ucuza dekorasyon meditasyonu

[bluemoon24]

Bahar öncesi ne yaparsam mutlu olamıyorum. Gittim DVD'ciden sezonun en romantik komedilerini aldım.





ünlerce çocukları okula, eşimi işe yolladıktan sonra hafif bir pikenin altında filmler seyrettim. Hayaller kurdum. Kendimi Penelope Cruz yüzüne, Cameron Diaz bacaklarına, Kate Winslet göğüslerine sahip biriymiş gibi hayal ettim. Ve aşık olacaktım. Aşık olacağım kişi ilginçtir, bu dekorasyonun suçudur. Aşık olacağım kişinin, önce yüzünü değil, evini, her zaman kitap okuduğu bergereşe kadar tasavvur ettim. Kullanılmış, eski deri bir bergereşe oturup nedense Radikal gazetesi okuyor. Ayaklı bir lambaderden ışık geliyor. Ayakları eski maun bir lambader bu... Şapkası kadife ipekten patchwork bir şapka... Yani lambaderin şapkası... Gazetesini okurken uzattığı ayaklarının altında bir kilim serili... Bu kilim bir Aztek yerli kilimi. Güney Amerika seyahatinden almış... Ev terlikleri ise keçeden... Keçe terliklerinin içinde ayaklarını oynatıyor, kıpırdatıyor. Güzel ayakları var. Güzel elleri olduğu gibi. Geniş salonunda Beames sandalyeleri, eski masasına eşlik ediyor.











GGözlükleri var. Gözlüklerinin çerçevesini, salonundaki duvarda asılı bütün yağlıboya tuvallerin çerçeveleri tamamlıyor. Tam böyle bir ruh halindeyken, hayallerimin erkeğini değil, hayallerimin erkeğinin evini düşünür ve düşlerken bir arkadaşım panik bir halde beni aradı. Yeni bir ev kiralamıştı kiralamasına, kocasından da boşanmıştı boşanmasına da, hiç ummadığı bir iş ona bayağı bir güçlük çıkarmıştı. O iş, ne terk etmenin ne de terk edilmenin acısıydı. Kiranın dolar yerine euro olduğunun son dakikada ortaya çıkması da, eski kocasının evinde geçirdiği ilk gece kapıya dayanması da, ertesi gün pişman olup 132 tane gül göndermesi hiç değildi...

O iş, evi ucuza dekore etmenin ta kendisiydi. Arkadaşım, evini ucuza dekore etmek istiyor, nereden ve nasıl başlayacak bilemiyordu. Arkadaşımın yardımına hemen koştum. Nişantaşı'ndaki yeni House Cafeşde buluştuk. O ızgara şiş tavuk salatası yerken ben cheese cakeşimi çatalımı batıra batıra ona ucuza dekorasyona giden 10 altın yolu anlattım...

Mesela halı dedim, ''Her zaman pahalı bir dekorasyon malzemesidir. Pahalı bir halı yerine şık kilimlerden faydalanabilirsin. Bauhaus, Koçtaş ve Ikea gibi mağazalarda bu tür renkli, mesela siyah/beyaz kilimler bulabilirsin...

Kitaplarını, dergilerini, cd'lerini koymak için kapaklı dolaplar ideal olsa da maliyetlidir... Bu nedenle açık raf sistemlerinden faydalan. Evine çok daha ferah ve özgür bir hava kazandıracak olan bu raf sistemleri, Tahtakaleşde satılıyor. Aksesuar çok önemli, dedim... Salonun girişine ya da antreye, rahatlıkla bir kumaş ve dört çıtayla bir pano yapabilirsin. Bu panonun üzerine fotoğraf ve faturalarını iliştirebilir, hem işlevsel hem de şık bir görüntü elde edebilirsin. Evin köşelerine küçük sepet kutular yerleştirerek dergi gibi yığılmaları ortadan kaldırabilirsin. Eğer evin zeminini yenilemek gerekiyorsa... İşte dedim, laminant parke en pratik, en sağlıklı ve en uygun çözüm. Laminant kaplamanın temizliği çok kolay. Siyah/beyaz mineflo da olur bunun yanında, diye de ekledim...

Duvarlarını sevdiğin imgelere, fotokopicide büyüttüğün fotoğraflara boğabilirsin... Kanepelerini, yüzlerine Amerikan beziyle kılıf yaptırıp gençleştirebilirsin...

Mutfağının eski dolaplarını, spray boyayla, yüzüne bir maske takmak şartıyla boyayabilirsin... Banyondaki sevmediğin seramik duvarlarını da kalın yağlıboya beyaz boyayla kapatabilirsin... Sararmşş küvetin için de özel bir küvet spray boyasş bulunuyor, ondan alabilirsin...

Arkadaşımın yüzü aydınlandı. Mutlu mu mutlu oldu.

Bu dekorasyon böyledir işte dedim... Hele ucuza hallettin mi halk otobüsüyle yetişmen gereken bir yere uçakla gitmekten daha hızlı yetişmiş gibi hissedersin...









Kaynak:Evdergisi