"Evlerini satıp tıp merkezi kuran doktorlar ruhsat bekliyor "

[bluemoon24]

Eray Kapıcıoğlu (Dünya Göz Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı):

Bu hükümetin herkesin özel hastanelere gitmesinin yolunu açması bir devrimdir. Fakat şimdi 'önüne gelen her yerde hastane yaptı' dendi. Asla olmadı. Sağlık Bakanlığı özel hastaneler için öyle bir yönetmelik çıkardı ki hastaneyi yaparken ilçe belediyesinde izin alınmasından önce Sağlık Bakanlığı'na projeyi getirmeniz gerekiyor. Bana göre buradaki yanlışlık 2007 yılında SGK'nın bütün kurumlarla anlaşma yapmasıdır. Onlara da şart getirselerdi. 2 bin metrekarelik alan, müstakil plan, yeşil alan şartı getirilebilirdi. Biz de poliklinik açmak istiyoruz, açamıyoruz. Biz Dünya Göz Grubu olarak ayda 30 bin kişiye muayene, 2 bin 500 kişiye büyük göz ameliyatı ve 2 bin göz lazer tedavisi yapan, sadece göz hastalıkları alanında hizmet veren, yurtdışında şubeleri bulunup her yıl ortalama 15-20 bin yabancı hasta getiren bir branş hastanesiyiz. SGK ile gözde her bir tedavi çeşidi için devlet tarafından önceden Sağlık Uygulama Tebliği (SUT)'nde belirlenmiş paket fiyatlarla anlaşmalıyız. Yani devlet bir ameliyat hastası için sadece belirlemiş olduğu ücreti ödemekte bunun dışında tahlil, oda, tetkik hatta bu hastanın muayene ücretini dahi ödememektedir. Tebliğde daha önceden bizim görüşümüz alınmadan belirlenmiş olan fiyatlar öylesine cüzidir ki, bugün dünyada sayılı merkezlerde gerçekleştirilebilen özellikli birçok göz ameliyatını yüzde 20'lik hatta yüzde 100'lük fark ücretiyle dahi yapmak mümkün değildir. Eğer fark ücretlerine sınırlandırma getirilecekse bizimle oturulup her bir göz ameliyatının maliyeti çıkartılarak tebliğin göz ameliyatı fiyatlarında ciddi düzenlemeler yapılmalıdır. 15 Şubat Yönetmeliği konusunda ise İzmit'te yeni yönetmelikten 10-15 gün önce bir hastane devraldık, 4 doktoru vardı. Ruhsatı 7 doktor için çıkartılmış ve anlaşma yaptığımız doktorlar olduğu halde şu anda doktor alamıyoruz.





Temel tıp bölümü doktoruna mecburi hizmet kaldırılsın

________________________________________

Prof. Dr. M. Ramazan Yiğitoğlu (Fatih üniversitesi Hastanesi Başhekimi):



öncelikle Sosyal Güvenlik Yasası'nda vakıf üniversitesi hastanelerinin özel sektör tarafına alınması önemliydi. İkinci olarak tıp fakültelerinin temel tıp bölümlerinden ihtisas alıp uzman olan hekimlerimize mecburi hizmet konulmasa diyorum. Çünkü bu bölümlerin teşvik edilmesiyle önemli bir ihtiyaç giderilmiş olacak. üçüncü olarak, Sağlık Bakanlığı hastaneleri ile vakıf üniversiteleri hastaneleri arasında eğitim işbirliği anlaşmalarının faydalı olacağı kanaatindeyim. Sayın bakanımızdan bu konuda kolaylık göstermesini arz ediyorum. Bir başka talebimiz 'tam gün' yasası hakkında olacak. Tam gün daha önceki hükümetlerce iki defa uygulandı, başarısızlıkla sonuçlandı. Bu defa geri adım atılmaması için yasa titizlikle ve hekimleri mağdur etmeden çıkarılmalı. Tarafların görüşleri mutlaka dikkate alınmalı. Biz tam gün yasasını destekliyoruz. Son olarak, ülkemizin doktor açığını kapatmak için öğrenci kontenjanlarını belli bir plan dâhilinde artırmak gerekir.



Piyasayı doktorlar değil, SGK desteği ve iyi hizmet belirliyor

________________________________________

Prof. Dr. Nevzat Tarhan (NPİSTANBUL Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı):

Sayın Bakan Recep Akdağ, Zaman'ın çok faydalı geçen toplantısında yanlış bilgi ve verilerle hareket ediyor, kanaatine sahip oldum. Birincisi 'hastane ve tıp merkezleri hiç fark almadan çalışabilir' önbilgisi ile hareket ediyor. Bu durum matematiksel olarak mümkün değildir. Yeni kanun bu haliyle çıkarsa, özel hastanelerin çoğu sistemden çıkacak, birçok özel hastane de doktor çıkaracak. özele doktor kayışı ağır bir bedelle önlenecek. Hasta memnuniyeti gerileyecek. İkinci yanlış bilgi 'Sağlık bir piyasadır, piyasayı doktorlar belirler, doktor hareketini önleyerek piyasayı kontrol edebilirim' düşüncesi. Sağlık piyasa ise bu piyasayı 'doktor kimliği-iyi sağlık hizmeti-otelcilik hizmeti ve SGK desteği' belirliyor. Sadece doktor üzerinden piyasaya müdahale, kumar oynamaktır. özel sağlık hizmetinden SGK desteğinin, bu sadece reçete yazma yetkisi bile olsa, kesilmesi haksız rekabet olur ve senelerce prim ödemiş hastaların öfkesini çeker. Doktorların özele geçişini izne bağlamak varken piyasayla oynamak anlaşılır gibi değil. Zaten tam gün yasası çıkacak ve çıkmalı.



Kamu-özel fark etmez, sağlıkta birinci ilke kamu yararı olmalı

________________________________________

Dr. S. Haluk özsarı (Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği Danışmanı):

Kamu-özel ayrımı yapmadan kamu yararını gözetmeyi birinci ilke olarak söyleyeceğim. İkincisi, kürek çeken değil dümen tutan bir Sağlık Bakanlığı. üçüncüsü ise kamu, özel ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışmaya biraz daha önem verip, bunun uygulamalarını gösterebilmek. Bunların ışığında finansman için bir iki öneriyi sizle paylaşmak istiyorum. Dünyanın hiçbir yerinde yüzde yüz sağlık riskini paylaşan bir kamu yönetimi ve kamu sigortası yoktur. Dolayısıyla Genel Sağlık Sigortası'nın sürdürülebilmesi açısında tamamlayıcı sağlık sigortasının altını çizmek istiyorum. Yeni olarak devletin verdiğinin üstüne özel sigortalar tarafından desteklenerek, kamunun gözetiminde oluşturulan bir sigorta sistemine geçmek gereklidir. 5510 sayılı yasada 98. maddeye bir fıkra eklediniz. Hemen bundan sonra yapmanızı önermek istediğim bir konu: Hazine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliği hangi sağlık hizmetinin nasıl tamamlanacağı konusunda bir ikinci mevzuat oluşturmalıdır.



Evlerini satıp tıp merkezi kuran doktorlar ruhsat bekliyor

________________________________________

özkan ünal (Van-Muş-Ağrı-Hakkari Tabip Odası Başkanı):

Ben gelirken Van'da iki tıp merkezi dört aydan beri açılmayı bekliyordu. Evlerini, arabalarını satmışlar. Tüm eksiklerini gidermişler ve bakanlığa müracaat etmişler. Fakat kabul edilmemiş. Dört aydan beri ayda 42 milyar para ödüyorlar. Hekim arkadaşların bir tanesi icralık olma durumunda. Bunların dışında Türkiye'deki 213 kurumun mağduriyetini gündeme getirmek istiyorum. Şu anda her kurumda 6 hekim ve 1 diş hekimi çalışmadan bekliyor. Yedi çarpı 200 hekim, bin 400 hekim boşta. Hekim sıkıntısına rağmen. Onun yanında bölgemizdeki en büyük sıkıntı Doğu'ya gelen hekimlerin Batı'ya geçişlerinde yaşanan sıkıntı. Bu yüzden istifa ediyorlar. Bu hekimlerin mecburi hizmetlerinin Doğu'dan başlaması, geçişlerin batıya olması gerektiğini düşünüyorum. Bütün hekimlerin yüzde 80'i depresyonda. Gelecek kaygıları var. Ayrıca 4-B çalışanları daha ekonomik kullanılabilir mi? örneğin bir radyoloji teknisyeni bir yere atanıyor. Gittiği yerde röntgen cihazı yok. Bunun çözümü bir maddeyle sağlık müdürlüğüne bırakılabilir veya bakanlık bu konuda bir teklif getirebilir. Tıbbi cihazlar içinde çok eskileri var. MR-tomografi eksik. Suistimaller olduğunu düşünüyorum.



Fiyatlar, hastanenin kalitesi dikkate alınarak tespit edilmeli

________________________________________

Aziz Mungan (Medicana Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı):

Burada yapılması gereken ülkemizde fazla olmayan insan ve maddi kaynağı doğru kullanmaktır. Devrim niteliğinde işler yapılmıştır. 22 Temmuz seçim sonuçları halkın bu memnuniyetini göstermiştir. Ancak 15 Şubat'tan sonra sanki bunun tersi bir sürecin işlemesinden endişeliyim. Takdir edersiniz ki bugün 5 milyon dolara da 50 milyon dolara da hastane kurulmaktadır. Her ikisinin hizmet maliyeti farklıdır. Bunda MR'ı, tomografisi, PET-CT'si, radyasyon onkolojisi olan bir hastanenin maliyeti ile bunların hiçbirine sahip olmayan hastanelerin aynıymış gibi standart ücret alınarak, bunun üzerine belli bir oranda standart fark alınmasının çok doğru olmadığı kanaatindeyim. Vatandaşımız akıllıdır. Doğruyu bulur. O nedenle üst limit konması bile çok doğru olmayabilir.



Zaman