Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Marxist Ekonomi Marx,
kapitalist ekonomilerde faaliyette bulunan değer belirleyici kuvvetleri
incelerken iki değer biçimi arasında kesin bir ayrım yapar: "Kullanım değeri" ve
"mübadele değeri." İlki, yani kullanım değeri, bir nesnenin mal sahibi için ne
kadar kullanışlı olduğunu ya da kullanılmasından mal sahibinin ne kadar
yararlandığını, tatmin olduğunu, zevk aldığını gösterir.Kullanım değeri,
bir soyutlamadır. Tamamen içsel bir kavramdır. Kullanım değeri yönünden bir
nesnenin niceliğini yalnız ve yalnız onu kullanan ya da kullanacak olan kimse
belirleyebilir. O zaman bile, kullanım değeri olan bir başka birime kıyasla,
sahibinin nazarında artı ya da eksi nicelikte olabilir.Marx'ın mübadele
değeri teriminden kastı, mübadele sırasında bir birimin diğer bütün birimlere
hakim olabilme derecesidir. Bunu daha açık bir şekilde ifade edersek, bir malın
"mübadele değeri", o malın hangi orantılı niceliklerde diğer mallarla mübadele
edildiğidir.Marx'ın sürekli olarak kullandığı değer terimi, aslında
mübadele değeri anlamına gelmektedir ve bu bakımdan modern ekonomideki "değer"
teriminden hiç de farklı değildir; "kullanım değeri" olmadan "mübadele
değeri"nin olamayacağını söyler.Bütün iktisatçılar gibi Marx da, değişik
"mübadele değeri" biçimleri olduğunu belirtmiştir. Doğal değerler (ve onun yanı
sıra "doğal fiyatlar") ile piyasa değerleri (ve onun yanı sıra "piyasa
fiyatları") arasında kesin bir ayrım yapmıştır.Marx, zaman zaman "doğal
değer" ile eşanlamda "gerçek değer" terimini de kullanmaktadır. Marx'ın doğal ya
da gerçek değer kavramı ile modern ekonomi biliminin normal değeri arasında
hiçbir fark yoktur. "Doğal değer", bir malın uzun dönemdeki ortalama değer
düzeyidir. O malın kısa dönem değerleri, bu düzeyin çevresinde
dalgalanır.Marx'a göre, gerçek değerden sapmalar olmasının tek nedeni,
piyasadaki arz ve talep kuvvetleridir. Arz ve talebin noksansız dengesi
sırasında, gerçek değer ile piyasa değeri birbirine eşittir. Gerçek değerden
sapmalara nasıl arz ve talep kuvvetleri sebep oluyorsa, gerçek değerin oluşumunu
da başka bir kuvvet belirlemektedir.Marx, piyasa değer ve fiyatlarının
gerçek değer ve fiyatlara uymadığından sık sık söz eder. Emekteki ortak unsur,
süre unsurudur. Yani diyebiliriz ki, tüm mallardaki ortak değer-yaratıcı ve
değer-belirleyici unsur, emek süresidir.Değer kuramını iyice anlayıp
özümleyebilmek için birçok noktanın sürekli olarak akılda tutulması gerekir.
Marx, "bir maldaki emek miktarı" derken, yalnız ve yalnız üretim sürecinin son
aşamasındaki ya da malın "mübadele edilebilir" hale gelmesi için son biçimsel
değişmeleri geçirdiği andaki emeği kastetmediğini kesinlikle
belirtmiştir.Bir malın değerini belirleyen emek miktarı, gerekli
hammadde, enerji ve makinelerin üretildiği andan başlayarak, o malın bütün
üretim aşamlarındaki bütün emeği kapsamına alır. Malın üretimi sırasında aşınan
makinelerin onarımında kullanılan emek de, o malın değerini belirleyen emek
miktarına dahildir. Aynı şekilde, bir malın hammadde makine yapısı ise, o
hammaddenin yapımı sırasında aşınan makinenin onarımına harcanan emek de "o
maldaki emek miktarı"na dahildir. Böylelikle her "mal" üretilmesi için değişik
zamanlarda, değişik üretim birimlerinde ve değişik biçimlerde kullanılmış olan
toplam emeğin bir "maddi zarfı", bir "kabı"ndan başka bir şey
değildir.Değer kuramı, ürünü ne olursa olsun, ne kadar verimsiz
kullanılırsa kullanılsın, her emeğin değer yarattığını kesinlikle öne
sürmemiştir. Marx, "bir üründeki emek miktarı ne kadar fazla olursa, o ürünün
değeri de o kadar artar" şeklinde bir tartışma geliştirmemiştir. Demek ki
"değer-yaratıcısı" olan emek değil, sosyal emektir.Ücret kuramını
ekonomik olaylara uygularken, Marx'ın karşısına iki güçlük çıkmıştır. Gerçek
ücret ya da emeğin üretim maliyeti, emekçinin en basit şekli ile maddi yaşamını
sürdürmesi için gerekli bir miktar ise, kuram baştan, bazı edimsel ücret
durumları ile çelişkiye düşmektedir. Bu görüş kabul edilecek olursa, kapitalist
sistem içinde ücretleri arttırmak için girişilecek teşebbüslerin başarısız
olacağı da varsayılmaktadır.Buna karşılık, işçiden gelecek birtakım
istek ve çabalarla işgücünün üretim maliyetini genişletmek mümkün olsa,
kapitalist sistem içinde işçilerin ücretlerini artırmayı başarmaları olanağı da
doğacaktır. Marx, bu iki şıktan birini tam olarak kabul etmeye yanaşmamıştır.
Zaman zaman işgücü maliyetinin ücret-belirleyiciliğini asgari maddi geçim
açısından ele almakta, zaman zaman ise "asgari geçim" kavramını daha geniş bir
kapsam içinde yorumlamaktadır.Soyut biçimi ile Marx'ın ücretler kuramı,
son derece açıktır. Ancak, "işgücü'nün asgari" geçimi kavramının kapsamına
nelerin girip nelerin girmediğini ortaya koymak gerekince, bu açıklık
kaybolmaktadır. Bu noktadaki ayrımlar, berrak suya bulanıklık getirmiştir. Bazı
hallerde "asgari geçim", beden sağlığının korunması için gerekli araç ve
gereçler gibi sınırlamalara sokulmakta, bazı hallerde ise, işçinin geçmişini ve
günlük toplumsal çevresini kapsamına alacak şekilde
genişletilmektedir.Marksist kuramları bir bütün olarak düşündüğümüz
takdirde, ücretlerin, asgari maddi geçim düzeyi ile sıkı sıkıya bağlantılı
olduğunu görürüz. Asgari maddi geçim düzeyinin bu "çekiş"ine karşıt eğilimler
varsa, bu eğilimler ya geçicidir ya da son derece yavaş işlemektedir.
Dolayısıyla önemsenecek bir etkileri yoktur ve kapitalist düzende faaliyette
bulunan temel kuvvetler arasında sınıflandırılamazlar.Marx, ücretlerin
asgari maddi geçim düzeyini önemli bir şekilde aşmasını önleyen kuvvetlerin
kapitalist düzenlerde faaliyette olduğunu söylemiştir. Marx'ın bir "ortalamalar"
kavramı yolu ile temel değer kuramında yaptığı değişiklikler yeni bir durum
yaratmamıştır.Değer-belirleme olayının özü yine ilk kuramdır. Aynı
şekilde, "asgari geçim" kavramındaki belirli bazı değişiklikler ve ayrıcalıklar
sonucu etkilememektedir. İşgücü üretim maliyetinin değer-belirleyici niteliği,
yine "asgari maddi geçim"e dayanmaktadır.Marx, siyasi ekonomistlerin şu
yoldaki bazı görüşlerine yabancı değildi: Kapitalistler, ellerine geçen fonları
üretim süreçlerinde daha çok işçi istihdam etmek için kullanırken "tasarruf"
olmadan sermaye birikimi olayının meydana gelemeyeceğini, bu sebepten, en az
işgücü kadar, "tasarruf"un da önemli olduğunu ve pay alması gerektiğini
savunmaktaydılar.Bu görüşlere Marx iki cevap birden vermiştir. İlk
cevabı şudur: İlk sermaye fonları, topraklarından koparılıp alınan toprak
işçilerinden sağlanmıştır. Modern kapitalistlerin "tasarruf" ettiği iddia edilen
fonlar da, ilk sermaye fonları gibi, çalınmıştır. Aradaki fark, hırsızlığın
değişik biçimde yapılmasıdır; zira yeni fonlar artık değerden
sağlanmaktadır.Marx'a göre kapitalist düzenin temeli, değer ve ücretleri
belirleyen süreçler ile sermaye birikimi olayıdır. Marx, bu süreçleri ve birikim
olayını suçlamamıştır. Bunlar kapitalist düzenin parçalarıdır. Ayrılmaz parçalar
olarak ne onlar kapitalist düzenin dışında varolabilir ve ne de kapitalist düzen
onlarsız yaşayabilir. Tek başlarına bu süreç ve olayları "ahlâksız" diye
kötülemek mümkün değildir. Bunları "ahlâk" ve "insanlık" dışı kılan nedenler,
kapitalist düzenin ayrılmaz parçaları olarak, insan refahının ve iyiliğinin aksi
yönde çalışmalarıdır. Bunlar içsel tutarsızlık ve çelişmeler
içindedirler.Emekçilerin kendilerini sömürmeye çalışan kapitalistin bu
çabalarına engel olduklarını ya da kârlılık yüzdesinin aşağı yukarı sabit
kaldığını kabul etsek bile, artık değerin varlığı ve ücretlerin geçim düzeyine
adeta yapışık olması, kapitalist sistem içinde yeni bir çelişmenin doğmasına
sebep olacaktır.Buhran (depresyon), kapitalist düzene özgü kuvvetlerin
kaçınılmaz bir ürünüdür. Marx ve Engels'e göre çöküntü ya da buhranların sebebi
şudur: "Bir fabrikadaki üretim sürecinin toplumsal örgütlenişi öylesine bir
gelişme noktasına ulaşmıştır ki, toplumdaki üretim anarşisi ile bağdaşmayacak
durumdadır."Yeni makineler kullanmak ve sanayi bireyinin çıktısını
arttırmak için, kapitalist işverenin üzerinde rekabet koşullarının yarattığı
sürekli bir baskı vardır. Adı geçen bireyin karar verme yetkisi yalnızca
kendisine ait olduğu için de, yeni makineler alabilecek durumdadır. Emek,
istihdam şekillerini de değiştirebilir ve değiştirir. Böylelikle sanayi
bireyindeki sürecin bütün unsurlarını eşgüdümleyerek (koordine ederek),
ürünlerin daha büyük hacimde çıktısını sağlar.Bütün kapitalist
işverenler aynı baskıya açık olduklarından, hepsi de böyle bir politika
izlerler. Bu durum, tek tek düşünüldükleri takdirde, bütün sanayi bireyleri için
son derece akılcı ve doğru bir yöntemdir. Toplumdaki tüm sanayii bir bütün
olarak düşünürsek, toplam çıktı ve toplam piyasa alış gücü arasında eşgüdümü
sağlayacak unsurların bulunmaması sebebiyle, sanayinin içinde bulunduğu koşullar
hızla "anarşi"ye döner.Marx'a göre, kapitalist sanayi bireyleri arasında
gitgide kızışan rekabet, "mali sermaye" ve "kapitalist emperyalizm" e yol
açacaktır. "Sermaye tekelleri, üretimin tümünün prangaya vurulmasından başka bir
şey değildir."Marx ayrıca, merkezileşme ve birçok sermayedarın birkaç
sermayedar tarafından yutulması olayının ayrılmaz bir parçası olarak,
"insanların, dünya pazarlarının ağına düşmesi" ve "kapitalist rejimlerin
enternasyonalist (uluslararası) çehresinin oluşması"nı görmektedir.Mali
sermayenin kapitalist bir ülkenin sınırlarından taşarak bir başka ülkeye
sıçraması anından itibaren, kapitalist emperyalizm aşamasından söz
edilebilmektedir. Mali sermayenin egemenliği, işte tam anlamı ile ve köklü bir
şekilde kurulmadan, yani sermaye bir ülkeden diğer bir ülkeye kolaylıkla
taşınabileceği "para" ya da "kredi" biçimlerini almadan, kapitalist emperyalizm
aşamasının başlama olanağı yoktur.Kapitalist emperyalizm
"tartışılmayacak bir şekilde, kapitalist gelişmenin özel bir aşamasını
oluşturmaktadır. Ama emperyalizmin ne zaman başlayacağı üzerinde tahminlerde
bulunarak fikir yürütmek saçmalıktır."Emperyalizmin değişik kapitalist
"mali sermaye" ile ve kapitalist ülkelerde değişik zamanlarda başlaması
olağandır. Zira, kapitalist koşullar altında değişik teşebbüslerin, tröstlerin,
sanayi kollarının ve ülkelerin eş ve koşut bir gelişme göstermesi
olanaksızdır.Kapitalist emperyalizm aşama özelliklerini, pazarların ve
mali sermaye için kârlı yatırım alanlarının bulunup korunması amacına yönelmiş
emperyalist bir mücadeleden almaktadır. Kapitalist üretimin bu aşamasında
gelişmenin kesintili ve zaman zaman tutarsız olmasına rağmen, 1916 yılında
Lenin, "bu aşamanın bazı ülkelerde başladığını" söylemiştir.Marksist
kurama göre, kapitalist üretimin yarattığı çelişkiler varolduğu ülkeden taşarak
bütün dünya üzerinde genişleme ve gelişme olanaklarına kavuşursa, ortaya
kapitalist emperyalizm çıkar. Ulusal sınırları aşan mali sermaye ve tekeller,
özgürlük için değil, birbiri üzerinde egemenlik kurmak için mücadele
ederler.Marksist kurama göre, kapitalist emperyalizmin hem yaratıcısı ve
hem de varlığını sürdürdüğü alan durumunda bulunan kapitalist üretim sürecini
parçalayacak yıkıcı kuvvetler, emperyalist savaş ya da savaşlar tarafından
harekete getirilip geliştirilecektir.
Afyon Jeotermal Merkezi Isıtma Sistemi, Ekonomisi Ve Hava Kirliliğini Önlemedeki KatkKserofitlik Ve Su Ekonomisi ÖkofizyolojisiFloresanların EkonomikliğiVarlık Vergisi1987-1993 Türkiye Ekonomisi1983-1987 Türkiye Ekonomisi1980-1982 Türkiye Ekonomisi1923-1980 Türkiye Ekonomisi19 Şubat KriziSermaye Piyasası Kurulu (SPK)İMKB PazarlarıİMKB'de Kote İşlemiMilli Korunma KanunuAltın Kurallar5 Nisan KararlarıElliot Dalga KuramıDow KuramıDirectional MovementDikdörtgen FormasyonuDestek ve Direnç Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |