Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Bilişsel Öğrenme Yaklaşımı

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Bilişsel Öğrenme Yaklaşımı Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çevre bilgi işleme sisteminde girdi kaynağıdır. Görme, işitme, koklama, tatma ve hissetme gibi alıcılar duyusal sistemlerdir. Bunlar, çevre ve organizma arasında fiziksel işbirliği sağlarlar. Bilgi alıcılardan duyusal kayıda girer, uyarıcı kısa bir an için depolanır. Duyusal kayıttan dikkat ve algı ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Bilişsel Öğrenme Yaklaşımı

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 12:19 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Bilişsel Öğrenme Yaklaşımı

Çevre bilgi işleme sisteminde girdi kaynağıdır. Görme,

işitme, koklama, tatma ve hissetme gibi alıcılar duyusal sistemlerdir. Bunlar,

çevre ve organizma arasında fiziksel işbirliği sağlarlar. Bilgi alıcılardan

duyusal kayıda girer, uyarıcı kısa bir an için depolanır. Duyusal kayıttan

dikkat ve algı süreçleri ile alınan bilgi kısa süreli belleğe geçer. Kısa süreli

bellek veya çalışan bellek 7±2 birimlik bilgiyi ortalama 20-30 saniye tutar.

Kısa süreli belleğin kapasitesi ve süresi gruplama ve tekrar süreçleri ile

artırılır. Bilgi kısa süreli bellekte işlenerek uzun süreli belleğe geçirilir.

İşlenmeyen bilgi kaybolur.Uzun süreli belleğe ulaşan bilgi anısal,

kavramsal ve işlemsel bellekte depolanır. Bilgi uzun süreli bellekten geri

getirme süreçleri yoluyla kısa süreli belleğe getirilir. Kısa süreli bellekten

tepki üreticilere gönderilen bilgi buradan vericilere gider ve böylece birey

performans gösterir.Tüm bu süreçlere yürütücü kontrol tarafından

rehberlik ve kontrol sağlanır. Bu çalışma, son yıllarda giderek önem kazanan

bilişsel öğrenme yaklaşımlarından bilgiyi işleme kuramını incelemeyi

amaçlamaktadır. Anahtar kelimeler; DUYUSAL KAYIT, KISA-SÜRELİ BELLEK,

uzun-süreli bellek, unutma, geri getirme, yürütücü biliş.1.

GİRİŞEğitimde bilişsel öğrenme kuramlarının etkin kullanımı, son

yıllarda düzenli olarak artmaktadır. Bilişsel öğrenme araştırmaları

öncelikle,anlamlı sözel öğrenmede içsel bilişsel süreçleri anlamaya ve

tanımlamaya çalışır. Bu süreçler, adres hatırlama ya da karmaşık bir problem

çözme gibi birçok görevlerde kullanılır (Eggen ve Kauchak, 1992). Bu nedenle

araştırmacılar dikkat, algı, bellek, unutma ve geri getirme gibi bilişsel

süreçleri incelerler.Öğrenmeyi bilişsel açıdan inceleyen kuramlardan

biri olan bilgiyi işleme kuramı, insan öğrenmesinde öğrenme sürecini bilgisayara

benzetmektedir. İnsan zihni bilgiyi alır, işler, biçim ve içeriğini değiştirir,

depolar, gerektiği zaman geri getirir ve tepkiler üretir. Bir başka söylemle,

süreç bilgiyi bir araya getirir, kodlar, bilgiyi korur ya da depolar ve

gerektiği zaman geri getirir. Tüm süreç bilgisayarda program bireylerde ise

yürütücü kontrol tarafından denetlenmektedir

(Woolfolk,1997).Bilgisayar, yapılması çok güç durumlarda üstün

performans gösterir ve karmaşık problemleri büyük bir hızla çözer. Ancak insanın

zihinsel yetenekleri bilgisayardan çok daha yetkindir. Örneğin; küçük bir çocuk,

karşısındaki insanın duygularını anlayabilir ya da bir yetişkin daha önce hiç

karşılaşmadığı bir problemi çözebilir. Bilgisayarların yetkin bellekleri ve

büyük hızları olmasına karşın, insan zihninin bilgiyi anlama ve işleme

yeteneğine ulaşması pek olası görünmemektedir (Slavin,1988 ).Bilgiyi

işleme kuramı temel olarak şu dört soruyu yanıtlamaya çalışır (Senemoğlu,1997;

270 ):1. Yeni bilgi dışardan nasıl alınmaktadır?.2. Alınan yeni

bilgi nasıl işlenmektedir?.3. Bilgi uzun süreli nasıl

depolanmaktadır?.4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip

hatırlanmaktadır ?.Bilgiyi işleme kuramı iki temel öğe üzerinde

durmaktadır. Birincisi üç yapıdan oluşur; duyusal kayıt, kısa süreli bellek /

çalışan bellek ve uzun süreli bellektir. İkincisi ise bilişsel süreçleri içerir.

Bunlar içsel, zihinsel eylemlerdir ve bilginin bir yapıdan diğerine geçişini

sağlarlar.Birey her an çevresinden gelen uyarıcıların etkisi altındadır.

Rüzgarın sesi, güneşin pırıltısı, egzoz dumanı, çiçeğin kokusu, yemeğin tadı

gibi. Derslikte bir öğrenciyi düşünürsek, öğretmenin sesi, tepegöz saydamından

tahtaya yansıyan yazılar, kitaptaki şema ve yazılar, diğer öğrencilerin

fısıltıları, dışarıdan gelen sesler, sandalyeden gelen uyarıcı onu bombardımana

tutar. Başka bir söylemle, dünya bilgi doludur. Sesler, kokular, tatlar,

şekiller, sözcükler ve müzikle. Tüm bu uyarıcılar bilgiyi işleme sürecini

başlatır.Bilgiyi işleme kuramının birinci adımı bireyin duyu organları

yolu ile çevreden gelen uyarıcıları alması ile başlar. Duyusal kayıda gelen

bilgilerin çoğu atılır ve bir kısmı da çok kısa bir süre tutularak algılanır ve

tanınır. Duyular dikkat ve algı süreçleri aracılığı ile kısa süreli belleğe

geçirilir. Depolama yetikliği çok sınırlı olan kısa süreli bellek aynı zamanda

çalışan bellektir. Çünkü burada bilgi etkindir ve işlenir. Bilgi bazı süreçlerin

yardımı ile uzun süreli belleğe geçer. Kimi psikologlar bilginin uzun süreli

bellekte asla kaybolmadığına inanarak, geri getirilememesinin bilginin yanlış

yerleştirilmesine bağlamaktadırlar (Woolfolk, 1993). Bilgi, gereksinim olduğunda

uzun süreli bellekten araştırılır ve geri getirilir. Bu işlem bazen bilinçli

olarak yapılır, bazen de otomatik olarak.Uzun süreli bellekteki bilgi,

kısa süreli bellekten gelen bilgi ile birleşir. E.Gagne (1985) uzun süreli

belleği, çalışan belleğin tezgahında bir görevi tamamlayarak hazır hale

getirilen, araç-gereçlerle dolu çok büyük bir rafa benzetmektedir. Raf (uzun

süreli bellek ) inanılmaz boyutta olduğu için aranılanı hızla bulmak zor

olabilir. Tezgah (çalışan bellek) küçük olmasına karşın herhangi bir şey hemen

oradadır, ancak tezgah dolduğu zaman bilgi kaybolur (Akt: Woolfolk, 1993 ).

Sistemin son elemanı yürütücü kontroldür. Yürütücü kontrol tüm sisteme rehberlik

ve yönetim görevini yüklenmiştir.2. BELLEK TÜRLERİBilgiyi işleme

kuramına göre üç tür bellek vardır. Bunlar ; (1) duyusal kayıt, (2) kısa süreli

bellek, (3) uzun süreli bellek.2.1. Duyusal KayıtÇevreden gelen

uyarıcılar duyu organları yolu ile duyusal kayıda gelirler. Duyusal kayıdın

kapasitesi çok geniş olmasına karşın bilginin kalış süresi çok kısadır. Ancak

dikkat ve algı süreçleri ile bu bilginin bir kısmı alınır ve kısa süreli belleğe

gönderilir.Gözlerimizin önünde bir kalemi ya da parmağımızı sallarsak

objeden geriye kalan gölgeyi farkederiz. Elimizle diğer kolumuza hafifçe

vurursak, vurmayı hemen duyumsarız. Başka bir söylemle biz vurma ve kalem izini

gerçek kalktıktan sonra duyumsarız. Bu durumlar, duyu girdisinin duyusal kayıtta

çok kısa kaldığını göstermektedir (Lindsay ve Norman, 1977).Duyusal

kayıdın içerdiği bilgi özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır. Görsel duyular

duyusal kayıt tarafından aynı fotoğraf gibi, kısa bir süre için kodlanır. Aynı

şekilde işitsel duyular da ses kalıpları olarak kodlanır. Kimi yazarlar bilginin

duyusal kayıtta kalış süresinin yarım saniyeden daha az olduğunu belirtirler

(Gage ve Berliner, 1988; McCown ve Roop, 1992).Moates ve Schumacher

(1980) ise, duyusal belleğin işitsel bilgi için yaklaşık dört saniye; görsel

bilgi için yaklaşık bir saniye süren, uyarıcının tam bir kopyasının tutulduğu

bilgi deposu olduğunu savunmuşlardır (Akt; Eggen ve Kauchak, 1992). Böylece

duyusal kayıt her duyu için farklı kodlama biçimlerinin olduğu, sınırsız

kapasitesi ile bilginin çok kısa tutulduğu bir bellek türüdür.Duyusal

kayıdın varlığı insan yaşamında kritik bir öneme sahiptir. Birey okuduğu ya da

işittiği bir cümlenin sonu gelmeden başlangıçtaki sözleri unutsaydı cümleyi

anlamlandırması olanaksız olurdu. Duyusal kayıdın kapasitesinin sınırsız

olmasına karşın gerekli bilgiler işlenmezse kaybolur ya da varolan bilgi yeni

bilgi tarafından itilir. Birey dikkat ve algı süreçleri yoluyla bu bilgiyi

işleme şansına sahiptir. İşlenen bilgi bir sonraki sisteme yani kısa süreli

belleğe geçer. Kısa süreli belleğin kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle

işlenemeyen bilgi, duyusal kayıttan kaybolacaktır.2.2. Kısa Süreli

BellekDuyusal kayıttan dikkat ve algı süreçleri sonunda ayrılan bilgi,

sistemin ikinci öğesi olan kısa süreli belleğe geçer. Kısa süreli belleğin hem

bilgi tutma süresi, hem de kapasitesi sınırlıdır. Miller (1956) kısa süreli

belleğin kapasitesinin yaklaşık 7?2 birimlik bilgi olduğunu belirtmektedir (Akt;

Tuckman, 1991;116). Ancak bireyler her birimin büyüklüğünü artırarak kapasiteyi

fazlalaştırabilirler. Gruplama (chunking) adı verilen bu işlemle kısa süreli

belleğin sınırlılığı artırılır. Örneğin; 5 7 2 8 9 1 0 olan 7 birimlik bir sayı

dizisi 57 28 9 10 olarak gruplanırsa 4 birim haline gelir. Ancak bir birimde

bulunması gerekli bilgi miktarı ne büyüklükte olmalıdır sorusu henüz

yanıtlanmamıştır (Senemoğlu, 1997; 275).Kısa süreli bellekte bilginin

kalma süresi yaklaşık 20-30 saniyedir (Woolfolk, 1993; McCrow ve Roop, 1992;

Slavin, 1988). Bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması, bilgi

üzerinde düşünmek ve onu yinelemekle sağlanır. Kısa süreli bellekte zihinsel

tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi büyüktür. Kısa süreli bellekte kalan bilgi

tekrar yoluyla büyük bir olasılıkla uzun süreli belleğe geçer. Kısa süreli

belleğin kapasitesinin sınırlılığı nedeniyle geçiş yaptırılamayan bilgi yeni

gelen bilgilerin zorlamasıyla kaybolur. Özetle, daha fazla bilginin kısa süreli

bellekte daha uzun süre kalması için; (1) gruplama, küçük parçaları

ilişkilendirerek geniş parçalar haline getirme, (2) zihinsel tekrar

gerekir.Kısa süreli belleğe bilgi, duyusal kayıt ve uzun süreli

bellekten gelir. Genellikle her ikisi aynı anda olur. Örneğin; birey bir kuş ile

karşılaştığında, kuşun imgesi kısa süreli belleğe geçer, aynı anda uzun süreli

bellekten kuşlara ilişkin bilgi araştırılır ve kuşun hangi tür olduğu

belirlenir. Kısaca,tanımlama aynı anda gelir, çünkü, kuşa ilişkin tüm bilgiler

uzun süreli bellekte depolanmıştır (Slavin, 1988; 150).Kısa süreli

belleğin iki yaşamsal işlevi vardır. Birincisi, bilgiyi kısa süre için de olsa

depolamaktır. İkinci önemli işlevi de, zihinsel işlemlerin yapılmasıdır. Bu

nedenle çalışan bellek olarak da adlandırılır (Eggen ve Kauchak, 1992 ). Kısa

süreli belleğe gelen bilgi; (a) bireye gerekli değilse unutulur, (b) bilgiyi

korumak için tekrar edilir, (c) tekrar edilerek, kodlanarak ya da uzun süreli

bellekteki bilgilerle ilişkilendirilerek bilgi işlenir.Uyarıcı saldırısı

altında kalan birey birçok işlerde otomatik hale gelerek problemlerini

kolaylıkla çözebilir. Otomatiklikle bireyler hızlı, güç harcamadan, özerk,

tutarlı, uygun ve özgür olarak bir işi yerine getirirken, çalışan belleğin bir

başka durumla çalışmasına izin verirler. Yürürken konuşma ve dinleme gibi.

Matematikte temel işlemler, sözcük dağarcığı, yabancı dil bilgisi diğer

görevlerin uygun olarak yerine gelmesini sağlarlar. Otomatik işlemler uzun

süreli bellekten gelir. Eğer otomatiklik başarılı değilse öğrenciler problem

çözme ya da yazma gibi karmaşık işlemleri yerine getirirken yetersiz kalırlar ve

daha fazla bilişsel güç harcarlar (Samuel, 1981; Akt; Eggen ve Kauchak, 1992;

313 ).2.3. Uzun Süreli BellekBilgiyi işleme modelinde bilgiyi,

özellikle iyi öğrenilmiş bilgiyi, uzun süre saklayan kısmına uzun süreli bellek

adı verilmektedir. Ashcraft (1989) uzun süreli belleği, kitaplara milyonlarca

girişi olan bir kütüphaneye benzetmektedir. Düzenlenmiş bilgiler, gerektiğinde

kullanıma hazır olarak beklemektedir. Uzun süreli bellek, bilgiyi her

istendiğinde kullanılmaya izin veren bir ağa sahiptir. Kapasitesi sınırsızdır,

bazı kestirimlere göre, sınır bir milyondan fazladır ve bazı olaylar sonsuza dek

kalmaktadır (Akt; Eggen ve Kauchak, 1992; 314 ).Uzun süreli bellekte

bilgiyi, istediğimiz uzunlukta ve miktarda (Woolfolk, 1993) depolar ve asla

unutmayız (Slavin, 1988). Bu konudaki problem, gerektiği zaman doğru bilgiyi

bulmaktır. Uzun süreli bellekte bilgiler kaybolmaz, ancak bilgi, uygun biçimde

kodlanmamış ve uygun yere yerleştirilmemişse, geri getirmede zorluklarla

karşılaşılır. Anderson (1990) iyi öğrenilmiş bilginin dayanıklılığın yüksek

olduğunu belirtmektedir (Akt; Woolfolk, 1993). Slavin (1988) ise uzun süreli

bellekte bilgilerin asla unutulmadığını, bireyin bilgiyi bulma yeteneğini

kaybettiğini söylemektedir.Uzun süreli bellekte birçok farklı bilgi

bulunur. Görsel imgeler, duygular, tatlar, sesler, kokular, problem çözmek için

stratejiler, dili anlamaya yarayan kurallar, olaylar, çocuklukta geçirilen

deneyimler gibi (McGrow ve Roop, 1992). Özetle uzun süreli belleğin kapasitesi

çok geniştir, hatta doldurmaya yaşamımız yeterli değildir (Slavin, 1988). Ancak

kısa süreli bellekte olduğu gibi, uzun süreli belleğe bilgi hızla girmez, biraz

zaman ve güç gerekir.Kimi kuramcılar, uzun süreli belleği anısal bellek

(episodic memory) ve anlamsal bellek (semantic memory) olarak iki temel bölümden

oluştuğunu ileri sürerken, kimi kuramcılar da bunlara işlemsel belleği

(procedure memory) eklemektedirler.Anısal bellek, kişisel yaşantılarla

ilgili bölümdür. Belirli bir zaman, yer ve olaylarla ilgilidir. Örneğin; yemekte

yediklerimiz, özel bir günde giydiğimiz giysi, yaptığımız gezi anısal

bellektedir. Ashcraft (1989) anısal belleği özyaşamsal bellek olarak

adlandırmaktadır. Yaşamımızda başımızdan geçen tüm olaylar, şakalar, dedikodular

anısal bellekte tutulur (Akt; Eggen ve Kauchak, 1992; 315). Anılar güç sarf

edilmeden öğrenilir. Fakat anıların birbirine karışma eğilimi vardır. Bu

nedenle, bilgiyi geri getirmede zorluk çekilir. Ancak, önemli ve travmatik

olaylar ayrıntılı hatırlanır. Bunun yanı sıra olağan ve sürekli yinelenen

olayların anımsanması zordur, çünkü yeni olaylar öncekini

bozabilir.Anlamsal bellek uzun süreli belleğin kurallar, genellemeler,

kavramlar, problem çözme becerileri gibi genel bilgilerin yer aldığı bölümdür.

Paivio (1971) anlamsal bellekte sözel ve görsel kodların birlikte ağ gibi

birbirine bağlanarak bilginin depolandığını belirtir. Birçok psikolog da

bilginin hem görsel hem de sözel olarak kodlanmasının anımsamayı

kolaylaştırdığını kabul etmektedir.Anlamsal bellekte bilgi önerme ağları

(propositional networks) ve şemalar biçiminde depolanır. Önerme, doğru ya da

yanlış olduğuna karar verilebilecek bilginin en küçük parçasıdır (Woolfolk,

1993; Eggen ve Kauchak, 1992).Önerme ağı ise bilgi birimleri setidir. Başka bir

söylemle, birbirine bağlı düşünceler, kavramlar, ilişkiler setidir. Bilgiyi daha

geniş ölçüde düzenleyen veri yapıları da şema olarak adlandırılır. Şema

birbirine bağlı düşünceler, ilişkiler ve işlemler setidir. Şemalar bilgi

ağlarını içerir ve karar verme, problem çözme durumlarında bilgi ağlarını

yönlendirir ve kullanır.İşlemsel bellek, belli bir işlemin nasıl

yapıldığına ilişkin bilgilerin saklandığı bellek bölümüdür. İşlemsel bellekte

işlemlerin basamaklarının oluşması uzun zaman alır, ancak oluştuktan sonra

anımsanması çok kolaydır. Örneğin;yüzmenin öğrenilmesi zaman alır ancak

unutulmaz. İşlemsel bellek durum-etkinlik kuralları deposudur. Bireyler tüm

durum-etkinlik kurallarını gerekli bir biçimde belirtemezler ama gerekeni

yaparlar. İşlem ne denli çok yinelenirse o denli doğal tepkiye dönüşür

(Woolfolk, 1993).3. BİLİŞSEL SÜREÇLER3.1. Bilginin Duyusal

Kayıttan Kısa Süreli Belleğe Aktarılmasını Sağlayan Süreçler3.1.1.

DikkatUyarıcı ya da uyarıcılara tepkiye yönelmedir. Algının aktif ve

seçici bir yanı olup, kişinin belli bir uyarıcı ya da uyarıcı durumunu

algılamasında etkin hazırlık ve yönelmelerden kuruludur (Koptagel, 1984; 238).

Başka bir söylemle, dikkat, hangi bilginin kısa süreli belleğe geçip

geçmeyeceğini belirler, Bilgiyi işleme süreci dikkat ile başlar. Dikkatin

yönelmediği uyarıcılar kaybolur.Birey içten ve çevreden gelen

uyarıcıların bir kısmına bilinçli olarak, bir kısmına ise hiç bir çaba sarf

etmeden, kendiliğinden ayırdına varır (Baymur, 1984). Başka bir söylemle, dikkat

seçici ve kendiliğinden olabilmektedir. Seçici dikkat bireyin denetimi

altındadır. Bireyler, çevrede belirli bilgi kaynaklarına, bilişsel güçlerini

yöneltme yeteneğine sahiptirler (McCrow ve Roop, 1992). Etkili öğrenme, bireyin

seçicilik yeteneğine dayanır.3.1.2. AlgıDuyusal bilginin

yorumlanması ya da anlamlandırılması işlemidir. Bir uyaranın

anlamlandırılabilmesi için öncelikle bireyin, o uyaranla ilgili bilgilerinin

olması gerekir. Eğer birey karşılaştığı uyarana ilişkin hiçbir bilgiye sahip

değilse, uyarıcıya anlam vermesi olanaksızdır. Algı büyük ölçüde geçmiş

yaşantılara dayalıdır.Algıyı etkileyen bir başka etken de

beklentilerdir. Örneğin; öğrenciler çalışacakları materyalin zor olduğunu

düşünüyorlarsa, materyali büyük bir olasılıkla zor bulacaklardır. Beklentiler

bir olay ya da objeye hazır olmayı etkiler. Algılama bireyin zihinsel kuruluşu,

geçmiş yaşantıları, güdülenmişlik düzeyi ve pek çok başka içsel faktörlerden

etkilenir (Senemoğlu, 1997; 297). Bu durumda dikkat ve algı süreçleriyle kısa

süreli belleğe giren bilgi, gerçeğin aynısı değildir, bireyin öznel bilgileri,

gerçeği yorumlamadaki beklentileriyle algılanan kendi gerçeğidir ( Eggen ve

Kauchak, 1992; Koptagel, 1984).3.2. Kısa Süreli Bellekte Bilgiyi Saklama

SüreçleriKısa süreli bellekte bilgiyi saklama sürekli tekrar

(maintenance rehearsal) ve gruplama (chunking) ile olanaklıdır. Kısa süreli

belleğin zaman sınırlılığı sürekli tekrar, kapasitesi ise gruplama yapılarak

artırılabilir.3.3. Bilginin Uzun Süreli Belleğe Aktarılmasında

Kullanılan Süreçler3.3.1. Açık ve örtük tekrarBilgi yeterli

sıklıkta tekrarlanırsa uzun süreli belleğe geçer. Örneğin;öğrenciler tekrar yolu

ile ülkelerin başkentlerinin adlarını, sözcüklerin söylenişini tekrarla

öğrenirler. Berk (1989)'e göre, tekrar bilginin uzun süreli belleğe geçişinde

çocukların kullandığı ilk bellek stratejisidir.Tekrar iki biçimde;sesli

ve zihinde yapılır. Tekrar sürecinde bireyin rolü önemlidir. Şöyle ki, tekrar

süreci ile öğrenen birey pasif değil, etkin olmalıdır. Ayrıca aralıklı tekrar

sürekli tekrardan daha etkilidir. Aralıklı tekrarın uzun süreli bellekte tutulma

olasılığı daha yüksektir. Bir başka söylemle, aralıklı tekrar uzun süreli

bellekten geri getirmeyi kolaylaştırmaktadır.3.3.2.

KodlanaBilgiyi işleme kuramında en önemli süreç kodlamadır. Kodlama

olmadan çevreden gelen bilginin çoğu geçici olarak depolanır. Kodlama, uzun

süreli bellekte varolan bilgi ile kısa süreli bellekteki bilginin

ilişkilendirilerek transfer edilmesidir.Uzun süreli bellekte bulunan

şemalara yeni gelen bilginin eklenmesi ve varolan şemanın yeniden düzenlenerek

bağlanması öğrenme sürecinde önemlidir. Ancak kodlamanın etkili olması gerekir.

Kodlamanın etkili olması ise anlamlandırma ile olanaklıdır. Anlamlılık, uzun

süreli bellekteki bir düşünce ve diğer düşünceler arasında mümkün olduğunca

bağlantılar, ilişkiler kurmakla gerçekleşir.Bilginin anlamlılığını

artırarak kodlama sürecini zenginleştirmede dört temel öğe vardır (Eggen ve

Kauchak, 1992): 1. Etkinlik, 2. Örgütleme, 3. Eklemleme, 4. Bellek destekleyici

ipuçları.1. Etkinlik; öğrenen kişinin etkin olmasıdır. Bilgiyi işleme

kuramına göre, birey bilginin pasif bir alıcısı değil, kendi öğrenme

sorumluluğunu taşıyan etkin bir kişidir. Birey, bilgiyi bir sünger gibi içine

çekmez, onun yerine uzun süreli belleğinde depolamak için bilgiyi düzenler ve

yapılandırır.2. Örgütleme; düzenleme ya da bilgiyi gruplama, tutarlı

yapılar oluşturma, kodlamaya yardım eden önemli bir süreçtir. Örgütleme, geniş

ya da karmaşık bilgiler için öğrenme ve anımsamayı kolaylaştırıcı bir süreç

olarak işlev görür. Yapıda yer alan bir kavram hem genel açıklamaları hem de

belirli örnekleri öğrenme ve anımsamada bireye yardımcı olur (Woolfolk,

1993).Bir okuma materyalini örgütleme, okuyucunun bölüm ve alt

bölümlerini yeniden düzenlemesidir. Örgütlemenin bir başka özelliği de parça,

bölüm ya da başlıkların aşamalı bir ilişkiyi içermesidir. Küçük parçalar bütün

ile uyumludur ve birlikte büyük parçayı oluştururlar (Tuckman, 1991).3.

Eklemleme; bilginin uzun süreli belleğe yerleştirilmesinde en etkili strateji

olan eklemleme, bilgi birimleri arasında ilişkiyi ve anlamdırmayı artırma

sürecidir (McCrow ve Roop, 1992; Eegen ve Kauchak, 1992). Weinstein ve Mayer

(1986) eklemlemeyi yeni materyalle daha tanıdık, bilinen materyal arasında

ilişki kurma olarak tanımlamaktadırlar. Eklemleme uzun süreli bellekte varolan

şemaya yeni bilgi ilişkilendirildiğinde oluşur. Yeni bilgi varolan şemaya

eklenerek hem yeni bilgiye anlam verilir, hem de mevcut şemanın anlamı

artırılır.4. Bellek Destekleyici İpuçları (Mnemonic Devices); örgütleme

ve eklemleme etkili kodlama stratejileridir. Ancak tüm bilgiler bu stratejileri

kullanmaya uygun olmayabilir. Örneğin; bilgi tek ya da yenidir, böylece

eklemleme yapılamayabilir. Böyle durumlarda bilgiyi uzun süreli belleğe

yerleştirmek için bellek destekleyici ipuçları kullanılır.Bellek

destekleyici ipuçları, içerikle doğal olarak varolmayan ilişkileri kurarak

kodlamaya yardımcı olurlar. Bir başka söylemle doğal bağlantının varolmadığı

durumlarda, çağrışımlar oluşturarak bağlantı yaratırlar. Bellek destekleyici

ipuçları iki biçimde sınıflandırılır. Birincisi, imajlar kullanmak, ikincisi ise

sözel sembollerdir. İmajların kullanıldığı bellek destekleyici ipuçlarında

bilgi, bilişsel resimler içine kodlanır. Sözel semboller kullanmada ise yeni

bilgi ile daha anlamlı sözel yapılar arasında bağlar oluşturulur.4. GERİ

GETİRME VE UNUTMAÖğrenme sürecinde ön bilginin geri getirilmesi öğrenme

düzeyini etkiler. Çünkü yeni bilgiler ön bilgi ile ilişkilendirilirse anlamlı

hale gelir. Öğrenme hem sunulana hem de buna uyum sağlayan mevcut bilgiye

bağlıdır. Böylece geri getirilip kullanılan varolan bilgi birimi öğrenileni

etkileyebilir. Örneğin; bir öğrenci yeni bir programlama dilini öğrenirken hesap

makinelerinin nasıl çalıştığına ilişkin ön bilgiyi geri getirecektir (Mayer,

1988; 16).Doğru kodlanmış bilgiler, bireyde mevcut şemalarda

ilişkilendirilmiş ise, anımsama daha kolay olmaktadır. Şöyle ki, bilginin

başlangıçta iyi eklemlenmesi, çok sayıda ilişki kurulması, iyi örgütlenmesi onun

geri getirilmesini kolaylaştıracaktır (McCrow ve Roop, 1992; Koptagel, 1984;

Erden ve Akman, 1995; Eggen ve Kacuhak, 1992). Geri getirme uzun süreli

bellekten, bilginin aranıp bulunarak etkin duruma

getirilmesidir.Ashcraft (1989)'a göre, uzun süreli bellekte gerçekte

unutma yoktur. Unutma geri getirmede başarısızlıktır. Araştırmalar, uzun süreli

belleğin depolama kapasitesinin sınırsız olduğunu göstermektedir. Başka bir

söylemle, saklama problem değildir, bireyler bilgiyi unutmazlar. Problem geri

getirmededir, uzun süreli belleğe bilginin yerleştirilmesinde ve kısa süreli

bellekte dikkatin odaklaştırarak geri getirmededir (Gage ve Berliner, 1988;

288).Kimi psikologlar, unutmayı beyin ve sinir sistemindeki izlerin

zamanla aşınıp kaybolmasından ileri geldiğini, kullanılmayan, yinelenmeyen

bilginin, nöronlar arasındaki bağın ortadan kalkması ya da zayıflamasıyla yok

olduğunu ileri sürmektedirler (Baymur, 1985). Bu durum manyetik banda kayıtlı

ses ya da görüntüye benzetilmektedir. Bilgi sinir sistemine kayıtlıdır, manyetik

bandtaki kayıtların zamanla silinmesi gibi, bilgiler de sinir sisteminde zamanla

zayıflamaktadır (Cüceloğlu, 1991; Woolfolks, 1993).Anımsamada önemli bir

etmen, bireylerin yeteneklerindeki ayrılıklardır. Bilgiyi korumada yetenekli

öğrenciler, ortalama yetenekli ve düşük yetenekli öğrencilerden daha iyidirler.

Bu ayrılıklar öğrencilerin öğrenim başında öğrenme düzeyleri aynı olduğunda

ortaya çıkar (Gage ve Berliner, 1988).Bireyin tutumu da anımsamada rol

oynamaktadır. Bireyin öğrenme ve öğrendiği şeyi anımsama isteği akılda tutmayı

kolaylaştırır (Koptagel, 1984). Freud, bazen kasıtlı olarak belli bilgi ya da

yaşantıları unuttuğumuzu ya da bastırdığımızı söyler. Ancak bu neden acı veren

yaşantıları unuturken, tarafsız (nötr) olanları unutmadığımızı açıklamamaktadır(

Woolfolk, 1993). Genellikle hoşnutluk duygusu uyandıranların iyi, acı

yaşantıların az hatırlandığı, bireyin kayıtsız kaldığı durumların ise çabuk

unutulduğu kabul edilir (Kotagel, 1984; Baymur, 1984; Selçuk,

1996).Unutma ile ilgili görüşlerden biri de karışma kavramı ile

ilgilidir. Karışma, bir öğrenme durumunda önceden öğrenilenlerin ya da yeni

öğrenilenlerin öğrenmeyi bozmasıdır. Yeni öğrenilenlerin önceki öğrenilenleri

bozduğunda ortaya çıkan duruma, geriye ket vurma (retroacive interference) adı

verilir. Bu durumun tam tersi, önceki öğrenilen bilgilerin daha sonra

öğrenilenleri engellemesi de ileriye ket vurma (proactive interference) dır

(Eggen ve Kauchak, 1992; Senemoğlu, 1997; Koptagel, 1984; Baymur,

1984).5. YÜRÜTÜCÜ BİLİŞBirçok bilişsel psikolog bazı bireylerin

neden diğerlerinden daha fazla öğrendiği ve öğrendiklerini anımsadığı sorusunu

yanıtlamaya çalışmaktadır. Sorunun yanıtı yürütücü kontrol (executive control)

sürecinde yatmaktadır. Yürütücü kontrol bireyin tüm biliş süreçlerini denetleyen

sisteme verilen addır.Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi

öğrenmesinin iki temel yönünü denetlemektedir. Bunlardan birincisi güdüsel

süreçlerle ilgilidir. Güdüsel süreçler bireyin bir şeyi elde etmeye niyet

etmesi, onu elde etmeyi amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak

denetlenebilen durumlardır. İkincisi ise, bilgiyi işleme ile ilgili tüm

süreçlerdir (Senemoğlu, 1997).Yürütücü biliş (metacognition), bilişe

ilişkin bilgidir. Yürütücü biliş öğrenenlerin benimsedikleri belli öğrenme

stratejilerini kullanma yetenekleri ve kendi düşüncelerine ilişkin

düşünmeleridir (Arends, 1997). Flavell (1985)'e göre yürütücü biliş, bireyin

kendi biliş yapısı ve öğrenme özelliklerinin ayırtında olmasıdır. Bireyin nasıl

öğrendiğinin farkındalığıdır.McCrow ve Roop (1992) yürütücü bilişin iki

işlevi olduğunu öne sürmektedirler. Birincisi koşullu bilginin uygulanmasıdır.

Örneğin, okulda öğrenilenlerin evde uygulanması gibi. İkincisi ise, düşünme

sürecini değerlendirme ve yönetmektir. Yürütücü bilişli bir öğrenci, düşünme

biçiminin ayırtındadır, nasıl çalışacağına karar verirken yalnızca materyali

öğrenmeye odaklanmaz, aynı zamanda bilişsel güç ve zayıflıklarının da

farkındadır.Yürütücü biliş, bireylere öğrenme durumlarında öğrenip

öğrenmediklerini sınamalarına yardımcı olur. Eğer öğrenme gerçekleşmezse

yürütücü biliş, duruma uygun doğru süreçleri işe koşar. Özetleme, eklemleme,

şematize etme, düzenleme gibi. Yürütücü biliş, öğrenmenin gerçekleşip

gerçekleşmediğini sürekli izler.Bireyler yürütücü biliş yetenekleri

açısından ayrılırlar ve bu ayrılık gelişme sürecinde ortaya çıkar. Yürütücü

biliş yetenekleri, 5-7 yaşlarından gelişmeye başlar ve okul yılları süresince

gelişir. Yürütücü biliş yeteneklerinde bireyler arası ayrılıklar, biyolojik ve

yaşantı farklılığı nedeniyle oluşmaktadır. Ancak, yürütücü biliş becerilerinin

kazanılmasında öğretimin etkisi, olgunlaşmanın etkisinden daha fazladır (Gage ve

Berliner, 1988).



Sosyal Kuralların Psikolojisi (Muzaffer Şerif)Diyabetik Hastada Psikolojik SorunlarPsikolojik Cilk HastalıklarıYaratıcılıkYapısalcılıkSürrealist YaklaşımPragmatik YaklaşımKişisel Modernlik Yaklaşımlarıİşlevselcilikİnşacı YaklaşımFenomenolojik YaklaşımDiferansiyel YaklaşımPsikodinamik YaklaşımDavranışçı YaklaşımBiyolojik YaklaşımVroom'un Beklenti TeorisiTutkulu Aşk TeorisiSosyal Karşılaştırma TeorisiSkript TeorisiSimetri Teorisi

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Bilişsel Öğrenme Yaklaşımı

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Bilişsel Öğrenme Yaklaşımı Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çevre bilgi işleme sisteminde girdi kaynağıdır. Görme, işitme, koklama, tatma ve hissetme gibi alıcılar duyusal sistemlerdir. Bunlar, çevre ve organizma arasında fiziksel işbirliği sağlarlar. Bilgi alıcılardan duyusal kayıda girer, uyarıcı kısa bir an için depolanır. Duyusal kayıttan dikkat ve algı ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:43 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.