Tabip Odası: Hekim az şikayeti ithal doktor için

[bluemoon24]

NTVMSNBC'nin sorularını yanıtlayan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, Akdağ'ın 2 yıl önce sarfettiği her tıp öğrencisine iş vermek zorunda değiliz sözlerini hatırlatarak bakanın kendiyle çeliştiğini söyledi. Demirdizen, Sağlık Bakanı'nın Akdağ'ın amacının yabancı sermayenin talebini karşılamak olduğunu belirtiyor.



Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'nin, Dünya Sağlık örgütü'nün Avrupa Bölgesi'ne bağlı 53 ülke içinde doktor başına düşen kişi sayısı sıralamasında 52'nci olduğunu söylemiş ve Avrupa ortalaması 100 bin kişiye 300 hekim; bizde 150. Bu durumda ne doktor hastayla gerektiği gibi ilgilenecek zaman bulabiliyor, ne de hasta gerektiğince ilgi görebiliyor sözleriyle hekim yetersizliği çekildiğini ifade etmişti.



İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, Sağlık Bakanı'nın, hekim sayısıyla ilgili çizdiği tablodaki sayıların doğru olduğunu ancak bakanın bu sayıları yanlış yorumladığını belirtiyor:



Bakanın Avrupa ülkeleri' yorumuyla yaptığı değerlendirme yanlıştır. Bunlar çoğu eski sosyalist ülkeler. Bakanın bahsettiği ülkelerde 300 ile 400 kişiye bir hekim düşüyor. Çünkü bu ülkelerde devlet, doktor yetiştirilmesine uzun yıllar büyük ağırlık vermişti. Ancak Batı Avrupa ülkelerinde, örneğin İngiltere'de 100 bin kişiye 200 doktor düşüyor. Türkiye'de ise aynı sayıda insana 150 doktor bakıyor. Yani fark iki katı değil. Bundan iki yıl önce aynı Sağlık Bakanı, Tıp fakültelerinden mezun olan herkesi istihdam edemiyoruz. Bu sayılar fazla, herkese iş vermek zorunda değiliz' demişti. Şimdi ise Yanlış hesap yapmışız, ülkemizde yeterince doktor bulunmuyor' diyor.



AKP'NİN ÇABASI SAĞLIK HİZMETİNİ PİYASALAŞTIRMAK

Bakan Akdağ'ın hekim sayısının azlığından şikayet etmesinin ardında yabancı sermayenin bu yöndeki talebinin karşılanması olduğunu öne süren Demirdizen AKP iktidarı özel sektöre bugüne kadar görülmemiş şekilde kaynak aktardı. Son bir kaç yıl içinde İstanbul'da özel hastane sayısında büyük artış görüyoruz. Buraların da tabiiki hekime ihtiyacı var. 3-4 yıllık sürece baktığımız zaman, özellikle uzman hekimler özel hastanelerde istihdam edildiler. İlk defa, özel hastanelerde istihdam edilen uzman hekim sayısı, kamuda istihdam edilen uzman hekim sayısından fazla dedi.



Demirdizen,Türkiyede yabancı kuruluşlar yatırım yapmak istiyorlar ve kendi kadrolarını getirmek istiyorlar, Bakan bu yüzden yabancı hekimlerin çalışmasına izin vermek istiyor. AKP iktidarı sağlık hizmetini piyasalaştırmak istiyor. Sağlık Bakanı ne yazık ki uluslararası sermaye kuruluşlarının beklentilerine öncelik veriyor diye konuştu.



BAKAN öĞRENCİ SAYISINI ÇARPITIYOR

Hüseyin Demirdizen, Bakan Akdağ'ın Sorunumuz tıp eğitiminde. Türkiye'de tıpta öğretim üyesi açısından sorunumuz yok, sorun öğrenci sayısında. Almanya'da bir öğretim üyesine 22 öğrenci, Fransa'da 12 öğrenci düşüyor. Türkiye'de bir öğretim üyesine 3.6 öğrenci düşüyor. Yani öğretmen çok, öğrenci yok. sözlerinin de çarpıtma olduğunu belirtiyor. Demirdizen Bakan, bizdeki tıp fakültelerinde öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının da çok az olduğunu açıklıyor ancak bence bu da bir çarpıtma. Bakan önce doktor ve öğrencilerin koşullarını düzeltmeli. dedi.



GENEL SAĞLIK SİGORTASI HAZIRLIĞI

Hüseyin Demirdizen, hükümetin uygulamaya koymak istediği Genel Sağlık Sigortası hazırlığını ise faydalı bulmadığı belirtti.



Boğaziçi üniversitesinin, Genel Sağlık Sigortasıyla ilgili gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarının uygulanması düşünülen sistemin Türkiye için zararlı olacağını ortaya koyduğunu aktaran Demirdizen sigorta primleriyle ilgili yürütülecek böyle bir sistemin uygulanabilir olmadığını şu örnekle anlatıyor: Boğaziçi üniversitesi Genel Sağlık Sigortası hakkında bir araştırma yaptı. örnek olarak Adıyaman'ı aldı ve bugünün toplumsal koşullarında bir genel sağlık sigortası uygulansa, durum ne olur sorusunu işledi. Araştırmanın sonucu şu: Yüksek işsizlik, ödeme gücü eksikliği, yoksullukla birlikte genel sağlık sigortası uygulanacak olursa o bölge insanının yüzde 33'ü sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor.



Yani ortaya şu çıkıyor; sigorta primlerinin üzerinden oluşturulacak bir fonla yürütülecek sağlık hizmeti, nüfusun önemli bir kısmını sağlık hizmeti almasını engeller. Hükümet sağlık hizmetlerini bir paketin içine koymaya çalışıyor ve hizmetin tamamını değil asgarisini uygulamak istiyor. Oysa katkı payları primlere yetmiyor. Krizler ve yoksulluk nedeniyle primler düzenli ödenemiyor. Yani şimdiki sistemden kesinlikle daha iyi olmayacak. AKP popüler bir dil kullanıyor ve sistem herkesi kapsıyor' diyor ama önerdiği modelin bunların hiçbirini kapsayamayacağı apaçık ortada dedi.