Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Beyin Okumak « Araştırma Sonuçları Bütün bu insanlar, karşılarındakinin ne
düşündüğünü nereden biliyorlar? Onların duygu ve düşüncelerini nasıl okuyorlar?
Çocuk niçin annesinin evi terkedeceğini, erkek ise karısının onunla oyun oynayacağını
düşünmez?Başkalarının aklından geçenleri ´´okumayı´´, herkeste bulunması
gereken doğal bir yetenek olarak ele alırız. Ne var ki psikologlar, felsefeciler
ve sinirbilimciler insanların, karşısındakilerin davranışlarından anlam
çıkartma, duygularını okuma yeteneğinin altında henüz gizini koruyan bir yön
bulunduğunu düşünüyor. Son günlerde İtalyan sinirbilimcilerinden oluşan bir ekip
bu doğrultuda çok önemli bir adım attılar. Parma Üniversitesi´nden
Vittorio Gallase, Giacomo Rizzolatti ve meslektaşları, düşünceleri okuma
bağlamında yürüttükleri çalışmalarda yepyeni bir sınıf nöron tespit ettiler. Bu
nöronların harekete geçmesi için kişinin spesifik bir işi gerçekleştirmesi
gerekiyor. Nöronlar, başka bir yönleri ile daha ilgi çekiyor. Nöronlar
bir başkası da aynı işi yaptığında faaliyete geçiyor. Bilim adamları bu son
özelliklerinden dolayı bunlara ´´ayna´´ adını verdi, çünkü nöronlar diğer
insanların davranışlarını olduğu gibi yansıtıyor veya simüle
ediyordu.Bugün pek çok sinirbilimci, aralarında insanların da olduğu
gelişmiş primatlarda bu nöronların başkalarının niyetlerini anlama konusunda çok
belirleyici bir rol oynadığını düşünüyor. Gallese, ´´Ayna nöronlar toplumsal
yeteneklerimizi açıklayan mozaiğin çok önemli bir parçası olabilir´´diye
konuşuyor. California Üniversitesi´nden Vilayanur Ramachandran, işi daha
da ileri götürerek, ayna nöronların, insanın evrimine de ışık tuttuğuna
inanıyor. Dil ve kültür konusu başta olmak üzere insan olmanın temelinde bu
nöronların yattığını ileri süren Ramachandran şöyle konuşuyor: ´´DNA´lar
biyoloji için ne anlama geliyorsa ayna nöronlar da psikoloji için aynı anlama
geliyor. Bunlar birleştirici bir çerçeve oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda
bugüne dek bilinmezliğini korumuş olan pek çok zihinsel yeteneği açıklamaya
yarıyor.´´ Gallase ve ekibi, 1990´lı yılların başlarında, makak
maymunlarının beyinlerindeki nöronların faaliyetlerini kaydetmeye başladığında
neye soyunmuş olduklarını bilmiyorlardı. Maymunların beyinlerinde, adına F5
dedikleri bölgedeki sinir hücrelerinin yaydığı sinyalleri izlemekle işe
başladılar. F5, planlama ve hareketten sorumlu premotor korteks adı
verilen geniş bölgenin bir kısmını oluşturur. Birkaç yıl önce aynı bilim
adamları F5´deki nöronların, hayvanların belirli bir amaca yönelik davranışlarda
bulundukları zaman tetiklendiğini keşfetmişlerdi. Bunlar genellikle, nesneleri
tutup kaldırmak, ısırmak gibi el ve ağız yoluyla gerçekleştirilen davranışlardı.
F5 hakkında daha fazla bilgi toplamak isteyen bilim adamları, maymunlara
kuru üzüm, elma dilimi, kâğıt ataşı, küp ve küre şeklinde nesneleri sundular.
Çok geçmeden ilginç bir olaya tanık oldular. Deneyi yapan kişinin eliyle bir
nesneyi tutup, kendisine yaklaştırmasını izleyen maymunun beyninde bir grup F5
nöronunun devreye girdiği görüldü. Fakat aynı maymun bir tepsinin içinde aynı
nesneyi gördüğü zaman hiçbir değişiklik olmadı. Maymunun kendisi nesneyi tutup
kaldırdığı zaman aynı nöronlar harekete geçti. Böylece anlaşıldı ki bu
nöronların görevi spesifik bir nesneyi tanımak değil.Tüm Nöronlar
İşbaşındaNöronlar, reaksiyon gösterdikleri konu üzerinde epey telaşlı
bir görünüm sergiler. Deneyi yapanın
eliyle kuru üzümü tepsiden alması üzerine harekete geçen nöronlar, deneyi
yapanın bu üzümü parmağı ile açtığı çukura bırakması karşısında herhangi bir
reaksiyon vermez. Aynı nöronlar deneyi yapanın eline bir elma dilimi almasıyla
yine tetiklenir, ancak dilimi tepsiye bırakmasıyla hareket durur.Ancak
daha önemlisi, maymun işi kendisi yaptığı zaman tetiklenen nöron ile aynı işi
yapan insanı izleyen maymunun beyninde tetiklenen nöronun aynı olması. Böylece
beyindeki motor sisteminin yalnızca hareketleri kontrol etmediği, aynı zamanda
başkalarının da hareketlerini okuduğu anlaşılmış oldu.1998 yılında
Gallase, Tucson Arizona´da ´´Bilinç Bilimi isimli bir konferansta ayna nöronlar
konusunda bir konuşma yaptı. Arizona Üniversitesi´nden felsefeci Alvin Goldman,
bu konuşmayı ilgiyle izledi. Daha sonra Gallase´a yaklaşan Goldman, akıldan
geçenleri okuyan hücreler konusunda görüş alışverişinde bulundu. Goldman
Gallase´ın akıl-okuma konusunun felsefi boyutu hakkında fazla bilgi sahibi
olmadığını gördü.Akıl-okuma veya akıl teorisi, tüm sağlıklı insanların
sahip olduğu bir yetenektir. İnsanların en yetenekli olduğu konu özellikle,
başkalarının spesifik zihinsel durumunu yansıtma doğrultusundadır. Bunlar,
başkasını ağlarken görmek ve onun üzüntülü olduğunu anlamak gibi basit duygusal
durumların yanısıra, daha karmaşık zihinsel durumlar olabilir. Bir anne bebeğini
kaybettiği zaman diğer annelerin boğazı düğümlenir. Bir arkadaşınızın eşi
tarafından aldatıldığını duyduğunuz zaman üzüntüsünü ve öfkesini
paylaşırsınız.Şempanzeler gibi diğer primatların da diğerlerinin
zihninden geçenleri okuyup okumadığı konusunda sert tartışmalar henüz sürüyor.
İnsanlar söz konusu olduğunda, herkes, zihin okuma yeteneğinin hüküm sürmekte
olduğunu bilir, ancak bunun nasıl olduğu konusunda çok az şey bilinir.
Bir teoriye (bazıları teori teorisi olarak adlandırır) göre insanlar,
başkalarının yaptıklarını nasıl yaptığı konusunda sağduyuya dayanan varsayımlar
geliştirir. Fizikçilerin izlenebilir olayları açıklamakta yasa ve kurallardan
yararlanması gibi, insanlar da başkalarının davranışlarını açıklamakta
deneyimlerinden yararlanır. Goldman gibi felsefecilerin savunduğu bir
başka teori simülasyonu ön plana çıkartır. Simülasyon teorisi denen bu teoriye
göre insanlar başkalarının aklından geçenleri anlamak için başkalarının
düşüncelerine, duygularına ve davranışlarına öykünür. Özetle kendilerini
başkalarının yerine koyar. Ayna nöronlarının keşfi ile bu teori arasında çok
büyük uyum vardır.Bu nöronların zihin okuma yeteneği ile yakından ilgili
olup olmadığı konusunda kuşkular giderek güçlenirken, insanlarda ayna
nöronlarının olup olmadığı sorusu daha fazla bilim adamının aklını kurcalamaya
başladı. Ancak bu konuyu aydınlığa kavuşturmak çok kolay değil, çünkü insanlar
beyinlerine elektrotlar bağlanmasına pek sıcak bakmıyor. Bu bilim
adına bile olsa.İtalya´da, Ferrara Üniversitesi´nden Luciano Fadiga,
insanlarda da maymun beyinlerinde olduğu gibi böyle bir sistem olduğuna ilişkin
bazı ipuçları elde eden ilk bilim adamı. Bunun için deneklerin elindeki spesifik
kasların nasıl hareket ettiğini inceledi. Deneyin sonunda beyinde bir ayna
sisteminin bulunduğunu ortaya çıkarttı ancak bunun yeri hakkında herhangi bir
bilgi elde edemedi. Bunu bazı beyin görüntüleme çalışmaları izledi. Önce
Los Angeles Güney California Üniversitesi´nden Scott Grafton, Rizzolatti ile
birlikte beynin temporal sulkus ve broca bölgesinde hareketlilik olduğunu ortaya
çıkarttı. Los Angeles Tıp Fakültesi´nden Marco Iacoboni de broca bölgesinin
etkin olduğunu teyit etti.Sözcükleri BulmakBroca bölgesinin
keşfi beraberinde yeni soruları da getirdi. Önce maymunlardaki F5 bölgesi,
insanlardaki broca bölgesine denk düşüyor. Ancak F5 yalnızca el hareketlerine
odaklıyken, broca bölgesi eskiden beri konuşma ile ilgili bir bölge olarak
biliniyordu. Bu durumda ayna sistemi ile lisan arasında ne gibi bir bağlantı
olduğu konusu gündeme geldi. Başka bir deyişle zihin okuma ve lisan arasındaki
ilişki araştırılmaya başlandı.Rizzolatti ve Arbib, ayna nöronlarının
´´eylem´´ile ´´haberleşme´´arasındaki açıklığı kapattığını ileri sürüyor. Aktör
ve izleyici arasındaki ilişki zaman içinde gelişerek mesaj alışverişine dörüşür.
Tüm haberleşme şekillerinde mesajı alan ile veren arasında ortak bir anlaşma
ortamı bulunmalıdır. Rizzolatti ve Arbib, ayna nöronlarının bu görevi yerine
getirdiğini ileri sürüyor.Bilim adamları, maymunlardaki eylem tanıma ve
eylem üretme merkezlerini birleştiren bölgenin, insanlardaki konuşma üretimi ile
ilgili bölgeye denk gelmesinin bir rastlantı olmadığını söylüyor. Rizzolatti ve
Arbib´e göre insanlarda konuşma yeteneğinin gelişmesi, broca bölgesinin
maymunlardaki versiyonu olan F5 bölgesinin ayna mekanizması ile donatılması ile
mümkün oldu. Bu görüşe göre haberleşme ve bunun sonucunda konuşmanın
gelişimi, başkalarının eylemlerini tanıma ve algılama yeteneğinin gelişmesine
bağlı. Arbib, önce işaretlere dayalı kaba bir haberleşme şeklinin oluştuğuna,
daha sonra bunun gelişerek konuşmaya dönüştüğüne inanıyor.Ramachandran,
ayna nöronlarının sanıldığından daha büyük işlevleri olduğuna dikkat çekiyor.
Bilim adamına göre bu ilgi çekici sinir hücreleri lisan ve el hareketleri
arasındaki yitik halkayı tamamlamakla kalmıyor, aynı zamanda insanlarda öğrenme,
algılama, genel anlamda kültürün oluşumuna ışık tutuyor. İnsan beyni,
tam boyutlarına 150.000 yıl önce erişmekle birlikte, alet kullanma, sanat ve
matematik gibi konularda becerilerini 40.000 yıl önce elde etti. Ramachandran´a
göre, bunların ortaya çıkmasındaki en büyük etmen, ayna sistemleri. Bu sistemler
her şeyi açıklamakta yetersiz kalmakla birlikte, açıklamakta zorlandığımız pek
çok konunun temelini oluşturuyor.
Kaynak: Bilim / New Scientist, 27 Ocak 2001 Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |