Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| OSMANLILARDA EGITIM VE ÖGRETIM Osmanlilar, medrese egitimi ve dolayisiyla ilim ve bu sahanin adamlarina
deger verdiklerinden, bunlarin tahsil ve egitim konusunda karsilasabilecekleri
her türlü sikintiyi ortadan kaldirmaya çalismislardi. Bu devlette ilim ve
mensuplarina itibar edilip saygi gösterildigi için Iran, Turan, Horasan,
Dagistan, Hindistan, Buhara, Haleb, Sam, Misir ve Karaman gibi birçok Islâm
ülkesinden bilginler Istanbul'a akin etmisti. Bu akin sebebiyle devletin merkezi
olan Istanbul, yavas yavas Islâm dünyasinin ilim merkezi haline gelir.
Osmanlilar, medreselerdeki egitim ve ögretim faaliyetlerini vakiflar
vasitasiyla devam ettirdiler. Fatih Sultan Mehmed'in, Istanbul'u feth eder etmez
Sahn-i Semân medreselerini tesis ettirmesi ve bunlarin giderlerini saglamak
için vakif kurmasindan sonra, devlet merkezi oldugu gibi ilim merkezi haline de
gelen Istanbul'da basta hükümdarlar olmak üzere sultanlar, vezirler, ilim
adamlari, bazi saray mensuplari ve maddî durumu iyi olan halk tarafindan pekçok
medrese insa olunmustu. Yalniz Mimar Sinan'in bas mimarligi sirasinda
Istanbul'da insa edilen medreselerin sayisi, 6'si Süleymaniye medreseleri olmak
üzere 55'i bulmaktadir. XVII. asrin son çeyregi basinda ise Istanbul'daki
medrese sayisinin 126'ya ulastigi görülmektedir. Fetihten XIX. asra kadar
Istanbul'da insa edilen medrese sayisi 500'ü asmaktadir. Ancak bunlarin büyük
bir kismi yangin ve deprem gibi tabiî âfetlere maruz kalarak yikilip yok olmus
veya terk edilmistir.
Orta ve yüksek ögretimi gerçeklestiren Osmanli medreselerinin ilki,
Orhan Gazi tarafindan 731 (1330) tarihinde Iznik'te açilmisti. Orhan Gazi, bu
medrese için vakiflar kurmustu. Geliri, medrese, müderris ve talebeye tahsis
edilen vakif köyler, her türlü Tekâlif-i Örfiyyeden (Örfî vergiler) muaf
idiler. Nitekim Orhan Gazi'den çok daha sonraki tarihlere uzanan 27
Cemayizelevvel 1136 (23 Subat 1724) tarihli bir arz (arsiv belgesi), Iznik'e
bagli Kozluca Köyü'nün, adi geçen medreseye vakfedildigini
göstermektedir.
Ilk dönem Osmanli ilim hayati hakkinda bilgi veren D'Ohsson'a göre
Osmanli Devleti'ndeki ilmî faaliyetler, daha Osman Gazi döneminde baslamisti. O,
bu konuda su bilgileri vermektedir: Osman Gazi, Sögüt'te yeni imparatorlugun
temelini atarken hazine ve silah ile beraber ilmî ve kültürel faaliyetlere karsi
da gayet mütesebbis idi. Ilmî yönden ilerlemeyi ve en azindan eski medreseleri
olduklari gibi muhafaza etmeyi arzu ederdi. Veliahdi ve oglu Orhan Gazi,
Iznik'te imparatorluk camiini yükseltirken orada bir de, bir asri mütecaviz bir
zaman boyunca Osmanli medreselerinin en yüksegi olarak bakilacak olan bir
medrese yaptirdi. Yeni kurulmus (731/1330) ve kendi ismi ile adlandirilmis olan
bu medresenin idaresi, Islâm âlemindeki diger bütün medreseler gibi müderris
titri altinda Seyh Davud-i Kayserî'ye verildi.
Iznik, bir ilim merkezi olarak önemini XV. yüzyilda da korumus ve bu
yüzden sehre âlimler yuvasi ünvani verilmisti. Iznik Medresesinin yetistirdigi
ünlü âlimlerden biri de Osmanlilarin ilk Seyhülislâmi Molla Fenarî'dir.
Osmanlilarin, ilk birbuçuk asir içinde yaptirmis olduklari medreselerin derece
ve sinif itibariyle en mühimleri Iznik, Bursa ve Edirne'de idi. Devletin
kurulusu esnasinda Iznik Medresesi, beyligin birinci sinif medresesi idi. Bu
medresede yapilan egitim ve görülen ögretimin derecesi hakkinda kesin bir
bilgiye sahip olmamakla beraber, müderrisligine (Ögretim Üyeligi'ne) tayin
edilmis olan sahislar, bunlarin hayatlari ve eserleri, dolayisiyla ilmî
kapasiteleri tedkik edilecek olursa bu medresenin oldukça yüksek seviyede bir
egitim ve ögretim kurumu oldugu düsünülebilir. Gerçekten Kahire'de ihtisasini
yapip memleketine dönen ve orada birçok talebe yetistiren Davud-i Kayserî (öl.
H. 751/M. 1350)'nin söhretini duyan Orhan Gazi, onu Kayseri'den getirterek
Iznik'te yaptirdigi medreseye müderris olarak tayin eder. Iznik medresesinin ilk
müderrisi olan Davud-i Kayserî, Muhyiddin Arabî'nin üvey oglu Sadreddin
Konevî'nin halifelerinden tefsir sahibi ve Muhyiddin Arabî'nin Fusûsu'l-Hikem
adli eserini serheden Kemaleddin Abdurrezzak el-Kâsî (öl. 1329)'nin halifesi
olup yüksek tahsilini Misir'da yapmisti. Davud'un halefleri olan Taceddin
el-Kürdî ve Alaeddin el-Esved de devrin büyük bilginleri arasinda
sayiliyorlardi. Bu nokta göz önünde tutulursa Iznik Orhaniye medresesini yüksek
seviyeli egitim ve ögretim veren bir müessese olarak kabul etmek
gerekir.
Bursa'nin fethinden sonra orada da medreseler kurulur. Bundan dolayi
Iznik ikinci dereceye inerek Bursa'daki Sultan Medresesi birinci dereceyi alir.
Orhan Gazi'den sonra oglu Murad (Murad Hüdâvendigâr), Bursa Çekirge'de eski
Kaplica civarinda bir câmi, medrese ve imâret yaptirarak, bu konuda babasindan
asagi olmadigini göstermisti.
Yildirim Bayezid, Hisar disinda bir câmi ve medrese yaptirmakla
Bursa'nin bir ilim ve irfan merkezi haline gelmesini ve sehrin hisar disina
tasmasi ile genislemesini sagladi. Çelebi Sultan Mehmed'in Bursa'da kurdugu
medrese, digerlerine nazaran ayri bir hususiyete sahiptir. Sultaniye Medresesi
denilen bu tahsil kurumunda ilk müderris Mehmed Sah Efendi (öl. 839/1435)'dir.
Molla Semseddin Fenarî'nin oglu olan bu zatin ilk dersinde ögrencilerden baska
Bursa'nin belli basli âlimleri de hazir bulunmus, yeni müderris Mehmed Sah
Efendi de medreselerde okutulan ilimlere dair sorulan suallere cevap vermisti.
Sultaniye müderrislerinin, böyle umumî sekilde ders vermeleri bir gelenek haline
gelmistir. Bilhassa Bursa Sultaniyesi kurulduktan sonra Iznik medresesi, ikinci
dereceye düsmüstü. Buna karsilik bir ilim merkezi olarak Bursa ilk siraya
yükselmisti. Bu durum, Sultan II. Murad'in Edirne'de Üç Serefeli Câmii yanindaki
Saatli medresesini kurana kadar devam eder. Edirne devlet merkezi olduktan sonra
II. Murad zamaninda 841 (1437) yilinda baslanarak bazi ârizalar sebebiyle 851
(1447) senesinde tamamlanan Üç Serefeli Câmii yanindaki medrese ile
Dâru'l-Hadis, o tarihte Osmanli ülkesindeki medreselerin üstünde yer aldi.
Böylece, Bursa'daki Sultaniye Medresesi, gerek egitim ve ögretim, gerekse
tahsisati bakimindan ikinci dereceye düstü. Üç Serefeli medrese müderrisine o
tarihe kadar hiç bir medrese ögretim üyesine verilmeyen yüz akça yevmiye
verildi. Halbuki bundan önce Iznik medresesi müderrisinin yevmiyesi otuz,
Bursa'daki Sultan Medresesi müderrisinin ise günde (yevmiye) elli akça
idi.
Görüldügü gibi Bursa'nin fethinden hemen sonra orada da çesitli
medreseler kuruldu. Suurlu ve ne yaptigini bilen bir politika sonucu sinirlari
yavas yavas genisleyen Osmanli Devleti'nde, pekçok devlet ricali, mektep,
medrese, imâret ve câmi gibi farkli sahalara hizmet veren kurumlari açmakta
adeta birbirleri ile yarisiyorlardi. Örnek olmasi bakimindan sadece Istanbul'un
1453 yilindaki fethinden sonra Fatih'in yaptiklarini vermek istiyoruz. Buna göre
otuz yillik hükümdarligi döneminde basta Istanbul, Bursa ve Edirne olmak üzere
devletin çesitli sehirlerinde 85'i kubbeli olarak 300 kadar câmi 57 medrese, 59
hamam, 29 bedesten, çesitli saraylar, hisar, kale, sur ve köprüler yaptirdigi
görülmektedir. Bunlarin çogunun zamanla yikildigina da isaret etmek
gerekir.*
764 (1363) tarihinde Edirne'nin fethinden sonra, Rumeli'deki fetihlerin
daha saglikli ve basarili olabilmesi için devlet merkezi buraya nakledilir.
Edirne'nin devlet merkezi olmasi, burada da medreselerin hizla açilip
çogalmasina sebep olur. Zira biraz önce de görüldügü gibi herkesten önce
devletin basinda bulunanlar, bulunduklari yerlerde egitim kurumu açmayi bir
gelenek haline getirmislerdi. Böyle bir anlayistan dolayidir ki, hemen her zaman
devlet merkezinin bulundugu yer, ilmî faaliyetlerin en çok yogunlastigi merkez
oluyordu. Nitekim Istanbul'un fethi ve devletin merkezi haline gelmesinden sonra
Fatih Sultan Mehmed tarafindan yaptirilan Sahn-i Semân medreseleri ön plana
geçtiler. Fatih Kanunnâmesinde Sahn-i Semân diye meshur olan medreselere
vakfiyesinde Medâris-i Semâniye denilmektedir.
Fatih külliyesi kurulunca sekiz büyük medreseye sahn adi verilmisti.
Bu tabiri her ne kadar ilk tomar Arapça vakfiyede bulamiyorsak da Fatih'in
tashihinden ve külliye müderrislerinin tedkikinden geçen meshur kanunnâmede bu
tabiri görüyoruz. O halde bu tabir, Fatih'ten günümüze kadar gelmektedir. Fatih
külliyesi büyük medreselerinden her birini mâna itibariyle birer fakülte
sayabiliriz. Vakfiyelerinde buralara aklî ve naklî ilimlerde mütehassis
müderrislerin (profesör) tayin olunacagi açikça belirtildigine göre buralarda
tip, fikih (Islâm hukuku), hey'et (astronomi) ve ilâhiyat okutuluyordu. Bu büyük
medreselerin odalarinda birer yüksek ilim talebesi (danismend) oturuyordu.
Bunlar, seviyesi yüksek dersleri okuyunca branslarina göre daha sonra hekim
(doktor), fakih, fen adami, maliye ve devlet memuru oluyorlardi. Bu sahn
medreselerine musila-i sahn olan Tetimmeler de, adeta bugünkü lise tahsilini
bitirerek geldiklerine göre Semaniye Medreselerine alem olan sahn tabiri yüksek
bir tahsil derecesini gösteriyordu.
Osmanli medreselerindeki egitim ve ögretim usulü, diger Islâm
devletlerinde oldugu gibi bir metod takip etmis olup, medreselerin sayilari
arttikça bunlar da derece ve siniflarina göre bir düzene tabi tutulmuslardi.
Bunun içindir ki ilk defa Sultan II. Murad, daha sonra da Fâtih Sultan Mehmed
tarafindan medreselerin bir siniflandirilmaya tabi tutuldugu görülür. Fatih
medreselerinin (Sahn-i Semân) yapilmasi, Osmanli ülkesindeki medrese teskilâti
için bir yenilik sayilmaktadir. Onun için kisa ve özet bir sekilde de olsa bu
medreselerden bahsetmek istiyoruz.
Fatih'in kanunnâmesinde Sahn-i Semân diye adlandirilan medreselere
Semâniye medreseleri de denilmektedir. Fatih Sultan Mehmed, Istanbul'u feth
ettikten sonra, Imparator Jüstinyen'in esi Teodora tarafindan yaptirilan
Havariyûn kilisesi yerine câmi yaptirir. Daha sonra câminin dogu ve bati kismina
Sahn-i Semân denilen sekiz medrese yapti ki, bunlar yüksek tahsil içindi.
Bunlarin arkalarinda da Tetimme adi verilen ve sahn medreselerine ögrenci
yetistiren sekiz medrese daha yaptirir. Vakfiyedeki bilgi ve Âli'nin kaydina
göre burasi Istanbul'un ortasina denk geldigi için buraya sahn denmistir. Tarihî
rivayetlere göre bu medresenin programini Vezir Mahmud Pasa ile matematik ve
astronomi âlimi Ali Kusçu tertip etmislerdir. Dördü câmiin dogu kisminda, dördü
de bati tarafinda bulunan bu medreselerden her birinin ondokuz odasi vardi.
Sekiz müderristen her birinin birer odasi ve elli akça yevmiyesi vardi. Ayrica,
beser akça yevmiye ile bir oda, ekmek ve çorba verilmek üzere sekiz medreseden
her birine birer muid (asistan) verildi. Her medresenin onbes odasina ikiser
akça yevmiye (burs, kredi), imâretten ekmek ve çorba (yemek) verilmek üzere
birer danismend konuldu. Geri kalan iki oda da kapicilarla ferras denilen
temizlik isçilerine tahsis olundu.
Sahn medreselerinin arka taraflarinda yüksek tahsile, yani Sahn-i Semân
medreselerine danismend yetistirmek üzere Tetimme veya Musila-i Sahn' ismiyle
sahn medreselerinden küçük olarak sekiz medrese daha insa edilmisti. Bu medrese,
derece itibariyle orta tahsil seviyesinde idi.
Sahn medresesi talebelerine danismend, Tetimme talebesine de Suhte
(galat olarak softa) deniyordu. Tetimmelerden her hücreye üç ögrenci konmustu.
Bu odalardan her birisine ihtiyaçlarina sarf edilmek ve mum parasi olmak üzere
5'er akça tahsis edildigi gibi yemekleri de imâretten veriliyordu.
Bilindigi gibi egitim ve ögretim, hiç bir devletin vazgeçemeyecegi bir
mecburiyettir. Bununla beraber her devlet, vatandasini, kendi sartlari,
ihtiyaçlari ve ileriye dönük hedeflerini gözönünde bulundurarak yetistirmeye
çalisir. Osmanli Devleti de vatandasini kendi durum ve sartlarina uygun bir
sekilde yetistirmeye gayret etmistir. Bu gayenin tahakkuku için de egitim ve
ögretim müesseseleri kurmustur. Devletin kurulusu ile baslayip, yikilisina kadar
çesitlenerek gelisen bu müesseseler, devlet ve çogunlukla vakiflar vasitasiyla
kuruluyorlardi. Bu müesseseleri, klasik ve yeni diye iki gruba ayirabilecegimiz
gibi, örgün ve yaygin egitim müesseseleri diye de ayirmak
mümkündür.ÖRGÜN EGITIM MÜESSESELERI
Bu müesseseler, belirli yas ve bilgi seviyesindeki insanlari, yine
belirli zaman ve disiplinlere göre yetistirmek üzere kurulmus bulunan
müesseselerdir. Bu kuruluslarin, sivil ve askerî olmak üzere iki sahada
sekillendiklerini görüyoruz. Bir bakima, özel egitim ve ihtisas konusuna girdigi
için askerî müesseseleri daha sonraya birakip sivil egitim kurumlarindan
bahsetmek istiyoruz. Bu arada, yaygin egitim müesseseleri diyebilecegimiz, câmi
ve tekke gibi kurumlardan bir önceki ciltte bahsedildigi için burada bunlara
temas edilmeyecektir.
Kaynak: Osmanli tarihi Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |