100 bin kişiye bir psikiyatr

[bluemoon24]

Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Şahika Yüksel, ''TBMM'den bir an önce Ruh Sağlığı Yasası'nın çıkmasını bekliyoruz'' dedi.



10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla Türkiye Ruh Sağlığı Platformu üyelerince bir basın toplantısı düzenlendi.



Toplantıda platform adına konuşan Prof. Dr. Yüksel, ruh sağlığı yasasının Malezya ve Ruanda'da olduğunu, ancak Türkiye'de hala yasanın çıkarılmadığını söyledi.



TBMM'deki milletvekillerine birer mektup gönderdiklerini ve taleplerini ilettiklerini anlatan Yüksel, ''TBMM'den bir an önce Ruh Sağlığı Yasası'nın çıkmasını bekliyoruz'' diye konuştu.



Yüksel, her yıl gün dolayısıyla bir ana konu belirlendiğini, bu yılın konusunun ise ''Değişen Dünyada Ruh Sağlığı: Kültür ve Çeşitliliğin Etkileri'' olduğunu dile getirdi.



Türkiye Nöropsikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Peykan Gökalp de, Ruh Sağlığı Yasası'nın hasta, hekim, ruh sağlığı profesyonellerinin hak ve yetki çerçevelerinin düzenlenmesi açısından önemli olduğunu kaydetti.



Türkiye'de göç ve kültür çeşitliliğinin ruh sağlığına etkilerine de işaret eden Gökalp, 2000 yılı nüfus sayımına göre Türkiye'de ülke nüfusunun yüzde 7'sinin ülke içinde yer değiştirdiğini, nüfusun binde 3'ünün de dış ülkelerden Türkiye'ye göç ettiğinin görüldüğünü söyledi.



Gökalp, göçmek zorunda kalanların yaşadığı ruhsal sorunların boyutlarının büyüklüğüne de dikkat çekti.



Hasta yakını Nilüfer Girgin de ruh sağlığı sorunu olanların dışlanmaması ve haklarının da ciddiye alınması gerektiğini ifade ederek, Ruh Sağlığı Yasası'nın en geç 2008 yılı içerisinde çıkarılmasını beklediklerini anlattı.



Girgin, ruh sağlığı bozuk olan insanların belli bir tedavi sürecinden sonra hastaneden çıkarıldıklarını ve aileleriyle başbaşa bırakıldıklarını dile getirerek, Türkiye'de 800 bin civarında sadece şizofreni hastası olduğunu ve aileleriyle birlikte 2-3 milyonluk bir nüfusu bu konunun ilgilendirdiğini, yasaya da acilen ihtiyaç olduğunu ifade etti.



100 bin kişiye bir psikiyatr



İstanbul Psikoloji Derneği Şube Başkanı Ayla Dönmez de şiddetin ve istismarın yoğun bir şekilde yaşandığı dünyada, ruh sağlığının pek çok tehlikeyle karşı karşıya bulunduğunu, sağlıklı bir toplum için Ruh Sağlığı Yasası'nın bir an önce çıkarılması gerektiğini kaydetti.



Dönmez, Sağlık Bakanlığının verilerine göre, Türkiye'de 100 bin kişiye bir psikiyatr, bir psikolog ve bir sosyal hizmet uzmanı düştüğünü dile getirdi.



Psikiyatri Hemşireleri Derneği Başkanı Nurhan Eren de Türkiye'de psikiyatri alanında 1000 kadar hemşire çalıştığını ve bunların sadece 250-300'ünün psikiyatri alanında uzmanlaşmış olduğunu, bu alandaki hemşire sayısının artırılması gereğine dikkat çekti.



Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği temsilcisi Prof. Dr. ümran Tüzün de, çocuk ve gençlik ruh sağlığı alanında sadece 160 uzman bulunduğunu ifade ederek, Türkiye'de nüfusun 5'te 2'sinin 18 yaşın altında olduğunu kaydetti.



Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan platform üyelerinden Prof. Dr. Peykan Gökalp, ''Bireyler bu toplum içinde ruh sağlığını nasıl koruyabilir?'' sorusu üzerine, toplumun ruh sağlığını bozan önemli unsurların var olduğunu, toplumda şiddetin ve diyaloğun olmamasının, bireyler arasında ve toplumlar arasında ön yargıların bulunmasının çatışmaları körüklediğini anlattı.



Sokakta da tolerans eksikliğinin insanların kolayca birbirleriyle kavgaya karışmasına neden olabildiğini kaydeden Gökalp, bireylerin özellikle aile içinde kendilerini yeterince ifade edebilmelerinin, ruh sağlığının korunmasındaki önemini de vurguladı.



ŞEHİT HABERLERİ



Son dönemde artan askerlerin şehit edilmelerine ilişkin haberlerin toplumu nasıl etkilediğinin sorulması üzerine Prof. Dr. Şahika Yüksel, ''Tüm toplumu etkileyecek kayıplar söz konusu oldu. Bu çok ciddi bir olay. Bu kayıplar sadece 15-20 kişiyi ilgilendirmiyor. Şu anda askerde olan, askere gidecek olan, askerde yakını olan ve belirli bölgelerde yaşayan kişileri de çok ciddi etkiliyor. Hepimizin gerilmesine ve kaygılanmasına yol açıyor'' dedi.



Şehit haberlerinin özellikle çocukları ve gençleri nasıl etkilediğine ilişkin bir soru üzerine Prof. Dr. ümran Tüzün, şöyle konuştu:



''Şehit haberleri aileleri nasıl etkiliyorsa çocukları da öyle etkiliyor. Çocukların üzerine baskısı yetişkin bireylerden bir kaç kat daha fazla. ölümü algılamaları çok daha zor. Aileler çocuklarını bilgilendirmeli. Çocuklara olayların olumlu gideceğine dair, ümit verici konuşmalar yapmalı. Hepimizi etkileyen bir olay. Deprem gibi bir şey. Nasıl tüm toplum depremde travmatik olmuştu, bu da aynı...''