Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Fark yüzde 20 değil yüzde 110 olsun Doç. Dr. Paşa Göktaş, Tıp Laboratuvarları Birliği Derneği adına yaptığı açıklamada, hastalardan alınacak fark ücretinin yüzde 20 ile sınırlanmasının yanlış olduğunu, farkın en az yüzde 110 olması gerektiğini savundu
Tıp Laboratuvarları Birliği Derneği adına açıklama yapan Doç. Dr. Paşa Göktaş, özel sağlık kuruluşlarına en fazla yüzde 20 oranında fark ücreti alma sınırlaması getiren kanun tasarısına değinerek, özel-kamu maliyet farkının yüzde 20 olamayacağını kaydetti. Doç. Dr. Paşa Göktaş, özel sağlık kuruşları ile kamu sağlık kuruluşları arasında yüzde 20 maliyet farkı olduğu bildirildi. Bu tamamıyla yanlış. Bizim yaptığımız çalışmada, bu fark laboratuvarlar için yüzde 110 olarak çıktı. Diğer kuruluşlarda da en az bu kadardır. Çünkü sadece personel giderleri yüzde 30-60 arasında değişiyor. Personel, kira ve vergi giderleri yüzde 50'yi geçiyor. Kamu kuruluşları, bu giderlerden muaf durumdalar dedi. Göktaş, bu oranın yüzde 110'un altına düşmemesi gerektiğini ya da kamu kuruluşlarına sağlanan subvansiyonların kaldırılarak, iki sektör arasında eşitlik sağlanması gerektiğini ifade etti.
Tıp Laboratuvarları Birliği Derneği adına yaptığı açıklamada Doç. Dr. Göktaş, Genel Sağlık Sigortası'nın başlangıç amacından uzaklaşmış göründüğünü söyledi. Göktaş, GSS'nin amacı, her vatandaşın istediği hekime ve istediği sağlık kuruluşuna başvurabilmesinin sağlanmasıydı. Ancak şu anda gelinen noktada, tekrar 3-5 yıl öncesine dönülecekmiş gibi bir durumdayız. Getirilmesi düşünülen düzenlemelerle, vatandaşlar yine devlet hastanelerine mahkum ediliyor dedi.
Zincir hastaneler baskı yapıyor
Avrupa'da birçok ülkede sağlık hizmeti sunumunun yüzde 20'sinin kamu, yüzde 80'inin özel sektör kuruluşları tarafından yapıldığını belirten Göktaş, Türkiye'de de bu orana doğru dönüşüm yapmanın akılcı olacağını iddia etti. Göktaş, şunları dile getirdi:
Son dönemde, özellikle hastane türü işletmeler destekleniyor. Hastanelere alabildiğine destek sağlanırken, ayaktan tanı ve tedavi kuruluşları olan muayenehaneler, poliklinikler, tıp merkezleri ve laboratuvarların önü kesilmeye, sistemden kaldırılmaya çalışılıyor.
Bu politika son derece yanlış. Avrupa'da özel hastanelerin sistemdeki yeri çok sınırlı. Çünkü hastaneler, oldukça pahalı işletmelerdir. Bu nedenle birçok batı ülkesinde, hastaneler değil, poliklinik ve laboratuvar tarzındaki ayaktan tanı ve tedavi kuruluşları destekleniyor. Hastaların, gideri daha düşük, erişimi daha kolay, organizasyonu da daha düşük maliyetli ve kolay olan ayaktan sağlık kuruluşları yerine, maliyeti daha yüksek ve işletmesi de daha zor olan hastanelerden geçirilmesi, akılcı bir uygulama değildir. Türkiye'de böyle bir yol izleniyor. Bunun nedenini açıklamak oldukça zor görünüyor. Gözlemciler, alınan bu kararların, zincir oluşturmaya başlayan hastane lobisinin baskısıyla alındığını belirtiyorlar.
Türkiye, pahalı olan hastane işletmeciliğini değil, daha ekonomik olan, ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarını desteklemedikçe, sağlık giderleri azalmayacak, artmaya devam edecektir.
özelde sevk zinciri tersine işliyor
Doç. Dr. Paşa Göktaş, sevk zinciri uygulamasının özel sektörde tersine işlediğini belirterek, 1. ve 2. basamak kuruluşlar olan muayenehaneler, poliklinikler ve laboratuvarlarla sözleşme yapılmadığına dikkat çekti.
Sağlık Bakanlığının getirmek istediği tam gün çalışma, muayenehanelerin kapatılmaya zorlanması, fark ücretinin kısılması gibi uygulamaların ekonomik temeli bulunmadığını dile getiren Göktaş, Maalesef, sağlığı yönetenlerin işletmecilik ufukları son derecede dar ve yetersiz görünüyor. İyi niyetleri var, ancak işletmecilik özellikleri yok. Bu nedenle de birçok uygulama, zorlamaya dönüşüyor ve kaçınılmaz olarak da duvara çarparak başarısızlığa dönüşmekten kurtulamayacak dedi.
Vatandaş giderleri katılmalı
Doç. Dr. Paşa Göktaş, sağlığı yönetenlerin, tüm giderleri SGK'nın ve Maliye'nin üstlenmesini istediğini ancak bunun mümkün olmadığını söyledi. Göktaş şunları ifade etti:
Avrupa ülkelerinin çoğunda da hastalar giderek daha fazla katılım payı ödüyorlar. Birçok işlem de kapsam dışında tutuluyor. Ayrıca, çoğu ülkede, toplumun büyük çoğunluğu, aynı zamanda bir özel sağlık sigortasına da sahip. örneğin Fransa'da vatandaşların yüzde 70'ten fazlasının, yılda 500 avro civarında ödeyerek, ayrıca bir de özel sigorta yaptırdıkları belirtiliyor. Herhangi bir sağlık harcamasında, giderlerin yüzde 70'ini zorunlu sigorta (bizdeki SGK), yüzde 30'unu özel sigorta, yüzde 1-10 arasında da ayrıca kişi tekrar katılarak ödeme yapıyor. Bizdeki gibi SGK'nın her şeyi üstlendiği bir sistem yok.
Lobi yapanlar iyi fiyat almış
Göktaş, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) listesindeki hizmet bedelleri birim fiyatlarının son derecede adaletsiz olduğunu ancak, bu fiyatları belirleyen yetkililere yakın olan ve etkili lobi faaliyeti yürüten bazı bölümlerin hizmetlerine iyi fiyatlar aldıklarını ileri sürdü. Göktaş, örneğin, göz, üroloji, kalp cerrahisi gibi bazı bölümlerin işlemlerine iyi fiyat verildiği söyleniyor. Laboratuvar test birim fiyatları ise yerlerde sürünüyor. Bölümler arasında büyük adaletsizlikler var. Bölümler arasıdaki adaletsizlik giderilmeli. Bir bölümün emeği diğer bölüme aktarılmamalı. Gerçekçi bir fiyat listesi düzenlenmeli diye konuştu.
Doç. Dr. Paşa Göktaş, yapılması gerekenleri şöyle anlattı:
GSS'nin amacına tekrar dönülmeli. Her vatandaşın, istediği hekime ve istediği sağlık kuruluşuna başvurusuna olanak sağlayacak şekilde, standarda uyan tüm muayenehane, poliklinik, tıp merkezi, laboratuvar ve hastanelerle sözleşme yapılmalı.
Taslağın ilk şeklinde yer alan, Eğer vatandaş sözleşmesiz sağlık kuruluşuna başvurursa, ödemenin yüzde 70'i karşılanır' ibaresi korunmalı. Kurumlar arasında bu derecede ayrımcılık yapılmamalı.
GSS, yalnızca hastaneleri destekleyen bir sistem olmamalı. Aksine, gideri daha düşük olan ve hasta başı maliyetleri düşük olan, ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarını desteklemeli. Bu nedenle SGK, muayenehaneler, poliklinikler ve laboratuvarlarla sözleşme yapmalı.
özel kuruluşların fark almaları kaçınılmazdır. Farklara sınır getirilmemeli. Vatandaş istediği yere başvurabilmeli, isterse bu farkı ödemeli.
Tamamlayıcı sigorta mutlaka kabul edilmeli ve özel sağlık sigortacılığı teşvik edilmelidir.
STK'lar da tepkili
Sosyal Güvenlik Reformu adı altında yapılan yasa ve düzenlemelere karşı çıkan 14 emek ve meslek örgütü, İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıda bir araya geldi. Toplantının açılışında Marmara üniversitesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Güzel, sosyal güvenlik düzenlemelerine ilişkin bir sunum yaptı. Sosyal Güvenlik Reformu'nun diğer yasal düzenlemelere hiç benzemediğini vurgulayan Güzel, diğer düzenlemelerin toplumun belli kesimlerini ilgilendirdiğini, sosyal güvenliğin ise toplumun bütününün sağlığını, emekliliğini ilgilendiren bir konu olduğunu kaydetti. Türkiye'deki sosyal güvenlik sisteminin, diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak hiçbir zaman bir devlet politikasına dönüşemediğini belirten Güzel, devletin sosyal güvenliğe sahip çıkmadığını, sosyal devlet anlayışının da kağıt üzerinde kaldığını savundu.
Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç ise, sosyal güvenlikte yapılmak istenen düzenlemelerin çalışanların, emeğiyle geçinenlerin haklarını daha da geriye götürdüğünü savunarak, Çalışanların, emekten yana olan tüm kesimlerin hak ve çıkarlarını daha geriye düşüren bu düzenlemeleri içimize sindiremeyeceğimizi ifade etmek isterim dedi. Artık tartışma zamanının geride kaldığını, esas olanın bundan sonra neler yapılacağının, bu düzenlemelerin nasıl önleneceğinin tespit edilmesi olduğunu ifade eden Kılıç, Bu yasa 2008'de çıksa da, uygulamaya koyamayacaklardır dedi.
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise, sanal bir yasayla toplumun aldatıldığını belirterek, kendilerinden görüş alındığını, ancak bunların dikkate alınmadan yasaların çıkartıldığını söyledi. Söz konusu düzenlemenin emekliliği ortadan kaldırdığını, sağlık hizmetlerini paralı hale getirdiğini, sosyal devletin gereklerini ortadan kaldırdığını ve bunların sermaye tekellerine emanet edildiğini iddia eden Çelebi, Topu taca atmamalıyız. Meslek örgütleri ve sendikalar olarak işi milletvekillerine emanet etmeden, tepkimizi Ankara'da meydanlarda vermeliyiz dedi.
KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul da, yasanın tümüyle geri çekilmesi gerektiğini belirterek, memurlar olarak ayrıcalıklı olma talepleri olmadığını söyledi. Tombul, İstediğimiz, tüm emeği ile geçinenlerin üst düzeyde norm ve standart birliğinin sağlanmasıdır dedi. Tombul, 12 Aralık'ta alanlara çıkalım ve 'Bize rağmen bu yasayı çıkaramazsınız' diyelim dedi.
Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Celal Korkut Yıldırım da, Ben yaptım oldu anlayışının bir kez daha yaşandığını öne sürerek, Bütün halkımızın geleceğini ve devletimizin özelliğini belirleyecek olan bir yasaya karşı, tarihsel sorumluluğumuzun gereğini yapmak için buradayız. Buradaki duruşumuz ve bundan sonra izleyeceğimiz yol, devletin toplum için mi var olduğu anlayışından, hangisinin egemen olacağını ve bu sürecin nereye varacağını gösterecektir dedi.
Diş hekimlerinden reform eleştirisi
Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) Genel Başkanı Celal Korkut Yıldırım, böylesine önemli bir Yasa'nın oluşturulması sürecinde meslek kuruluşlarının çağrılmamasının, Yasa Tasarısı'nın toplum tarafından kabullenilmesi noktasında ciddi sıkıntılar çıkacağının ön habercisi olduğunu savunarak, Böylesine halkın ve ülkenin geleceğini çok yakından ilgilendiren bir konunun muhataplarıyla paylaşılması gerekirdi. Ama bu yapılmıyor, Türkiye'de böyle bir siyaset kültürü yok dedi.
70 milyonun geleceğine yönelik bir düzenlemenin söz konusu olduğunu belirten Yıldırım, Yasa eğer görüş alınmadan çıkarsa toplumun ve Türkiye'nin neler kaybedeceğinin yaşanarak görüleceğini söyledi.
Sosyal güvenlikle ilgili harcamaların kontrol edilmesi ve açık vermeden sistemin sürmesinin bir gerçeklik olduğunu da ifade eden Yıldırım, Ama bu gerçekliği yerine getirirken de yapılması gerekli olan adil bir sistemin kurulmasını sağlamaktır. Şu andaki Yasa Tasarısı böylesine adil ve hakkaniyetli bir çözüm yolu önermiyor. Mağdur olanları daha fazla mağdur eden, toplumsal kesimler arasında farklı statüler düzenleyen, norm ve standartlar birliğini ayrılıklar üzerine kurgulayan bir yaklaşımı var diye konuştu.
Diş hekimliği hizmetleri tıp hizmetlerinde olduğu gibi, sadece ve sadece özel hastanelerdeki diş hekimlerinden alınacak şeklinde söylentiler bulunduğunu ifade eden Yıldırım, böylesi bir düzenlemenin diş hekimliği hizmetleriyle ilgili ciddi sorunların yaşanacağı bir düzenleme olacağını ileri sürdü. Dünyanın hiçbir ülkesinde diş hekimliği hizmetlerinde sadece ve sadece özel hastanelerdeki diş hekimlerini sistem içine alan bir organizasyon olmadığını işaret eden Yıldırım, Dünyanın tüm ülkelerinde diş hekimliği hizmetleri bireysel olarak yani muayenehanecilik temeli üzerinde örgütlenmiş olan yapılardır. Eğer siyasi iktidar diş hekimliği hizmetlerini topluma vermeyi düşünüyorsa muayenehaneleri dışlayarak diş hekimliği hizmetlerini vermesi mümkün değildir. Bu konuda atacağı bir olumsuz adımın ne hakkaniyetli bir tarafı vardır, ne ahlaki bir tarafı vardır, ne de bilimsel bir tarafı vardır. Bizim diş hekimliği hizmetleriyle ilgili en büyük endişemiz budur diye konuştu.Kaynak:Medmagazin Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |