Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Beyinle İlgili Yanıt Nekleyen 10 Soru

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Beyinle İlgili Yanıt Nekleyen 10 Soru Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Beyin evrendeki nesnelerin en karmaşık olanıdır. Öyle ki beynimizdeki nöron sayısı ile Samanyolu Galaksisi´ndeki yıldız sayısı eşittir. Son yıllarda beyin araştırmalarında çok büyük mesafeler kat edilmiş olmasına karşın, beyin ve beynin faaliyetleri konusunda daha bilmediğimiz çok şey var. Beyin ile ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Beyinle İlgili Yanıt Nekleyen 10 Soru

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 11:52 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Beyinle İlgili Yanıt Nekleyen 10 Soru

Beyin evrendeki nesnelerin en karmaşık olanıdır. Öyle ki beynimizdeki nöron

sayısı ile Samanyolu Galaksisi´ndeki yıldız sayısı eşittir. Son yıllarda beyin

araştırmalarında çok büyük mesafeler kat edilmiş olmasına karşın, beyin ve

beynin faaliyetleri konusunda daha bilmediğimiz çok şey var. Beyin ile ilgili

yanıt bekleyen 10 ana soru şu:

1-Bilgi sinir hücrelerine nasıl kodlanır?

2-Anılar nasıl kaydediliyor ve anımsanıyor?

3- Beynin istirahat halindeki faaliyeti neyi

gösteriyor?

4-Beyin geleceği nasıl kurguluyor?

5-Duygu nedir?

6-Zekâ nedir?

7-Zaman beyinde nasıl bir yol izliyor?

8- Beyin niçin uyur ve rüya görür?

9- Beynin bir konuda uzmanlaşmış sistemleri, bir diğeri ile nasıl

bütünleşiyor?

10- Bilinç nedir?

Sinirbilimcilerin bu 1.5 kilo ağırlığındaki gri ve beyaz maddeden oluşan

kütle ile ilgili esrar perdesinin her gün biraz daha aralıyor olması, beyin ile

ilgili 10 temel sorunun yanıtı için çok beklemeyeceğimizi gösteriyor. Bu sorular

yanıtlandığı takdirde kim olduğumuzu tüm boyutlarıyla anlayabileceğiz. 1) BİLGİ SİNİR HÜCRELERİNE NASIL KODLANIR? Beyin hücreleri dış membranlarında kısa elektrik atımları üretir. Bu

elektrik atımları hücrelerin akson adı verilen uzantılarında yol alır ve beynin

herhangi bir yerinde kimyasal sinyalleri serbest bırakır. Bu ya-hep-ya-hiç

atımlarının dünya ile ilgili bilgileri taşıdığı varsayılıyor. Örneğin Ben ne

görüyorum?, Aç mıyım?, Hangi yöne dönmeliyim? vb..

Fakat milisaniye süresindeki bu elektrik atımlarının kodu nedir? Atımlar,

farklı zamanlarda beynin farklı yerlerinde farklı şeyler taşır. Merkezi sinir

sisteminde (beyin ve omurilik), atımların hızı ile, bir renk veya bir yüzün

varlığı gibi tanımlanabilir dış özellikler arasında bir ilişki vardır. Periferik

(çevresel) sinir sisteminde daha fazla atım daha fazla ısı, daha yüksek ses veya

daha güçlü bir kas kasılması anlamına gelir.

Ancak beynin derinliklerine inildikçe, daha karmaşık nöron topluluklarıyla

karşılaşırız. Bu karmaşık olaylara örnek olarak değer yargıları, gelecekle ile

simülasyonlar, bir eşe sahip olma isteği vb.. gibi düşünsel faaliyetleri

gösterebiliriz. Burada sinyalleri deşifre etmek daha zordur. Bu, bir

bilgisayarın kutusunu açarak, birkaç transistorun birbiri ile nasıl

haberleştiğini anlamaya ve sörf edilen web sayfasının içeriğini tahmin etmeye

benzer.

Zihinsel bilgilerin tek bir hücreye değil, hücre topluluğuna kaydedilmiş

olduğu düşünülüyor. Ancak hangi nöronun hangi spesifik gruba dahil olduğunu

anlamak şu an için mümkün değil. Daha da kötüsü bugünkü teknolojiler birkaç bin

nöronu aynı anda ölçmeye uygun değil. Hâttâ tek bir nöronun bile bağlantılarını

kontrol edecek donanıma sahip değiliz. Kaldı ki kortekste tipik bir nöron,

10.000 diğer nörondan sinyal alır.

Yol almakta olan elektrik atımları beynin dört bir yanına sinyalleri hızla

taşırken, sinir sistemi içinde bilgiyi taşıyan tek yolun bu elektriksel

sinyalleri olmama olasılığı büyüktür. Şu anda araştırmacılar olası, başka bilgi

taşıyıcıların üzerinde duruyor. Bu olası taşıyıcılar glia hücreleri (tam olarak

ne olduğu bilinmeyen beyin hücreleri, nöronlardan 10 misli daha fazla),

hücrelerarası diğer türdeki sinyalleme mekanizmaları (son günlerde keşfedilen

gazlar ve peptitler) ve hücrelerin içinde oluşan biyokimyasal faaliyetler

olabilir. 2) ANILAR NASIL KAYDEDİLİYOR VE NASIL ANIMSANIYOR? Birisinin ismi gibi yeni bir şey öğrendiğiniz zaman beynin yapısında

fiziksel değişiklikler meydana gelir. Ancak bu değişikliklerin ne olduğunu,

geniş bir alana yayılmış sinapslar ve nöronlar denizinde bunların nasıl

yönlendirildiğini, bilgiyi nasıl kalıcı hale getirdiğini ve onlarca yıl sonra bu

bilgilere tekrar nasıl erişildiğini henüz tam olarak bilemiyoruz.

Zorluklardan biri, anıların çeşitli olmasından kaynaklanıyor. Beynin, kısa

vadeli bellek (birinin telefon numarasını çevirme süresince akılda tutmak gibi)

ve uzun vadeli bellek (geçen yaş gününüzde ne yaptığınızı anımsamak gibi)

arasında ayırım yapabildiği ileri sürülüyor. Uzun vadeli bellek içinde, bildiri

amaçlı bellek (isimler ve olaylar) bildiri amacı taşımayan bellekten (e

binmek, reklamlardan etkilenmek vb..) ayırt edilebilir. Bu genel kategorilerin

arasında alt kategoriler de yer alır. Farklı beyin yapıları, farklı öğrenme ve

bellek türlerini destekliyor gibi görünüyor.

Bellek ile ilgili tüm kuramlarda anı kaydının sinapslara bağlı olduğu ileri

sürülüyor. Sinaps beyin hücreleri arasındaki bağlantıdır. İki hücre aynı anda

faal duruma geçince, bunların arasındaki bağlantı güçlenir. İkisi aynı anda faal

değilse, bağlantı zayıflar. Bu sinaptik değişikliklerden çağrışım dediğimiz olgu

doğar.

Ancak yalnızca çağrışımlara bakarak belleği açıklamak mümkün değildir.

Belleğin en büyük gizi, şeyler arasındaki ilişkiye, şeylerin ayrıntılarından

daha fazla yer vermesidir. Bir melodiyi ezberlediğiniz zaman notalar arasındaki

ilişkiyi kodlarsınız, notaları tek tek öğrenmezsiniz. . Bu nedenle o melodiyi

farklı bir anahtarda söyleyebilirsiniz.

Bellekteki anıları geri çağırmak anıları depolama işleminden daha gizemlidir.

Bu konuda kesin olarak bilenen tek şey anıların anımsandıkça dengesini

yitirmesidir. Geçmişteki bir olayı anımsadığınız zaman, bellek geçici olarak

silinme riski ile karşı karşıya kalır. Son yıllarda yapılan bir araştırma, bu

geçici süre içinde anıların yeniden oluşumunu kimyasal olarak bloke etmenin

mümkün olduğunu gösteriyor. Bu da yeni etik soruların gündeme gelmesine yol

açıyor. 3) BEYNİN İSTİRAHAT HALİNDEKİ FAALİYETİ NEYİ GÖSTERİYOR? Sinirbilimciler, genellikle bir resim, dokunma veya ses gibi laboratuvar

ortamında yaratılabilen bir uyarıya tepki veren beyin faaliyetlerindeki

değişiklikleri inceler. Ancak istihat halindeki beynimizin faaliyetleri

-baseline activity, taban faaliyeti- zihinsel yaşamımızın en temel unsurlarından

biridir. Uyanık ve istirahat halindeki beyin, toplam kütlemizin %2´sini

oluşturmakla birlikte, vücudun toplam oksijeninin %20´sini tüketir. Bu taban

faaliyetin bir kısmı, beynin geri planda bilgiyi yeniden kurması, olayların

gelecekte nasıl olacağına ilişkin simülasyonları oluşturması veya anıları elden

geçirmesi gibi süreçlere ayrılmış olabilir. Önem verdiğimiz pek çok şey -anılar,

duygular, dürtüler, planlar vb..-bir dış uyarı olmadan ve dışarıdan gözlenebilen

bir davranış şekline dönüşmeden yapılabilir.

Beynin bu taban faaliyeti ile ilgili ipuçları, sinir-görüntüleme

deneylerinden elde edilir. Bu görüntüler, kişi hedefe yönelik bir işi fiilen

yapmadan önce, bazı beyin bölgelerinde faaliyetin azaldığını gösterir.

Faaliyetin azalmış olduğu bölgeler, yapılacak işin ayrıntılarından bağımsız

olarak hep aynıdır. Bu bölgelerin hep aynı olması, bu bölgelerin taban

programları çalıştırıyor olduğu anlamına gelebilir.

Algılama ile ilgili geleneksel görüşe göre, dış dünyadan gelen bilgi

duyguların içini doldurur, beyinde kendine bir yol açar ve kendini bilinçli bir

şekilde görülebilir, işitilebilir ve duyumsanabilir kılar. Fakat pek çok bilim

adamı, bugün artık duyusal bir girdinin beyinde sürmekte olan bir içsel

faaliyete yalnızca ince ayar çektiğine inanıyor. Örneğin, duyusal bir girdi

algılama için gereksizdir. Uyku sırasında gözleriniz kapalıyken çok zengin

görsel bir deneyim yaşayabilirsiniz. Uyanıklık ile uykudaki durum, kısmen bir

dış uyarıya takılmış olmanın dışında büyük bir olasılıkla aynıdır. Bu görüşe

göre insanların bilinçli yaşamı, uyanıkken rüya görmek gibi bir şeydir. 4) BEYİN GELECEĞİ NASIL KURGULUYOR? Bir itfaiye şefi, yangına müdahale etmek için olay mahaline geldiği zaman

çok büyük bir hızla adamlarını en uygun şekilde nasıl konuşlandırması

gerektiğini düşünür. Gelecek ile ilgili bu tür simülasyonlar yapmak -Felsefeci

Karl Popper´ın dediği gibi- varsayımlarımızın bizim yerimize ölmesini sağlar.

Bu nedenle akıllı bir beynin kilit görevlerinden biri olası bir geleceği

kurgulamaktır.

Buna karşın geleceğe ilişkin beyin simulatörünün nasıl çalıştığı konusunda

çok az şey biliyoruz, çünkü geleneksel sinirbilim teknolojileri, beyin

faaliyetlerini, zihinsel hayallerle değil, kesin davranışlarla ilişkilendirir.

Bu konuda ortaya atılan görüşlerden biri, beynin kaynaklarının yalnızca

uyarıların işlemden geçirilmesine ve tepki verilmesine ayrılmadığı yönünde. Buna

göre, beynin kaynakları dış dünyanın bir iç modelinin yaratılmasına da olanak

tanıyor. İçerde yaratılan modeller yalnızca motor davranışlarda değil,

algılamada da etkili oluyor. Örneğin görme duyusu, yalnızca retinadan değil,

beyinden önemli ölçüde bilgi alarak kullanıyor. Pek çok sinirbilimci son

yıllarda, algılamanın çıkış noktasının, küçük veri parçalarının bir araya

gelmesi değil, gelen duyusal verilerin zihinde yaratılan beklentiler ile ne

kadar uyum sağladığı ile ilgili olduğuna inanıyor.

Ancak beyin gibi bir sistem, dünya ile ilgili bu kadar başarılı tahminleri

nasıl yapabiliyor? Bir görüşe göre bellek belki de yalnızca bu amaca hizmet

ediyor. Bu yeni bir fikir değil. İki bin yıl önce Aristo ve Galen, belleğin

gelecek ile ilgili başarılı tahminler yapılmasında en ideal araç olduğunu

vurguluyordu. 5) DUYGU NEDİR?

Beynin bir bilgi işleme sistemi olduğunu düşünürüz. Ancak duygu, motivasyon,

korku ve ümit gibi unsurlardan yoksun bir beyni düşünemeyiz. Yoğun duygular

(emotions) belirli uyarılara verilen, ölçülebilir fiziksel tepkilerdir. Korkuya

eşlik eden şiddetlenen kalp atışları ve ter; kedi ile karşı karşıya kalan

farenin donup kalması; öfke ile kaslardaki gerilimin artması bunlara iyi bir

örnektir. Oysa hisler (feelings) bazı süreçlere eşlik eden öznel deneyimlerdir.

Bu süreçler mutluluk, kıskançlık, üzüntü vb..... Yoğun duygular (emotions)

bilinçaltı bir mekanizmayı devreye sokar. Örneğin yoğun duygularla ilgili beyin

bölgeleri kısa bir süre gösterilen ve daha sonra maske ile kapatılan kızgın

yüzlere tepki verir. Ancak denekler bu sırada yüzü gördüklerinin farkında bile

değildir. Farklı kültürlerde, temel duyguların ifadesi dikkati çekecek kadar

birbirine benzer. Ve Darwin´in de belirttiği bi bu ifadeler memelilerde büyük

ölçüde aynıdır. İnsanların, sürüngenlerin ve kuşların korku , öfke ve evlat

sevgisi karşısında

gösterdiği fizyolojik tepkiler de birbirine benzer.

Modern görüşlere göre, yoğun duygular (emotions), sonuçlara bir değer biçen

ve basit bir eylem planı sağlayan beynin halleridir. Böylece duygu bir hesaplama

eylemi olarak ele alınabilir. Bu tür bir hesaplama, uygun eylemi başlatan hızlı

ve otomatik bir özettir.

Bellek dünyasında duygusal olaylar, amigdala denilen beyin bölgesindeki

paralel bir bellek sistemi tarafından tespit edilir.

Duygusal sinirbilimin hedeflerinden biri, çok sayıda duygu bozukluklarının

doğasını anlamaktır. Depresyon bunların içinde en sık görüleni ve tedavisi en

güç olanlardan biridir. Dürtüsel saldırganlık ve şiddetin, hatalı duygusal

düzenin bir sonucu olduğu düşünülüyor. 6) ZEKÂ NEDİR?

Zekâ farklı şekillerde karşımıza çıkar; ancak zekânın biyolojik olarak ne

anlama geldiği henüz bilinmiyor. Milyarlarca nöron bir bilgiyi işlemek, yeni bir

durumu değerlendirmek ve sonuç alınamayan bir bilgiyi silmek için birlikte nasıl

çalışır? İki kavramın yan yana gelip bir soruna çözüm getirmesi nasıl

gerçekleşiyor? Bir filmde katilin hiç kuşkulanılmayan koca olabileceği birden

bire kafanıza nasıl dank eder? Zeki insanlar, bilgileri daha rafine, daha

çeşitli veya daha çabuk erişilebilecek şekilde mi depoluyorlar?

Tüm bilim kurgu öyküleri akıllı robot kavramı üzerine kurgulanır. Ancak

bugüne dek yapabildiklerimiz, yalnızca robotik elektrik süpürgesinden ibarettir.

Öyleyse nerede hata yapıyor olabiliriz? Yapay zekânın yaşama geçirilmesinde bu

kadar başarısız olmamızı açıklayan iki farklı görüş söz konusu: Ya beyin

fonksiyonlarına ilişkin temel ilkeleri yeterince bilmiyoruz, ya da yeterli

miktarda nöronu birlikte çalışacak şekilde oluşturmayı başaramıyoruz. Eğer bu

sonuncusu doğruysa ortaya daha umut verici bir tablo çıkıyor. Bilgisayar

teknolojisi her geçen gün biraz daha ucuzluyor ve hızlanıyor. Dolayısıyla

Asimov´un öngördüğü tipte robotların yakında ev işlerimize yardımcı olacağı

günler çok uzak değil. Ancak pek çok bilim adamı, bu amacın ne kadar uzağında

bulunduğumuzun farkında. Halihazırdaki robotlar, deniz sümüklü böceklerinden

biraz daha akıllı ve ancak onlarca yıl sürecek yoğun araştırmalardan sonra ön

plandaki bir nesneyi geri plandan ayırt edebilecek düzeye gelebilecekler.

Son çalışmalar, kısa vadeli bellek kapasitesi, bilişsel sorunları çözme

yetisi, olaylar arasındaki güçlü ilişkileri depolayabilme yeteneği ile zekâ

arasındaki olası ilişkiyi araştırıyor. Ne yazık ki sonuçlar umut verici değil. Kaldı ki zekâ tek bir mekanizma veya tek bir nöral bölge ile desteklenmiyor

olabilir. Zekâ ne olursa olsun, Homo sapien´lerin en büyük özelliği. Diğer

türler de spesifik problemleri çözme yeteneğine sahip olabilirler, ancak bizim

soyut kavramları anlama yeteneğimiz, pek çok sorunu çözebildiğimiz ve

çözebileceğimiz anlamına geliyor. Belki de zekâ konusunu fareler ve maymunlar

üzerindeki deneylerle inceleme alışkanlığımız, başından beri yanlıştı. 7) Zaman beyinde nasıl bir yol izliyor? 100 metre koşularında başlama işareti, ışık sinyali ile değil tabanca ile

verilir, çünkü beyin sese ışıktan daha hızlı tepki verir. İnsanoğlu motor tepki

dünyasından, algılama (ne gördüğünü ve ne işittiğini belirtme) dünyasına geçtiği

anda tablo değişir. Sıra farkındalığa geldiği zaman, gelen sinyalleri senkronize

edebilmek için beyin çok büyük bir çaba harcar, çünkü bunların her biri farklı

hızlarda işlemden geçmek zorundadır.

Bu süreci daha iyi anlamak için parmağınızı önünüzde şaklatın. Ses

sisteminiz, görme sisteminizden 30 milisaniye önce sesi işlemden geçirmesine

karşın, şaklamanın görüntüsü ile sesi sanki aynı anda olmuş gibi gelir. Çünkü

beyin çok karmaşık bir düzeltme süreci sonunda, -farklı duyular bilgiyi farklı

sürelerde işlemden geçiriyor olsa dahi- eşzamanlı olayları eşzamanlı

algılamanızı sağlar.

Beynin zamanı nasıl ayarladığına bir diğer örnek de, gözünüzü

kırpıştırdığınız anda görmeniz gereken 80 milisaniyelik karanlığa ne olduğu ile

ilgilidir. Zamanla ilgili kesintisiz geçişler, beyninizin yaptığı bir

düzeltmenin sonucudur. Ancak hasta bir beyin zamanlama sorununu çözerken hata

yapabilir. Buna en tipik örnek de disleksi hastaları ve dengesini kaybedip sık

sık düşme riski taşıyan yaşlılardır. 8) BEYİN NİÇİN UYUR VE RÜYA GÖRÜR? Yaşantımızın en şaşırtıcı yönlerinden biri zamanımızın üçte birini uykuda

geçirmemizdir. Yeni doğan bebekler bu sürenin iki katını uykuda geçirirler. Tam

bir gün-gece döngüsünü uykusuz geçirmek insanı zorlar. İnsanlarda sinir

sisteminin sürekli olarak uyanık kalması akıl hastalıklarına yol açar. 10 gün

uyanık tutulan sıçanlar ölür. Tüm memeliler uyur.; sürüngenler ve kuşlar uyur;

yunuslar gibi istemli soluk alanlarda beynin bir yarıküresi uyurken, diğeri

uyanık kalır. Uykunun ne işe yaradığı net değildir.

Uykunun evrenselliği -zamanı tükettiği ve uyuyanı savunmasız bir durumda

bıraktığı halde- çok önemli bir görevi olduğunun kesin göstergesidir. Ancak

uykunun işlevi konusunda ortaya atılan açıklamalarda bir görüş birliğinin

sağlanmış olduğunu söylemek zor.. Şimdilik bu konuda üç popüler açıklama söz

konusu. Birincisi uykunun onarıcı bir işlevi olduğunu ve vücudun enerjisini

yenilediğini, tazelediğini ileri sürüyor. Ancak uyku sırasındaki yüksek sinirsel

faaliyetin sürmesi, bunun dışında başka bir şeylerin daha olduğunu işaret

ediyor. İkinci kurama göre uyku, beynin mücadele etme, sorun çözme ve diğer

kritik eylemleri gerçek dünyada uygulamadan önce, simülasyonlarını

çalıştırmasını sağlıyor. Üçüncü kuram ise -en fazla kanıtı olan- uykunun

öğrenme, anıları toparlama ve gereksiz ayrıntılardan kurtulma yolunda kritik bir

rol oynadığını ileri sürüyor. Başka bir deyişle beyin uykuda önemli şeyleri bir

kenarda biriktirip, gereksizleri çöpe atıyor.

Son zamanlarda araştırmalar REM uykusu üzerinde odaklanıyor. Bilim adamlarına

göre uykunun bu aşamasında anılar uzun vadeli belleğe dönüşüyor. Son günlerde

üzerinde en fazla uzlaşılan kuram, uykuda yeniden oynatılan bilgilerin ilerde

anımsandığı yönünde. Uyku, bu bakış açısına göre, çevirimdışı bir

egzersiz-alıştırma evresidir. Bir takım deneylerde, zor bir görev üzerinde

çalışan deneklerin, uykudan sonra başarı oranlarının yükseldiği görülmüş..

Uyku düzeni travma ve hastalık nedeniyle bozulan insanlar, uyku

araştırmalarında çok önemli bulgulara kaynak oluşturuyor. 9) BEYNİN BİR KONUDA UZMANLAŞMIŞ SİSTEMLERİ, BİR DİĞERİ İLE NASIL

BÜTÜNLEŞİYOR? Çıplak gözle bakınca beynin yüzeyi yapısal olarak aynıymış gibi görünür.

Ancak faaliyetlerini ölçünce, farklı bilgi tiplerinin her bölgede farklı

şekillerde işlendiği ortaya çıkar. Örneğin görme duyusunda, farklı bölgeler

hareketi, kenarları, yüzleri ve renkleri işlemden geçirir. Yetişkin bir insanın

beyni dünya haritasındaki ülkeler gibi çeşitli bölgelere ayrılmıştır. Sinirbilimciler beynin nasıl parçalara bölündüğüne akılcı bir açıklama

getirdikçe, beyin ağının koku, açlık, acı, hedefe kilitlenme, sıcaklık, öngörü ve

yüzlerce diğer görev arasında nasıl dağıldığını görebiliyoruz. Birbirinden

tamamen farklı işlevlerine karşın bu sistemlerin birbirleriyle sorunsuz olarak,

uyum içinde çalıştığı anlaşılıyor. Bugüne dek bunu nasıl başardığına ilişkin

tatmin edici bir açıklama getiren olmadı.

Ayrıca beynin bu bölgeler arasında nasıl eşgüdüm sağladığı da bilinmiyor.

Beyinde atımların hızı dijital bilgisayarlardaki sinyal iletim hızının yüz

milyonda biri düzeyinde. Örneğin bir insan sokakta karşılaştığı bir insanı

tanıyıp tanımadığını anında anlarken, dijital bilgisayarlar yüz tanıma konusunda

insanın çok gerisinde. Bu kadar yavaş atımları olan bir organ bu kadar hızlı

nasıl çalışabiliyor? Bu soruya verilen en mantıklı yanıt, beynin paralel bir

işlemci olduğu yönündedir; yani beyin çok sayıda işlemi aynı anda yürütebilir.

Ayrıca beyin bu paralel işlemleri tek bir çıktı çatısı altında birleştirmeyi

becerir. Bu beceri eşgüdüm sağlamak kadar önemlidir.

Beyinde farklı sistemlerden gelen bilgilerin birleştiği özel, anatomik bir

bölge yoktur. Tam tersi, uzmanlaşmış bölgeler birbirine bağlanarak, paralel

bağlantılardan oluşan bir ağ oluştururlar. Bir şekilde bizim dünya ile ilgili

oluşturduğumuz bütünleşik görüntü, bu karmaşık labirentten beslenir. Şaşırtıcı

olan, bu geniş ağ konusunda çok az araştırma yapılmış olmasıdır. Bunun nedeni

büyük bir olasılıkla beyni, dinamik bir ağ olarak değil de, derli toplu bir

montaj hattı olarak görme eğilimidir. 10) BİLİNÇ NEDİR? Modern bilimin çözemediği problemlerinden biri de bilincin açıklamasıdır.

Bunun tek bir olgu olmadığı artık biliniyor. Sinirbilimciler bilincin, beynin

maddi malzemesinden kaynaklandığını düşünüyor, çünkü beyindeki en ufak bir

değişiklik (ilaç alımı veya hastalık sonucu) öznel deneyimleri güçlü bir şekilde

altüst edebiliyor. Sorunun merkezinde, kişinin yaşadığı öznel deneyimi oluşturan

parçaların nasıl bir araya geldiği yatıyor.

Belirli bir zaman aralığında, bazı aktif sinirsel süreçlerin bilinç ile

ilişki kurarken, diğerlerinin kurmadığı biliniyor.Burada sorun, bu süreçler

arasındaki farkı ortaya çıkartmaktır. Şimdi bilim adamları nöronal faaliyetin

hangi özelliklerinin öznel deneyimlerdeki değişikliklerle uyum sağladığını

anlamaya çabalıyor.

Bilinç olgusunun altında yatan mekanizmanın çeşitli fiziksel düzeylerde yer

aldığı görüşü giderek güçleniyor. Moleküler, hücresel, devresel veya daha

tanımlanmamış bir düzeyde faaliyetini sürdüren bu mekanizma, ayrıca, bu düzeyler

arasındaki ilişkilerin de bir sonucudur. Umut verici, ancak kesinleşmemiş bir

görüşe göre, beynin yoğun geribesleme devresi, bilinç üretiminde çok önemli bir

rol oynuyor olabilir.

Yakın zamana kadar bilim adamları bilinç ile ilgili beyin bölgelerini teşhis

etmeye çalışıyordu. Şimdi sıra ikinci aşamada: Bu bölgeler aralarında nasıl

ilişki kuruyor? Bu da sinir bilimi zorlayan önemli bir soru.

Çeviri: Reyhan Oksay (Cumhuriyet Bilim Teknik)

Kaynak: Discover, Temmuz 2007

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Beyinle İlgili Yanıt Nekleyen 10 Soru

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Beyinle İlgili Yanıt Nekleyen 10 Soru Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Beyin evrendeki nesnelerin en karmaşık olanıdır. Öyle ki beynimizdeki nöron sayısı ile Samanyolu Galaksisi´ndeki yıldız sayısı eşittir. Son yıllarda beyin araştırmalarında çok büyük mesafeler kat edilmiş olmasına karşın, beyin ve beynin faaliyetleri konusunda daha bilmediğimiz çok şey var. Beyin ile ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:04 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.