Plastik cerrahi ile ilk tanıştığım 2002 yıllarında tahminen estetik hastalarımızın %10’unu erkekler oluşturuyordu. Ve tabi ki erkek rinoplasti hastaları da bu orana dahildi. Aradan yıllar geçti ve toplum algısı çok değişti. Ve tabi ki erkeklerin dünyası da.
Nose job, nose reshaping,
burun estetiği, rinoplasti, rino vb ne isim verirseniz verin özünde daha güzel görünen burunlar elde etme işinde kadınlar çok ön plandaydı. Elbette zarif burunlar hedefleniyordu. Çok uzun yıllar algı zarif, ince, kibar burun kavramı üzerinden yürüdüğü için erkekler itici buluyordu. Bence bir bakıma haklıydılar. Oysa her rinoplastinin hedefi incelmiş, daralmış burunlar değildir. Yüze yakışan, asil görünüşlü, doğal burunlar telaffuz edilmeye başlandığında erkekler de bir durup düşündüler. Erkeksi ifadelerini bozmadan daha yakışıklı olmanın kapısı açılmış oldu böylece.
Hatırlıyorum bundan bir 15 yıl önce erkek rinoplasti hastaların ameliyat öncesi görüşmelerinde en büyük sıkıntıları kadınsı bir algının yüzlerine oturmasını istemiyorlardı. Elbette bunu isteyen de vardı ama bu başka bir konu tabi ki. Gerçekten de kadınsı standartlarda bir burnu erkek yüzüne oturtmaya çalışılır ise ortay çok kötü sonuçlar çıkar. Erkek yüzü kadından farklı olarak kaş altındaki kemik çıkıntılar belirgindir (frontal bar denilir), elmacıklar öne ve yana doğru daha belirgindir, çene kemiğinin yan ve uç çıkıntıları daha güçlüdür. Böylesi anatomik farklılıklar varken kadına ve erkeğe aynı burnu tasarlayamazsınız. Ayrıca erkekler burnunda kemik de kıkırdak ta deri de kadından daha kalındır. Deri daha yağlıdır. Tüm bu nedenlerden dolayı burnun şişliği daha uzun sürer ameliyat sonrasında. Bu detay bile ameliyat planlarını etkilemektedir.
Özetle
erkeklerde burun estetiği bazı ayrıntılarından dolayı en az kadın rinoplastisi kadar, belki daha da dikkatli olunması gereken bir konudur. İyi bir planlama, özenli bir cerrahi ile erkeklerde rinoplasti erkek figürünü ve algısını değil bozmak, tam tersine daha karizmatik hale getirebilmelidir.