Arkadaşlar kişisel gelişimde çok büyük etki sağlayacak bir yazı olduğuna inanıyorum. Kesinlikle sizi yaşama daha fazla tutunduracak ve birçok gerçeği gözler önüne serecektir. Bu yazı dizisi beğenilirse devamı eklenecektir. Şiddetle tavsiye ederim. Yazılarından dolayı Ecraile teşekkürler.
Ego
İçimizdeki en büyük düşmandır. Onun için basit olayların hiçbir önemi yoktur. Her zaman büyük oynar ve her zaman kazanır. Hedefinde her zaman basit insanlar vardır. Elinde her zaman sizin hayatınızı kötü durumu sokacak bilgiler vardır. Ondan hiçbir şey kaçmaz! Bize göre onun tanımı; sahte kişiliktir,yani kendimiz sandığımız fakat bizle alakası olmayan tamamen farklı bir varlık. Dini kitaplarda Ego yerine Şeytan ismi kullanılır. Şimdi olayı sorularla biraz daha açıklayalım…
Ego Nedir?
Her insan doğduğunda saf ve özgür olarak doğar. Fakat bulunduğu çevreye göre bazı davranışlar kazanır. Bu davranışlar aslında bizim kendi özelliğimiz değillerdir. Toplum tarafından bize dayatılan baskılarla kabul görmüş kurallardır. Fakat belli bir süre sonra biz bunları kendimize ait bir davranış gibi algılayarak tamamen kendimizle özdeşleştiririz ve ortaya kendimizin dışında oluşan farkı bir kişi oluşur. Bu kişiliğin adı Ego dur. Ego bizim kontrolümüzden her zaman çıkar çünkü onu biz yaratmadık. O toplumun bize yansıttığı olaylarla doğdu ve Farkındalığımızı kazanmadan onu yenmemiz imkansızdır. Ego bizim yerimize kararlar verir, düşünür ve ilişkiler kurar. O kadar karmaşık bir durumdur ki,biz bunun farkına varamayız ve bu olayları kendi bilincimizle yaptığımızı düşünürüz. Örneğin;Türkiye de doğan bir çocuk,tamamen Türk Kültürünün etkisiyle kişiliğini belirler. Bu yüzden sevdiği kızın daha önceden başkasıyla öpüşmesi onun için sıkıntı yaratacak hatta ilişkisini etkileyecektir. Fakat aynı kişi Avrupada doğmuş olsaydı,bu durum ona normal gelecek ve ilişkisinde hiçbir sorun olmayacaktı. Bu örnekte anlatıldığı gibi,Ego her zaman bizim özümüz dışında ve çevrenin etkisiyle hareket eder. Ve amacı her zaman bizi zarar vermektir. Yukarıda durumla karşılaşan, ve egosunu kontrol edebilen bir insan bu olaylar karşısında her zaman mantığını kullanır ve egoya düşünme şansı vermez. Durumu incelerken çevresinin ona dayatmış olduğu Ahlak kurullarını önemsemez, kendi mantığına yatan kurallarla kendi ahlak yapısını oluşturur. Sabit kuralları kişiliğiyle özdeşleştirmez. Fakat bu durum Kültürün önemsiz olduğu anlamına gelmez. Kültürün bize dayattığı Ahlak kuralları çok mantıklı ve geleceğimiz için bize mutluluk yaşatacak kurallarda olabilir. Bizim burada altını çizdiğimiz nokta; Bu kuralların sizin isteğiniz dışında sizle özdeşleşmemesi. Sizin bu durumu kendi bilincinizle farkına vararak kabul etmelisiniz.
Ego ve Kültür
“Her ne istiyorsan kendinde ara! Senin canının içinde bir can var,o canı ara! Dağının içinde bir hazine var,o hazineyi ara! Eğer yürüyen dervişi arıyorsan; Onu senden dışarıda değil,kendi nefsinde ara!” MEVLANA
Ego; Kültür ile size acı verebilir, ırk ve dini yapınızla sizi kullanabilir. Bunların hepsi oyunun bir parçasıdır. Oyunun adı Hüzündür. Hüzün adlı bu oyunda Ego bize oyunun adına yakışacak şekilde durumlar oluşturur.
Kültür; Çoğunlunun aynı kuralları uygulamasından dolayı ortaya çıkan sabit kurallardır. Bizim kültürümüze göre; Müslüman olmayan kız alınmaz derler. Şimdi bu kuralla yaşayan bir toplumun çocukları da aynı düşüncelere katılacak ve ortaya belli kurallar çıkacaktır. Kültürün önemi o kadar büyüktür ki tüm hayatımızı etkiler. Geleceğimiz, kültürümüzle yönetilir. Alevi den Kız alınmaz diyen bir Kültür ile yetişen bir erkek, ileride Alevi bir kıza sevdalandığı vakit bu durum tüm ilişkilerini etkileyecektir. Kişi;Bu kültürü sorgulamadan direk kabul edebilir ve ilişkisini bitirebilir. Bazıları ise bu durumun saçma olduğunu düşünerek Kültürü kabul etmeyebilir. Tüm soruların cevabı içimizde saklıdır. Yukarıdaki Mevlananın sözünü tekrardan okuduğunuzda olayı anlayacaksınız. Kültürlerle bizi aynı standartlara sokmak isteyen zihniyetler, geçmişten beri vardır, halende olacaktır. Onlar, hayatın ve Egonun gerçekliliğinden habersiz Robotlardır. Tüm cevaplar içimizde saklı. Tüm kuralları yıkıp atın! Sadece kendiniz olun. Çevrenizin ne dediğinin hiçbir önemi yoktur. Siz kendi doğrularınızda ilerleyin. Kültürünüzle sizin düşüncelerinin uyuşabilir ve mantıklıda bulabilirsiniz. O zaman o şekilde yaşayın. Asla bu kötüdür demiyorum. Kötü olan durum Kültürün bizim kişiliğimizi oluşturması ve bu durumdan dolayı gerçek kişiliğimize ulaşamamamız. Kişi; sevdiği kişiye Kültüründen dolayı ulaşamıyorsa, seviyor ama içinde acı varsa, bu tamamen Kültürün etkisidir. Gerçek kişiliği ile kültür çatışması arasındaki boşlukta acıyı hissetmek doğaldır. Gerçekler sadece içimizde saklı. Seçim bizim elimizdedir. Üst kültür alt kültürü her zaman yener. Gerçek kişiliğiniz nasılsa öyle hareket edin. Sizin küçümseyenler, yanlış yaptığınızı söyleyenler hatta dışlayanlar olabilir. Onların doğrularıyla yaşamaktansa kendi bildiklerinizle geleceğinizi oluşturun. Hata da,doğru da sizin seçimizin olsun…
Hangisi Gerçek Kişiliğiniz?
Bir masada oturuyorsunuz, karşınızda babanız,sevgiliniz ve arkadaşınız oturuyor. Yemek yiyorsunuz ve yemek sırasında sohbet ortamı oluşuyor. Şimdi kendinizi iyi inceleyiniz, 3 tane kişiliğe bürüneceksiniz ve bunlardan hiçbirisi aslında kendiniz değil! Babanızla konuştuğunuz vakit
konuşmalarınız biraz daha değişecek fakat arkadaşınızla konuşurken dahada farklı bir kişilikle konuşacaksınız ve sevgilinizle konuşurken de tamamen farklı bir kişilik daha! Peki gerçek kişiliğiniz nerede? Siz kimsiniz? Bu 3 adet sahte kişilik nasıl oluşuyor?
Kontrol Altındayız!
Egomuz bizi kontrolüne aldı ve istediği şekilde kullanıyor. Kendi özümüzü kaybettik ve sahte kişiliklerle kendimizden tamamen uzaklaştık. Şimdiki görüntümüz fiziksel olarak bizi yansıtabilir, peki ruhsal olarak o kişi kendimiz miyiz? Yoksa kültürler,alışkanlıklar ve çevrenin bize katmış olduğu özelliklerle tamamen belli bir kalıba mı girdik?
Çevrenizi izleyin,herkes kendi kişiliğinin dışında hareket ediyor. Ego herkese bulaştı ve hızlıca yayılıyor. Kimse kendisi değil ve bu durumun farkında değiller. Ego durumu gülerek izliyor ve hızlıca genişliyor. Negatif güçler dünyanın her tarafını sardı. Basit insan kalıpları, acılar ve hayat koşulları Egoyu sürekli olarak güçlendirmeye devam ediyor.
Onun İstediği Senaryo Oynar!
Ego kontrolü ele aldıktan sonra istediği şekilde bizi yönetebilir. Bizim bu durumu anlamamız neredeyse imkansızdır. Sürekli olarak onun istediklerini yaparız,bu yüzden hep üzüntü ve acı olur. Çünkü mutlu olmamızı istemez,sadece bizden üzüntü bekler. Bu sayede Negatif enerji dünyaya yayılır ve çevremizde etkilenir. En basit örnekle; Sevdiğimiz bir kişinin başına kötü bir olay gelirse onunla birlikte bizde üzülürüz. Yani ufak bir negatif güç,milyonlarca kişiyi etkileyebilir. Olayı örneklerle anlatalım; Sevdiğiniz bir kız var, çok havalı bir kız ve bu kızı sizin ayarlamanız pek mümkün görünmüyor. Böyle bir durumda tamamen kızın hoşuna gidebilecek olan bir kişiliğe bürünüyorsunuz ve kendimizi tamamen farklı bir şekilde tanıtarak yakınlaşmaya çalışıyorsunuz. Bu yakınlaşmayı başarıp sevgili oldunuz diyelim fakat unuttuğunuz bir nokta var. Sevginin gücü Ego dan fazladır! Ego tamamen devre dışı olur ve gerçek kişiliğiniz ortaya çıkar ve ilişkiniz hemen bozulur. Çünkü siz kız’a tamamen farklı bir kişilikle yakınlaşmıştınız fakat işin içine sevgi girdi ve Ego piyasadan çekildi. Sonra ne olur? Sizin ilişkiniz bozulur bozulmaz Ego yine devreye girer, ve sizin üzülmeniz için milyonlarca neden sayabilir. Kafanızı karıştırır, senaryolar üretir ve sizin üzülmeniz için sürekli karşınıza kanıtlar sunar. Egonun elinde eğer bir koz varsa, bilin ki o koz’u oynayacaktır.
Egonun En Büyük Hazinesi
“Acı,pişmanlık,nefret ve intikam! Bu duyguları sana kim öğretti? Baksana arkana, o gülen adam kim! Sırrı duymadın mı? Halen mi değişen Bir şey yok… Gözünü kapat ve o içindeki adama ondan akıllı olduğunu söyle. Sana daha da fazlasınımı gönderiyor? Gülmeye devam et; Çünkü yenilen birisi asla gülmez! Sadece farkındayım, yıkılmadım der!” ECRAİL
Ego boş durmaz, onun için boşa geçen zaman yoktur. Sürekli olarak bizim üzülmemizi bekler. Bu yüzden en yüzük hazinesi pişmanlıklardır. Geçmişte olmuş biten olayları her zaman aklımıza gelmesini sağlar ve bizim olaylar karşısındaki tepkimizi bekler. Eğer üzülmezsek dahada ileri gider, kanıtlar sunar ve olaylarla desteklemeye çalışır. Onun başarısı bizim pişmanlık duymamız olacaktır. Bunun için her şeyi yapar. Hiç olmadık yerde aklımıza bir şey getirir ve uzaktan sırıtarak bizi izler. Oyuna geliriz fakat farkına varamayız. O kadar etkilidir ki, onun düşüncelerini kendi düşüncemiz sanarız ve onun düşünceleriyle hayatımıza yön veririz. Senaryoyu o yazar. Onun kuralları işler ve mutlu olmamız onun keyfine kalmıştır. Bazı durumlarda yaşadığımız mutluluk ise Vezire çıkacak olan piyonun, feda ettiği fili yerken duyulan mutluluk dan farkı yoktur..
“Geçmiş ve gelecek Tanrıyı bizim gözümüzden saklar; her ikisini de ateşe atıp yakın” Mevlana
Düşünelim geçmişimizi; O kadar büyük acılar var ki, her gün bunları düşünerek bile hayatımızı bitirebiliriz. Ama faydası ne? Bize ne çıkar sağlayacak? Hiçbir faydası yok. Sadece üzüntü ve hayal kırıklıkları. Peki biz ne diye geçmişi düşünüyoruz ki? İşte Ego burada bize bir gülücük gönderiyor. O bizim mutlu olmamızı istemiyor! O bizim geçmişten üzüntü duymamızı bu sayede beynimizi tamamen ele geçirmek istiyor. Zayıf ve çaresiz bir insan her zaman kolay teslim olur. Ego bu durumu biliyor. Geçmişi sürekli kullanıyor. Fakat biz, geçmişten üzüntü duymayı bırakırsak ve geçmişteki olayların bize hayat tecrübesi kazandırdığına ve bazı şeylerimi anlamamız da fayda sağladığını düşünürsek işte o zaman Ego kontrolü kaybedecektir. Çünkü siz artık özünüze dönüyorsunuz ve mantığınız devreye giriyor. Geçmişteki olaylara üzülerek fayda sağlayamıyazağınızı gördünüz. Mantığınız Egoyu bastırıyor. Ve içinizde bir rahatlama ve huzur hissediyorsunuz. Kendimizi üzmenin hiçbir mantığı olmadığını biliyorsunuz. Yaşam kısa, dünyada o kadar çok üzülecek şey var ki! Fakat bizim bu kadar zamanımız yok. Bizim amacımız geleceğe şekil vermek ve daha iyi bir yaşam için hazırlanmak. Ancak bu şekilde bir şeyleri düzenleyebiliyoruz. Farkına varın! Ego size gülüyor! Yem olmak istiyorsanız, bu sizin seçiminizde…
Bazen düşünüyoruz;Hayatın Amacı nedir? Niçin yaşıyoruz, biz niçin varız, öldükten sonra ne olacak? İşte tüm bu sorularının cevaplarını bu kitapda keşfetmenin olgunluğuna ulaşacağınızı düşünüyorum. Sadece olaylara dışarıdan bakın, ve mantığınızı kullanın. Emin olun başaracaksınız.
Tüm olayı baştan özetleyelim. Ego denilen bir varlık var ve bu varlık aslında bizden beslenen, fakat bize alakası olmayan bir varlık. O varlıkla, kendimizi sürekli karıştırıyoruz. Yani o kişiyi kendimiz sanıyoruz çünkü toplumdayken sürekli o varlığa bürünerek hareket ediyoruz, bu yüzden kendi özümüze bir türlü ulaşamıyoruz. Çevrenin etkisiyle o varlık sürekli güçleniyor. Maddi çıkarlar, kişisel faydalar gibi durumlar la o varlığa sürekli kapılarımızı açıyoruz. O kadar kontrolü sağlıyor ki, kendimizi o sanıyoruz. Dünyadaki herkes Egoya sürekli başvurduğundan herkes kendi özünden uzaklaşıyor. Ve toplumda sahte kişilikler meydana geliyor. Bu varlıklar ülkeleri yönetiyor, öğretmenlikler yapıyor hatta dini liderlikler yapıyorlar. Böyle bir toplumda barış ve huzur beklemek saçmalık olur. Saten göründüğü gibi huzur ve barış saten yok…
Devamı Forumda Mevcuttur.
Yazan:ECRAİL