Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Bilişsel Öğrenme Yaklaşımı Çevre bilgi işleme sisteminde girdi kaynağıdır. Görme,
işitme, koklama, tatma ve hissetme gibi alıcılar duyusal sistemlerdir. Bunlar,
çevre ve organizma arasında fiziksel işbirliği sağlarlar. Bilgi alıcılardan
duyusal kayıda girer, uyarıcı kısa bir an için depolanır. Duyusal kayıttan
dikkat ve algı süreçleri ile alınan bilgi kısa süreli belleğe geçer. Kısa süreli
bellek veya çalışan bellek 7±2 birimlik bilgiyi ortalama 20-30 saniye tutar.
Kısa süreli belleğin kapasitesi ve süresi gruplama ve tekrar süreçleri ile
artırılır. Bilgi kısa süreli bellekte işlenerek uzun süreli belleğe geçirilir.
İşlenmeyen bilgi kaybolur.Uzun süreli belleğe ulaşan bilgi anısal,
kavramsal ve işlemsel bellekte depolanır. Bilgi uzun süreli bellekten geri
getirme süreçleri yoluyla kısa süreli belleğe getirilir. Kısa süreli bellekten
tepki üreticilere gönderilen bilgi buradan vericilere gider ve böylece birey
performans gösterir.Tüm bu süreçlere yürütücü kontrol tarafından
rehberlik ve kontrol sağlanır. Bu çalışma, son yıllarda giderek önem kazanan
bilişsel öğrenme yaklaşımlarından bilgiyi işleme kuramını incelemeyi
amaçlamaktadır. Anahtar kelimeler; DUYUSAL KAYIT, KISA-SÜRELİ BELLEK,
uzun-süreli bellek, unutma, geri getirme, yürütücü biliş.1.
GİRİŞEğitimde bilişsel öğrenme kuramlarının etkin kullanımı, son
yıllarda düzenli olarak artmaktadır. Bilişsel öğrenme araştırmaları
öncelikle,anlamlı sözel öğrenmede içsel bilişsel süreçleri anlamaya ve
tanımlamaya çalışır. Bu süreçler, adres hatırlama ya da karmaşık bir problem
çözme gibi birçok görevlerde kullanılır (Eggen ve Kauchak, 1992). Bu nedenle
araştırmacılar dikkat, algı, bellek, unutma ve geri getirme gibi bilişsel
süreçleri incelerler.Öğrenmeyi bilişsel açıdan inceleyen kuramlardan
biri olan bilgiyi işleme kuramı, insan öğrenmesinde öğrenme sürecini bilgisayara
benzetmektedir. İnsan zihni bilgiyi alır, işler, biçim ve içeriğini değiştirir,
depolar, gerektiği zaman geri getirir ve tepkiler üretir. Bir başka söylemle,
süreç bilgiyi bir araya getirir, kodlar, bilgiyi korur ya da depolar ve
gerektiği zaman geri getirir. Tüm süreç bilgisayarda program bireylerde ise
yürütücü kontrol tarafından denetlenmektedir
(Woolfolk,1997).Bilgisayar, yapılması çok güç durumlarda üstün
performans gösterir ve karmaşık problemleri büyük bir hızla çözer. Ancak insanın
zihinsel yetenekleri bilgisayardan çok daha yetkindir. Örneğin; küçük bir çocuk,
karşısındaki insanın duygularını anlayabilir ya da bir yetişkin daha önce hiç
karşılaşmadığı bir problemi çözebilir. Bilgisayarların yetkin bellekleri ve
büyük hızları olmasına karşın, insan zihninin bilgiyi anlama ve işleme
yeteneğine ulaşması pek olası görünmemektedir (Slavin,1988 ).Bilgiyi
işleme kuramı temel olarak şu dört soruyu yanıtlamaya çalışır (Senemoğlu,1997;
270 ):1. Yeni bilgi dışardan nasıl alınmaktadır?.2. Alınan yeni
bilgi nasıl işlenmektedir?.3. Bilgi uzun süreli nasıl
depolanmaktadır?.4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip
hatırlanmaktadır ?.Bilgiyi işleme kuramı iki temel öğe üzerinde
durmaktadır. Birincisi üç yapıdan oluşur; duyusal kayıt, kısa süreli bellek /
çalışan bellek ve uzun süreli bellektir. İkincisi ise bilişsel süreçleri içerir.
Bunlar içsel, zihinsel eylemlerdir ve bilginin bir yapıdan diğerine geçişini
sağlarlar.Birey her an çevresinden gelen uyarıcıların etkisi altındadır.
Rüzgarın sesi, güneşin pırıltısı, egzoz dumanı, çiçeğin kokusu, yemeğin tadı
gibi. Derslikte bir öğrenciyi düşünürsek, öğretmenin sesi, tepegöz saydamından
tahtaya yansıyan yazılar, kitaptaki şema ve yazılar, diğer öğrencilerin
fısıltıları, dışarıdan gelen sesler, sandalyeden gelen uyarıcı onu bombardımana
tutar. Başka bir söylemle, dünya bilgi doludur. Sesler, kokular, tatlar,
şekiller, sözcükler ve müzikle. Tüm bu uyarıcılar bilgiyi işleme sürecini
başlatır.Bilgiyi işleme kuramının birinci adımı bireyin duyu organları
yolu ile çevreden gelen uyarıcıları alması ile başlar. Duyusal kayıda gelen
bilgilerin çoğu atılır ve bir kısmı da çok kısa bir süre tutularak algılanır ve
tanınır. Duyular dikkat ve algı süreçleri aracılığı ile kısa süreli belleğe
geçirilir. Depolama yetikliği çok sınırlı olan kısa süreli bellek aynı zamanda
çalışan bellektir. Çünkü burada bilgi etkindir ve işlenir. Bilgi bazı süreçlerin
yardımı ile uzun süreli belleğe geçer. Kimi psikologlar bilginin uzun süreli
bellekte asla kaybolmadığına inanarak, geri getirilememesinin bilginin yanlış
yerleştirilmesine bağlamaktadırlar (Woolfolk, 1993). Bilgi, gereksinim olduğunda
uzun süreli bellekten araştırılır ve geri getirilir. Bu işlem bazen bilinçli
olarak yapılır, bazen de otomatik olarak.Uzun süreli bellekteki bilgi,
kısa süreli bellekten gelen bilgi ile birleşir. E.Gagne (1985) uzun süreli
belleği, çalışan belleğin tezgahında bir görevi tamamlayarak hazır hale
getirilen, araç-gereçlerle dolu çok büyük bir rafa benzetmektedir. Raf (uzun
süreli bellek ) inanılmaz boyutta olduğu için aranılanı hızla bulmak zor
olabilir. Tezgah (çalışan bellek) küçük olmasına karşın herhangi bir şey hemen
oradadır, ancak tezgah dolduğu zaman bilgi kaybolur (Akt: Woolfolk, 1993 ).
Sistemin son elemanı yürütücü kontroldür. Yürütücü kontrol tüm sisteme rehberlik
ve yönetim görevini yüklenmiştir.2. BELLEK TÜRLERİBilgiyi işleme
kuramına göre üç tür bellek vardır. Bunlar ; (1) duyusal kayıt, (2) kısa süreli
bellek, (3) uzun süreli bellek.2.1. Duyusal KayıtÇevreden gelen
uyarıcılar duyu organları yolu ile duyusal kayıda gelirler. Duyusal kayıdın
kapasitesi çok geniş olmasına karşın bilginin kalış süresi çok kısadır. Ancak
dikkat ve algı süreçleri ile bu bilginin bir kısmı alınır ve kısa süreli belleğe
gönderilir.Gözlerimizin önünde bir kalemi ya da parmağımızı sallarsak
objeden geriye kalan gölgeyi farkederiz. Elimizle diğer kolumuza hafifçe
vurursak, vurmayı hemen duyumsarız. Başka bir söylemle biz vurma ve kalem izini
gerçek kalktıktan sonra duyumsarız. Bu durumlar, duyu girdisinin duyusal kayıtta
çok kısa kaldığını göstermektedir (Lindsay ve Norman, 1977).Duyusal
kayıdın içerdiği bilgi özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır. Görsel duyular
duyusal kayıt tarafından aynı fotoğraf gibi, kısa bir süre için kodlanır. Aynı
şekilde işitsel duyular da ses kalıpları olarak kodlanır. Kimi yazarlar bilginin
duyusal kayıtta kalış süresinin yarım saniyeden daha az olduğunu belirtirler
(Gage ve Berliner, 1988; McCown ve Roop, 1992).Moates ve Schumacher
(1980) ise, duyusal belleğin işitsel bilgi için yaklaşık dört saniye; görsel
bilgi için yaklaşık bir saniye süren, uyarıcının tam bir kopyasının tutulduğu
bilgi deposu olduğunu savunmuşlardır (Akt; Eggen ve Kauchak, 1992). Böylece
duyusal kayıt her duyu için farklı kodlama biçimlerinin olduğu, sınırsız
kapasitesi ile bilginin çok kısa tutulduğu bir bellek türüdür.Duyusal
kayıdın varlığı insan yaşamında kritik bir öneme sahiptir. Birey okuduğu ya da
işittiği bir cümlenin sonu gelmeden başlangıçtaki sözleri unutsaydı cümleyi
anlamlandırması olanaksız olurdu. Duyusal kayıdın kapasitesinin sınırsız
olmasına karşın gerekli bilgiler işlenmezse kaybolur ya da varolan bilgi yeni
bilgi tarafından itilir. Birey dikkat ve algı süreçleri yoluyla bu bilgiyi
işleme şansına sahiptir. İşlenen bilgi bir sonraki sisteme yani kısa süreli
belleğe geçer. Kısa süreli belleğin kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle
işlenemeyen bilgi, duyusal kayıttan kaybolacaktır.2.2. Kısa Süreli
BellekDuyusal kayıttan dikkat ve algı süreçleri sonunda ayrılan bilgi,
sistemin ikinci öğesi olan kısa süreli belleğe geçer. Kısa süreli belleğin hem
bilgi tutma süresi, hem de kapasitesi sınırlıdır. Miller (1956) kısa süreli
belleğin kapasitesinin yaklaşık 7?2 birimlik bilgi olduğunu belirtmektedir (Akt;
Tuckman, 1991;116). Ancak bireyler her birimin büyüklüğünü artırarak kapasiteyi
fazlalaştırabilirler. Gruplama (chunking) adı verilen bu işlemle kısa süreli
belleğin sınırlılığı artırılır. Örneğin; 5 7 2 8 9 1 0 olan 7 birimlik bir sayı
dizisi 57 28 9 10 olarak gruplanırsa 4 birim haline gelir. Ancak bir birimde
bulunması gerekli bilgi miktarı ne büyüklükte olmalıdır sorusu henüz
yanıtlanmamıştır (Senemoğlu, 1997; 275).Kısa süreli bellekte bilginin
kalma süresi yaklaşık 20-30 saniyedir (Woolfolk, 1993; McCrow ve Roop, 1992;
Slavin, 1988). Bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması, bilgi
üzerinde düşünmek ve onu yinelemekle sağlanır. Kısa süreli bellekte zihinsel
tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi büyüktür. Kısa süreli bellekte kalan bilgi
tekrar yoluyla büyük bir olasılıkla uzun süreli belleğe geçer. Kısa süreli
belleğin kapasitesinin sınırlılığı nedeniyle geçiş yaptırılamayan bilgi yeni
gelen bilgilerin zorlamasıyla kaybolur. Özetle, daha fazla bilginin kısa süreli
bellekte daha uzun süre kalması için; (1) gruplama, küçük parçaları
ilişkilendirerek geniş parçalar haline getirme, (2) zihinsel tekrar
gerekir.Kısa süreli belleğe bilgi, duyusal kayıt ve uzun süreli
bellekten gelir. Genellikle her ikisi aynı anda olur. Örneğin; birey bir kuş ile
karşılaştığında, kuşun imgesi kısa süreli belleğe geçer, aynı anda uzun süreli
bellekten kuşlara ilişkin bilgi araştırılır ve kuşun hangi tür olduğu
belirlenir. Kısaca,tanımlama aynı anda gelir, çünkü, kuşa ilişkin tüm bilgiler
uzun süreli bellekte depolanmıştır (Slavin, 1988; 150).Kısa süreli
belleğin iki yaşamsal işlevi vardır. Birincisi, bilgiyi kısa süre için de olsa
depolamaktır. İkinci önemli işlevi de, zihinsel işlemlerin yapılmasıdır. Bu
nedenle çalışan bellek olarak da adlandırılır (Eggen ve Kauchak, 1992 ). Kısa
süreli belleğe gelen bilgi; (a) bireye gerekli değilse unutulur, (b) bilgiyi
korumak için tekrar edilir, (c) tekrar edilerek, kodlanarak ya da uzun süreli
bellekteki bilgilerle ilişkilendirilerek bilgi işlenir.Uyarıcı saldırısı
altında kalan birey birçok işlerde otomatik hale gelerek problemlerini
kolaylıkla çözebilir. Otomatiklikle bireyler hızlı, güç harcamadan, özerk,
tutarlı, uygun ve özgür olarak bir işi yerine getirirken, çalışan belleğin bir
başka durumla çalışmasına izin verirler. Yürürken konuşma ve dinleme gibi.
Matematikte temel işlemler, sözcük dağarcığı, yabancı dil bilgisi diğer
görevlerin uygun olarak yerine gelmesini sağlarlar. Otomatik işlemler uzun
süreli bellekten gelir. Eğer otomatiklik başarılı değilse öğrenciler problem
çözme ya da yazma gibi karmaşık işlemleri yerine getirirken yetersiz kalırlar ve
daha fazla bilişsel güç harcarlar (Samuel, 1981; Akt; Eggen ve Kauchak, 1992;
313 ).2.3. Uzun Süreli BellekBilgiyi işleme modelinde bilgiyi,
özellikle iyi öğrenilmiş bilgiyi, uzun süre saklayan kısmına uzun süreli bellek
adı verilmektedir. Ashcraft (1989) uzun süreli belleği, kitaplara milyonlarca
girişi olan bir kütüphaneye benzetmektedir. Düzenlenmiş bilgiler, gerektiğinde
kullanıma hazır olarak beklemektedir. Uzun süreli bellek, bilgiyi her
istendiğinde kullanılmaya izin veren bir ağa sahiptir. Kapasitesi sınırsızdır,
bazı kestirimlere göre, sınır bir milyondan fazladır ve bazı olaylar sonsuza dek
kalmaktadır (Akt; Eggen ve Kauchak, 1992; 314 ).Uzun süreli bellekte
bilgiyi, istediğimiz uzunlukta ve miktarda (Woolfolk, 1993) depolar ve asla
unutmayız (Slavin, 1988). Bu konudaki problem, gerektiği zaman doğru bilgiyi
bulmaktır. Uzun süreli bellekte bilgiler kaybolmaz, ancak bilgi, uygun biçimde
kodlanmamış ve uygun yere yerleştirilmemişse, geri getirmede zorluklarla
karşılaşılır. Anderson (1990) iyi öğrenilmiş bilginin dayanıklılığın yüksek
olduğunu belirtmektedir (Akt; Woolfolk, 1993). Slavin (1988) ise uzun süreli
bellekte bilgilerin asla unutulmadığını, bireyin bilgiyi bulma yeteneğini
kaybettiğini söylemektedir.Uzun süreli bellekte birçok farklı bilgi
bulunur. Görsel imgeler, duygular, tatlar, sesler, kokular, problem çözmek için
stratejiler, dili anlamaya yarayan kurallar, olaylar, çocuklukta geçirilen
deneyimler gibi (McGrow ve Roop, 1992). Özetle uzun süreli belleğin kapasitesi
çok geniştir, hatta doldurmaya yaşamımız yeterli değildir (Slavin, 1988). Ancak
kısa süreli bellekte olduğu gibi, uzun süreli belleğe bilgi hızla girmez, biraz
zaman ve güç gerekir.Kimi kuramcılar, uzun süreli belleği anısal bellek
(episodic memory) ve anlamsal bellek (semantic memory) olarak iki temel bölümden
oluştuğunu ileri sürerken, kimi kuramcılar da bunlara işlemsel belleği
(procedure memory) eklemektedirler.Anısal bellek, kişisel yaşantılarla
ilgili bölümdür. Belirli bir zaman, yer ve olaylarla ilgilidir. Örneğin; yemekte
yediklerimiz, özel bir günde giydiğimiz giysi, yaptığımız gezi anısal
bellektedir. Ashcraft (1989) anısal belleği özyaşamsal bellek olarak
adlandırmaktadır. Yaşamımızda başımızdan geçen tüm olaylar, şakalar, dedikodular
anısal bellekte tutulur (Akt; Eggen ve Kauchak, 1992; 315). Anılar güç sarf
edilmeden öğrenilir. Fakat anıların birbirine karışma eğilimi vardır. Bu
nedenle, bilgiyi geri getirmede zorluk çekilir. Ancak, önemli ve travmatik
olaylar ayrıntılı hatırlanır. Bunun yanı sıra olağan ve sürekli yinelenen
olayların anımsanması zordur, çünkü yeni olaylar öncekini
bozabilir.Anlamsal bellek uzun süreli belleğin kurallar, genellemeler,
kavramlar, problem çözme becerileri gibi genel bilgilerin yer aldığı bölümdür.
Paivio (1971) anlamsal bellekte sözel ve görsel kodların birlikte ağ gibi
birbirine bağlanarak bilginin depolandığını belirtir. Birçok psikolog da
bilginin hem görsel hem de sözel olarak kodlanmasının anımsamayı
kolaylaştırdığını kabul etmektedir.Anlamsal bellekte bilgi önerme ağları
(propositional networks) ve şemalar biçiminde depolanır. Önerme, doğru ya da
yanlış olduğuna karar verilebilecek bilginin en küçük parçasıdır (Woolfolk,
1993; Eggen ve Kauchak, 1992).Önerme ağı ise bilgi birimleri setidir. Başka bir
söylemle, birbirine bağlı düşünceler, kavramlar, ilişkiler setidir. Bilgiyi daha
geniş ölçüde düzenleyen veri yapıları da şema olarak adlandırılır. Şema
birbirine bağlı düşünceler, ilişkiler ve işlemler setidir. Şemalar bilgi
ağlarını içerir ve karar verme, problem çözme durumlarında bilgi ağlarını
yönlendirir ve kullanır.İşlemsel bellek, belli bir işlemin nasıl
yapıldığına ilişkin bilgilerin saklandığı bellek bölümüdür. İşlemsel bellekte
işlemlerin basamaklarının oluşması uzun zaman alır, ancak oluştuktan sonra
anımsanması çok kolaydır. Örneğin;yüzmenin öğrenilmesi zaman alır ancak
unutulmaz. İşlemsel bellek durum-etkinlik kuralları deposudur. Bireyler tüm
durum-etkinlik kurallarını gerekli bir biçimde belirtemezler ama gerekeni
yaparlar. İşlem ne denli çok yinelenirse o denli doğal tepkiye dönüşür
(Woolfolk, 1993).3. BİLİŞSEL SÜREÇLER3.1. Bilginin Duyusal
Kayıttan Kısa Süreli Belleğe Aktarılmasını Sağlayan Süreçler3.1.1.
DikkatUyarıcı ya da uyarıcılara tepkiye yönelmedir. Algının aktif ve
seçici bir yanı olup, kişinin belli bir uyarıcı ya da uyarıcı durumunu
algılamasında etkin hazırlık ve yönelmelerden kuruludur (Koptagel, 1984; 238).
Başka bir söylemle, dikkat, hangi bilginin kısa süreli belleğe geçip
geçmeyeceğini belirler, Bilgiyi işleme süreci dikkat ile başlar. Dikkatin
yönelmediği uyarıcılar kaybolur.Birey içten ve çevreden gelen
uyarıcıların bir kısmına bilinçli olarak, bir kısmına ise hiç bir çaba sarf
etmeden, kendiliğinden ayırdına varır (Baymur, 1984). Başka bir söylemle, dikkat
seçici ve kendiliğinden olabilmektedir. Seçici dikkat bireyin denetimi
altındadır. Bireyler, çevrede belirli bilgi kaynaklarına, bilişsel güçlerini
yöneltme yeteneğine sahiptirler (McCrow ve Roop, 1992). Etkili öğrenme, bireyin
seçicilik yeteneğine dayanır.3.1.2. AlgıDuyusal bilginin
yorumlanması ya da anlamlandırılması işlemidir. Bir uyaranın
anlamlandırılabilmesi için öncelikle bireyin, o uyaranla ilgili bilgilerinin
olması gerekir. Eğer birey karşılaştığı uyarana ilişkin hiçbir bilgiye sahip
değilse, uyarıcıya anlam vermesi olanaksızdır. Algı büyük ölçüde geçmiş
yaşantılara dayalıdır.Algıyı etkileyen bir başka etken de
beklentilerdir. Örneğin; öğrenciler çalışacakları materyalin zor olduğunu
düşünüyorlarsa, materyali büyük bir olasılıkla zor bulacaklardır. Beklentiler
bir olay ya da objeye hazır olmayı etkiler. Algılama bireyin zihinsel kuruluşu,
geçmiş yaşantıları, güdülenmişlik düzeyi ve pek çok başka içsel faktörlerden
etkilenir (Senemoğlu, 1997; 297). Bu durumda dikkat ve algı süreçleriyle kısa
süreli belleğe giren bilgi, gerçeğin aynısı değildir, bireyin öznel bilgileri,
gerçeği yorumlamadaki beklentileriyle algılanan kendi gerçeğidir ( Eggen ve
Kauchak, 1992; Koptagel, 1984).3.2. Kısa Süreli Bellekte Bilgiyi Saklama
SüreçleriKısa süreli bellekte bilgiyi saklama sürekli tekrar
(maintenance rehearsal) ve gruplama (chunking) ile olanaklıdır. Kısa süreli
belleğin zaman sınırlılığı sürekli tekrar, kapasitesi ise gruplama yapılarak
artırılabilir.3.3. Bilginin Uzun Süreli Belleğe Aktarılmasında
Kullanılan Süreçler3.3.1. Açık ve örtük tekrarBilgi yeterli
sıklıkta tekrarlanırsa uzun süreli belleğe geçer. Örneğin;öğrenciler tekrar yolu
ile ülkelerin başkentlerinin adlarını, sözcüklerin söylenişini tekrarla
öğrenirler. Berk (1989)'e göre, tekrar bilginin uzun süreli belleğe geçişinde
çocukların kullandığı ilk bellek stratejisidir.Tekrar iki biçimde;sesli
ve zihinde yapılır. Tekrar sürecinde bireyin rolü önemlidir. Şöyle ki, tekrar
süreci ile öğrenen birey pasif değil, etkin olmalıdır. Ayrıca aralıklı tekrar
sürekli tekrardan daha etkilidir. Aralıklı tekrarın uzun süreli bellekte tutulma
olasılığı daha yüksektir. Bir başka söylemle, aralıklı tekrar uzun süreli
bellekten geri getirmeyi kolaylaştırmaktadır.3.3.2.
KodlanaBilgiyi işleme kuramında en önemli süreç kodlamadır. Kodlama
olmadan çevreden gelen bilginin çoğu geçici olarak depolanır. Kodlama, uzun
süreli bellekte varolan bilgi ile kısa süreli bellekteki bilginin
ilişkilendirilerek transfer edilmesidir.Uzun süreli bellekte bulunan
şemalara yeni gelen bilginin eklenmesi ve varolan şemanın yeniden düzenlenerek
bağlanması öğrenme sürecinde önemlidir. Ancak kodlamanın etkili olması gerekir.
Kodlamanın etkili olması ise anlamlandırma ile olanaklıdır. Anlamlılık, uzun
süreli bellekteki bir düşünce ve diğer düşünceler arasında mümkün olduğunca
bağlantılar, ilişkiler kurmakla gerçekleşir.Bilginin anlamlılığını
artırarak kodlama sürecini zenginleştirmede dört temel öğe vardır (Eggen ve
Kauchak, 1992): 1. Etkinlik, 2. Örgütleme, 3. Eklemleme, 4. Bellek destekleyici
ipuçları.1. Etkinlik; öğrenen kişinin etkin olmasıdır. Bilgiyi işleme
kuramına göre, birey bilginin pasif bir alıcısı değil, kendi öğrenme
sorumluluğunu taşıyan etkin bir kişidir. Birey, bilgiyi bir sünger gibi içine
çekmez, onun yerine uzun süreli belleğinde depolamak için bilgiyi düzenler ve
yapılandırır.2. Örgütleme; düzenleme ya da bilgiyi gruplama, tutarlı
yapılar oluşturma, kodlamaya yardım eden önemli bir süreçtir. Örgütleme, geniş
ya da karmaşık bilgiler için öğrenme ve anımsamayı kolaylaştırıcı bir süreç
olarak işlev görür. Yapıda yer alan bir kavram hem genel açıklamaları hem de
belirli örnekleri öğrenme ve anımsamada bireye yardımcı olur (Woolfolk,
1993).Bir okuma materyalini örgütleme, okuyucunun bölüm ve alt
bölümlerini yeniden düzenlemesidir. Örgütlemenin bir başka özelliği de parça,
bölüm ya da başlıkların aşamalı bir ilişkiyi içermesidir. Küçük parçalar bütün
ile uyumludur ve birlikte büyük parçayı oluştururlar (Tuckman, 1991).3.
Eklemleme; bilginin uzun süreli belleğe yerleştirilmesinde en etkili strateji
olan eklemleme, bilgi birimleri arasında ilişkiyi ve anlamdırmayı artırma
sürecidir (McCrow ve Roop, 1992; Eegen ve Kauchak, 1992). Weinstein ve Mayer
(1986) eklemlemeyi yeni materyalle daha tanıdık, bilinen materyal arasında
ilişki kurma olarak tanımlamaktadırlar. Eklemleme uzun süreli bellekte varolan
şemaya yeni bilgi ilişkilendirildiğinde oluşur. Yeni bilgi varolan şemaya
eklenerek hem yeni bilgiye anlam verilir, hem de mevcut şemanın anlamı
artırılır.4. Bellek Destekleyici İpuçları (Mnemonic Devices); örgütleme
ve eklemleme etkili kodlama stratejileridir. Ancak tüm bilgiler bu stratejileri
kullanmaya uygun olmayabilir. Örneğin; bilgi tek ya da yenidir, böylece
eklemleme yapılamayabilir. Böyle durumlarda bilgiyi uzun süreli belleğe
yerleştirmek için bellek destekleyici ipuçları kullanılır.Bellek
destekleyici ipuçları, içerikle doğal olarak varolmayan ilişkileri kurarak
kodlamaya yardımcı olurlar. Bir başka söylemle doğal bağlantının varolmadığı
durumlarda, çağrışımlar oluşturarak bağlantı yaratırlar. Bellek destekleyici
ipuçları iki biçimde sınıflandırılır. Birincisi, imajlar kullanmak, ikincisi ise
sözel sembollerdir. İmajların kullanıldığı bellek destekleyici ipuçlarında
bilgi, bilişsel resimler içine kodlanır. Sözel semboller kullanmada ise yeni
bilgi ile daha anlamlı sözel yapılar arasında bağlar oluşturulur.4. GERİ
GETİRME VE UNUTMAÖğrenme sürecinde ön bilginin geri getirilmesi öğrenme
düzeyini etkiler. Çünkü yeni bilgiler ön bilgi ile ilişkilendirilirse anlamlı
hale gelir. Öğrenme hem sunulana hem de buna uyum sağlayan mevcut bilgiye
bağlıdır. Böylece geri getirilip kullanılan varolan bilgi birimi öğrenileni
etkileyebilir. Örneğin; bir öğrenci yeni bir programlama dilini öğrenirken hesap
makinelerinin nasıl çalıştığına ilişkin ön bilgiyi geri getirecektir (Mayer,
1988; 16).Doğru kodlanmış bilgiler, bireyde mevcut şemalarda
ilişkilendirilmiş ise, anımsama daha kolay olmaktadır. Şöyle ki, bilginin
başlangıçta iyi eklemlenmesi, çok sayıda ilişki kurulması, iyi örgütlenmesi onun
geri getirilmesini kolaylaştıracaktır (McCrow ve Roop, 1992; Koptagel, 1984;
Erden ve Akman, 1995; Eggen ve Kacuhak, 1992). Geri getirme uzun süreli
bellekten, bilginin aranıp bulunarak etkin duruma
getirilmesidir.Ashcraft (1989)'a göre, uzun süreli bellekte gerçekte
unutma yoktur. Unutma geri getirmede başarısızlıktır. Araştırmalar, uzun süreli
belleğin depolama kapasitesinin sınırsız olduğunu göstermektedir. Başka bir
söylemle, saklama problem değildir, bireyler bilgiyi unutmazlar. Problem geri
getirmededir, uzun süreli belleğe bilginin yerleştirilmesinde ve kısa süreli
bellekte dikkatin odaklaştırarak geri getirmededir (Gage ve Berliner, 1988;
288).Kimi psikologlar, unutmayı beyin ve sinir sistemindeki izlerin
zamanla aşınıp kaybolmasından ileri geldiğini, kullanılmayan, yinelenmeyen
bilginin, nöronlar arasındaki bağın ortadan kalkması ya da zayıflamasıyla yok
olduğunu ileri sürmektedirler (Baymur, 1985). Bu durum manyetik banda kayıtlı
ses ya da görüntüye benzetilmektedir. Bilgi sinir sistemine kayıtlıdır, manyetik
bandtaki kayıtların zamanla silinmesi gibi, bilgiler de sinir sisteminde zamanla
zayıflamaktadır (Cüceloğlu, 1991; Woolfolks, 1993).Anımsamada önemli bir
etmen, bireylerin yeteneklerindeki ayrılıklardır. Bilgiyi korumada yetenekli
öğrenciler, ortalama yetenekli ve düşük yetenekli öğrencilerden daha iyidirler.
Bu ayrılıklar öğrencilerin öğrenim başında öğrenme düzeyleri aynı olduğunda
ortaya çıkar (Gage ve Berliner, 1988).Bireyin tutumu da anımsamada rol
oynamaktadır. Bireyin öğrenme ve öğrendiği şeyi anımsama isteği akılda tutmayı
kolaylaştırır (Koptagel, 1984). Freud, bazen kasıtlı olarak belli bilgi ya da
yaşantıları unuttuğumuzu ya da bastırdığımızı söyler. Ancak bu neden acı veren
yaşantıları unuturken, tarafsız (nötr) olanları unutmadığımızı açıklamamaktadır(
Woolfolk, 1993). Genellikle hoşnutluk duygusu uyandıranların iyi, acı
yaşantıların az hatırlandığı, bireyin kayıtsız kaldığı durumların ise çabuk
unutulduğu kabul edilir (Kotagel, 1984; Baymur, 1984; Selçuk,
1996).Unutma ile ilgili görüşlerden biri de karışma kavramı ile
ilgilidir. Karışma, bir öğrenme durumunda önceden öğrenilenlerin ya da yeni
öğrenilenlerin öğrenmeyi bozmasıdır. Yeni öğrenilenlerin önceki öğrenilenleri
bozduğunda ortaya çıkan duruma, geriye ket vurma (retroacive interference) adı
verilir. Bu durumun tam tersi, önceki öğrenilen bilgilerin daha sonra
öğrenilenleri engellemesi de ileriye ket vurma (proactive interference) dır
(Eggen ve Kauchak, 1992; Senemoğlu, 1997; Koptagel, 1984; Baymur,
1984).5. YÜRÜTÜCÜ BİLİŞBirçok bilişsel psikolog bazı bireylerin
neden diğerlerinden daha fazla öğrendiği ve öğrendiklerini anımsadığı sorusunu
yanıtlamaya çalışmaktadır. Sorunun yanıtı yürütücü kontrol (executive control)
sürecinde yatmaktadır. Yürütücü kontrol bireyin tüm biliş süreçlerini denetleyen
sisteme verilen addır.Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi
öğrenmesinin iki temel yönünü denetlemektedir. Bunlardan birincisi güdüsel
süreçlerle ilgilidir. Güdüsel süreçler bireyin bir şeyi elde etmeye niyet
etmesi, onu elde etmeyi amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak
denetlenebilen durumlardır. İkincisi ise, bilgiyi işleme ile ilgili tüm
süreçlerdir (Senemoğlu, 1997).Yürütücü biliş (metacognition), bilişe
ilişkin bilgidir. Yürütücü biliş öğrenenlerin benimsedikleri belli öğrenme
stratejilerini kullanma yetenekleri ve kendi düşüncelerine ilişkin
düşünmeleridir (Arends, 1997). Flavell (1985)'e göre yürütücü biliş, bireyin
kendi biliş yapısı ve öğrenme özelliklerinin ayırtında olmasıdır. Bireyin nasıl
öğrendiğinin farkındalığıdır.McCrow ve Roop (1992) yürütücü bilişin iki
işlevi olduğunu öne sürmektedirler. Birincisi koşullu bilginin uygulanmasıdır.
Örneğin, okulda öğrenilenlerin evde uygulanması gibi. İkincisi ise, düşünme
sürecini değerlendirme ve yönetmektir. Yürütücü bilişli bir öğrenci, düşünme
biçiminin ayırtındadır, nasıl çalışacağına karar verirken yalnızca materyali
öğrenmeye odaklanmaz, aynı zamanda bilişsel güç ve zayıflıklarının da
farkındadır.Yürütücü biliş, bireylere öğrenme durumlarında öğrenip
öğrenmediklerini sınamalarına yardımcı olur. Eğer öğrenme gerçekleşmezse
yürütücü biliş, duruma uygun doğru süreçleri işe koşar. Özetleme, eklemleme,
şematize etme, düzenleme gibi. Yürütücü biliş, öğrenmenin gerçekleşip
gerçekleşmediğini sürekli izler.Bireyler yürütücü biliş yetenekleri
açısından ayrılırlar ve bu ayrılık gelişme sürecinde ortaya çıkar. Yürütücü
biliş yetenekleri, 5-7 yaşlarından gelişmeye başlar ve okul yılları süresince
gelişir. Yürütücü biliş yeteneklerinde bireyler arası ayrılıklar, biyolojik ve
yaşantı farklılığı nedeniyle oluşmaktadır. Ancak, yürütücü biliş becerilerinin
kazanılmasında öğretimin etkisi, olgunlaşmanın etkisinden daha fazladır (Gage ve
Berliner, 1988).
Sosyal Kuralların Psikolojisi (Muzaffer Şerif)Diyabetik Hastada Psikolojik SorunlarPsikolojik Cilk HastalıklarıYaratıcılıkYapısalcılıkSürrealist YaklaşımPragmatik YaklaşımKişisel Modernlik Yaklaşımlarıİşlevselcilikİnşacı YaklaşımFenomenolojik YaklaşımDiferansiyel YaklaşımPsikodinamik YaklaşımDavranışçı YaklaşımBiyolojik YaklaşımVroom'un Beklenti TeorisiTutkulu Aşk TeorisiSosyal Karşılaştırma TeorisiSkript TeorisiSimetri Teorisi Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |