Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Sezgisel akıl

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Sezgisel akıl Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Post-modernizmin en büyük sorunu olan bıkkınlık ve seçeneksizlik, hayatımızı ve geleceğimizi sarmış bu eksikliğin bir sonucu sadece. İnsanlar kendi gerçekliklerinden ve doğalarından uzaklaştıkça yaşamın renkleri sönükleşiyor ve tatları eksilmeye başlıyor. İnsan vücudunu şekillendiren öncelikle kendi zihni olduğu için, vücudumuzda meydana ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Sezgisel akıl

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 12:01 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Sezgisel akıl

Post-modernizmin en büyük

sorunu olan bıkkınlık ve seçeneksizlik, hayatımızı ve geleceğimizi sarmış bu

eksikliğin bir sonucu sadece. İnsanlar kendi gerçekliklerinden ve doğalarından

uzaklaştıkça yaşamın renkleri sönükleşiyor ve tatları eksilmeye başlıyor. İnsan

vücudunu şekillendiren öncelikle kendi zihni olduğu için, vücudumuzda meydana

getirdiğimiz her olumlu değişiklik zihnimizdeki takıntılarımızdan da

kurtulmamızı sağlıyor. Vücut dili hakkımızdaki her şeyi anlattığı için, o dili

iyi öğrenmemiz gerekiyor.

Bilim, çok karmaşık olan insan

beyninin çalışması ve zihin ve beden uyumuyla ilgili konularda ancak teoriler

geliştirebiliyor. Bu konuda kendinize yardım edebilecek, kendi ruhunuzu ve

sağlığınızı takip edip, koruyabilecek sadece sizsiniz.

İnsan, ancak

çocukluğunda, oyunlar yardımıyla

bedeniyle ilişki kurabiliyor. Yürümeye ilk başladığında omuriliğini ve sırtını

doğru kullanabilen bir çocuk, yaşı büyüdükçe okul hayatının, aile hayatının,

şehir hayatının baskıları nedeniyle dikliğini kaybediyor. Duruşun bozulması,

duygu dünyasında güvenin eksilmesini de beraberinde getiriyor. Açıkça

söylemek gerekirse, yirmili yaşlarımıza gelmeden bedenimizde ve ruhumuzda

yaşlanma sürecinin başlamasına izin veriyoruz. Vücuttaki ölü noktaların

taşınması var oluşumuzda büyük bir çelişki yaratıyor. Hareketin ve bilincin

sürekli yenileme gücünden kendimizi mahrum bırakıyoruz. Bedenimizi oluşturan

yüzlerce iç ve dış kas sistemi olmasına rağmen, biz alışkanlıklarımızın izin

verdiği ölçüde bedenimizi çok eksik ve zayıf kullanıyoruz.

Onun üzerinde

hiç düşünmemiş ve bir şeyler öğrenmeye çalışmamış olmamız, bizi güçsüzlüklerle,

zaaflarla, yetersizliklerle ve nihayet hastalıklarla yaşamaya mahkum bırakıyor.

Sadece vücut doğrumuzu kaybederek ve sırtımızı yanlış kullanarak, bazı iç

organlarımızın işlevini rahatlıkla yerine getirememesine neden oluyor ve bunun

sonucunda birçok iç hastalığa dahi davetiye çıkarıyoruz.İnsanın sezgileriyle,

hisleriyle yaşamdan aldığı tat, doğadan kopuk yaşamasıyla kendi doğasını

yitirmesine ve bu özelliklerinin kaybolmasına neden oluyor. Sadece doğa ile

değil, diğer insanlarla da kurduğumuz ilişkiler de güven ve samimiyet temelinden

yoksun gelişiyor. Meditatif dans derslerinde insanların birbirlerine dokunmaktan

tereddüt edişlerine önce kendilerinin çok şaşırmasının nedeni, asrımızı saran bu

yabancılaşma duygusu. Halbuki insan ancak bu duygularını kırdıktan sonra insan

olmanın anlamı ve insan aklının paylaşım karşısında aldığı hazdan

yararlanabiliyor. Grup enerjisi, doğru kullanıldığında, nasıl güçlerimizi

katlayabileceğimizi ve hedeflerimize nasıl kolayca ulaşabileceğimizi bize

öğretiyor.

İnsan beyninin bir yanı doğa ve

duygu ile beslenirken, diğer yanı sol beyin, zincirleme öğrenme becerilerinin

kaynağını oluşturuyor. Mutluluğumuz ve sağlığımız için bu iki yanımızın bütün ve

dengeli bir şekilde çalışması çok önemli. Batının aklın gelişimiyle iç

fikirlerinden ve hislerinden kopuklaşması, Doğunun ise sol beynini

geliştirememiş olması gezegenimizin dengesizliğini açıklıyor. Biz ise doğu ve

batının tam ortasındayız; henüz bizim için geç kalınmış değil. Meditatif dans

adını Mevlevilerin dansından alıyor. Uzak doğu inanışlarını ya da batı mitlerini

değil, kendi tarihsel gerçekliğimizi bize yansıtıyor. Sol beyin için Batı

düşüncesinin çıkış ve patlama noktası Aydınlanma çağının ürünü olan Klasik

Baleyi ve Modern Dansı, Sezgisel aklımız için ise doğa ile birlikteliğimizde en

derin gerçekliği yakalayan yogayı ve meditasyonu temel alıyor. Vücudun

akışkanlığı ve hareketin gücü ile iki oluşumu sentezliyor ve bedenimize insanlık

tarihinin tüm duygularını ve yeteneklerini iade ediyor.

Böylelikle düzgün nefes almayı

ve bedenimizi bilinçli kullanmayı öğrenip bunu normal yaşantımıza da taşıyoruz.

Ayrıca akıl ve vücut koordinasyonu ve konsantrasyon yeteneklerimizi de artırarak

sol beynimizi disipline ediyoruz. Biz iki bin yıllık bir hareketi vücudumuzda

gerçekleştirdiğimizde onun duygusuna da ulaştığımızı görüyor ve doğa

karşısındaki insanın saf ve arı hislerine ulaştığımıza

inanıyoruz.

Bütün bunlar henüz

keşfedemediğimiz bilinçaltımızın uçsuz bucaksız dünyasına en sıcak mesajı yolluyor. Bir

insan olarak var oluşumuza ve geleceğimize değer verdiğimizi ve onlar üstünde

düşündüğümüzü kendimize anlatıyoruz. Vücudumuzun karmaşık yapısıyla uğraşırken

zihnimizin durulduğuna ve dengelendiğine, yaratıcı düşünme gücümüzün arttığına

şahit oluyoruz. Dışardan değişimi izleyenler, nedeni belirsiz bir neşe, saf bir

enerji ve güvenli ve zarif bir duruş gözlemliyorlar.

SEZGİSEL AKIL -İKİLİKLER Maddeci felsefe ve neden-sonuç

yani determinizm yasaları insan düşüncesinin yakın çağlarında güvendiği ve

inanışlarını ve yaşamını şekillendirdiği yegane dayanakları olmuştur. İnsan

aklını neden sonuç yasalarına göre işlettikçe, bir neden görmeden sonucu

kabullenmez. Aslında neden- sonucun kendisi varlık ve yokluk çelişkisini yadsır.

Bu yüzden zincirin ilk halkasına döndüğümüzde ve bir öncesini göremediğimizde

aklımız o kadar karışır ki, bütün zinciri yok farz edecek bir karamsarlığa

kapılırız. Bu sorun aklımızın bir kısmının sürekli içinde olduğu bir çelişkiyle

birlikte bizimledir. Gözlerimizi açıp kapadığımız o mili metrik anlar boyunca

içimizdeki soru yanıp söner. Varlık mı boşluk mu? Bu ikilik çevremize ve düşünme

biçimimize de sinmiştir. Gece ve gündüz, akıl ve duygu, doğu ve batı, kadın ve

erkek, karanlık ya da renk..Algıların yetersizliği ve bütünün

vaadi

Aslında sorun evren ya da doğa

değil, insanın onun ne kadarını anlayabileceği ve kavrayabileceğidir. Bu da bizi

öncelikle insanın algıları ve beyninin çalışma tarzına götürüyor.

Büyük bir şehirde yaşıyoruz,

bu şehir büyük bir ülkede bulunur, ülkemiz büyük bir kıta olan Asya'dadır. Dünya

Mars'tan daha büyüktür. İçinde yaşadığımız güneş sistemi galaksimizi oluşturan

milyonlarca sistemden biridir. Galaksimiz güneş gibi iki yüz milyardan fazla

yıldızı kapsayacak kadar büyüktür ve uzayda sadece gezegenler, yıldızlar ve

galaksiler değil gökadalar, gezegenimsi bulutlar, karanlık madde, süper kümeler

ve kara delikler bulunur. Evrende yüz milyar kadar gökada ve her gökadada yüz

milyardan fazla yıldız sistemi bulunması söz konusudur. Biz bu boyutların her

birine yalnızca büyük veya daha büyük olarak anlam yükleyebiliyoruz, gerçek

büyüklüğü aklımızın tasavvur edebilmesi şu an için imkansız görünüyor. Bu

muazzam büyüklüklere karşı tek tesellimiz evreni oluşturan maddelerle, bizi

oluşturan maddelerin temel parçacıklarının aynı olmasıdır. Öyle görünüyor ki

evreni oluşturan ilmekler ve bizi oluşturanlar aynı. Yani evrenle temelden

tanışığız.

Ancak bu tanışıklığımızı

bilgiye çevirmemizin önündeki engel algılarımızın yetersiz oluşudur. 19 Mayıs

Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Sinan

Canan algı hakkında şöyle söylüyor. 'Dünyanın algıladığımız kısmının ne kadar

dar olduğunu hatırlatmak istiyorum. Gözle görünür halde olan ışık, sadece

450-700 nanometre yani milimetrenin milyarda biri dalga boyuna sahip ışınların

arasında yer alanlardır. Halbuki dalgalar, teorik olarak sıfırdan,

kilometrelerce dalga boyuna sahip radyo dalgalarına kadar değişen bir aralıkta

dağılmıştır. Her duyumuz için bu dar aralıklar geçerlidir. (Kilometrelerce

uzanan dalga boylarından, milimetrenin milyarda biri!). Acaba, kızılötesi

ışınları da görebilseydik, o zaman bir çiçeğe baktığımızda nasıl bir görüntü

algılardık? Yani gerçek dünya ve evren şu anki kısır algılama araçlarımızla

algıladığımızdan çok daha farklı bir yer. Ama nasıl bir yer?'

İkilikler

-akıl ve

duygu

-doğu ve

batı

-erkek ve

kadın

-sol

beyin ve sağ beyin (zincirleme zeka ve sezgisel akıl)

Biz, batılı eğitim alan

doğulular eğitim hayatımız boyunca bir şeyin, hem de çok önemli bir şeyin eksik

olduğunu biliyorduk. Saf bilimcilerin reddettiği sezgilerin gücü bizler için çok

önemliydi. Gerçekten de maddeyi parçacıklarına ayırmaya devam ederek, bilimciler

aradıkları 'her şeyin teorisini' bulmak konusunda başarılı olamadılar. Maddeci

felsefe insanlara aradıkları mutluluğu vermeye yeterli gelmedi. Bilimsel

bilginin değerini herkes kabul ediyor ancak sırf bu bilgiyle yetinmek ve

sezgileri ve duyguları susturmak insanın yetersiz algılarını daha bir köreltmeye

ve evrenle bütünleşmişlik hissini yitirmesine doğru yol aldı. Ancak bir bilim

adamı da neyi araştıracağını ve nasıl araştıracağını bulurken sezgilerinden

yararlanmaktaydı. Üstelik onu araştıracağı konuya yönelten bazen bir filozofun,

bazen bir teologun, bazen bir yazarın sezgisi olmuştu.

Bilimin modellemeye

dayandığını, 'neden' sorusuyla başa çıkmanın zorluğundan ötürü 'nasıl' sorusuyla

uğraştığını biliyoruz. Üstelik konu insan aklına veya insan vücuduna gelince

işler iyice karışıyordu. Sinir sistemimizin kompleksliğinden ötürü bu konuda

yorum yaparken hata yapmak kaçınılmaz oluyordu. Beynimizin çalışma tarzıyla

ilgili türlü teoriler mevcuttur. Sağ ve sol beyin ayrımını açıklayarak

anlattığım konuyu netleştirmeye çalışacağım. Ve bunu diğer ikiliklerle de

birleştireceğim. Daha sonra bilinmeyenlere doğru yola çıkarken yanımıza

alabileceğimiz silahlarımızı gözden geçireceğiz. Sağ ve sol beyin, alt ve üst

beyin gibi büyük genellemelere giderken hata payımız yükselecek ancak

anlattığımız konunun önemi için ve bir yerden başlayabilmek için buna razı

olacağız. Bu ikilikleri yaşantımızda tecrübe ettiğimiz için onları anlamamız

kolay olacak.

Sağ beyin sezgisel aklı üretir. Sol

beynin aksine parçadan bütüne gitmez, rasgele işler. Sağ beyin yaratıcıdır,

duygulara değer verir. Parçadan çok bütüne odaklanır. Sol beyin ise zincirleme

öğrenme becerilerini taşır. Determinizm yani neden-sonuç ilkesine göre

çalışır.

Doğal yaşamdan uzaklaşarak,

bedenimizi ihmal ederek, sezgilerimize güvenmeyerek sezgisel aklımızı ihmal

ettik. 'kullan ya da kaybet' ilkesi vücudumuzdaki kaslar için olduğu kadar

beynimiz ve onun yarı küreleri için de geçerlidir. Sağ beyni kaybetmek anlam ve

gerçeklik hissini kaybetmek demektir. Kim bilir, belki sağ beyin bizi kuşatan

dalga boylarındaki titreşimlere duyarlılığıyla bilgi toplamaktadır. Sümerli veya

Mısırlı atalarımızın doğayı izleyerek ulaştıkları bilgilerin, çeşitli konularda

–evren, tıp, mimari gibi - bizim bilimsel bilgiyle ulaştıklarımız kadar çok

olmasının sırrı sağ beyinlerini kullanmalarıdır. Sağ beyin doğa ile beslenir ve

hislere güvenir.

Sol beyin ise mantıkla ilerler.

Kuralları insan aklının mekanizmasıdır. Kanıtlar arar, sıralamaya güvenir.

Düzenli işler. Maddeye güvenir. Somut, elle tutulabilir gerçeğin peşindedir.

Bilimin sesidir.

Sezgisel akıl dağınık çalışır,

duygu yoğunluğu neredeyse oraya kanatlanır. Yaratıcı enerji ve heyecanı

besler.

Bu ayrımı kesin olarak

yapamayız. Nasıl ki kadında erkeğin özellikleri, erkekte kadının özellikleri

bulunuyorsa, nasıl birbirine karışmışsa, bu da böyledir. Ancak bazen bu ikilik

karşımıza net olarak çıkar ve kaynağını bilmediğimiz sürece baş edemeyeceğimiz

bir çelişki yaratır. Kadın sağ beyin özelliğini simgeler, erkek sol beyin. Kadın

bütünle ve duyguyla ilgilidir. Bütün için ise anlam ve uyum önemlidir. Erkek ise

parça ile ilgilidir. Parça ise hareket ve güç peşindedir. Tabii ki parça ile

bütün iç içedir, hatta bir yerden bakınca aynı şeydir.

Sağ ve sol beynin dengeli ve

birlik içinde çalışması çok önemlidir. Aksi halde insan gücünün yarısını

kullanmış, hayatın görebileceği az bir kısmının bile yarısını görmüş olur. İnsan

hiçbir çıkarımını yadsıyamaz çünkü beyninin küçük bir bölümünü, algılarının ise

çok azını kullanmaktadır. Elindeki bütün güçleri dengelemek ve artırmak

zorundadır.

Küçük bir çocukken doğanın

muazzam yapılarıyla ilk karşılaşmalarınızı hatırlayın; dağlar, denizler,

günbatımı ya da hareketli gökyüzü tarafından içinizin nasıl kabardığını düşünün.

Çocukken onları ilk gördüğünüzde aklınızdaki düşüncelerden devleşmeye

başlayanları, bugün hayatınızın merkezine koyduğunuz odaklarınızı işaret

etmektedir.

Tek başına sezgisel akıl

dağılıp gider. Tek başına sol beyin ise birleştirdiği milyonlarca halkanın

ucunda, işin başını sonunu, nedenini ve amacını unutur.

Sezgisel akıl çıkarımlarını

yaşar, hisseder ancak tekrarlamak, kullanmak, ifade edebilmek konusunda

zayıftır. Zincirleme zeka ise çıkarımlarını anlamlandıracak, yorumlayacak güveni

bulamaz çünkü çok sayıda verisi, girdisi vardır ve emin olması zordur. Sanırım

bu size doğunun ve batının durumunu hatırlatıyor. Gezegenimizin dengesizliği bir

yarısının hislerinden ve doğasından, diğer yarısının ise insan aklının

ulaşabileceklerinden mahrum kalmış olmasıdır. Batı, anlamını yitirmiş,

heyecanını kaybetmiş, çıkış noktasını unutmuş durumda. Çağımızın en büyük sorunu

yabancılaşma ve post modernizmin meşhur sıkıntısının ve bıkkınlığının nedeni

budur.

Batı düşüncesinin doğduğu

Aydınlanma Çağında insan keşfettiği aklının gücüyle ehlileştirilmiş, düzenli ve

öngörülebilir doğanın hayalini kurdu. Neden

sonuç yasalarıyla her şeyin ve kendi varlığının sırlarını çözebileceğine

inanmıştı. O çağdan bu yana insanlık önemli yollar kat etti ancak insan

algılarının ve beyninin kullanılabilir kapasitesini artırmak konusunda, evrenle

ve doğayla bütünleşmişlik hissi ve yaşamın tadını alabilmek konusunda geriye

gitti. Her bilgi yeni bilinmeyenler doğurdu ve bu koşunun düşünüldüğünden çok

daha uzun süreceği anlaşıldı. Ancak insanın bir özelliği daha vardı. Bu

zincirleme bilgi birikimine bağlı kalmadan geçmişten ve gelecekten noktalar

işaret edebilen sezgisel aklı.. Var oluşu ve kendi anlamı konusunda bilimsel

bilginin ötesinde cevaplar üreten hisleri.. Bu hisler ilhamını doğadan ve

insanın kendi doğası olan vücudundan alıyordu. Tarihe ve bilimlerin gelişimine

baktığımızda sezgisel aklın bir nokta gösterdiğini ve zincirleme zekanın o

noktaya giden yolu inşa ettiğini görebiliriz.

medidatif

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Sezgisel akıl

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Sezgisel akıl Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Post-modernizmin en büyük sorunu olan bıkkınlık ve seçeneksizlik, hayatımızı ve geleceğimizi sarmış bu eksikliğin bir sonucu sadece. İnsanlar kendi gerçekliklerinden ve doğalarından uzaklaştıkça yaşamın renkleri sönükleşiyor ve tatları eksilmeye başlıyor. İnsan vücudunu şekillendiren öncelikle kendi zihni olduğu için, vücudumuzda meydana ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:05 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.