Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Bel Ağrısı Hayatta genellikle iki şey kesindir: ölüm ve vergiler. Daha gerçekçi bir
yaklaşımla buna bir de bel ağrısını ekleyebiliriz. Öyle ki erişkinlerin % 80?i
er geç bel ağrısından yakınır. Muayenehaneye yapılan ziyaretlerin, hastaneye
yatışların, ameliyatların ve işe devamsızlığın başta gelen nedenlerinden biridir
bel ağrısı. ABD?de bel ağrısına bağlı tıbbi harcamalar ve sakatlık tazminatları
yılda
50 milyar doları bulmaktadır. İşin sevindirici yanı şudur: Bel ağrısı çeken
hastaların çoğu, ağrı şiddetli olsa bile, hızla ve hemen hemen tamamen
iyileşebiliyor. Tedavide hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, iyileşme
kuraldır; hatta bu gibi hastalar tedavi edilmeseler de sonunda iyileşirler. Bel
ağrısı olanlann ancak azınlığı işe gelemez. işe gelemeyenlerin çoğu da en geç
altı hafta içinde işlerine dönerler. Bel ağrısı olanların ancak yüzde birkaçı
işlerine geri dönemezler (Herhangi bir anda, çalışan insanların ancak %1?i
süreğen bel ağrısı çekmektedir). Demek ki had (akut) bel ağrısı olan hastalar
üzülmemelidir; büyük olasılıkla iyileşeceklerdir. Kötü olanı şudur:
Tekrarlamalar sıktır; hastaların çoğunluğunda bir gün yine bel ağrısı başlar.
Neyse ki bu
tekrarlar da ilk bel ağrısı gibi hızla ve hatta kendiliğinden
iyileşirler.
Ağrının Kaynakları
Bel ağrısı, belimizdeki çeşitli anatomik yapılardan kaynaklanan, farklı
nedenlere bağlıdır. Bel ağrısının esrarı da, onun nedenlerinin kolayca
bulunmamasındandır. Bel kasları ve eklem bağları (ligament) bel ağrısı
yapabileceği gibi omurlararası eklem yüzeylerinin iltihabı (artrit) ve
omurlararası diskler bel ağrısının nedeni olabilir. Bel fıtığı (tip diliyle disk
hernisi) denilince şu anlaşılır: Omurlararasında bulunan disklerden biri fıtık
yapmıştır; yani yerinden kaymıştır. Her diskin ortasında yastık gibi yumuşak bir
doku vardır; diskin kenarlarıysa bağ dokudan yapılmış sert bir çember
şeklindedir. Bel fıtığı olanlarda ortadaki
yumuşak doku yırtılmış olan sert çemberden dışarı kayar ve en yakınındaki
sinir köküne baskı yaparak ağrı verir. Bel ağrısının nedeni omurganın
ortasındaki kanalın daralması (spinal stenoz) sonucu bir sinirin sıkışması da
olabilir; omurga kanalının daralması genellikle yaşlılarda disklerin, eklem
yüzeylerinin ve eklem bağlarının aşınması sonucudur.
Bel ağrısı omurganın doğuştan anormalliklerine de bağlı olabilir. Bunlar
genellikle ağrısızdır; fakat ilerlemiş şekilleri ağrı yapabilir. Böbrek,
pankreas, aort ve cinsel organların hastalıklarında da ağrı bele vurabilir.
Nihayet bel ağrısı kanser, kemik iltihabı ya da nadir eklem iltihapları (artrit)
gibi çok ciddi hastalıkların bir belirtisi olabilir. Neyse ki bu gibi tehlikeli
hastalıkların bel ağrısı yapması son derece nadirdir. Bel ağrısı olanların
%98?inde bel kası, eklem bağı, kemik veya disklerde, omurganın zorlanmasına
bağlı geçici bir bozukluk vardır.
Belin anatomik yapısının çok karışık olmasına ek olarak hastanın
yakınmalarıyla, tıbbi görüntüleme yöntemleri ve hastadaki anatomik ve fızyolojik
değişiklikler arasında ancak zayıf bir ilişki vardır. Bu da bel ağrısının
nedenini bulunmayı zorlaştırır. Bu koşullarda tanıda ilk önce kanser ve iltihap
gibi çok ciddi ağrı nedenleri aranıp aradan çıkarılır; çünkü bunların tanısı
göreceli olarak kolaydır. Sonra hastada bir omurilik sinirinin sıkışıp
sıkışmadığı veya tahriş edilip edilmediği araştırılır. Bu olasılıklar bir yana
bırakıldıktan sonra ise bel ağrısı olan hastaların % 85?ine kesin bir tanı
konamaz. Hastalarm çoğu bel ağrılarını başlatan bir olay hatırlayamaz, fazla
ağırlık kaldırma veya kaza geçirme bel ağrısı başlatabilirse de çoğu kez böyle
şeyler olmamıştır. Bel ağrısı genellikle, görünürde bir neden olmadan aniden
başlar; tıp dünyası, bu belirsizliğin bir sonucu olarak çoğu kez çeşitli
nedenler arasından birinde karar kılamaz.
Bel ağrısı sıklıkla yaşamın streslerine bağlıdır. Innsbruck Üniversitesi?nden
Astrid Lampe ve arkadaşları, Mayıs 1998?de hayatın zor anlarıyla bel ağrısı
arasında bir ilişki buldular. Lampe daha önce de bel ağrısı anatomik bir nedene
bağlanamayan kişilerde, bağlanabilenlere oranla daha stresli bir hayata
rastlandığını yayımlamıştı. New York Üniversitesi Tıp Merkezi Rusk
Rehabilitasyon Merkezi?nden John E. Sarno, çözülememiş duygusal sorunların belde
gerginlik yaparak ağrıya yol açacağı kanısındadır. Aslında bu gibi hastalann
ruhlarındaki fırtınadan kaçmak için bel ağrısına sarıldıkları söylenebilir.
Sarno ruhsal stresleri olan hastalarını psikolojik yöntemlerle tedavi
etmiştir.
Aşırı egzersiz yapma sonucu sık olarak bel kaslarında basit ağrı ve acımalar
olur. Yaşlanma sonucu bel disk ve bağlarında doğal aşınma ve küçükyırtıklar
olabilir ve bunlar da ağrı yapabilir. Bel ağrısının nedenini bulmak bilimden
çok, bir sanattır. Kendiliğinden iyileşme kural olduğundan, ciddi bir hastalık
bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra çoğu kez bel ağrısının gerçek nedenini
aramak bile gereksizdir.
Tanıda Zorluklar
Bel ağrısının kesin tanısındaki zorluk üzerine, Washington Üniversitesi?nden
D.C. Cherkin, ABD?de farklı uzmanlık dallarından olan doktorlara, bel ağrısı
olan hasta öyküleri yollayarak tanılarını sordu. Hastalar aynı olmasına karşın
gelen yanıtların birbirinden çok farklı oluşu, durumun ne kadar belirsiz
olduğunu açıkça gösteriyordu. Her doktor kendi uzmanlık dalındaki tanılara
ağırlık veriyordu. Örneğin romatizma uzmanı eklem iltihabını düşünerek kan
testleri, sinir cerrahı bel fıtığı açısından bilgisayarlı tomografı (BT) veya
manyetik rezonans görüntüsü (MRI), sinir hastalıkları uzmanı sinir hastalığı
olabilir diyerek kas elektriği kaydı (EMG) istiyordu. Açıkçası, kafası karışan
yalnız hastalar değil, aynı zamanda doktorlardı.
Yakın zamana değin doktorlar, bel ağrısı olan hemen her hastada bel
omurgasının röntgenini istiyorlardı. Çeşitli araştırmalar bu yaklaşımın
sakıncalarını ortaya koydu. İsveç?te 10 yıl süren bir inceleme, en azından 50
yaşın altındaki hastalarda, bel omurgası röntgeninin muayeneden daha fazla bir
şey göstermediğini ortaya çıkardı: Her 2500 hastadan yalnızca birinde
beklenmedik bir röntgen bulgusu vardı.
Kitle tarama incelemeleri de gösterdi ki bel röntgeniyle bulunan bazı
anormallikler, aslında hastadaki ağrının nedeni değildir. İş veya askerlik
öncesi bel ağrısı olmayan çok sayıda insandan alınan bel röntgenlerinde bazı bel
omurgası anormallikleri, bel ağrısı olanlarla olmayanlarda aynı sıklıkla
görülüyordu. Bir başka deyişle bel röntgeninde anormallik olması, o hastada
mutlaka bel ağrısı olduğu anlamına gelmiyordu. Bel röntgeni, doktoru yanlış
tanılara götürebiliyordu.
Öte yandan bel röntgenleri cinsel organlara, bir akciğer röntgenine göre 100
kat daha fazla radyasyon zararı verir. Nihayet aynı röntgene farklı röntgen
uzmanları farklı tanılar koyabilir; bu da var olan belirsizliği artırıcı ve
uygun tedavinin bulunmasını önleyici bir şeydir. Varılan sonuç şudur: Bel
röntgeni yalnız yüksekten düşme veya trafik kazası gibi ciddi olaylarda
çekilmelidir.
Tıp uzmanları bilgisayarlı tomografı (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme
(MRI) gibi ileri röntgen teknikleriyle daha kesin tanılar koyacaklarını umdular.
Fakat hiç de öyle olmadı. Bu gibi yöntemlerle hiç bel ağrısı olmayan insanlarda
çeşitli anormallikler bulundu.
1990?da George Washintgon Üniversitesi Tıp Merkezi?nden S.C. Boden ve ekibi,
bel ağrısı veya siyatikten hiç yakınmamış olan 67 hastayı incelediler. Bel
fıtığı sıklıkla bel ağrısının nedeni olarak gösterilmiştir. Öte yandan 60 yaşın
altındaki insanların beşte birinde hiç bel ağrısı olmadığı halde, BTveya MRI bel
fıtığı göstermiştir! Bu gibilerin yarısında bel fıtığı diskin kabarması
evresindeydi; bel fıtığının bu en hafıf şekli de sık olarak ağrının nedeni
olarak düşünülmüştür. MRI, 60 yaşın üstünde olanların üçte birinde bel fıtığı,
yaklaşık % 80?inde kabarmış disk ve hemen hemen hepsinde yaşlılığa bağlı disk
dejenerasyonu gösterdi. Gençlerde nadir olan omurilik kanalı daralması (spinal
stenoz), 60 yaşın üstünde ve hiç bel ağrısı olmayan insanların beşte birinde
bulundu. Benzer olarak, 1994?te Hoaq Memorial Hastanesi?nden (Kaliforniya) M.N.
Brant-Zawadski ve ekibinin yaptıkları incelemede, 98 ağrısız hastanın üçte
ikisinde anormal disk bulundu. Bunlardan çıkan sonuç şudur: BT veya MRI bel
fıtığı gösterirse bıınun anlamı hastada yalnızca bel fıtığı olduğudur; ağrının
nedeni bel fıtığı olmayabilir. Bir başka deyişle bel fıtığının ağrısız da
olabileceği anlaşılmıştır.
Artık şöyle düşünmemiz gerekiyor: BT veya MRI bel omurlarında bir anormallik
gösterirse bunun bel ağrısının nedeni olup olmadığı kesin olarak söylenemez; bu
anormallik ağrısız olup rastlantı sonucu bulunmuş da olabilir. Ayrıca en iyi
BTve MRI?ler bile beldeki bir kas spazmını veya bağ incinmesini her zaman
gösteremez. Bir ortopedist haklı olarak şöyle demektedir: ?Hastada klinik
bulgular yokken, sırf MRI anormal diye ameliyat etmek, felakete doğru ilk
adımdır?. Hastanın muayenesi en az BT veya MRI kadar gereklidir.
Durumu zorlaştıran bir başka husus da had (akut) bel ağrısı olan hastaların
hızla iyileşmesidir. Tedavileri karşılaştıran bir çalışma göstermişrir ki
iyileşme süresi, tedaviyi yapan ister aile doktoru, ister ortopedik cerrah olsun
değişmemektedir. Buna karşı tedavi masrafları farklıdır; aile doktoru en ucuz,
ortopedist en pahalı tedaviyi vermektedir. Hipokrat?ın doktorlara ?Primum non
nocere? (önce hastana zarar verme) öğüdü özellikle bel ağrılarında geçerlidir.
Had bel ağrılarının hemen daima geçici olduğu unutulmamalıdır.
Eskiden bel ağrılarında uzun süre yatak istirahati verilirdi. Bu yaklaşımın
iki dayanağı vardı: Bazı hastaların yatınca geçici de olsa ağrıdan kurtulması ve
omurlararası diskler içindeki basıncın yatar durumda en düşük olması. Ancak
suçlanan disk masum olabilir; ayrıca hastaların çoğu zaten zamanla iyileşir. Bu
gerçeklere karşın, 10 yıl öncesine kadar, bu gibi hastalara 1-2 hafta tam yatak
istirahati (yalnız tuvalet için ayağa kalkma izni) veriliyordu. Yatak
istirahatinin gözden düşmesi, eski doktorlann her hastalıkta hastadan kan
almalarında (hacamat vb) olduğu gibi, çok çabuk oldu. Bugün 1-2 hafta yatak
istirahatı afaroz edilmiştir; hasta olabildiğince çabuk günlük işlerine
dönmektedir.
Kısa Yatak İstirahati
Uzun yatak istirahati hala standart uygulamayken, bu makalenin yazarı ve
ekibi, 7 günlük ve 2 günlük yatak istirahatlerini kıyasladılar. Sonuç
çarpıcıydı: Ağrıdaki 3 hafta sonraki ve 3 ay sonraki hafifleme, hareketin
kısıtlanması, günlük işleri yapabilme ve tedaviden memnun kalma bakımından
hiçbir fark yoktu. Doğal olarak, uzun süre istirahat edenler işlerine daha az
gidebildi. Ağrının şiddeti, süresi ve muayene bulguları, hastanın kaç gün
istirahat etmesi gerektiğine bir ölçü olamıyordu. Hastanın yatakta kaldığı gün
sayısını belirleyen tek şey doktorun tavsiyesiydi.
Başka çalışmalar da bu görüşü doğruladı. 4 gün istirahatle 2 gün istirahat
veya hiç istirahat etmemek arasında bir fark yoktu. Egzersize devam etmenin
ağrıyı artıracağı veya iyileşmeyi geciktireceği korkusu yersizdi. Aslında günlük
işlere devam etmek, istirahatten daha iyi sonuçlar vermektedir. Had bel
ağrısında ağrıya rağmen işlerine devam edenlerde ağrının kronikleşmesi (3 aydan
fazla sürmesi) daha az görülmektedir; böyle hastalar, yatarak ağrının geçmesini
bekleyenlere oranla, sağlık servislerine daha az başvurmaktadırlar (Doğal olarak
kas kuvvetiyle hayatlarını kazananlar- hamallar, sporcular vb- işlerine oturarak
çalışanlar kadar çabuk dönemezler. Bunlara tam iyileşene kadar daha hafıf bir iş
verilebilir).
Son araştırmalar birçok edilgen tedavinin de hiçbir yararı olmadığını
göstermiştir. Örneğin, bel ağrısında çekme (traksiyon), TENS (deriden hafıf
elektrik vererek ağrının giderilmesi) ve omurganın küçük eklemlerine kortizon
benzerleri enjekte etmenin uzun vadede hemen hemen hiçbir yararı yoktur. Buna
karşı had veya kronik bel ağrısının önlenme tedavisinde egzersiz çok önemlidir.
Tek bir egzersiz şekli yetersizdir; genel olarak geliştirici aerobikle birlikte,
sırt kaslarını kuvvetlendirici özel egzersizler uygulanmalıdır.
Bugün şu nokta kesin olarak anlaşılmıştır: Beldeki ağrı geçtikten sonra
programlı bir şekilde egzersiz yapanlarda ağnnın tekrarlaması çok azalmaktadır.
Egzersiz, hastayı eğitmekten (örneğin, dizleri kırmadan yerden ağır bir şey
kaldırmaktan kaçınmak gibi) veya korse vermekten çok daha etkilidir. Kronik bel
ağrısı olanlar da egzersizden yararlanır. Had bel ağrısı olanlar, ağrılı dönemde
işlerine devam etmekle beraber, egzersiz yapmamalı, egzersize ağrı geçtikten
sonra başlamalıdır. Buna karşı, kronik bel ağrısı olanlar ağrı varken bile
egzersizden yararlanırlar.
Tedavi stratejisinin öteki ucunda ameliyat vardır. Ameliyat için şu koşullar
gereklidir: BT veya MRI?de bel fıtığı, bu bel fıtığına uyan bir ağrı,
omurilikten çıkan sinir köklerinin baskı altında oluşu ve ameliyat dışı
tedavilere 6 hafta cevap vermemek.
Bu gibi hastalarda ameliyat, ağrıyı daha hızlı geçirir. Ne yazık ki, bu
koşullara uymayan birçok hasta da ameliyat edilmektedir. Bu yüzden ameliyata
rağmen ağrının devam ettiği birçok olgu bilinmektedir. Doğal olarak ağrının
nedeni bel fıtığı değilse, ameliyat ağrıyı geçiremez.
Bel Ağrısında Cerrahi
Bel fıtığının üzerinde biraz durmak gerekir. Bel fıtığı 30 ile 50 yaşlar
arasında çok sıktır. Bel fıtığının en önemli belirtileri bacakta ağrı, uyuşma ve
karıncalanmadır; öyle ki çoğu kez bacak ağrısı bel ağrısından fazladır. MRI?nin
bel fıtığı göstermesiyle yetinilmemelidir; muayenede şu bulgular da olmalıdır:
omurilikten çıkan sinir köklerinin baskı altında oluşu, bacak reflekslerinin
anormal oluşu, bacakta his azalışı, bacakta kas kuvvetinin ve hareketin azalışı.
Ancak MRI ve muayene bulguları uyumluysa bel fıtığı düşünülmelidir.
Son çalışmalara göre bel fıtığı olanlarda bile kendiliğinden iyileşme
kuraldır. MRI çalışmaları gösterdi ki omurlararası diskin fıtık yapmış (yerinden
kaymış) bölümü zamanla kendiliğinden büzülür ve hastaların % 90?ı bir yıl içinde
iyileşir. Ağrıya yol açan bel fıtıklarının yalnızca % 10?u ameliyat gerektirir.
Bel ağrılarının çoğu bel fıtığına bağlı olmadığından, bu gibi hastaların
yalnızca % 2?sinde ameliyat zorunludur.
Bu gerçeklere rağmen bel fıtığı en sık ameliyat edilen bel hastalığıdır. 280
bel ağrılı hastayı uzun süre inceleyen (Oslo Ullevaal Hastanesi?nden) Henrik
Weber, bel ağrılarında bu kadar sık ameliyat yapılmasının gereğini
sorgulamaktadır. Her ne kadar ameliyat olanlarda ameliyatsız tedaviye oranla
ağrı daha hızlı kayboluyorsa da uzun vadede bu fark silinir. 4 ve 10 yıllık
izlemelerde ameliyatlı ve ameliyatsız tedavi edilenler birbirinden ayırt
edilemez. Demek ki hastanın tercih ettiği ameliyatsız bir tedavi yabana
atılmamalıdır.
65 yaşın üstündekilerde bel ameliyatlarının birinci nedeni spinal stenozdur
(omurga kanalının darlığı). 1979-1990 arasında bel fitığı ameliyatları %39,
spinal stenoz ameliyatları % 343 artmıştır. Bu artışın nedeni belli değildir;
fakat yeni BT ve MRI tekniklerinin spiral stenozu daha sık göstermesine bağlı
olabilir. Bu hastalıkta ameliyatm gereği daha da tanışmalıdır. Spinal stenozun
amelivatla tedavisi oranı çok değişkendir. Örneğin ABD?de 65 yaşın
üstündekilerde spinal stenoz ameliyatı yüz binde otuzken Utah?ta 132?dir.
Spinal stenoz cerrahisi, bel fıtığından daha karmaşıktır. Bir kere omurga
kanalı darlığı tek bir düzeyde değil, omurga boyunca birçok düzeyde oluşur;
aslında bel fıtığında da durum budur. Ayrıca bu hastalar yaşlıdır ve ameliyat
sonrası olumsuzluklara daha açıktır. Nihayet bu hastalıkta bel fıtığına göre
ameliyatlı ve ameliyatsız tedavi sonuçları nasıldır? Bunu iyi bilmiyoruz. Spinal
stenoz belirtileri ilerleyici olmadığından ameliyat acil değildir; bunda yine
hastaların tercihleri rol oynamaktadır.
Bel ağrıları ABD?de her yıl 50 milyar dolar kayba yol açtığından önemsiz
sayılamaz. Halkın çoğu bu duruma omuz silkip geçer. Hemen herkeste bel ağrısı
olur; o halde bel ağrısını hayatın bir parçası saymak gerekir. Hastaya dişini
sıkması, en çok birkaç haftada ağrının kendiliğinden geçeceği anlatılmalıdır.
Ameliyat konusundaki tavsiyeler o kadar değişkendir ki bel ağrısı uzmanları
ameliyata ihtiyatla yaklaşmalı ve hastanın hangi tedaviyi tercih ettiğine önem
vermelidirler.
Bel ağrılarının giz dolu oluşu ve önemli ekonomik kayıplara yol açışı bu
konudaki araştırmaları hızlandırmıştır. Bazı doktorların ?iki aspirin al ve
sabah beni ara? şeklindeki klişeleşmiş tavsiyesi hatıra gelmektedir. Daha olumlu
bir yaklaşım şöyle olmalıdır: ?Gerek duydukça ağrı hapları al; kendini formda
tut; had bel ağrılarında yatıp ağrının geçmesini bekleme, günlük işlerine devam
et ve bir hafta içinde olacak değişiklikleri bana bildir?. Bel ağrısı insanı
perişan edebilir; fakat geçicidir. Sabır ve zamanla bel ağrılarının çoğu
kendiliğinden geçer.
Kan Şekerinin Ölçüm Aletiyle ÖlçülmesiKeton Testi Nasıl Yapılır ?Keton Testi KılavuzuKeton TestiGlikozillenmiş Hemoglobin Testiİdrar Testi Yapılması[img]images/smilies/biggrin.gif[/img]üşük Kan Şekerinin Nedeni Nedir?Düşük Kan Sekeri Nedir?Kan Şekeri Düzenine Göre TedaviGlukagonDüşük Kan Şekeri Nasıl Tedavi Edilir?Diyabet Hastası Olduğunuzun BelirtilmesiDüşük Kan Şekerinin BelirtileriGlukagonun Enjekte Edilmesi:Glukagonun Enjeksiyona Hazırlanması:Glukagon Seti Nasıl Kullanılır?Hiperglisemik KomalarKan Sekerinin Tehlikeli Şekilde Yükselmesi (Diyabetik Komalar)Kan Sekerinin Asın Yükselmesi Nasıl Tedavi Edilir?Kan Şekeri Yükselmesinin Semptomları Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |