Her bitkisel ürün, her kansere iyi gelmiyor

[bluemoon24]

İzmir'de Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Canfeza Sezgin, seçilmiş bitkisel ürünlerin kanser tedavisinde tamamlayıcı olarak kullanılabildiğini, ancak kullanımda ciddi yanlışlıklar yapıldığını söyledi. Bitkisel ürünlerin yan etkileri olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Doç. Dr. Sezgin, örneğin meyankökü tansiyon ve kan şekerinde yükselmelere, ökseotu tansiyon düşüklüğüne, ısırgan otu alerjik reaksiyonlara ve karaciğer foksiyonlarında bozulmaya neden olabiliyor. Hastalarımız sağdan soldan ne duyarsa onu kullanmaya çalışıyor. Oysa her kanser türünde farklı bitkisel ürünler etkinlik gösterebiliyor dedi. </b />Ege üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi, İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Canfeza Sezgin, kanser hastalarında en önemli tamamlayıcı tedavilerin başında bitkisel ürünlerin geldiğini söyledi. Ancak bu tedavinin ehil olmayan kişiler tarafından rahatlıkla gelişigüzel uygulanabildiğini, bunun da hastalar için tehlike yarattığını kaydeden Doç. Dr. Sezgin, şunları söyledi:Kontrolsüz kullanım ile karaciğer, böbrek yetmezliği, ilaçların beklenmedik yan etkilerinin görülmesi, kanserin tedavisinin geciktirilmesi ve ölüm gibi olumsuzluklarla karşılaşıyoruz. Birçok gelişmiş ülkede bitkisel ürünler bilimsel temellere uygun bir şekilde ve bilimsel tıbbın yanında tamamlayıcı olarak kullanılıyor. Hastaların bilmesi gereken en önemli nokta aynı anda birçok bitkisel ürün kullanılmasının yanlışlığıdır. Genellikle ilaç etkileşiminin ve yan etkilerin az olması için birkaç bitkisel ürünü kullanmayı tercih ediyorum. Bitkisel ürünlerin yan etkilerinin olduğunu unutmamalıyız. </b />Kullanırken dikkat </b />Meyankökünün tansiyon ve kan şekerinde yükselmelere, ökseotunun tansiyon düşüklüğüne yol açtığını vurgulayan Doç. Dr. Sezgin, sarı kantaronun güneşe hassasiyete ve ilaçların etkisinde bozulmaya, ısırgan otunun alerjik reaksiyonlara ve karaciğer foksiyonlarında bozulmaya neden olduğunu kaydetti. Doç. Dr. Sezgin, her kanser türünde farklı bitkisel ürünlerin etkinlik gösterebildiğini belirterek, şöyle konuştu:örneğin meme kanserli hastaların çoğunda soya ürünleri ile devedikeni kullanılmamasını, ilaç kullananların sarı kantaron kullanmamalarını, kan kanseri olan hastaların ekinezya ve ökseotu gibi ürünleri kullanmamasını öneriyorum. Çünkü sakıncaları olduğunu biliyoruz. Ayrıca bazı ürünlerin ham bitki olarak kullanılmaması da gerekiyor. örneğin basında sıkça söz edilen zerdeçalın ağız yoluyla emilinin az olması nedeni ile kullanımının pek yararı yoktur. Yurt dışında emilimini arttıran maddelerle birlikte özel olarak hazırlanmış ekstraktlar bulunmaktadır. Bu ürünler tercih edilebilir. Yeşil çayın kansere karşı etkinlik gösterebilmesi için günde 10 bardaktan fazla yeşil çay içilmesi gerektiği hesaplanmıştır. Bu da hem şekil, hem de yan etki açısından mümkün değildir. Onun yerine daha konsantre ekstraktlarının kullanılması yararlı olabilir. Bir de kansere karşı koruyucu dozlar ile kanser tedavisinde destekleyici ürün dozlarının arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Tabii ki kanser tedavisinde destekleyici ürün olarak kullanıldığında dozları daha yüksektir. Bu nedenle yan etkilerin de takibi gereklidir. </b />'Deneylerimde gördüm' </b />Çalışmaların, sigarayı bırakamayan tiryakilerin günde 3 fincan yeşil çay içmesinin, akciğer kanseri riskini azalttığını gösterdiğini belirten Doç. Dr. Sezgin, şunları söyledi: Ama kanser tedavisinde yardımcı olabilecek dozlarının daha yüksek olması gerektiği bilim adamları tarafından ileri sürülmektedir. Bugüne kadar edindiğim tecrübe seçilmiş bitkisel ürünlerin kanser tedavisinde yararlı olabileceğini gösterdi. örneğin tamamlayıcı tedavilerle bazı hastaların hastalığında gerileme, kanser ile ilişkili kan tahlillerinde düzelmeler elde ettim. Prostat büyümesi ile ilişkili yakınmaların fitoterapi ile düzeldiğini gördüm. Fakat fitoterapinin tıbbi tedavi olduğunu ve takip gerektirdiğini asla unutmamalıyız. Bazı bitkisel ürünler kemoterapi ile birlikte güvenle kullanılabilirken, bazı bitkisel ürünler ise tıbbi tedaviler kesildikten sonra kullanılabilmektedir. Hastalarımız bu konulara dikkat etmeli. Hastalar, mucizenin başka yerde değil, kendilerinde olduğunu unutmasınlar. İç dünyaları ile barışık, inançlı ve pozitif olmaya çalışsınlar.