Çağdaş resim akımları :
Akımlar birbirine benzemez ve kendinden öncekini tekrarlamaz. Resim sanatı özgürlüğüne 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra kavuşmuştur.
Çağdaş resim akımlarının doğmasındaki sebepler :
* Gerçekleri arama tutkusunun uyanması.
* Endüstrinin gelişmesi ile deney ve metotların önem kazanması.
* İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyen sosyoloji, psikoloji, pedagoji, psikiyatri gibi bilimlerin doğması.
Kişi ve toplum hayatında meydana gelen bu değişmeler, resim sanatını çok etkiledi. Bu devir sanatçılarının görüşleri "Gerçek, işte güzel olan şey." cümlesinde toplandı. Böylece o devre kadar atölye havası içerisinde yaratılan ve yaşatılan klasik ve romantik resim sanatı anlayışı, yerini realist görüşlere bıraktı. Bu şekilde filizlenen çağdaş resim sanatı, bazı aşamalar yaparak günümüze kadar geldi. Her resim akımı bir öncekinin etkisi ya da tepkisi ile meydana gelmiştir. Çağdaş resim akımları genellikle modern resim olarak tanımlanırdı. Bazen de bu akımlar yadırganırdı .
---
* Realizm akımı (Gerçekçilik)
Bu akımdan önce dinı konular, saray ve saray yaşantıları, seçkin kişilerin portreleri ve en güzel manzaralar özenle seçilip işlenirdi. Doğayı olduğundan daha güzel ve yüksek göstermek gelenek halini almıştı. Oysa doğayı olduğu gibi anlamak, toplumun yaşamını gerçek olarak canlandırmak gerekti. işte Millet, Courbet, Daumier gibi ressamlar, halkın yaşantılarını konu alıp, hayatı ve doğayı olduğu gibi yansıtmışlardır.
---
* Puvantilizm akımı (noktacılık)
Neo Empresyonizm (yeni izlenimcilik) diye de sanat tarihine geçmiş olan bu akım, Empresyonist görüşlerin etkisinde kalmış ve bir bakıma da onun devamı olarak gelmiştir. Puvantilistler, bilimsel metotlarla renk karışımını uygulamışlardır. Amaç, göz yolu ile renk karışımlarını sağlamaktır. Bu akımın sanatçıları renkleri paletlerinde karıştırarak tuvale sürmüyorlar; onun yerine, karışımını yapacağı renkleri, tuval üzerine yan yana küçük noktalar halinde koyarak, bu etkiyi sağlıyorlardı. Örneğin mavi ve sarı renkleri, küçük noktalar ya da kareler halinde yan yana sürüldüğünde, uzaktan yeşil görünür. Gözün bu aldanışı, renklerde titreşim yaptığı için, resimde hoş bir görünüm sağlar.
Bu akımın başlıca sanatçıları Seurat ve Signac'tır.
---
* Empresyonizm (izlenimcilik)
Resim tarihindeki sürekli yeniliklerin hareket noktası sayılır. Empresyonizme göre, açık havada bulunan eşyaların renk görünümleri günün her saatinde değişir. Ağaçların yeşil rengi öğle üzeri daha parlak, daha canlı görüldüğü halde, akşama doğru koyu renkte ve donuk görünür. Bu akımın kurucuları, atelye çalışmalarından çok, açık havada çalışmaya önem vermişlerdir. Çünkü aradıkları canlı ve temiz renkleri, gün ışığının parlaklığında bulmuşlar, koyu ve karanlık renklere resimlerinde yer vermemişlerdir. Renk, ya olduğu gibi ya da değerini düşürmeyen başka bir renkle karıştırılmıştır. Işıklar sarı, turuncu, kırmızı tonlarında aranmış, gölgeler de bunların zıtları olan mavi, mor, yeşille boyanmıştır. Böylece resimde, renkleri kirletmeden eşyanın hacim etkisi sağlanmaya çalışılmıştır.
Empresyonizmin öncüleri ve temsilcileri Edouard Manet, Claude Monet, Alfred Sisley'dir. Kendilerine özgü çalışmalarıyla Auguste Renoir, Edgar Degas, Camiile Pissaro, Paul Cezanne de bu akım içerisinde yer alan ressamlardır. 1874'de Paris'te empresyonist ressamlar birleşerek ortak bir sergi açtılar; fakat bu gösteri, hiç beğenilmedi. Eleştiricilerden biri, Monet'nin "Güneş Doğarken Izlenim" adlı tablosunu alay' konusu ederek, gazetesinde çıkan yazısında bu sanatçılara Empresyonistler (izlenimciler) adını taktı. Bu yakıştırmayı ressamlar da benimsediler ve böylece bu akımın da adı olarak kaldı.
---
* Post Empresyonizm akımı (Art izlenimcilik)
Empresyonizm akımının etkisinde kalan fakat onun sınırlı kurallarına bağlanmayan sanatçıların yoludur. Van Gogh, Gauguin, Lautrec bu akımın içerisinde yer almış büyük sanatçılardır. Bunlar empresyonizmin araştırıcı ruhundan yararlanarak birbirinden değişik tarzda çalışmalar yapmışlardır. Doğanın özelliklerini, birlikte
yaşadıkları varlıkların karakterlerini konu alarak, kendi yaşamlarına uygun bir biçimde bunları işlemişlerdir
---
* Fovizm akımı (Yırtıcılık)
"Bir tabloya bakarken onun neyi göstermek istediğini unutmak gerek." diyen Matisse, bazı ressamlarla birlikte eserlerini 1905 yılında sergiledi. Bu resimlerde, renkler birbiri ile hemen hemen hiç karışmamışlardı.
Biçimlerde de derinlik yoktu. Ressamlar hiçbir kayıt tanımadan kendilerini duygularına vermişlerdi. O zamana kadar henüz empresyonizme dahi iyice alışamamış olan halk, sergideki bu yapıtları tepki ile karşıladı. Bir eleştirici, sergiyi gezerken yapıtların arasında klasik italyan üslQbundaki küçük bir
heykeli görünce "Vahşıler arasında bir Donatelo." demişti. Sanatçılar da bu kelimeyi benimsediler ve "Fovistler" olarak tanındılar.
Başlıca temsilcileri: Matisse, Dufy, Vilaminek, Derain'dir
---
* Ekspresyonizm (Anlatımcılık) akımı
Ekspresyonizm bir hayat anlayışı, bir dünya görüşüdür. Fakat bu görüşte önemli olan kişinin ruhsal durumudur. Doğa ikinci planda kalır. Bu akımın sanatçıları, kendilerini boğan, ezen, ıstırapları sanatlarına sokmuşlar, haksızlıklara karşı olan isyanlarını, yeni bir renk ve biçim görüşüyle anlatmak istemişlerdir.
Yapıtlarında kadın vücutlarını çekinmeden çirkinleştiriyorlar; insan yüzlerini korkunç, iğrenç ifadeli karnaval maskeleri halinde yapıyorlardı. Çizgileri kaprisli, kullandıkları renkler ise, fovist ressamlarınki gibi cerasetlidir. Bu anlayışın ilk izleri Van Gogh ve Munch'un yapıtlarında görülür.
Diğer temsilcileri ise Kirchner, Nolde, Rouault, Modigliani'dir
---
* Fütürizm akımı (Dinamizm-Hareket)
1909 yılında italya'da, önce şiirde sonra da resimde ortaya çıkmıştır. Geçmiş ve geleneksel görüşleri reddeden bir akımdır. Fütürizmde yapılmak istenen şey, evrendeki hareketin bir anını tesbit etmek değil;
hareketin kendini duyurmaktır. Bu akımın en önemli özelliği, her şey hareket halindedir ve değişmektedir. Hareket halindeki varlıkların gözde bıraktıkları etki algılanıncaya kadar hareket yeniden değişir. Bu nedenle
koşan bir at, dört değil, yirmi ayaklıdır ve ayakların hareketi de üçgen biçimindedir. Çok çabuk hareket eden bir insan veya cisim, çizgilerini hava içinde eritir. Bu yüzden gözlerimiz, onun yapısını farketmez. Çok çabuk hareket eden cisim sanki parçalanmış moleküller halindedir. Bu bilimsel gerçek Fütüristlerin sanat görüşü olmuştur. Bunlar daha çok fırtınalı denizler, son hızla giden otomobiller, dansözler gibi hareketli
konuları seçmişlerdir.
Akımın temsilcileri: Boccioni, Balla, Severini'dir.
---
* Soyut resim akımı
Abstre ya da Nonfigüratif diye de adlandırılan ve doğa görüntülerine bağlı olmayan bir akımdır. Uygulama alanı resim sanatı içinde kalmamış; biçim ve renklere sonsuz bir serbestlik tanıması nedeniyle heykeıtraşlık, mimarlık, süsleme, dekor ve kostüm gibi sanatları da etkisi altında bırakmıştır. Günlük eşyaların biçim ve renkleri bile, soyut sanatın etkisi altında kalmıştır. Soyut resimde sanatçının amacı, çizgi ve renkleri düzenli bir biçimde yüzey üzerine yerleştirerek duygusal kompozisyonlar elde etmektir.
Bu akımın temsilcileri de Kandinsky ve Mondrian'dır.
---
* Sürrealizm akımı (Gerçek Üstücülük)
Sürrealist ressamlar doğanın mantıki görünüşünü değil, insanın bilinç altında ve rüyalarındaki alemi göstermek istemişlerdir.
Bu akımın temsilcileri Klee, Miro ve Salvador Dali'dir.
---
* Pop-art Resim Akımı
1960 yıllarından sonra beliren bu akım, Amerika ve Avrupa'da kendini gösterdi. İngilizce "patlamak-atılmak" anlamına gelen pop kelimesi günümüzün uzay çağı düşüncesini de yansıtmaktadır. Bu akımın sanatçıları günlük hayatta kullandığımız her şeyi hiç çekinmeden resmin içine koydu. Konserve kutusu etiketlerinden, artık kumaş parçalarına hatta musluklara kadar bir çok şey oldukları gibi tabloda yer aldı. Sanatçılar etiketi, kumaşı, musluk v.b. gibi şeyleri resimlerinde bir öge olarak kullanmaya başladılar. Onlar için önemli olan şey, günlük hayatta çok kullandığımız eşyaları alışılmamış bir biçimde bir araya getirerek ya da çizip, renklendirerek yepyeni anlamlar elde etmekti.
---
* Kübizm akımı
Kübizm akımının sanatçıları, çevresindeki her şeyi geometrik biçimler olarak görüyorlar, Cezanne'in yukarıdaki sözünden hareket ediyorlardı. Kübizme empresyonist görüşe bir tepki olarak incelemek yerinde olur. Çünkü bu sanatçılar empresyonizmdeki renk oyunlarını bırakarak, varlıkların geometrik yapılarını ön plana alıyorlardı. Kübizm de, başlangıçta diğer sanat akımları gibi anlaşılamamış, alaya alınmıştır. Bu akıma alayolsun diye takılan "küp" "kübizm" olarak geçmiştir. Hemen hemen her akımla ilgilenen Picasso kübizmin de kurucularındandır.
Braque, Gris, Legerde bu akım içerisınde yer alan sanatçılardır.
---
* Dadaizm Resim Akımı
Fransızca "Tahta At" sözcüğünden alınmıştır. Dadaizm Birinci Dünya Savaşı sonucunda ortaya çıktı.
Savaş sonunda bütün insani değerler yıkılıp yok olmuştu. Birinci Dünya Savaşını yaşayan sanatçılar, böyle bir uygarlıkta sanatın ancak yıkıcı bir sanat olabileceğini düşündüler. Uygarlığın kendisi yıkıcı olduğunndan dolayı, bu dönemin sanatçılarının meydana getirdiği eserler de her şeyi parça parça edecekti.
Bu akımın ilk belirtisi 1916'da görüldü. Dadaizm akımının ilginç yanı, sanata karşı çıkan bir sanat akımı olmasıydı. Dadaistlerin en büyük amacı saldırmak, kızdırmak, olmayacak şeyler yapıp, insanlık adına yapılan soytarılıkları parça parça etmekti.
Dadaizm resim akımının temsilcileri: Duchamp, Picabia, Arsenberg'dir.