Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Anselmus

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Anselmus Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız (1033 -1109) Şimdi de biraz geriye giderek Ortaçağın ilk dönemlerine dönelim: İlkçağın son dönemlerine paralel olarak Kavimler Göçü sonunda, Antik dönemden süre gelen bir çok kültür değerlerinin Avrupa kıtasında yok olduklarını söylemiştik. Bu nedenle Batıda 500-1000 yılları arasında kültür yönünden ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Anselmus

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 01:42 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Anselmus



(1033 -1109) Şimdi de biraz geriye giderek Ortaçağın ilk dönemlerine dönelim: İlkçağın son dönemlerine paralel olarak Kavimler Göçü sonunda, Antik dönemden süre gelen bir çok kültür değerlerinin Avrupa kıtasında yok olduklarını söylemiştik. Bu nedenle Batıda 500-1000 yılları arasında kültür yönünden bir huzur dönemine rastlıyoruz; oysa, gördüğümüz gibi, Doğu aynı dönemde canlı bir düşünce yaşamını algılamıştı.

Batıda düşünce yaşamı 1000 yıllarında canlanmaya başlamıştır. Bu canlanma Kilisedeki bir hareketle ilişkilidir. X. yüzyılda kültür yönünden büyük bir çöküş yaşamış olan Katolik Kilisesi, bundan sonraki yüzyılda enerjik ve yenilikçi papazlar yardımıyla yeni bir hayata kavuşmuştur.

Katolik Kilisesine bu canlılığı getirenler arasında, özellikle Papa VII. Greguar ile öğrencisi Anselmus'u (1033-1109) sayabiliriz. Aslen İtalyan olan Anselmus, önce Kuzey Fransa'da bir kilisede rahiplik yaptıktan sonra İngiltere'de Canterbury Başpiskoposu olmuş ve 1109 yılında bu görevindeyken ölmüştür. Anselmus'un belli başlı eserleri bize kadar ulaşmıştır.

Ortaçağ'ı ilgilendiren başlıca konunun, insanın Allah ile olan ilişkileri olduğunu biliyoruz. Bu konuyu Ortaçağ felsefesi, dinin dogmaları yönünden yanıtlar. Çünkü bu çağa göre gerçek zaten din kitaplarında bulunmaktadır. Bu nedenle yapılacak tek şey, dogmayı savunmak ve temellendirmektir. İşte, her şeyden önce bir teoloji olan Ortaçağ felsefesi için, Anselmus tipik bir örnektir.

Anselmus doğa ile hiç ilgilenmez, ruhtan çok az söz eder, onun tüm görüşleri "Allah" düşüncesi etrafında toplanmıştır. Onun için Allah tüm varlığın ağırlık merkezidir. Anselmus'un tüm çabası kutsal vahiy olan dogmaları savunmak ve temellendirmektir. Oysa iki yüzyıl sonra, Skolastiğin parlak döneminde tümüyle başka bir görüntüyle karşılaşacağız.

Anselmus'un tipik temsilcisi olduğu Skolastiğin ilk döneminden parlak dönemine geçiş, "Aristo "nün eserlerinin tanınması ile mümkün olmuştur. Aristo'nun eserleri İslâm felsefesi aracılığı ile öğrenilmiştir. Yani bu eserler Arapça çevirilerinden Lâtinceye çevrilmiştir. Aristo'nun eserleri "doğa" konusundaki ilginin yeniden uyanmasına neden olmuştur.

Henüz Skolastiğin ilk döneminde yaşayan Anselmus, doğa konusuna hemen hemen hiç ilgi göstermemiştir. Oysa Skolastiğin parlak döneminde, söz gelişi Aquino'lu Thomas da, doğaya ait geniş bir ilgiye, Aristo'ya göre ayarlanmış bir doğa felsefesinin var olduğuna tanık oluyoruz.

Skolastiğin bu iki dönemi arasında başka bir farklılık daha oluşmuştur. İlk dönemin temsilcisi olan Anselmus, Kilisenin "tüm dogmaları"nı akla uygun duruma getirmek isteyen tam imanlı bir Hıristiyan'dır. Skolastiğin parlak dönemi, iman ile kabul edilmesi gereken dogmalarla, akıl ile aydınlanması mümkün olan dogmalar arasında bir ayırım yapar.

Bu ikinci dönem için iman ve felsefe birbirine uygun olan iki alan değildir. Aksine iman aklı tamamlar. İmanın birtakım sırları vardır ki, bunlara yalnızca inanmak gerekir. Ancak Allah'ın kendisi, varlığı gibi konulan akılla temellendirmek mümkündür.

İşte Skolastiğin "son dönemi", özellikle bu yönden daha ileri bir adım atarak, akıl ile kavranabilecek dini gerçeklerin sayısını büsbütün azaltmıştır. Bu son dönem Allah'ın varlığını bile akılla temellendirmenin mümkün olduğunu reddeder. Böylece Allah'ın varlığı konusunu da bir iman meselesi yapar. Böylelikle ilahiyat ile felsefe tümüyle birbirinden ayrılmış olurlar. Felsefe ancak bilinmesi mümkün olanı, özellikle doğayı; iman ise akıl tarafından kavranmalarına olanak bulunmayan dini gerçekleri konu alır.

Batıda Skolastiğin "üç" dönemi vardır: Anselmus'un tipik temsilcisi olduğu ilk dönemde felsefe, kurgusal ilahiyattır. Bu dönem, en yüksek dini gerçeklerin akıl ile aydınlatabileceğine inanır. Oysa ikinci dönemde, yani Aristo'ya dayandırılan parlak dönemde, felsefe ile ilahiyat artık biri ötekinden ayrılmaya başlar. Bu döneme göre dinin ancak bazı temelleri akıl ile çözümlenebilir, geriye kalanlara yalnızca iman etmek gerekir. Skolastiğin son döneminde felsefe ve ilahiyat biri ötekinden tam anlamı ile ayrılır.

Öncelikle "bilmek nedir?" sorusundan hareket eden Anselmus, "bilmek düşünmektir, gerçeği çıkarabilmektir" diyor. Gerçek ise, ancak kanıtlanarak bilinir. Gerçek dediğimiz şey nedir? Gerçek, bilgimizin realiteye "uygun" olmasıdır. Her düşünce kesinkes bir "var olana" geri döner. Her var olan ise "mutlak bir varlığı", yani Allah'ın bedenini şart koşar.

O halde biz, "var olan Allah" olmaksızın düşünemeyiz. Anselmus bu düşüncesini, Allah'ı kanıtlamak için bir delil olarak benimser. Yani ona göre mutlak varlığın, yani Allah'ın, varlığını gerektirmeyen hiçbir düşünce gerçek olamaz. Bu düşüncenin temelinde Eflâtun'un ve özellikle Yeni Eflâtunculuğun etkileri olduğunu kolayca fark edebiliriz. Çünkü Plotin'e göre de "var olan" ancak mutlak varlığa katılarak var olur. Nitekim Skolastiğin ilk dönemi "Yeni Eflâtunculuk"un etkisi altındadır. Bu ilk dönem için Aristo'nun etkisi henüz söz konusu değildir.

Anselmus'un öteki bir yapıtında, sonraları felsefe tarihinde çok ünlenen ve Yeniçağda Descartes tarafından yeniden ele alman ikinci bir Allah kanıtını; "ontolojik kanıt"ı bulur. Bu kanıt ile Allah'ın varlığı aşağı yukarı şöyle belgelenir: Biz Allah deyince genellikle "en büyük olan"ı anlarız.

Şimdi bir yandan Allah'ın var olduğunu öte yandan var olmadığını düşünelim. Var olan bir şey var olmayana oranla daha büyüktür. Allah'ı var varsayarak büyüklüğüne bir şey eklemiş, var olmadığını düşünürsek büyüklüğünden bir şey eksiltmiş oluruz. Oysa Allah'ın "en büyük" olduğunu düşünüyoruz.

Bunun için onun ancak var olabileceğini çıkarırız. Yani "en büyük" diye düşündüğümüz bir şeyin kesinkes var olduğunu kabul etmek gerektir. Aksi hâlde çelişkiye düşeriz. Dikkat edilirse, bu kanıtla, "Allah" kavramından, Allah'ın varlığı çıkarılıyor. Anselmus bu kanıtlamasında tam bir rasyonalisttir.

Bilmek, objeler konusunda kavramlar oluşturmaktır. Ancak öyle bir kavram vardır ki, Allah kavramı, bu kavramı yalnız "düşünmekle", dayandığı objeyi tanıyabiliriz. Zaten her akılcı bilgi bizi zorunlulukla, bu ontolojik kanıt cinsinden, hiçbir şekilde deneye dayanmayan bilgilere götürür. Her rasyonalist felsefede öyle bir kavram vardır ki yalnızca düşünmekle, kendisine karşılık olan objeyi anlamak mümkün olur.

Ontolojik Allah kanıtına daha Anselmus'un sağlığında karşı çıkılmıştır. "Bu metod ile her şeyin varlığını kanıtlamak mümkündür" diye eleştirilmiştir. Anselmus kendisine karşı çıkanlara şu yanıtı verebilirdi: Allah kavramından başka bütün öteki kavramlar objeleri ile "sınırlandırılmıştır".

Yalnızca Allah "mutlak varlık" olarak düşünülebilir. Kendilerini yalnızca hiçbir objenin karşılayamadığı kavramlar düşünülebilir. Roma kentini hem var hem de yok bir kent diye düşünebiliriz. Oysa Allah'ı hem var hem de yok diye düşünemeyiz, çünkü Allah mutlak varlıktır.

Anselmus'un kişiliğinde tipik temsilcisini bulan Skolastiğin ilk dönemi için karakteristik olan yan, bu dönem felsefesinin, dinin son sırlarını da akılla temellendirmeye kadar giden bir ilahiyattan oluştuğudur.

"İnandığımı sonradan aklın da aydınlattığını görmek için inanıyorum" diyen bu dönem için, iman öncelik taşır. Bu dönemin başka bir karakteristik yanı, bilgide kullandığı rasyonalist metottur. Gözlem ve deneyin bu dönemde hiçbir etkinliği yoktur. Çünkü ilahiyatın dogmalarını deney nasıl temellendirebilir? Bu dönem için bilmek, düşünmektir. Gerçek, yalnızca mantık çıkarımlarıyla kavranmaya çalışılır.

Söz gelişi Anselmus'un ünlü ontolojik kanıtı, Allah'ın varlığını yalnızca Allah kavramının analizinden çıkarmak için yapılmış olan tipik bir kanıttır. Allah'ı kanıtlamak için tam anlamıyla rasyonalist bir bilgi metoduna neden ısrarla başvurulduğunu anlamak güç değildir. Düşünmenin, insan ruhunun sınırlan içinde kalan düşünmenin, dıştaki bir olayı kavradığından nasıl emin olunabilir?

Tümüyle sübjektif olan düşünme ile dışardaki bir realite arasındaki köprü, bu ontolojik kanıt ile kurulmak isteniyor. Dıştaki bir varlığa da dayanmakta olduğunu mantıksal bir çıkarımla kendisinden elde edebileceğim tek bir kavram vardır: Allah kavramı.

Ontolojik kanıtın mümkün olması için bir koşul daha vardır: Allah'ın mutlak varlık ile aynı olması ve her var olanın bu mutlak varlığa katılması gereği. Dikkat edilecek olursa, Anselmus'un ontolojik kanıtının, Eflâtun ile sıkıdan sıkıya ilgisi olduğu görülür. Bundan önce de söylediğimiz gibi, Skolastiğin ilk döneminin Eflâtuncuğu, sonraları tüm Ortaçağ boyunca süren bir konuya, "tümeller tartışması"na yol açmıştır.

Tümel kavramlar nedir? Acaba tümel kavramlar reel bir varlığa sahip midir? Yoksa yalnızca aralarında ortak oranlan içeren şeyleri mi gösterir? Bu son düşüncenin, yani isimciliğin (nominalizmin), Skolastiğin daha ilk dönemlerinde var olduğunu söyleyebiliriz.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Anselmus

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Anselmus Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız (1033 -1109) Şimdi de biraz geriye giderek Ortaçağın ilk dönemlerine dönelim: İlkçağın son dönemlerine paralel olarak Kavimler Göçü sonunda, Antik dönemden süre gelen bir çok kültür değerlerinin Avrupa kıtasında yok olduklarını söylemiştik. Bu nedenle Batıda 500-1000 yılları arasında kültür yönünden ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:02 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.