Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Çocuklarda Sorma-Bilme Dürtüsü ve Girişim Duygusu Nasıl Yok Edilir? Sorma-bilme dürtüsü (curiosity) küçük, narin bir bitki gibidir; bu bitkinin en önemli gereksinimi uyaranlar ve özgürlüktür. Einstein
Eski Yunan filozoflarından günümüzün bilim insanlarına dek uzayan çağlar boyunca sorma-bilme dürtüsü (tecessüs, merak, curiosity) doğayı anlamada, doğayla savaşımda, bilimin ve bilimsel düşüncenin gelişmesinde başta gelen itici güç olarak bilinmiştir. Yirminci Yüzyılın ortalarında yapılan araştırmalar insandaki sorma-bilme güdüsünün biyolojik temelli bir dürtü olduğu görüşünü yaygınlaştırmıştır. Çocuğun sorma-bilme dürtüsünü kamçılayan uyaranlar onun dikkat, algılama, bilinmeyeni bilme, sorun çözme gibi bilişsel işlevlerinin gelişmesini sağlayarak büyümenin ve öğrenmenin önemli besi kaynağı olmaktadır. Sorma-bilme dürtüsünün temelinde, büyük oranda, insanoğlunun evrimsel-kalıtımsal gelişme, değişme gizilgücü yatmaktadır.
Geçmişte ve günümüzde ülkemiz insanlarında sorma-bilme dürtüsünün ne denli eksik olduğunu gösteren sayısız örnekler verilebilir. Bu toplumda bilimin gelişmemesi, yaygınlaşmaması önemli oranda bireylerde sorma-bilme dürtüsünün eksikliğine bağlıdır. Bu eksikliğin kaynaklarını incelemek gerekir. Bu konuşmamda, ülkemizde sorma-bilme dürtüsünün çok kısıtlı oluşunun kökenlerini sorgulamaya çalışacağım.
Çocukta sorma-bilme dürtüsünün kökenleri:
- Evrimsel-kalıtımsal gelişmeye bağlı içkökenli (endojen) tanıma, bilme, bulma gereksinimi ve buna bağlı davranışlar. Daha bebeklik çağında yeni şeylere ilgi ile bakma, ağzına götürerek tanıma davranışları.
-
- Eşeysel ayrılıkların algılanmasına bağlı sorular ve bunların genelleşmesi.
Sorma-bilme dürtüsünün önemli bir kaynağı, özellikle psikanalitik kuramın üzerinde durduğu ve işlediği bir konu olup, çocukta eşeysel ayrılıkların keşfi ile ilgilidir. Yaklaşık 2 ½-3 yaşlarında çocuk eşeylik organlarındaki ayrılıkları algılayarak cinsel konulara büyük bir ilgi geliştirmeye başlar ve bu ilgi 6-7 yaşlarına dek giderek artar.
Bu evrede erkek cinsel organına bağlanan önem, kızların imrenme duygusu, erkek çocuklarda iğdişlik korkuları, öedipal çatışma sorunları yoğunlaşır. Bu evrede çocuk cinselliği yeni bir boyut kazanır; çocuğun bağlanmaları artık eşeysel anlam da yüklenir. Ana ya da baba ile özdeşim yaparak çocuk benliği gelişir, üstbenlik (vicdan) oluşmaya başlar. Çocuk, içinde bulunduğu toplumun rollerine, işlevlerine, kurallarına göre davranmaya; o toplum için geçerli araç-gereci kullanmaya yönelir. Çocukta giderek törel sorumluluk duygusu oluşur.
Çocuğun ruhsal-toplumsal gelişiminin bu evresinde, cinsel konulara dalması, bitmek bilmez bir sorma ve bilme tutkusunun ortaya çıkması, anne ya da baba yerine geçmeye özenmesi, bu doğrultuda emeller beslemesi, babayla özdeşim yapmağa başlaması girişim duygusunun (sense of initiative) öncüleridir. Girişim duygusu ile sorma-bilme dürtüsü birbirinden ayrılamayan iki kardeş gibidir. Bu çocukluk döneminin güçlü bir güdüsü olan sorma-bilme dürtüsünü ve yanı sıra gelişmekte olan girişim ve becerme yetilerini köstekleyen, körelten ya da söndüren duygular utanç ve ayıplanma, suçluluk duygusu ve cezalandırılma korkusudur.
İşte bu evrede toplumumuzda geleneksel, yarı geleneksel kesimlerde daha yoğun olmak üzere çok yaygın olan bir takım gelenekler ve tutumlar çocuklarda cinsel benlik duygusunun çok erken yaşta ayrışmasına yol açmaktadır. Erkek çocukların büyük bir kesiminin, iğdişlik korkularının yoğun olarak yaşandığı 4-8 yaşları arasında sünnet edilmesi ve kız çocukların buna tanık olmaları konuya ayrı bir anlam kazandırmaktadır. Bu yaşlarda uygulanan birçok korkutmalar ve baskı yöntemleri de çocuklarda sorma-bilme dürtüsünü ve girişim duygusunu söndürebilecek, yok edebilecek niteliktedir.
Bunlar şu ana başlıklar altında sıralanabilir. - Cinselliğe ilişkin sorulara karşı ayıplayıcı, suçlayıcı, korkutucu tutumlar- Sıklıkla sen çocuksun sonra öğrenirsin türünden kısa kestirmeler - Çocuğun atılgan devingenliğine karşı çeşitli cezalar, korkutmalar, çocuğun şaka olarak algılamadığı iğdiş etme tehditleri (tutun şunun çükünü keselim gibi). Sünnet olayının kendisi. - Dinsel, yarı dinsel korkutmalar (Allah çarpar, cin çarpar, öcü, şeytan ve birçok ürkütücü soyut kavram. özellikle alışılmış yaşam yerinin dışına çıkmaya ya da yeni bir şeyi, yeri keşfetmeğe karşı olan korkutmalarla çocuğun çevresinin çapını genişletmesinin önlenmesi.- Yetke nesnelerine karşı korku aşılayıcı tutumlar. Baba korkusu, üst korkusu, devlet korkusu, Allah korkusu.- Çocukta benliğin özerkliğine dayanan içsel yargılama dizgesi olan bir vicdan yapısı (süperego) yerine, dışardan gelecek cezaya, korkuya dayanan dışa bağımlı bir vicdan yapısının oluşması.
Tanımladığım bu kısıtlayıcı baskılarla birlikte, - evreni ve insanı soruşturmayan,- insanın araştırıcı yönünü sınırlayan, - sorgulamadan kul olma duygusunu aşılayan, - yalnızca duygusal bir inanmaya değer veren ve anlamanın önemini yadsıyan, - boş inançlarla saptırılmış olan dinsel eğitim ve uygulamaların yaygınlığı ve egemenliği de özerk, özgür düşünmenin toplumsal bir değer olarak yerleşmesini, köklü bir kişilik özelliği olmasını önlemektedir. Çağdaş eğitim sorma-bilme dürtüsünü ve buna dayalı araştırıcılığı desteklemek, geliştirmek amacını gütmektedir. ülkemizde, geleneksel kesimden çağdaş kesime doğru giderek azalsa bile, hem ailede hem okulda, çocuğa özgür ve özerk öğrenme, düşünme yetisini aşılamayan, özerk kimlik gelişimini desteklemeyen, sorgulamadan öğrenmeye dayanan yetkeci bir eğitim dizgesinin egemen olduğu görülmektedir. Talim-terbiyeciler ve eğitimciler entelektüel olarak ezberci ve yetkeci eğitimin sakıncalarını biliyorlar, ama bu eğitimin çarkından ne kendileri, ne kendilerinden sonra gelen kuşaklar kurtulamıyorlar. Eğitimdeki politikayı belirleyen yetkili kişilerin yakınmalarına karşın günümüze dek eğitimde belirgin bir değişimin başarılamamasını ancak çocuğun okul öncesi dönemdeki kişiliğini belirleyen uygulamalarla açıklayabiliriz.
Sonuç, ülkenin en zeki ve çalışkan gençlerini toplayan en seçkin üniversitelerde bile çoğunluğu soru sormayan, sınav korkusunun dışında özerk öğrenme ilgisi taşımayan, derslerde ve kitaplarda verilen bilgileri kendi özerk eleştiri, tartışma süzgecinden geçirmeyen, ezberci, aktarmacı, bir öğrenci ve öğretici topluluğunun oluşmasıdır.
Bilim kuruluşlarımızda araştırmacılığın düşük oluşunun nedenlerini eğitimdeki bozuk düzene, laboratuar olanaklarının azlığına, parasızlığa, yeterince rehberlik olmayışına vb bağlamakla bir yere varmadığımızı görmeliyiz. Sorma-bilme dürtüsünün çocukluktaki serüvenine ve bu dürtünün toplumuzda nasıl söndürüldüğü konularına yönelmezsek sanırım araştırıcı azlığından daha uzun süre yakınmayı sürdüreceğiz.Prof. Dr. M. Orhan öztürk3-5 yaşları arasında hızla gelişen devinim dizgesi, konuşma ve bilişsel yetileri ile çevreyi genişletmeye, keşfetmeye, bilmeye yönelik sorular ve devinimler. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |