Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Çanakkale Savaşları

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Çanakkale Savaşları Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Bu savaşta askerlerimiz, iman hassasiyetleriyle bütün dünyaya büyük bir insanlık dersi vermişler ve savaşın merhamet boyutunu, düşmanlığın dostluğa dönüş örneklerini göstermişlerdir. Onlara göre düşman cephede iken düşmandır; kurtarılmayı bekleyen bir acziyet içinde iken ve esir alınmışsa artık misafirdir. Çünkü insandır. ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Çanakkale Savaşları

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 01:17 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Çanakkale Savaşları



Bu savaşta

askerlerimiz, iman hassasiyetleriyle bütün dünyaya büyük bir insanlık dersi

vermişler ve savaşın merhamet boyutunu, düşmanlığın dostluğa dönüş örneklerini

göstermişlerdir. Onlara göre düşman cephede iken düşmandır; kurtarılmayı

bekleyen bir acziyet içinde iken ve esir alınmışsa artık misafirdir. Çünkü

insandır. Savaş cephe dışında değil, cephede yapılır. İşte birkaç örnek:

"Son zamanlarda

Türklerle iyi iletişim kuruyoruz. Siperlerine, Mısır'daki kamplarımızda

tutulmakta olan Türk savaş esirlerinden gelen ve çok iyi bakıldıklarını anlatan

mektuplarıyla, sağlıklı ve mutlu olduklarını gösteren fotoğraflarını atmıştık.

(Gerçi bizim askerler bunu yapmamızı pek istemiyorlardı ama...) Karşıdan şu

cevabı aldık: Sadaka ile yaşayan bir adam, domuzun, lânetin tekidir. Karnımız

tok olduğu gibi, yedek yiyeceğimiz de bol. Ellerimizde tüfeklerle hazırız.

İngilizlerin çok silah ve cephanesi olabilir. Ancak, bizim de süngülerimiz ve

inancımız var. Eğer iddia ettiğiniz gibi büyük bir millet iseniz, neden üstün

ilkeler doğrultusunda hareket etmiyorsunuz da, başkalarının aklını çelerek

sadakatlerini bozmaya çalışıp alçalıyorsunuz?..." (Gazeteci C.E.W. Bean'ın 10

Kasım 1915'te günlüğüne "Türkler: Yaşamın Güzel Yanları" başlığıyla düştüğü

notlardan.) "Türkler çok dürüst

savaşçılar. Kahramanlık ve cesaretleri tartışılmaz. İşkence, zulüm ve domdom

kurşunu konusundaki tüm iddialar yalandır. Geçen gün, yanlışlıkla atılan bir

şarapnel ile Kızılhaç katırlarından birisini öldürdüler. Anında özür dilediler.

Daha önce de yaralılarımızla ilgilendiler. Onları, kıyıya bırakıp bize haber

verdiler." (Avustralyalı bir albayın Ekim ayı sonunda ülkesine yolladığı

mektupta "Siperlerdeki Yaşam ve Türkler" başlığı altındaki ifadelerinden.)

"...Hastaneye ateş

edilmiyor, zehirli gaz kullanılmıyor. Triumph (savaş gemisi) isabet alıp batmaya

başlayınca, tekrar ateş edilmiyor. Türkler asla ikili oynamıyorlar. Bunun aksini

iddia edenler Gelibolu'ya gelmiş değillerdir." ( Otago Times Gazetesi, 1 kasım

1915, "Savaşçı Olarak Türk" başlıklı yazıdan) "...Şu ana kadar bu

cephede Türklerin savaş yöntemlerinin adaletli olduğunu kabul etmek insaf

gereğidir. Türklerle Avustralyalılar arasındaki savaş mertçe cereyan etmektedir

ve sonuna kadar böyle kalacaktır. Bu savaştan önce Türkleri hor görürdük. Artık

böyle bir şey söz konusu değil." (The Age adlı Avustralya gazetesi, 11 Aralık

1915, "Gaz Bombası Saldırısından Korkulmuyor" başlığıyla yayınlanan yorum

yazısı.)Fatih Sultan

Mehmed'in kurduğu şehir Yunan egemenliğine,

Pers hakimiyetine şahit olmuş, İskender'in eline geçmiş, Bergama, Roma ve Bizans

krallıklarını görmüş, Slav ve Hun saldırılarını göğüslemiş bir yöre... 6. ve 7.

yüzyıllarda müslüman Arapların akınlarına maruz kalmış... Sonra Türkmenlerle

tanışmış... Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklusu, Karesi Beyliği... Ve I. Murad

Hüdavendigar Dönemi (1360-1389)... Artık Osmanlı toprağıdır. Yıldırım Bayezid

Han, Çelebi Sultan Mehmed, II. Murad derken, Fatih... Çanakkale boğazından

geçişi kontrol altına almak isteyen Sultan, İstanbul'un fethinden 10 yıl sonra

Anadolu yakasında Kocaçay (Sarı Su) ağzındaki bir düzlük üzerine Kal'a-yı

Sultaniyye adında bir kale yaptırdı (1463). Kale stratejik öneme sahipti.

Venediklilerle Osmanlılar arasındaki mücadelelerde sık sık saldırıya uğradı,

büyük savaşlara tanık oldu. 18. asrın ortalarında

ipekçilik, yelken bezi ve çanak-çömlek imalatı ile şöhret buldu. Artık Kal'a-i

Sultaniyye yerine Çanak-Kal'ası adı kullanılmaya başlanmıştı. Zamanla bu isim

Çanakkale'ye dönüştü ve bu yerleşim birimi bağ ve bahçelerle çevrili, çınarların

gölgelediği bir şehir halini aldı. Fatih, Kal'a-yı

Sultaniyye'nin karşısına Rumeli tarafına bir başka kale daha yaptırmıştı. Ona da

Kilîdü'l-bahr (Kilitbahir, deniz kilidi) adını vermişlerdi. IV. (Avcı) Mehmed

zamanında (1648-1693) Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa Çanakkale Boğazı'na Fatih'in

yaptırdığı kalelerin biraz daha güneyine iki kale daha yaptırdı. Rumeli

kıyısındakine Seddülbahir (Deniz seddi, engeli), Anadolu yakasındakine ise

Kumkale adı verildi. Acılı günlere doğru

Fatih Sultan

Mehmed'in hatırası olan Çanakkale, tarihinin en acılı günlerini 20. yüzyıl

başında Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşadı. O dönemde rekabet,

sömürgecilik ve milliyetçilik akımları Avrupa'yı ikiye bölmüştü. Almanya-Fransa

ve Rusya-Avusturya arasındaki çekişme gerginliğe dönüştü. 28 Haziran 1914'te

Avusturya-Macaristan Veliahdının bir Sırp tarafından öldürülmesi, bu gerginliği

zirveye taşıdı. Avusturya'nın 28 Temmuz 1914'te Sırbistan'a seferberlik ilanıyla

I. Dünya Savaşı başladı: Bir yanda Almanya, Avusturya-Macaristan, yani İttifak

Devletleri, öbür yanda İngiltere, Fransa ve Rusya'dan oluşan İtilaf

Devletleri... Bu arada Osmanlı

Devleti dışta ve içte bunalım üstüne bunalım yaşıyor, toprak ve güç

kaybediyordu. Son olarak Trablusgarp ve Balkan Savaşları ile arka arkaya

yenilgiler almış, Doğu Trakya dışında Avrupa'daki bütün topraklarını kaybetmiş,

saygınlığını yitirmişti. Son facialarla devletin Afrika kıtasıyla ilişiği

kesilirken, Avrupa'da çok küçük bir toprağı kalmıştı. Afrika'da 1.200.000,

Rumeli'de ise 250.000 km²' lik yer elden çıkmıştı. Artık Osmanlı Devleti'nin

ölümü bekleniyor, paylaşım plânları yapılıyordu. Mesela, Rusya

boğazları ele geçirip sıcak denizlere inmeyi hedefliyor, İngiltere Süveyş Kanalı

ve Hint yolunu Osmanlı baskısından kurtarmayı, ayrıca Orta Avrupa'ya sızan

Alman-Avusturya ordularını arkadan çevirmeyi tasarlıyor, Fransa; Lübnan, Suriye

ve Kilikya'nın kontrolünü düşlüyor; Almanlar doğuya yayılma politikası güdüyor,

İtalyanlar ise Antalya'ya sahip olmak istiyordu. Osmanlı Devleti önce

İtilaf Devletleri ile birlikte olmaya niyetlendiyse de, Rusya'nın bu duruma

soğuk bakması Osmanlı'yı Almanya saflarına yönlendirdi ve 2 Ağustos 1914'te

yapılan gizli bir antlaşma ile Alman-Türk ittifakı kesinleşti. Güvenliğini sağlama

almak için seferberlik ve silahlı tarafsızlık ilan eden Osmanlı Devleti, 10

Ağustos 1914'te İngiliz donanmasından kaçan Goeben ve Breslau adlı Alman savaş

gemilerinin boğazlardan geçmesine izin verdi ve boğazları tüm yabancı gemilere

kapattı. Nerede o eski Osmanlı

Donanması? Goeben ve Breslau'ın

boğazlardan geçmesi İtilaf devletlerinin tepkisine yol açtı. Bunun üzerine

Osmanlı Devleti, bu iki gemiyi, daha önce İngilizlere sipariş ettiği ve hatta

parasını ödedikleri halde alamadığı iki gemi yerine satın aldığını açıkladı.

Osmanlı Devleti bu konuda haklıydı. Zira bir zamanlar Akdeniz'i adeta "Türk

Gölü" haline getiren Osmanlı Donanması ne yazık ki o tarihlerde kayıplara

karışmıştı. Düşman da durumun farkındaydı. Nitekim Kraliyet Armadası Birinci

Lordu Earl Selbourne , 1903'te İngiltere'deki bir brifingde Osmanlı Donanması

için "Mevcut bile değil!" demekteydi. Devlet, donanmayı

güçlendirmek için teşebbüse geçmiş ve İngiltere'ye 40'a yakın irili-ufaklı gemi

siparişinde bulunmuştu. Başlangıç için günün değerleriyle 4 milyon Sterlin'e iki

Drednot (Drednot tipi gemiler daha hızlı hareket edebiliyorlardı, yüzen bir filo

gibiydiler, fakat yeni deneniyorlardı) ısmarlanmıştı. Birine o dönemde tahtta

bulunan Sultan 4. Mehmed Reşad'dan dolayı Reşadiye, diğerine de Sultan Osman-1

adı verilmişti. Gemilerin alınabilmesi için bütçe yeterli olmadığından geniş bir

bağış kampanyası düzenlenmiş, kahvelerde, halkın toplu olarak bulunduğu

yerlerde, müsamerelerde ve eğlencelerde, hatta öğrencilerin eline kumbaralar

verilerek bayramlarda bile para toplanmıştı. Yüksek miktarda bağışta bulunanlara

"Donanma İane Madalyası" veriliyordu. Fakat işler umulduğu

gibi gitmiyordu. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na sürüklendiği

günlerde İngiltere gemileri vermekte tereddüt ediyordu. Churchill, Sultan

Osman'a el koymanın çok büyük bir diplomatik karmaşaya sebep olacağını bilmekle

beraber, İngiliz Armadasının önüne çıkabilecek böylesi bir gemiyi teslim etmek

istemiyordu. 3 Ağustos 1914'te Sultan Osman ve Reşadiye'ye el konduğu resmen

açıklandı. İşte Goeben ve

Breslau, daha önce İngilizlere sipariş edilip parası ödenen söz konusu iki gemi

yerine satın alınmış oluyordu. Yavuz ve Midilli adı verilen bu iki savaş gemisi

böylece Osmanlı Donanması'na katıldı. 27 Eylül 1914'te

Amiral Souchon komutasındaki Yavuz, tatbikat amacıyla çıktığı Karadeniz'de

Ruslar'a ait Sivastapol ve Novorosisk limanlarını bombalayınca, 1 Kasım 1914'te

Ruslar Kafkasya'da sınırı geçerek fiilen savaşı başlatmış ve Osmanlı Devleti de

sıcak savaşın içine çekilmiş oldu. Osmanlı Devleti'nin

elinde bulunan boğazlar, konumları nedeniyle özellikle Avrupa için çok büyük bir

önem taşıyordu. Stratejik, ekonomik ve kültürel açıdan paha biçilmez değerdeydi

(hâlâ da öyledir). İtilaf Devletleri'nin boğazları açmak istemelerinin baş

sebebi, işte bu stratejik mevkie hakim olma arzusuydu. Böylece Rusya'ya yardım

edebileceklerdi. Aynı zamanda Almanya'dan yeterli yardım alamayacağı ve fazla

direnemeyeceği düşünülen Osmanlı yalnız bırakılmış ve barışa mahkum edilmiş

olacaktı. Ayrıca boğazlara hakim olmak, İstanbul'u ele geçirip Osmanlı ve tüm

Avrupa üzerinde manevi bir yıkıma yol açmak anlamına geliyordu. Tarafsız kalan

pek çok ülke bu başarı sayesinde İtilaf Devletleri'ne katılacaktı. Boğazlardan

geçilebilirse, kazanılacak olan başarı tüm müslüman sömürgeleri sindirecek,

güneyde sömürge devletlerini rahatsız edecek hiçbir olay yaşanmayacaktı.

"Denizlere hakim olan

dünyaya hakim olabilir", ama Çanakkale'ye asla... İngilizler,

"denizlere hakim olan dünyaya hakim olur" düşüncesiyle hareket ediyordu.

Boğazları ele geçirmek için donanmanın yeterli olacağına inanmışlardı. Bu

sebeple harekâtın donanmayla gerçekleştirilmesine karar verildi. Tarihinde hiç

yenilgi almamış olan İngiliz donanmasının silah, teknoloji ve başarı açısından

kendine güveni tamdı. Fransa'nın da desteği ile dünyanın en büyük armadası

oluşturulmuştu. Hiçbir gücün bu donanmaya karşı gelemeyeceği düşünülüyordu.

İngilizlere göre yıpranmış, teknolojik açıdan iyice zayıf düşmüş ve parçalanmak

üzere olan Osmanlı Devleti, bu armada ile asla baş edemezdi. Batılı kaynaklarda

Gelibolu Savaşları adıyla da anılan Boğazlara yönelik harekâtın ilk deniz hücumu

3 Kasım 1914'te iki İngiliz harp gemisinin Ertuğrul ve Seddülbahir , iki Fransız

gemisinin de Kumkale ve Orhaniye tabyalarını bombardıman etmesiyle başladı.

İtilaf Devletleri 5 Kasım 1914'te Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettiler. Osmanlı

Devleti de buna 11 Kasım'da çıkan bir irade ile cevap verdi. Fakat asıl deniz

harekâtı 19 Şubat 1915'te başladı. Şubat-Mart 1915'te düşman gemileri tabyaları

top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı. Boğazları zorlayarak

geçebileceklerine inanan ve bu iş için tahmini 1 aylık bir süre biçen düşman,

Osmanlı'nın kararlı direnci karşısında bu işin o kadar da kolay olmadığını

anlamaya başlamıştı. Bir ay boyunca yapılan bombardımana rağmen, kayda değer bir

gelişme elde edilememişti. 18 Mart'a kadar geçen

bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul

tabyaları ile, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip

edilmişti. Böylelikle boğaza giriş kapıları aralanmıştı ama ileride olacaklar

hâlâ belirsizdi. "Kara bulut gibi gemi

dolu. Hangisine atarsan at!" 18 Mart 1915 sabahına

böyle gelinmişti. Kimse neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Müttefiklerin plânına

göre; 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi.

Yenice-Çınarcık

Köyü'nden Ahmet Başaran 1981 yılında o günü şöyle anlatıyordu: "Tahir Oğlu Ahmet

benim adım. 1303 (1887) doğumluyum. 94 yaşındayım. 6 yıl askerlik yaptım.

Çanakkale Boğazı kara bulut gibi gemi doluydu o gün. Hangisine atarsan at."

11.30'da merkez

tabyalarına ateş başladı. Saat 14'e doğru Suffren büyük bir hızla boğazı terk

etmekte ve Bouvet'de onu izlemekteydi. Derken Bouvet'de bir-iki patlama oldu ve

3 dakikada suların altına gömüldü. Derin bir şaşkınlık yaşanıyordu. Queen

Elzabeth ve Agamemnon dışındaki bütün gemiler ateşi kesmiştiler. 12.30 sularında

Goulois isabet almış ve ağır yaralarla boğazı terk etmişti. 15.30 sularında

mayına çarpan Inflexible'ın durumu kötüydü ama yoğun bir çabayla Bozcaada'ya

ulaşabilmişti. Saat 15.14'de İrrisistible'ın yanında korkunç bir patlama

duyuldu, 16.15'te de tabyalardan uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı. 18.05'te

geri çekilirken Ocean da mayına çarpmıştı. Tahir oğlu Ahmet'in anlatımıyla: "O

gün batanı battı, batmayanı geri çekilip kaçtı... Gittiler..." İngiliz ve

Fransız filoları mevcutlarının yüzde 35'ini kaybedip çekilmek zorunda kalmıştı.

Teknik detaylara

girmeden söyleyecek olursak, savaş, daha sonra 18 Mart 1915'ten itibaren

yaklaşık 10 ay denizde olduğu kadar karada da devam etti. Bu dönemde Osmanlı

askeri dünyanın en güçlü zırhlılarınca sürdürülen cehennemî bombardımanlar

altında saldırganlara karşı yılmadan aylarca direnmiş ve sonunda düşmanlarını

yarımadayı terk etmek zorunda bırakmıştır. Derin ve kalıcı

etkiler Onca çabaya ve

üstünlüğe rağmen İtilaf güçlerinin başarısızlığıyla sonuçlanan Çanakkale

muharebeleri, Birinci Dünya Savaşı'nın seyrini değiştirip uzamasına sebep olduğu

gibi Çarlık Rusyası'nın çöküşünü de hazırlamış ve İngiltere'de hükümet

değişikliğine yol açmıştır. Bir yıldan fazla

süren ve dünya savaş tarihinde farklı bir yeri olan bu muharebelerde her iki

taraf büyük kayıplar vermiştir. İtilaf Devletleri, Çanakkale'ye 410 bin İngiliz,

79 bin Fransız asker göndermiş, sadece İngiliz kuvvetlerinin toplam kaybı

213.980 kişiyi bulmuştur. Çanakkale muharebelerine katılan Osmanlı kuvvetleri

(yaklaşık 700 bin kişi) genellikle kısım kısım kullanıldığından, zayiatın

belirlenmesi güçleşmiş ve çeşitli rakamlar ortaya atılmıştır. Bu rakamlar 190

bin ilâ 350 bin arasında değişmektedir. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik

Etüt Başkanlığı'nın resmi kayıtlarına dayanarak tespit ettiği şehit sayısı ise

213.882'dir. Milletimiz bu savaşta

çok sayıda yetişmiş insanını (kesin olmayan tahmini rakamlara göre, o günün

şartlarında ülkenin beyin takımını oluşturan 100.000'den fazla öğretmen,

mülkiyeli, tıbbiyeli ve Türk ocaklarında yetişmiş okur-yazar yitirilmiştir.)

kaybetmesine rağmen, Balkan Savaşı'ndan kalma ezikliği üstünden atarak büyük bir

askeri başarı kazanmıştır. Çanakkale zaferi

bütün İslâm dünyası ve ezilmiş milletler için yeni bir ışık olmuş, Türk

edebiyatında halkın hislerini dile getiren pek çok esere de konu teşkil

etmiştir.AHMET MİROĞLU

Yüzyılın son

centilmen savaşları

Kaynak: Semerkand

dergisi, 03-2004

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Çanakkale Savaşları

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Çanakkale Savaşları Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Bu savaşta askerlerimiz, iman hassasiyetleriyle bütün dünyaya büyük bir insanlık dersi vermişler ve savaşın merhamet boyutunu, düşmanlığın dostluğa dönüş örneklerini göstermişlerdir. Onlara göre düşman cephede iken düşmandır; kurtarılmayı bekleyen bir acziyet içinde iken ve esir alınmışsa artık misafirdir. Çünkü insandır. ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:45 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.