Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Kimyasal Gübre
Buğday ekimine gelince hâlâ eski yöntemle sürdürülüyor ve
bu tarım hâlâ bilgisizlik içinde yüzen köylülerin elinde bulunuyordu. Ama yine
de Devrim'den bu yana toprak işçisinin hayat şartlarında bir gelişme olmuş,
botanikçiler tarım işleriyle yakından ilgilenmeye başlamışlardı. XVIII. yüzyılda
iyi tarımcı aranıyor, bilim adamları tarım üzerine makaleler yazıyor, kaliteli
tohum ve verimli çalışma konuları ciddi şekilde ele
alınıyordu.Henri-Louis Duhamel du Monceau (1700-1782), buğdayı on yıldan
fazla saklamanın yolunu bulmuş, ayrıca hayvanların beslenmesi ve ağaçların
aşılanması konusunda incelemeler yapmıştı. Abbe Henri Alexandre Tessier
(1741-1837), 1776'da buğday çeşitleri üzerinde denemelere girişmişti. 1800'den
sonra Alman tarım bilgini Albrecht Taer (1752-1828), tarım tekniğini
modernleştirmeye çalışmış. İsviçreli Theodore de Saussure (1767-1845),
bitkilerde solunum ve beslenme mekanizmasını aydınlatmıştı. Fransız Jean-Baptist
Boussingault (1802-1887), toprağın beslenmesi ve gübrelerin rolü üzerinde
çalıştı. Böylece bilim, tarım konusuna da eğilerek onu başlı başına bir bilim
dalı haline soktu. Fransa'da ilk tarım okulu 1822'de Nancy'de kuruldu. Bunu
1827'de Grignon'daki okul izledi. 1830'da bir Tarım Bakanlığı ve 1848'de Tarım
Enstitüsü kuruldu. Ancak, bu takdirde değer çabalara rağmen, tarım
konusunda ağır bir gelişme göze çarpmaktaydı. Köylüler atalarından kalma
bilgilerinden şaşmıyorlardı. Elde ettiklerini iyi fiyatla satmaya bakıyor ve
gerisini umursanıyorlardı, İngiltere dışında, öteki ülkelerde yenilik
çıkaranlara kuşkulu gözlerle bakılmaktaydı. Yaşayışlarındaki yalınlık, kalın
kafalılıklarının aynasıydı sanki. Daha önce anlattığımız gibi, İngiltere
toprağı dinlendirme yöntemim kaldırarak bir tarım devrimi yapmayı başarmıştı.
Bu yenilik özellikle 1840'larda Kara Avrupası'na yayıldı. Böylece toprak yalnız
tahıl vermekle kalmayıp hayvan yemi de verdiğinden davarlar ve bunun sonunda da
gübre çoğalmıştı. İngilizler bu durumdan yararlanıp hayvan türlerini
geliştirmişler, bilinçli çiftleştirmelerle en iyi yünü veren koyun, en iyi eti
sağlayan sığır türleri üretip yetiştirmişlerdi. Toprağın ekiminde iki,
üç, dört yıllık bir almaşık yöntem, o ezeli kıtlık korkusuna son vermiş, aynı
zamanda kolza, şeker pancarı, şerbetçiotu gibi sınai bitkilerinin ekimine ve
bostancılığa da hız vermişti. Bu arada saban yavaş yavaş yerini pulluğa
bırakıyordu. Böylece toprak daha derin kazılmaya, gübrelenmeye, kireçten yoksun
topraklara kireç verilmeye başlanmıştı. Gübrelemek ve kireçlemek toprağı
fizik ve kimyasal yönden geliştirmenin tek yöntemi olarak bilinmekteydi.
Tarımcılığın başlamasında o güne kadar bilinen tek gübre türü hayvansaldı. Buna
ara sıra bazı deniz yosunlarını da eklerlerdi. Bu sırada Thiersli köylülerin
ilginç bir gözlemi oldu: Yakınlarında bulunan bıçak sapı fabrikasının, kemik
artıklarını tarlalara döktüklerinden iyi ürün aldıkları dikkatlerini çekti. Bu
gözlemin söylentileri kulaktan kulağa yayıldı ve kemiklerin gübre olarak
kullanılması yaygınlaştı. Açıkgözler kemikleri toplayıp değirmenden geçirmeye ve
tarımcılara satmaya koyuldular. Tüketim çoğalınca insan kemiklerine de
dadandılar ve Napolyon'un savaş alanları temizlenmeye başlandı.Kemik
nasıl bir oluşumla tarlaların verimini artırmaktaydı? Bu soru Liebig'in kafasını
kurcaladı ve Giessen'deki laboratuvarında bitkilerin beslenmeleri üzerine
araştırmalar yapmaya koyuldu. 1840'da şöyle bir gözleme vardı: Bitkiler
beslenmeleri için gerekli olan karbonu havadan, fosfor ve potasyumu topraktan
alıyorlardı. Öyleyse toprağın verimliliği bu maddelerin ne oranda bulunduğuna
bağlıydı. Kemiklerde fosfat bulunduğundan, bu oluşum açıktı. Liebig,
köklerin fosfatı daha iyi emebilmeleri için kemiklerin sülfürik asitle
işlenmesini salık verdi. Bu öğüdü John Lawes adlı bir İngiliz (1414-1900)
değerlendirdi. Rothamsted'deki (Hertfortshire) malikânesinde daha önce de
bitkiler üzerinde araştırmalar yapmıştı. Liebig'le işbirliği kurarak kemik
toplama işine girişti ve evini fabrika durumuna soktu. Buldukları kemikleri
burada işleyerek süperfosfat adiyle piyasaya sürdüler (1843). Lawes iyi
bir sanayiciydi. Büyük bir servet yaptı ve tarımcıları da zengin etti. Aynı
zamanda bilim adamı olduğundan, bir deneme merkezi haline gelen fabrikasında
deneylerini sürdürmekteydi. Çalışmalarının sonunda, bitkilerin azotu havadan
değil de topraktan aldıklarını ortaya koydu, önemli olan bu buluş tarımsal
kimyaya yeni bir alan açmıştı. Bunun üzerine Şili'den nitratlar ve Peru'dan
guano (kuş gübresi) ithal edilmeye başlandı. Liebig, bitkilerin
beslenmesinde potasyumun rolünü açıklamıştı. Bu besin Şili nitratlarında
bulunmaktaydı. XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Stassfurt'da (Almanya) dünyanın
en zengin potasyum yatakları ortaya çıkarıldı. Böylece 1860 dolaylarında
kimyacılar toprağa ihtiyacı olan fosfor, azot ve potasyumu istenen oranda
verebildiler. Verim büyük çapta artmış ve o ezeli kıtlık korkusu tarihe
karışmıştı. Rothamsted Deney İstasyonuna göre, 1771'de hektar başına alman ürün
21 hektolitre iken, 1885-1894 arasında 25.7'ye yükselmişti. Öte yandan,
ekim tarzı da gelişmişti. Makineleşmenin sanayiye getirdiği baş döndürücü
ilerleme herkesin gözü önündeydi. 'Azami' üretim için bunun şart olduğunu artık
herkes takdir ediyordu. Çünkü makine insandan daha çabuk iş görmekle kalmamakta,
üretime insan elinin aciz olduğu bir düzen ve standardizasyon getirmekteydi.
Makineleşmeyi tarıma sokmak, denenmeye değer bir şey olarak görülmeye
başlanmıştı. Toprağı kazan, eken, sürgü çeken, biçen, döven bir makine, o güne
kadar saçma olarak düşünülmüştü, ama neden olmasındı? Galyalılar bir tür biçki
makinesi kullanmışlardı: Öküzlerin çektiği bir arabanın altında bulunan dişliler
buğdayı kapıp kesmekteydi. Ne var ki, bu makine tutulmamış, çarçabuk unutulup
gitmişti. Çünkü tarımda makineleşme, ancak el emeğinin kıt olması durumunda
yararlıdır.Sezar'ın zamanında el emeğinin kıt olması diye bir şey söz
konusu değildi. Bu ihtiyaç gerçekten ancak XVIII. yüzyılın sonlarında duyulmaya
başlandı. O dönemde Sanayi Devrimi İngiliz köylülerini şehirlere çekmekteydi.
Yüzlerce hektarlık toprakların sahipleri bu durumda modern tekniğe başvurmak
zorunluluğunu duydular. Küçük toprak sahipleriyse topraklarını satıp şehirlere,
fabrikalarda işçi olarak çalışmaya gidiyorlardı. El emeği kıtlığı tehlikeli bir
durum almaya başlamıştı. Zengin tarımcıların projeleri altüst olacağa benzerdi.
Buğdayı makineler aracılığıyla biçme imkânı bulunmaz mıydı? Royal
Society, sorunu yarışmaya koydu (1780). Binlerce ve çoğu hayali cevaplar geldi,
öyle ki, XIX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar şöyle elle tutulur bir çözüm şekli
ileri süren olmadı. Ta 1828'e, Patrick Bell'in biçerine kadar. Bu araçla,
ekinler gel-git hareketine uyan bir bıçakla kesilip kenara atılmaktaydı.
Aynı tarihlerde makineleşme sorunu Amerika'da ciddi bir durum almıştı.
Bu ülkede el emeği kıtlığı yoktu, ama topraklar el emeğiyle ekilmeyecek kadar
büyüktü. Louisiana'yı ve daha birçok devletleri de içine alarak genişlemiş olan
Amerika Birleşik Devletleri'nde çiftliklerden her biri Belçika büyüklüğündeydi
ve esir tüccarları harıl harıl zenci köle taşıdıkları halde, bunlar uçsuz
bucaksız topraklarda kayboluyorlardı. Bu durumda, makineleşme çok ciddi bir
sorun olarak karşılarına çıkmaktaydı. Sorunu, Virginialı bir çiftçinin
oğlu, Cyrus McCormick çözümledi (1809-1884). Babasının tarlalarına iki beygirle
çekilen garip bir makine getirdi. Bir kayış aracılığıyla tekerlekler bir bıçkıyı
harekete geçiriyorlardı. Bu araç buğdayları biçiyor ve özel bir bölmeden geçirip
yana atıyordu. Tarlaların ne büyük bir hızla ve ne kadar düzgün tarandığını
görenler şaşırıp kaldılar. Bunun üzerine McCormick sanayici oldu ve 1839'dan
başlayarak makinelerini satmaya başladı. 1851 Londra Sergisi tarımsal
makineleşmenin zaferini ilân etti. Birçok tip biçer makine sergilenmişti. Ama
McCormick'inkinin bunların en gelişmişi olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Biçki
makinelerinin yanı sıra mekanik ekerler, döverler ve birkaç demirli mekanik
saban da sergilenmişti. 1868'de Rus Andrey Vlassenko'nun biçerdöver!
ortaya çıktı ve aynı yıllarda ilk buharlı döverler de işlemeye başladı.
Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |