutla dolmuştu. Kimbilir belki gerçekten deniz ona geri döner ve isteğini yerine getirirdi. Bu düşüncelerin verdiği garip bir huzurla uykuya daldı.


Sabah uyandığında henüz güneş yeni doğuyordu. Uzun zamandır yaptığı gevşek hareketlerin tersine, büyük bir çeviklikle yatağından sıçradı. Üzerini değiştirip yatağını ve odasını topladı. Kahvaltısını yaptıktan sonra her zamanki gibi bahçedeki çiçeklerle ilgilenmeye başladı. Çiçeklerin hepsi bugün daha bir canlıydılar. Gülümsemeyi unutan yüzü ile onlara gülümsedi ve her biriyle tek tek ilgilenmeye başladı. Diplerini temizliyor, sularını veriyor ve hepsine birer öpücük konduruyordu. Gülay' ı balkondan izleyen annesi ve babası birbirlerine sarıldılar. Onu böyle görmek onları çok mutlu etmişti. Akşama doğru genç kadın deniz balkonuna gitti ve büyük bir titizlikle kağıdı önüne yerleştirip, kalemini çantasından çıkardı. Yazacağı her kelimeyi özenle seçmeliydi. Düşüncelerini netleştirdi ve yazısına başladı ;


" Sevgili Deniz,


Bilirsin, çocukluğumdan beri devamlı seninleyim. Tatil için geldiğimiz zamanlarda saatlerce seninle dans eder, İstanbul' a döndüğümüzde devamlı seni izlerdim. Sen kimi zaman durgun, kimi zaman neşeli olurdun. Hep bunu çözmeye çalıştım ve artık çözdüğümü sanıyorum. Sanırım sen aya aşıksın deniz. Ne zaman ay çıksa, onun ışıklarını alıp, binlerce yakutmuş gibi yansıtıyorsun. Rüzgar ile konuşuyor, kıyı ile oyunlar oynuyorsun. Akşamları kimseye içini göstermiyor, adeta içine bakmaya çalışan olursa, sendeki aşkı göreceklermiş gibi kendini saklıyorsun. Fakat sabahları ayın yerini güneşe bırakmasıyla birlikte durgunlaşıyor, kendini unutuyorsun. Akşama kadar böyle zaman geçirip, akşam kendini aya hazırlıyorsun. Kimi zamanlar rüzgar şiddetleniyor ve bulutlar ayı kapatıyor. Böyle zamanlarda, sevdiğini göremediğin için oldukça sinirleniyor ve içinde ne bulursan darmadağın ediyorsun. Ben senin öfkeni kıyılara vurduğun tekmelerden bile anlıyorum denizim. İnan bana, belki de seni benden iyi anlayacak kimse yoktur...


Söyle bana denizim, bir gün ayın hiç bir zaman doğmayacağını anlasan ne yapardın ? Bir daha hiç yakamozlar oluşturamayacağını, onunla olan sevginizin içinde olmasına rağmen onu asla göremeyeceğini bilsen ne düşünür, ne hissederdin ? Eminim ki öfkeyle buraları yıkardın ve bir daha hiç yüzün gülmezdi. İşte sevdiğini kaybetmek böyle birşey denizim. Sen ayını asla kaybetmeyeceksin ama ben güneşimi kaybettim. Onu her düşündüğümde içim ağlıyor, yaşam duruyor. Hiç bir şey yapmak istemiyorum. Bedenimi yırtmak ve gökyüzüne yükselmek, her neredeyse onu bulmak istiyorum. Lakin hiç bir şekilde onu tekrar göremiyor ve ona tekrar sarılamıyorum. Anlattıklarımı her gün az çok gözlerimden anladığını farzediyorum. Bu yüzden sana yazmaya ve senden yardım istemeye karar verdim denizim. Hilal' in göründüğü ve senin en sevinçli olduğun bugün senden bir dileğim olacak. Beni sevdiğime kavuştur denizim. Bir defalığına bile olsa onu görmek istiyorum. Beni aydınlatan, neşemi yerine getiren ve zamanla hayatımın anlamı olmuş o gülümseyişini görmek istiyorum. Artık buralarda daha fazla onsuz kalmak istemiyorum. Ne olur denizim, beni onunla buluştur. Onu görmeme ve bir defacık dahi olsa sarılmama aracı ol. Beni anlayacağını umud ediyor ve bana dileğim ile ilgili geri dönmeni bekliyorum.. "


Gülay, mektubunu dikkatle katladı ve göğsüne yerleştirdi. Akşam yemeğini yedikten sonra iskeleye çıkarak bir süre karanlıkta hiç bir ışığın meydana getiremeyeceği o güzel yakamozu izledi. Ardından yaşlı gözlerle dileğini denize bıraktı ve gözlerini kapattı. Sanki deniz dileğini hemen yerine getirecek gibi hissediyordu. Sanki gözlerini açsa, sevdiğini karşısında görecek ve bu doğaüstü olaya deniz neden olacaktı. Yavaşça gözlerini açtı ama sevdiğini göremedi. Gözlerinden bir kaç damla yaş, denize damladı. Genç kadın büyük bir hüzünle yürüyerek evine gitti ve kimsenin yüzüne dahi bakmadan odasına kapandı. Ağladı, ağladı, ağladı.. Hayat, yaşanılabilecek bir olgu olmaktan çıkmış ve adeta bir çileye dönüşmüştü. Buna daha fazla sabredemiyordu. Fakat aksi yöndede yapabilecek hiç birşeyi yoktu. Kalbi daralıyor ve nefes alması zorlaşıyordu. Derin derin nefes alarak kendine gelmeye çalıştı fakat her nefes alışında göğsü sızlıyor adeta nefes alırken bedeni yırtınıyordu. Hırıltılar çıkarmaya başladı. Hızlı hızlı öksürdü ve bir süre sonra kendine geldi. Oldukça halsiz kalmıştı, yatağına uzandı gözlerini kapattı.


Gece uykusunda bir rüzgar hissetti. Galiba balkon kapısını açık unutmuştu. Ama kalkıp kapatabilecek hali de yoktu. Rüzgar ayaklarından beline doğru ilerledi ve göğsünden başına kadar inanılmaz bir yumuşaklıkla esip gitti. Gülay, rüzgar ile birlikte muhteşem bir huzur duygusuna sarınmıştı. Gözlerini açtı. Gördüklerine inanamayıp, gözlerini tekrar kapatıp açtı. Denizin ortasındaydı. Sahilden bir hayli uzakta olmasına rağmen evlerini zar zor görebiliyordu. Denizde yürüyebiliyor ve koşabiliyordu. Büyük bir sevinçle ordan oraya koşup durdu, kendince rüyasının tadını çıkartıyordu. " Gülay... " Duyduğu sesle irkildi. Ses tam arkasından geliyordu ve yıllardır hasret kaldığı bir sesti. Hızla arkasını döndü. Kocası yüzünde o bilindik gülümsemesiyle kendisine bakıyordu. Hiç birşey diyemeden, hasretle kocasına sarıldı. İşte dileği gerçek olmuştu, onca zamandır başaramadığı şeyi deniz başarmıştı. Kocasının kollarından ayrılmadan tüm gücüyle onu sıktı. Kokusunu öylesine özlemişti ki, yıllarca böyle durabilirdi. " Ah seni öyle özledim, öyle bekledim ki.. " Eşi yanıt vermeden onun yüzüne baktı. Gözlerinde hafif bir keder vardı. Genç kadın, gayet iyi tanıdığı kocasının yüzündeki gülümsemesinin ardına saklanmış, gözlerindeki kederi hemen farketmiş ve onunda yıllardır kendisini özlediğini düşünmüştü. Onu görmenin verdiği sevinçle hiç birşey düşünemiyordu. Kocasına tekrar sarıldı, onu tekrar kokladı. Hiç uyanmak istemiyor, kalan tüm yaşamı boyunca bu rüyanın devam etmesini istiyordu. Yılların verdiği özlem ve hasretle saatlerce konuştular. Birbirlerini ne kadar özlediklerini, birisinin olmadığı yaşamda diğerinin eksikliğinin nasıl hissedildiğini anlatıp durdular. Her ikiside heyecanlı ve sevinçliydi. Bir o kadarda hüzünlüydüler. Genç kadın güneş ufuktan yavaş yavaş doğarken, gözlerini bakmaya doyamadığı kocasından alarak denize çevirdi ve ağlamaya başladı. Kocası " Ağlama.. " dedi. Ağlamaması imkansızdı, birazdan uyanacak ve bu güzel gece sona erecekti. Bir ay boyunca yine kocasına hasret kalacaktı. Ona hızlı hızlı yine mektup yazacağını, hiç durmayacağını, her ay hilali sabırsızlıkla bekleyeceğini söyledi. Kocası elleriyle karısının ağzını kapattı. Gözlerinde garip bir bakış vardı. Gülay' ı öptü. " Gitme desem de, gideceksin, fakat döneceğinde unutma, burada seni bekliyor olacağım.. " dedi. Güneş doğmuştu, gülay artık uyanması gerektiğini ve uyanmazsa ailesinin endişeleneceğinden, onu zorla uyandıracaklarından, bu güzel rüyanın sarsıntılarla bitmesini istemediğinden bahsetti. Ona son defa sarılarak, denizin üzerinden yürümeye başladı. Evine doğru yaklaştıkça yüreği sızlıyordu. Ara ara arkasına bakıyor ve kocasının orada beklediğini görmek içine tarifi imkansız bir huzur veriyordu. Gözyaşları içerisinde sahile çıktı ve evlerinin önündeki kalabalığı farketti. Biraz daha yaklaşınca, kulakları annesinin feryatlarıyla çınladı..

" Gülay, Gülaaay, Gülaaaay.... "
  Alıntı ile Cevapla
Alt 26-01-2011, 09:33 PM   #4 (permalink)
Teğmen
 
bartun06 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 136
Tesekkür: 1,961
146 Mesajinıza toplam 545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bartun06 will become famous soon enoughbartun06 will become famous soon enough
Standart Cevap: efsane

Çok duygulandırdı, sanki olayın içindeymiş gibi, Allah herkese ölümsüz sevgiyi nasip etsin. Teşekkürler.
__________________
BEN MUTLU BİR BÜTÜNÜM, EVREN BENİM İÇİN ÇALIŞIYOR HER ZAMAN....
bartun06 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


efsane

Hayatım Değişti Kafesi ve Nostalji Sohbet Video efsane Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, “Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Nostalji Sohbet Video telkin cd indir izle İstanbul Nostalji Sohbet Video nerededir kimdir Nostalji Sohbet Video çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Nostalji Sohbet Video hipnoz Nostalji Sohbet Video olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Nostalji Sohbet Video hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Nostalji Sohbet Video kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:47 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.