Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Kuveyt Savaşı Irak kuvvetleri, Kuveyt Radyosu'na girdiği
sırada radyo canlı yayındaydı ve dünyadan yardım isteyen yayın yapıyordu.
Irak'ın bu ani işgali, tüm dünyada şok etkisi yarattı. Birleşmiş Milletler
Konseyi acilen toplandı. Bir tek Yemen'in çekimser kaldığı oylamanın ardından
Irak kuvvetlerinin derhal geri çekilmesi yönünde uyarı kararı alındığı
açıklandı.Dönemin ABD Başkanı George Bush, Irak'ın Kuveyt'ten
çekilmemesi durumunda askeri müdahaleden yana tavrını koydu ve Irak'ın bu
girişimi sonrasında en kısa sürede bütün güçlerini geri çekmemesi durumunda
Askeri müdahele dair her türlü yaptırımı düşündüklerini
açıkladı.Irak'ın işgaline tek tepki gösteren büyük ülke ABD olmadı.
Rusya ve Çin'de Irak'ın kuvvetlerini geri çekmesi gerektiği uyarısında
bulundular. Irak'ın bu girişimi, ilk bakışta çok meydan okuyan ve cüretkar bir
tavır gibi göründüğü için korku salmadı değil.Irak, dünya daha işgal
şokunu yaşarken Kuveyt'in kendilerinin bir eyaleti olacağını ve bölgeye gerçek
devrimi getireceğini açıkladı. Bütün bu gelişmeleri planlayan ve yöneten bir tek
kişi vardı. O da tabii ki Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin
idi.Gelişmeler Ortadoğu'daki birçok ülkeyi germişti. Türkiye dahil
birçok ülke ne olacak diye beklerken bir yandan birliklerini alarma geçirdi.
Ancak gelişmelerden en çok rahatsız olan ülke İsrail'di. İsrail, derhal harekete
geçerek endişesini belirtiyor, duruma derhal müdahele edilmemesi halinde 1930'lı
yıllarda Avrupa'da yaşananların tekrarının olabileceği uyarısında
bulunuyordu.Dönemin İsrail Dışişleri bakanı Moshe Arens, uluslararası
çevrelerin Saddam Hüseyin'in bu tarz sertliklerine müsamaha gösterilmesi
durumunda devam edeceği kaygısını açıklıyordu.Irak'ın bu hareketi,
sadece uluslararası bir ihlal değildi. Küçük bir ülkenin işgalinin bu kadar
rahatsızlık yaratmasının daha önemli bir sebebi vardı: Petrol. Kuveyt, dünyanın
en büyük petrol üreticilerinden biri idi. Ve herkes Saddam'ın bu işgalinin
ardındaki gerçeğin onun bu petrollerde gözünün olduğunu biliyordu. Bu maddi
gelir dışında aynı zamanda dünya çapında güç demekti. Saddam Hüseyin'in de asıl
sahip olmak istediği buydu.Bu gerçeğin doğrultusunda hareket eden
ABD'nin Devlet Başkanı George Bush, işgalden 4 gün sonra TV'den halka hitaben
yaptığı konuşmasında Bu durumun ABD için gelecekte ekonomik getirisinin yıkıcı
olacağını ve uzun vadede dünyayı olumsuz etkileyeceğine dikkat çekti. 6 Ağustos
1990 tarihinde bu bakış açısında hareket eden BM, konu ile ilgili olarak ikinci
tasarıyı onayladı ve Irak'ın sözkonusu eylemine son verene kadar yaptırım
uygulayacağını karara bağladı. (Bu tasarı 11 yıldan beri
yürürlükte)1991'in Ocak ayında uluslararası gücün, Saddam Hüseyin'i ve
kuvvetlerini Kuveyt'ten çıkarmak için güç kullanacakları kesinleşmişti. Artık
savaşın başlaması an nmeselesi idi. Saddam'a tanınan süre, 15 Ocak'ta doluyordu.
Bu atmosferde verilen süreden 10 gün kadar önce dönemin Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Perez de Cuellar, Saddam'ı kararından vazgeçirmek için son kez
uyarmak amaçlı bir görüşme yaptı. Ancak bu görüşme, sadece Saddam Hüseyin'in
kararından döndüremedi. 9 Ocak'ta ise ABD Sözcüsü James Baker ile Irak Dışişleri
Bakanı Tarık Aziz arasındaki görüşmede başarısızlıkla sonuçlandı. 12 Ocak'ta
Washington'da, ABD Senatosu Savaş kararını onayladı. Ve süreç
başladı.Irak diktatörü Saddam Hüseyin, küçük ülke Kuveyt'i işgal etmiş
ve bütün uluslararası uyarılara rağmen buradan çıkmayacağını her fırsatta ifade
etmişti. Ona göre bütün bu uyarılar, kibirli batının bir gösterisi idi. Ayrıca
batılı ülkelerin kendisine bir müdahele etmesi durumunda Saddam Hüseyin'in
Irak'ın gücünü gösterecekti.10 yıl önceydi ve bütün uyarıları kulak
arkası eden Saddam Hüseyin'in, Irak'ın başkentine düşen ilk bomba, modern
savaşın habercisi oluyordu. Batılı ülkeler, Irak güçlerini Kuveyt'ten çıkarmak
amacı ile yeni çağın üretimi ve harikası sayılabilecek bütün modern silahları,
akıllı bombaları ve radara yakalanmayan uçakları ile Bağdat'ı vurmaya
başladı.Batı, Saddam Hüseyin gibi düşünmüyor, savaşın yüksek teknolojili
silahlar sayesinde kısa süreceği görüşünde birleşiyordu. Tüm dünya bu arada
hayretle ilk kez tanık olduğu birşeyden gözünü alamıyordu. Bir TV kanalı, tüm
dünyaya savaşı naklen yayınlıyordu. İnsanlar naklen futbol müsabakası izler gibi
körfez savaşını izliyor, Irak'a düşen bombaları, yerden havaya atılan binlerce
uçaksavar mermisinin ışığına odaklanıyordu.Her zaman olduğu gibi kimi
haberciler, bu kez de haberin tam kaynağına oturmuştu. Peter Arnet, John
Hollyman, Bernard Show gibi savaşı naklen anlatan muhabirler dünyanın bir anda
tanıdığı isimler olmuştu.Çokuluslu güç, 16 Aralık saat 23:30'da harekete
geçti. ABD ve İngiliz uçak gemilerinden ateşlenen füzelerin ardından Suudi
Arabistan'dan ve diğer bölgelerden kalkan uçaklar ve helikopterler, Irak'a ait
bütün güçleri vurmaya başladı. 'Çöl fırtınası'başlamıştı. 24 saat içinde binden
fazla uçak sorti yaptı. Bağdat'ta yağmur gibi bomba yağıyordu. Çoğu sivil
binlerce insan hayatını kaybetmişti.Yoğun hava saldırısı tam 6 hafta
sürmüştü. Bunu 4 günlük kara harekatı izledi. Bu savaşın sonunda dünyada savaş
teknolojinin vardığı noktanın neler yapabileğine dair hiçbir kuşku kalmamıştı.
Birçok hedefin sadece bir savaş uçağı ile tahrip edilebileceğinin ispatlandığı
bir çağ başlamıştı artık.ABD'ye ait F-15'ler, F-16'lar, F-22'ler Irak'a
ait birçok askeri hedefi darmadağın etmişti. Savaş sırasında ve sonrasında ise
herkes radara yakalanmayan hayalet uçak F-117'i konuşuyordu. 27 Şubat'ta ABD
Başkanı George Bush, TV'ye çıktı ve zafere ulaştıklarını ilan etti. Irak
kuvvetleri mağlup olmuş ve eve dönüyorlardı.Saddam HüseyinSaddam
Hüseyin, yirmi yılı aşkındır süredir 'devlet başkanlığı'yaptığı Irak'ın kaderine
hükmediyor. Saddam liderliğinde Irak, komşusu İran'la uzun ve kanlı bir savaş
yaşadı, diğer komşusu Kuveyt'i de işgal etti. Irak, Arap dünyasının pek çok
üyesiyle de sorunlu ilişkiler yaşadı. Bu durum, biraz değişmekte olsa bile hala
Irak'a yönelik şüpheler ve sakınma hali ortadan kalkmış değil.Saddam
Hüseyin, sadece bölgesel dengelere ve komşularına yönelik bir 'tehdit'olmakla
kalmadı. Saddam, kurduğu müthiş baskıcı bir yönetim mekanizmasıyla kendisine
muhalefet eden herkesi acımasızca susuturdu. Saddam, iktidarını korumak için
gerektiğinde herkesi harcayabildi. Sürgünde yaşayan Iraklı eski bir diplomat,
Saddam'ın 'yönetimi anlayışını'şöyle tanımlıyor: Saddam, Bağdat'taki koltuğunu
korumak için tüm ülkeyi feda edebilecek bir diktatör.Körfez Savaşı'nın
ardından uygulamaya konulan uluslararası ambargo nedeniyle Irak halkı müthiş bir
sefalet içinde yaşıyor. Yetersiz beslenme, ilaç sıkıntısı ve kötü yaşam
koşulları nedeniyle, başta çocuklar olmak üzere, Irak halkı 'kırılıyor'. Ama,
ambargonun kalkması için kendisinden istenilen koşulları yerine getirmemekte
direnen Saddam, hala savaşı kendilerinin kazandığını iddia ederek 'Arap
dünyasının yeni çağ kahramanı'rolünü severek oynuyor. Yönetime yakın olanlar
'rahat ama tedirgin'; 'sıradan Iraklı'ise 'aç ama yine de tedirgin'bir hayat
sürüyor.1937 yılında Tikrit'te dünyaya gelen Saddam'ın siyasetle
tanışıklığı, ilk gençlik günlerine kadar uzanıyor. O günlerde kendini, Arap
dünyasına egemen ulusçu-özgürlükçü ve anti emperyalist rüzgara kaptıran Saddam,
genç yaşlarda Baas Partisi'ne katıldı. 1956 yılında başarısız bir darbe
girişiminde bulundu. Monorşinin sona ermesinden ardından Başbakan Abdül Kerim
Hassam'ı öldürmek için oluşturulan bir suikast örgütünün içinde önemli bir rol
oynadı. Ancak bu olay açığa çıktı ve Saddam ülke dışına kaçmak zorunda
kaldı.1963 yılında Baas Partisi iktidara gelince, ülkesine geri döndü.
Bu sırada kuzeni Sacide ile evlendi; ikisi erkek, üçü kız, beş çocuğu oldu.
Ancak geçen yıllar Baas Partisi ile arasındaki farklılıklar derinleşmeye
başladı. Çatışmalar iyice sertleşince Saddam hapse atıldı.1968 yılında
yapılan darbe, Saddam'ı da hapisen kurtardı. Parti içinde hızla yükselen Saddam,
taviz vermez kararlılığı ve sertliği sayesinde Baas'ın en önemli yapılarından
olan Devrim Konseyi Kurulu'na girdi. Zamanla konumunu iyice pekiştirdi ve Başkan
Ahmed Hasan Bekri iktidarının perde arkasındaki asıl güç kaynağı
oldu.1979 yılında ise bir darbeyle iktidara el koyarak 'perdeyi
indirdi'. İlk iş olarak da muhaliflerine karşı acımasız bir 'imha'kampanyası
başlattı. O tarihten bu yana Saddam iktidarını, güçlü bir istihbarat ağına
dayanan baskıcı yöntemlere dayandırdı. Sesini yükselteni öldürmekten hiç
çekinmedi. Bazen bu imha kampanyaları, Halepçe örneğinde olduğu gibi, tüm bir
kente yönelik 'soykırım'haline de dönüştü.1980 yılında Saddam, kendisini
Arap dünyasının liderliğine taşıyacak, Batı'nın gözünde de vazgeçilmez kılacak
bir fırsat gördüğünü sandı. İran'da İslam Devrimi bütün hızıyla sürmükteydi.
Humeyni rejiminin başta ABD olmak üzere Batı ile ilişkileri giderek kötüleşiyor,
İran, 'devrim ihracı'politikasıyla tüm bölge için bir tehdit olarak
algılanılyordu. Saddam işte bu tesbite dayanarak İran'a savaş
açtı.Hesapları, bu savaşta Batı'nın desteğini kolayca alacağına ve
çalkantılı günler geçiren İran'ın fazla direnemeyeceğine dayanıyordu. Savaşın
ilk günlerinde Irak askerleri, önemli bir su bölgesi olan Şatt el Arab'ı ele
geçirdi. Ama İran, Saddam'ın tahmin ettiğinden daha dişli çıktı. Ve 8 yıl süren
savaş yüzbinlerce insanın ölümüne yol açtı. İki ülkenin ekonomisi de tahrip
oldu. Savaş bittiğinde her iki taraf da başlanılan noktadaydı.Petrolün,
gücünü elindeki tek güç olduğu için çok iyi bilen Saddam, İran Savaşı'ndan
umduğu kazancı elde edemeyince gözünü Kuveyt'e çevirdi. 2 Ağustos 1990 yılında
Saddam'ın birlikleri Kuveyti işgal etti. Kuveyt'in işgaliyle telaşlanan diğer
Körfez ülkeleri Batı'ya iyice yanaştı. Suudi Arabistan toprakları çok uluslu
güce açıldı. Saddam'ı geri çekilmeye ikna etmek için yürütülen çabalar da
sonuçsuz kalınca, 17 Ocak'ta savaş başladı. Saddam'ın savaşı 'bütün savaşların
anası'olarak niteledi. Hala da öyle niteliyor ve her fırsatta 'zaferin kendine
ait olduğunu'söylüyor. Fatura ise hala Irak halkına çıkıyor... Şüphesiz
Kuveytliler için en değerli kayıplar ise yakınları idi. Birçok Kuveytli aile,
işgal süresinde yakınlarının Irak askerleri tarafından infaz edildiğine tanık
oldu. Ancak bazı kayıplar var ki hala akibeti belirsiz. Birçok aile, savaş
sırasında kaybolan Iraklı askerlerden kaçan ya da Irak kuvvetlerince yakalanan
yakınlarının yaşadığına inanıyor; en azından ne olduğunu bilmek istiyor. Ancak
bu konu onlar için 11 yıldır sürmekte olan bir muamma. Nedeni ise Irak'ın bu
duruma resmi yaklaşım tarzı. Irak'a göre bu insanlar savaş sırasında
öldüler.Ayrıca Irak, bin civarında Iraklının Kuveyt hapishanelerinde
olduğunu iddia ediyor. Ancak Kuveyt'te savaş sırasında kaybolan ve akibetinden
hala haber alınamayan 600'den fazla insan var. Bu insanların bulunması için
Kuveytin merkezinde bir ulusal komite kurulmuş durumda. Bu komitenin
Başkanlığını yapan Dr. Ali Şahin, Irak'ın iddialarının aksine bazı kayıpların
Bağdat'ta görüldüğünü ifade ediyor.Şahin, aynı zamanda bu kişiler ile
ilgili tuttukları dosyaları göstermeye yanaşmadığını açıklıyor. Bu duruma yardım
etmek amacı ile Kızılhac Örgütü devreye girdi ve iki ülke arasında özellikle
Irak'ta iyi niyetli çalışmalarda bulunmak üzere girişimlerde bulundu.
Kuveyt'teki aramaları sonucunda toplam 40 Iraklıyı Kuveyt hapishanelerinde
olduğunu belirleyen ve bunlarında sıradan suçlular olduğu için orada bulunduğunu
açıklayan Kızılhaç'a, Irak yardımcı olmayı ve kendi ülkesindeki arama
çalışmalarını engelledi.İngiliz büyükelçisi Richard Muir, Irak'ın savaş
sırasında kaybolan Kuveytlileri elinde kasten tuttuğuna ve bunun intikam amaçlı
bir hareket olduğuna inandığını belirtiyor. Muir, bu konu ile ilgili olarak
birçok Iraklının daha insani konuları konuşurken anlamış gibi davranmadıklarının
da altını çiziyor. Büyükelçi, işgal döneminde birçok Kuveytli aile ve kişilerin
Iraklılar tarafından götürüldüğünü ve bu insanlara ne olduğunun hala
belirsizliğini koruduğunu ve bu durumun burada üzüntüye sebep oluduğunu
vurguluyor.Savaşın üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen Kuveyt'te hala
savaştan beri göremedikleri yakınlarını görmeyi uman insanlar var. Ve bu
insarların çoğunun yaşama amacı yakınlarına ne olduğunu belirlemek.
Belirsizliğin olumsuzluktan daha kötü olduğuna inanan insanlar, yakınlarına ne
olduğunu öğrenene kadar mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini her fırsatta
yineliyorlar. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |