Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2012 Bulunduğu yer: Usa
Mesajlar: 603
Tesekkür: 543
534 Mesajinıza toplam 1,586 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| İçsel Huzur İyi Yaşamın Kapısını Açar Başkaları Üzerinde Yanlış Bir Etki Bırakırsanız, Kendinize Karşı Yanlış Davranışlara Yol Açarsınız: Eğer birisi size saygısızca davranırsa ya da sizin hakkınızda kırıcı konuşmalar yaparsa, o kişinin sizin onun üzerinde bıraktığınız etkiden dolayı bunu yapmakta haklı olduğunu düşünebileceğini düşünün. Başkalarının sizi, sizin kendinizi gördüğünüz gibi görebileceğini beklemeniz gerçekçi bir tutum değildir. Eğer bir kişi ‘Yanlış İzlenimler’ yüzünden sizinle ilgili bir takım yanlış sonuçlara varmışsa, sizinle ilgili yanlış görüşe sahip olan bu kişi ‘aldatılmıştır’ ve dolayısıyla ‘zarar görmüştür’. Bir kez bunu açık seçik anlayabilirseniz, size küfür bile etseler, kendinizi başkaları tarafından hakarete uğramış hissetmezsiniz. Kendinize şunu söyleyebilirsiniz: “O kişiye böyle görünmüş!”, “Bu yalnızca onun üzerinde bıraktığım etkidir!”
Olaylar Bizi İncitemez; Fakat Olaylara Bakışımız Bizi İncitebilir: Olaylar, insanlar ve koşullar bizi incitemez ve bizi engelleyemez. Bizim onlara bakışımız ise başka bir konudur. Bize sorun yaratan; tutumlarımız ve tepkilerimizdir. Bu yüzden ölüm bile kendi içinde ve dışında büyük bir ilgi gerektirmez. Korkunç olan bizim ölümle ilgili kanılarımız, ölüm fikrimizdir. Ölümle ilgili ve her şeyle ilgili kanılarınızı, beklentilerinizi dikkatle gözden geçirin. Bu kanılarınız gerçekten hakiki mi? Bu kanılarınız size iyi bir şey sağlıyor mu? Ölümden ya da acıdan endişelenmeyin. Ölüm ya da acıdan korkmaktan endişelenin. Dışsal koşullarımızı biz seçemeyiz; fakat bu koşullara nasıl tepki göstereceğimizi, nasıl yanıt vereceğimizi seçebiliriz.
Olaylar Nedeniyle Kimseyi Ayıplamayın ve Kimseyi Suçlamayın: Bize acı çektiren, olayların ve insanların kendilerinden çok, onlarla ilgili duygularımız ve yorumlarımızdır. Başkalarını suçlamak bunu takip eder. Aptalca bir şeydir bu. Dolayısıyla acı çektiğimizde, bir aksilikle karşılaştığımızda, rahatsız olduğumuzda ya da kederlendiğimizde, gelin başkalarını suçlamayın! Kendi tutumlarınızı gözden geçirin.
Olayları ve İnsanları Gerçekte Oldukları Gibi Görün: Olayları ve insanları kendi kafalarınızdaki imgeler ve düşüncelerle değil, oldukları gibi görme alışkanlığı edinin. Koşullar sizin beklentilerinize uygun gelişmeyebilir. Olaylar kendi kurallarına göre ortaya çıkarlar. İnsanlar ‘oldukları gibi’ davranırlar. Şu anda gerçekten neyle karşılaşmışsanız, onu sevgiyle kucaklayın. Gözlerinizi açın.
Şeyleri gerçekte oldukları gibi görün. Böylece kendinizi sahte bağlılıkların anısından kurtarabilir ve kaçınılabilir yıkımlardan koruyabilirsiniz. Bir olay olduğunda, sizin güç alanınız içindeki tek şey, ona karşı takınacağınız tutum ve tepkilerinizdir. Onu ya kabul edersiniz ya da öfkelenirsiniz. Bizi gerçekten korkutan ve umutsuzluğa düşüren şey, dışımızdaki olayların kendileri değil, fakat bizim onlar hakkındaki düşüncelerimizdir. Bizi rahatsız eden, olaylar ve insanlar değil, onların anlamını yorumlama biçimimizdir. Aceleci zanlarla, dedikodularla, olayların olma biçimlerinin tepkisel izlenimleriyle kendinizi telaşa sokmaya bir son verin.
Olaylar ve insanlar, bizim onların olmasını arzu ettiğimiz gibi ya da göründükleri gibi değildirler. Onlar oldukları gibidirler.
Kontrol Edebileceğiniz ve Kontrol Edemeyeceğiniz Şeyleri Öğrenin: Bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazı şeyleri ise kontrol edemeyiz. Siz ancak bu temel kuralla yüzleştikten sonra, neyi kontrol edebileceğinizi ve neyi edemeyeceğinizi öğrendikten sonra, içsel sakinliğe ve dışsal etkinliğe ulaşabilirsiniz. Kontrolümüz altına alabileceğimiz şeyler, zanlarımız, şiddetli arzularımız, isteklerimiz ve bizi tiksindiren şeylerdir. Bu alanlar bizi doğrudan ilgilendiren şeylerdir; çünkü onlar doğrudan etki alanımız tarafından yönetilirler. Biz her zaman içsel yaşamlarımızın içindekilerle ilgili ve karakterimizle ilgili bir seçime sahibizdir. Kontrolümüz dışında olanlar, ne çeşit bir bedene sahip olduğumuz, zengin ya da fakir bir ailede doğmamız, diğer insanlar tarafından nasıl göründüğümüz ve toplumsal düzeyimiz gibi şeylerdir. Tüm bu şeylerin dışsal olduklarını ve dolayısıyla bizi doğrudan ilgilendirmediklerini anımsayın. Kontrol edemeyeceğiniz ve değiştiremeyeceğiniz şeyleri kontrol etmeye ve değiştirmeye çalışırsanız, bu yalnızca sizin şiddetli acı duymanıza neden olur.
Güç alanımız içindeki şeyler doğallıkla emrimiz altındadır. Kısıtlanamaz ve engellenemez. Fakat güç alanımız dışındaki şeyler zayıf, bağımlı ya da başkalarının geçici hevesleriyle, geçici edimleriyle belirlenen şeylerdir. Şu anda siz kontrolünüz altında olmayan şeyler üzerinde onları yönetme özgürlüğünüzün olduğunu düşünürseniz, başkalarının işlerini sanki kendi işinizmiş gibi benimserseniz, bu çabalarınıza engel olunduğunda ya da beklentilerinize ters davranışlarla karşılaştığınızda siniriniz bozulur, endişeye kapılırsınız. Sonra da ‘Başkalarının Hatalarını Arayan’ bir insana dönüşürsünüz.
Başkalarının İşine Karışarak Boşuna Zaman Harcamayın: Dikkatinizi sizi gerçekten ilgilendiren şeyler üzerinde odaklayın. Başkalarının işlerinin sizi ilgilendirmediği konusunda açık bir görüşe sahip olun. Eğer bunu gündelik yaşamınızda uygularsanız, baskı altına girmezsiniz ve kimse sizi etkileyip geriye döndüremez. Gerçekten özgür, etkin ve başarılı bir insan olursunuz. Çabalarınız iyi şeylere yönelir. Böylece başkalarının hatalarını ve kusurlarını bularak, onlarla çatışarak enerjinizi ve çabalarınızı aptalca ziyan etmezsiniz. Sizi gerçekten neyin ilgilendirdiğini bilirseniz ve bu bilinçle düzenli olarak hareket ederseniz, iradeniz dışında hiçbir şey yaptırılamayan bir insan olursunuz. Ötekiler sizi incitemez. Düşmanlıklara çekilemezsiniz. Acı çekmezsiniz.
Kontrolünüz Dışındaki Şeylerden Dolayı Endişelenmeyin: Şu andan itibaren, hoş olmayan bir durumla karşılaştığınızda kendi kendinize şunu söyleyin: “Hangi nedenle ortaya çıkmış olursan ol, sen yalnızca bir görünüşsün!” Ve sonra ilkelere uygun olarak bu konu üzerinde düşünün, tefekkür edin. Öncelikle şunu araştırın: “Bu görünüş benim kontrolüm altındaki şeylerle mi ilgili, yoksa kontrol alanım dışındaki şeylerle mi?” Eğer sizin kontrol alanınızın dışındaki bir şeyle ilgiliyse, kendinizi ondan dolayı endişelenmemek üzerine eğitin.
Arzularınız Kendi İşlerini Kendileri Görmek İsterler: Arzularımız ve nefretlerimiz kurnaz yöneticilerdir. Kendilerinden hoşlanmamızı isterler. Arzu bize koşmamızı ve ne istiyorsak onu almamızı emreder. Nefret ise bizi tiksindiren şeylerden sakınmamız konusunda ısrar eder. Bunun en belirgin örneği olarak, arzu ettiğimiz bir şeyi elde edemediğimizde hayal kırıklığına uğrarız. Arzu etmediğimiz bir şeye sahip olduğumuzda da üzülürüz. Dolayısıyla, eğer sizin doğal iyi halinize karşıt olan ve sizin kontrol alanınız içinde olan istenmeyen şeylerden sakınırsanız, gerçekten istemediğiniz hiçbir şeyi üstünüze çekmezsiniz. Bununla birlikte eğer hastalık, ölüm ya da talihsizlik gibi genel ve kaçınılmaz olan şeylerden sakınmaya çabalarsanız, bunlar üzerinde gerçek bir kontrolünüz olmadığından, kendiniz ve çevreniz için acı üretirsiniz.
Arzu ve nefret ne kadar güçlü olsalar da, yalnızca birer alışkanlık biçimidirler. Kendimizi bu alışkanlıklardan korunmak için eğitebiliriz. Kendi kontrolünüz altında olmayan şeylerden nefret etme alışkanlığınızı dizginleyin. Onun yerine, güç alanınız içinde olan ve sizin için iyi olmayan şeylerle mücadele üzerinde odaklanın.
Arzularınızı dizginlemek için elinizden geleni yapın. Çünkü sizin kontrolünüz altında olmayan bir şeyi arzu ederseniz, bunu kesinlikle hayal kırıklığı izleyecektir. Bu sırada sizin kontrol alanınız içinde olan ve arzu etmenize değer birçok önemli şeyi de ihmal etmiş olacaksınız. Şüphesiz pratik nedenlerden dolayı bir şeyin peşinden koştuğunuz ve başka bir şeyden uzak durduğunuz zamanlar olacaktır. Bu zamanlarda davranışlarınızda nezakete, inceliğe ve esnekliğe önem verin
ALINTI Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |