Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

ABDÜLAZîZ HAN ve Dönemi

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler ABDÜLAZîZ HAN ve Dönemi Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Beş gün sonra Midhat pâşa ve serasker [savunma bakanı] Hüseyn Avnî pâşa, Süleymân pâşa ve arkadaşları tarafından, Fer'ıyye serâyında Kur'ân-ı kerîm okurken bilek damarları kesdirilerek şehîd edildiği, sultân Vahîdeddînin baş kâtibi, Alî Fuad beğin hâtıralarında yazılıdır rahmetullahi teâlâ aleyh. Fer'ıyye ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

ABDÜLAZîZ HAN ve Dönemi

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 01:09 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart ABDÜLAZîZ HAN ve Dönemi

Beş gün sonra Midhat pâşa ve serasker [savunma bakanı] Hüseyn Avnî pâşa,

Süleymân pâşa ve arkadaşları tarafından, Fer'ıyye serâyında Kur'ân-ı kerîm

okurken bilek damarları kesdirilerek şehîd edildiği, sultân Vahîdeddînin baş

kâtibi, Alî Fuad beğin hâtıralarında yazılıdır rahmetullahi teâlâ aleyh.

Fer'ıyye serâyı, Beşiktaş ile Ortaköy arasında, Galata-serây lisesinin orta

kısmı olan yalıdır. Sultân Mahmûd türbesindedir. Sultân Murâd, bu işkenceli

ölümü işitince, korkudan aklı bozuldu.

(Belgelerle Türk târîhi dergisi)nin

1967 Kasım ve 2 sayılı nüshasında diyor ki: İstanbul üniversitesine bağlı

kıymetli eserler arasında, İbnül-Emîn Mahmûd Kemâl beğin [3310] numaralı

defterinde, sultân Abdül'azîz hânın annesi Pertevniyâl vâlide sultânın söyleyip

yazdırdığı (Sergüzeşt-nâme) vardır. Yıldız evrâkı arasında görülüp, İbnül-Emîn

Ahmed Tevfîk beğin, 1336 [m. 1918] de sûretini çıkardığı bu sergüzeştnâmede

Pertevniyâl sultân diyor ki: 1293 [m. 1876] senesi, Cemâzil-evvelin yedinci [30

Mayıs] günü, sabâha karşı sâat sekizde, vâlide sultânı yatakdan kaldırıyorlar.

Sultân, oğlu Abdül'azîz hânı uyandırıyor. Halîfe, (Anne bunu bana kim yapdı?

Beni sultân Selîme mi döndürecekler? Ben kime ne etdim?) diyor. Vâlide sultân

(Avnî pâşa etdi) diyor. (Yalnız Avnî etmedi. Rüşdü pâşa ile Ahmed ve Midhat

pâşalar da, bu işe dâhil. Ben bu felâketi otuz kırk def'a rü'yâmda gördüm.

Bundan sonra, Cebrâîl gökden inse, devlet reîsi olmam. Cenâb-ı Hakkın takdîri

böyle imiş) diyor. 30 Mayıs 1876 Salı günü kayıkla Topkapı serâyına götürülüp,

üçüncü Selîm hânın şehîd edildiği odada, habs olunuyor. Çorba gönderiyorlar.

Kalfa (Kaşıksız, efendimizin önüne nasıl koyayım?) diyor. Bir kırık tahta kaşık

veriyorlar. Halîfe, biraz içiyor. Abdest almak için, na'lın aratıyor. (İzn yok)

diyerek vermiyorlar. Abdesthâneye yalın ayak giriyor. Üç gün kuru tahta üstünde

aç, susuz bırakılıyor. Kayıkda yağmurdan ıslanmış olan elbisesini çıkarmak için

gecelik istiyor. (İrâde yokdur) diyerek vermiyorlar. Sultân Murâda tebrîknâme ve

acıklı mektûblar gönderip yalvarıyor. Dördüncü gün, (2 Hazîran sabâhı) sultân

Murâdın irâdesi ile diyerek, Fer'ıyye serâyına götürüyorlar. İçeri hızlı girdiği

için, bir süngülü asker, göğsünden itiyor. (Annem nerede?) diyor. Annesi koşup

gelerek, yukarı çıkarıyor. Askerlerin saygısızca konuşdurulduğunu görünce, (Aman

anneciğim. Bunlar beni öldürecekler) diyerek ağlıyor. İki gün sonra, eski,

yırtık eşyâ gönderiyorlar. Askerler, ikide bir, kılıcını isteriz diye hücûm

ediyor. Vermiyor ise de, Vâlide sultân, gizlice vermek zorunda kalıyor. 4

Hazîran sabâhı Vâlide sultân içeri gelip, kapının açık olduğunu ve halîfenin

kanlar içinde yatdığını görünce, feryâd ediyor. Halîfe, ellerini, annesinin

göğsü üzerine koyup (Allah, Allah) diyor. Gelenler, Vâlide sultânı başka odaya

götürüyor, kulağındaki küpeleri ve yüzüğünü çekip alıyorlar. Halîfeyi eski bir

perdeye sarıp, Ortaköy karakoluna götürüyorlar. Cân çekişirken Rüşdü, Midhat ve

Avnî pâşalar ve yardakçıları gelip, (Bizi azl et!) diyerek alay ediyorlar.

Vâlide sultân, (Arslanım şehîd oldu. Beni de şehîd etsinler) diye feryâd ediyor.

Asker gelip, (Sultân Murâd irâde etdi. Seni Beğlerbeği serâyına götüreceğiz)

diyorlar. Vâlide sultân, (Benim yerim, Yeni-serâydır) diyor. Vâlide sultânın

kollarından çekip yalın ayak, yaşmaksız ve ferâcesiz karakola götürüp, pâşalara

seyr etdiriyorlar. Halîfenin zevcelerinden Tıryal hânım efendi gelip, (Cânım,

Allah rızâsı için nâmûsu ile oynamayın. Hiç olmazsa araba ile götürünüz) diyor.

Pâşalar, başarılarından pek keyfli kahkaha atmakdadırlar. Tıryal hânımın

arabasına bindirilerek yeni-serâya (Topkapı serâyına) götürülüyor. Başka araba

ile Tiryal hânımı da, zorla oraya götürüyorlar. Üç gün sonra kızlar ağası

Topkapı serâyına geliyor. İki sultânın ayrı odalarda baygın yatdıklarını

görüyor. Altı gece sonra, odalarına birer kandil gönderiliyor. Otuzsekiz gün

sonra Fer'ıyye serâyına götürülüyorlar. Kapı ve pencereleri çivileniyor. Sekiz

gün Vâlide sultâna eziyyet ederek (Mallarının yerini bildir) diyorlar. Dokuzuncu

gün, pencereler açılıyor. 31 Ağustos 1876 da beşinci Murâd tahtdan indirilip,

Dolmabağçe serâyından Çırağân serâyına götürülüyor. Sultân Abdülhamîd hân tahta

çıkınca, işkencelerden kurtulup, râhata kavuşuyorlar. Sultânlara yapılan

işkencelerin, sultân Murâdın emri ile olduğunu söylerlerdi. Hâlbuki sultân

Murâdın birşeyden haberi yokdu. Sultân Abdül'azîzin tebrîklerini ve

yalvarmalarını pâşalar sultân Murâda göstermiyor. Sultân adına kendileri cevâb

yazıp aldatdıkları, [m. 1959] târîhli askerî târîh mecmû'asında uzun

yazılıdır.

[m. 1967] de İstanbulda basılmış

olan T.Yılmaz Öztunanın (Türkiye târîhi)nin onikinci cildinde özetle diyor ki:

(Sultân Abdül'azîzin hal' edilmesi, birkaç ahlâksız veyâ sâfdil devlet adamının,

şahsî ihtirâsları uğruna oldu. Bunların başında, eski sadr-ı a'zam Hüseyn Avnî

pâşa geliyordu. Kurmaylıkdan yetişmiş, üç def'a serasker olmuşdu. Bir uşağın

oğlu idi. (Kînim dînimdir) diyen kindâr adamlardan biri idi. Mason Fuâd pâşanın

yetişdirmesi idi. Meziyyetsizliklerinden, kötülüklerinden dolayı azl olunur,

sonra entrikalarla yine bir makâm kapardı. Mahmûd Nedîm pâşa tarafından azl

edilip sürüldüğü ve rütbesi ve nişânları alındığı için, pâdişâha kin bağladı.

Sultânı tahtından indirmeğe ve öldürmeğe karâr verdi. Londraya gidip,

ingilizlerle bu işi plânlaşdırdı. Fâci'anın ikinci adamı Midhat pâşanın batı

kültürü olmadığı gibi, din bilgisi de yokdu. Tuna ve Bağdâd vâlîliklerinde

yapdığı işler, Avrupa basınında alkışlanmış, bilhâssa ingilizler tarafından

şımartılmışdır. Hislerine kapılan, acele ve yanlış karârlar veren, bu yüzden iyi

iş görmeğe müsâid olmıyan bir adamdı. Âli pâşa gibi, ölünciye kadar sadâretde

kalacağını umarken, iki ay içinde azl edilmesini, gurûruna yidirememiş, hükmdâra

düşmân olmuşdur. İçki masalarında, devlete âid karârlar alırdı. İngilteredeki

parlamento idâresini aynen alırsa, Türkiyenin aynen İngiltere olacağını sanırdı.

Böyle bir idâreyi yürütecek tek şahsın, kendisi olacağına inanırdı. Midhat

pâşanın, meşrûtiyyeti te'sîs edebilmek için hal' işine karışdığını ileri sürmek,

gerçeğe hiç de uymamakdadır. Avnî pâşa, hal' projesini Midhat ve Şirvânîzâde

Muhammed Rüşdü pâşalara, sonra zemânın sadr-ı a'zamı mütercim Rüşdü pâşaya açdı.

Şirvânîzâdeden yüz bulamayınca, onu Tâife sürdürdü ve orada zehrletdi. Midhat

pâşa, sadr-ı a'zam Mahmûd Nedîm pâşanın, kendisini merkezden uzaklaşdıracağını

vehm ederek, hal' işine karışmışdır denilebilir. Hal' işine Midhat pâşanın emri

ile, uydurma fetvâ veren şeyh-ul-islâm Hasen Hayrullah efendi de, bu makâmından,

önce azl edilmiş, bu yüzden sultâna kin bağlamışdı. Sultân Abdül'azîz, bunun

için, (O, serâyda iken, müfsid imâm denirdi. Rüşdü pâşanın tavsıyesi ile

şeyh-ul-islâm yapdık, Allah vere de, bir halt etmese) demişdir.

Sultân Abdül'azîzin hal'inin bir

vatanperverlik olacağına inanan tek adam, harb okulu nâzırı [kumandanı] Süleymân

pâşa idi. Yirmibeş Mayıs gecesi, Redîf ve Süleymân pâşalar, Avnî pâşanın

Kuzguncukdaki evinde toplanarak, üçyüz (300) harbiye talebesinin Dolmabağçe

serâyını kuşatmasına karâr verdiler. Talebeye, Sultânı korumak için gidiyoruz

denildi.

Avnî pâşa sultânı öldürmeği çokdan

plânlamış ve nihâyet bu cinâyeti işlemişdir. Uzun zemân serâyda casûsu olan,

ikinci mâbeynci Fahri beği bu işde kullandı. Cezâyirli Mustafâ pehlüvânı ve

Yozgadlı pehlüvân Mustafâ çavuşu ve Boyabatlı hâcı Mehmed pehlüvânı Fer'iyye

serâyına bağçıvan yapdılar. Fahri beğle bu pehlüvânlar, odaya girip, uzun

döğüşmeden sonra bileklerini kesip pencereden bağçeye kaçdılar. Avnî pâşa,

çığlık seslerini duyarduymaz, Kuzguncukdaki yalısından, kayıkla, hemen

Fer'ıyyeye geldi. Ölüm raporunu imzâlamak istemiyen iki doktordan birini, Avnî

pâşa hemen Trablusgarba sürdü. İkincisi olan Ömer beğin apoletlerini

[formalarını] hemen orada sökmüşdür. 1293 [m. 1876] Hazîranın 4. cü günü sabâhı,

sultân Abdül'azîzin Ortaköy sâhilinde Fer'ıyye serâyındaki odasından garîb

sesler gelmeğe başladı. Sâat dokuz buçukda odaya girenler, eski hâkanı kanlar

içinde buldular. Ertesi gün yayınlanan hükümet teblîği, şöyle diyordu: (Sultân

Abdül'azîz sakalını düzeltmek üzere istediği küçük makasla her iki bileğinin

damarlarını açarak intihâr etmişdir. Serasker Avnî pâşa cesedi karakola nakl

etdirmişdir.) Bu teblîğ ve ekli tabîb raporu, hiç kimseyi inandıramadı.

Doktorlara yalnız bilekler gösterilmişdir. Avnî pâşa, birkaç sene önce de,

sultân Abdül'azîzi zehrlemeğe teşebbüs etmişdi. Midhat pâşa, ölümü işitince,

(Hâkanın muhâfazası pek müşkil ve tehlükeli olduğundan, bu vech ile vefâtı pek

iyi oldu) demişdir. Mâliye nâzırı Yûsüf pâşa ise, (Mel'ûn herif [Avnî pâşa]

pâdişâhın başını yidi. İnşâallah yakında o kâtil de katl edilir) demişdir.

Sadr-ı a'zam mütercim Rüşdü pâşa da, (Na'şı karakola çıkardıkları zemân canlı

imiş. Hekimler de, canlı olduğunu tasdîk eylediler) demişdir. Üç pehlüvâna yüzer

altın mâ'aş bağlanarak, sırrı ifşâ etmeleri önlendi. Sultân Abdül'azîzin na'şını

yıkayan sekiz imâm, Yıldız muhâkemesinde, sultânın iki dişi kırılmış, sakalının

sol tarafı yolunmuş, sol memesi altında büyük bir çürük vardı demişlerdir.

Pehlüvânlar da, yapdıklarını sonradan i'tirâf etmişlerdir. İntihâr edecek şahsın

her iki bileğinin damarlarını birlikde kesemiyeceği de tıp ilminde meydândadır.

İsmail Hami Danişmend 5 ciltlik İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi adlı kitabında

Sultanın ölüm sebebinin r olmayıp, cinayet olduğunu 31 delil ile izah

etmektedir. Hüseyn Avnî pâşa, sultân Abdül'azîzin hal' edileceğini birkaç sene

önce Londrada İngiliz nâzırlarına söylemek cesâret ve hiyânetinde de bulunmuşdu.

Bunun için, (Encyclopaedia Britannica) intihâr tezini ileri sürmekdedir. Son

çıkan, (Grand Larousse) ise, öldürüldüğünü yazmakdadır. 1940 târîhli (Larousse

illustre)de, (fut assassiné en 1876= 1876 da katl edildi) yazılıdır. 5 Hazîran

günü cenâzesi büyük merâsimle kaldırıldı. Topkapı serâyında yıkandı. Pederi

sultân ikinci Mahmûd hânın Çenberlitaşdaki türbesine defn edildi.

Süleymân pâşa, bu inkılâbın

meşrûtiyyet için yapıldığını söyleyince, Avnî pâşa, sen sus! Asker siyâsete

karışmaz demişdir. Hâlbuki, kendisi, askeri çokdan siyâsete karışdırmış.

Balkanlarda felâketli hâdiselerin patlak vermesine sebeb olmuşdu. Nitekim, 2

Temmuzda Sırb ve Karadağ prenslikleri isyân etdi. Balkanlar karışdı. 24 Nisan

1296 [m. 1877] de Rusyanın arabulucu teklîfi red edilerek, 93 harbi başladı.

Hemen müşîr yapılan Süleymân pâşa, Şıpka geçidini ruslara kapdırınca,

mağlûbiyyete sebeb oldu. Plevnede üç kerre zafer kazanarak gâzî ünvânını alan

Osmân pâşayı kıskandı. Maçka meydân muharebelerini de gayb ederek, Edirneye

kadar kaçdı. Böylece, Edirne de, harâb oldu. Ruslar Ayastefanosa [Yeşilköye]

kadar geldi. İngilizler, bu mağlûbiyyeti fırsat bilerek, 20 Mayıs 1878 de,

İstanbulda Alî Süâvî vak'asını çıkarıp, ikinci Abdülhamîd hânı devirmek,

hilâfeti lağv etmek istedi ise de, muvaffak olamadı. Alî Süâvî mason idi. Karısı

ingiliz idi. (Yeni Türkiye târîhi) diyor ki, (İkinci Abdülhamîd hânın

diplomasisi [Aklı ve zekâsı] olmasaydı, 93 harbinin zararları dahâ büyük

olacakdı). Süleymân pâşa, sefîh ve zelîl bir hayât sürerek, 1309 [m. 1891] de

Bağdâdda öldü.

Abdül'azîz hânı şehîd etdiren

pâşalar, başarılarının zevki içinde, Midhât pâşanın Bâyeziddeki konağında, 15

Hazîran gecesi toplanmışlardı. Odaya giren erkân-ı harb kolağası, 26 yaşındaki,

Hasen beğ, Avnî pâşayı ve sonra hâriciyye nâzırı Râşid pâşayı vurup öldürüyor.

Midhat pâşayı kovalıyor ise de, pâşa mutbaha kaçıp, aşçının dolabına saklanıp,

ölümden kurtuluyor. Yaralı yakalanan Hasen beğ, ertesi gün Bâyezîd meydânında

şehîd ediliyor. Edirnekapıdan Topkapıya giderken, sağ köşede, parmaklıklı

mezârının büyük taşında (Ümerâ ve guzât-i çerâkiseden İsmâ'îl beğin oğlu olup,

Harb okulunu bitirip, kolağası rütbesinde iken, genç yaşında, velîni'meti

uğrunda fedây-i cân eden, Çerkes Hasen beğin kabridir) yazılıdır. Sultân

Abdül'azîz hân, Çerkes Hasen beğin eniştesi idi. Halîfenin fecî' şeklde şehîd

edildiğini ve annesi Pertevniyâl sultâna çok çirkin işkenceler yapıldığını

işiten sultân Murâdın üzüntüden ve bu felâket yolunun sonunu düşünmekden aklı

bozuldu.

Sultân Abdül'azîz hân, onbeş

senelik saltanat zemânını Dolmabağçe serâyında geçirdi. Bu serâyda iken hal'

edildi. Beşinci Murâd da üç aylık saltanatını bu serâyda geçirdi. İkinci

Abdülhamîd hân, bu serâyda yedi ay oturdukdan sonra, Yıldız kasrlarına yerleşdi.

Sonra Yıldız serâyını yapdı. Sultân Muhammed Reşâd da, Dolmabağçe serâyında

oturdu.

Sultân Abdül'azîz hân, [1278] de

yeni askerî elbiseleri kabûl etdi. [1279] da posta pulu kullanıldı. [1286] da

Süveyş kanalı açıldı. [1288] de İstanbulda tramvay işletilmeğe başladı. [1292]

de Galata tüneli yapıldı ve askerî rüşdiyye mektebleri açıldı. [1279] da Osmânlı

bankası açıldı. [1280] de sâhillere deniz feneri konuldu ve devlet şûrâsı

[Danıştay] kuruldu. [1284] de sultânî mektebleri [liseler] açıldı. [1285] de

Sanâyi mektebleri açıldı. [1286] da Fransa imperatöriçesi İstanbulu ziyâret

etdi. [1287] de Avusturya imperatörü, sultân Abdül'azîzi ziyârete geldi. [1287]

de şark demir yolları yapıldı. [1287] de tıbbiyye-i mülkiyye açıldı ve orman ve

ma'den mektebleri açıldı ve Eski serây dış kapısı, ya'nî üniversitenin Bâyezîd

meydânına açılan giriş kapısı yapıldı. [1288] de itfâiyye alayı teşkîl edildi.

[1289] da seyyâr havz yapıldı ve Dârüşşefeka lisesi açıldı. [1290] da Îrân şâhı,

sultân Abdül'azîzi ziyârete geldi ve İzmit demir yolu yapıldı.

Abdülaziz Han, güçlü kuvvetli, ata

sporlarından güreşe, ciride, ava meraklı, kahraman yapılı bir hükümdardı. Halk

kendisini sevmekte, ikinci bir Yavuz olarak görmekteydi. Üzerinde durduğu en

mühim mesele ordu ve donanmanın yeniden tanzim edilmesi, yeni usullere göre

tekamül ettirilmesiydi. Avrupa'dan elde edilen kredilerin pek çoğu bu sahada

sarf edildi. Donanma, dünyanın sayılı donanmalarından birisi oldu. Nizamiye,

ihtiyat, redif ve müstahfız adıyla 700.000'i aşkın askeri bir kuvvet hazırladı.

Bunların top ve tüfek ihtiyaçları için de modern tesisler kurdurdu.

Sultan Abdülaziz Han, zeki,

anlayışlı ve dünya siyasetine vakıf olduğu için saltanatının ikinci yılında

(1863) Mısır'ı ziyaret etti. Kalabalık bir heyetle beraber, Mısır'a yapılan bu

gezi çok gösterişli oldu. Yavuz Sultan Selim'den sonra Mısır'a gelen ilk Osmanlı

sultanına halk çılgınca sevgi gösterilerinde bulundu. Sultan Abdülaziz,

Kahire'yi at üstünde dolaştı. Bu seyahat Mısır halkının Hilafet makamına olan

bağlılığının güçlenmesini sağladı.

1867 yılında Paris'te açılan büyük

bir sergiyi görmek için imparator Napolyon'un davetini kabul ederek Fransa'ya

gitti. Oradan, İngiltere, Belçika, Almanya, Avusturya, Macaristan yoluyla

memlekete döndü. Bu seyahatlerinde Fransa imparatoru Üçüncü Napolyon, İngiltere

Kraliçesi Victoria, Belçika Kralı İkinci Leopold, Prusya Kralı Birinci Wilhelm,

Avusturya İmparatoru ve Macaristan Kralı Birinci Fransuva-Josef, Romanya Prensi

Birinci Karol ile görüştü. Sekiz ülkeye gitti. Beş hükümdarla

görüştü.

Balkanlarda Rusya ve diğer

devletlerin desteklemesi ile çıkan isyanlar, devrinin en mühim

hadiselerindendir. Rumeli ve Girit'teki gayri müslim halkın ayaklanmaları

devletin başına büyük gaileler açtı. Karadağ, Sırp, Bulgar ve Girit isyanları

ile hükümet hem nüfuz, hem de mali bakımdan kayıplara uğradı. Karadağ'a yapılan

savaşlar kazanılarak bu mesele bir müddet için kapandı. Sırbistan'da bazı

kalelerdeki askerlerin geri çekilmesi ile anlaşma yapıldı. Girit'teki isyan,

başarılı bir askeri harekat ile bastırıldı.

Mahmud Nedim Paşanın sadareti, hem

dışta hem de içte devletin itibarının sarsılmasına sebeb oldu. Tarafdarı olduğu

Rus Sefiri İgnatiyef'in tavsiyeleri ile hareket eden Mahmud Nedim Paşa, aldığı

kararlarla Avrupa devletlerinin tepkisini çekti. Bilhassa devletin senelik

ödediği borcunu beş sene müddetle ödenmeyeceğini bildirmesi üzerine Avrupa'da

Osmanlılar aleyhine gösteriler yapılmasına yol açtı. Zaten Rusya'nın da istediği

buydu. Nitekim, Ruslar bu karışıklıktan faydalanarak Balkanlarda Panislavizm

propagandasını yaygınlaştırıp büyük huzursuzluklar çıkardılar. 1875 yazında

Bosna-Hersek'te isyanlar çıktı. Bunu Rusya'nın teşviki ile 1876'da Sırbistan'ın

Osmanlı Devletine savaş ilanı takip etti. Osmanlı Devleti sıkıntılar içinde

olmasına rağmen Sırbistan'ı kısa sürede mağlub etti. Ardından Bulgaristan'da

karışıklıklar çıktı ise de mahalli kuvvetlerle bastırıldı.

Abdül'azîz hân, kardeşi gibi,

memleketin idâresini Alî ve Füâd pâşanın ve bunların yetişdirdiği masonların

ellerine bırakdı. Bunlar da, İngilizin siyâsetine göre hareket etdiler.

Dağıstanlı şeyh Şâmil, yirmi sene ruslarla kahramanca cihâd yaparak, ordularını

perişân ederken, seyrci kaldılar. Bu mücâhidin 1283 [m. 1866] de esîr düşmesine

sebeb oldular. Rusların 1290 [m. 1873] de, Semerkand, Buhâra ve Hiveyi işgâl

etmelerine de sebeb oldular. Ömrlerini Avrupada geçirdiler. Memleketde

kaldıkları zemân, Tanzîmât fermânındaki mason plânlarının tatbîk edilmeleri için

çalışdılar. Bu hiyânetlerinin sebebi mes'ûlü elbette Halîfenin gafleti idi. Bu

gafletinin netîcesinde, masonlar ve onlara aldananlar tarafından şehîd

edildi.

Sultân Abdül'azîz, Çırağan ve

Beğlerbeği serâylarını yapdırdı. Muhtelif yerlerde de kasrlar yapdırdı. Beykoz

kasrı bunlardandır. Çırâğân yalısını ilk olarak Nevşehrli Dâmâd İbrâhîm pâşa

yapdırdı. Sonra üçüncü Selîm hânın hemşîresi Beyhân sultân tarafından yeniden

yapıldı. Ahşâb ve çok zînetli idi. Sultân, bunu, kardeşi sultân Selîme satdı.

Sonra, ikinci Mahmûd hân, 1252 [m. 1836] de yıkdırarak ahşâb serây yapdı. Sultân

Abdülmecîd hân bu serâyda oturdu. 1271 [m. 1855] de yıkdırdı. 1288 [m. 1871] de

Abdül'azîz hân, son muhteşem serâyı dört milyon liraya yapdırdı.

Beğlerbeği serâyının yerinde,

tepede birinci Ahmed hânın (Şevk-âbâd) kasrı vardı. Sâhil serâyını ikinci Mahmûd

hân ahşâb yapdırdı. Moltekeyi burada kabûl eylediği zemân, çubuk içiyordu.

Abdülmecîd hân, 1249 [m. 1833] de bu serâyda merâsimle hatm-i şerîf indirmişdi.

Sultân Abdül'azîz hân, 1282 [m. 1865] de, bu ahşâb serâyı yıkdırıp yerine

mermerden muhteşem serâyı yapdırdı. Sultân, 1865 Nisânının yirmibirinci Cum'a

günü serâya yerleşdi. Yaz mevsimlerini burada geçirirdi. Balkan harbi

bozgununda, Enver ve Talât pâşalar, ikinci Abdülhamîd hânı rahime-hullahü

teâlâ Selânikden (Lorley) Alman vapuru ile İstanbula getirtip, Beğlerbeği

serâyına koydular. Boğaziçi tarafında, alt katda, arka tarafda, bir odada

yerleşip, yetmişaltı yaşında iken, zâtürrie hastalığından vefât etdiği, 10 Şubat

1336 [m. 1918] gününe kadar, burada yaşadı. Kaynak:

http://membres.lycos.fr/ecdad/osmanli/padi$ahlar/31_AbdulAzizHan.php

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


ABDÜLAZîZ HAN ve Dönemi

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler ABDÜLAZîZ HAN ve Dönemi Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Beş gün sonra Midhat pâşa ve serasker [savunma bakanı] Hüseyn Avnî pâşa, Süleymân pâşa ve arkadaşları tarafından, Fer'ıyye serâyında Kur'ân-ı kerîm okurken bilek damarları kesdirilerek şehîd edildiği, sultân Vahîdeddînin baş kâtibi, Alî Fuad beğin hâtıralarında yazılıdır rahmetullahi teâlâ aleyh. Fer'ıyye ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:42 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.