[Alexandra]

NLP'ye göre dil yapını değiştirisen, düşüncen de değişiyor. Ağızımızdan çıkan tüm olumsuz kelimelerin peşine düştüğümüz zamanlar oluyor. Başlangıçta kaçırmamız çok doğal. Fakat zamanla beynimiz yüklemeye zorladığımız bu programa alışıyor ve kabul ediyor. Haliyle de bir süre sonra otomatik çalışmaya başlıyor.

Dildeki peşin hükümlerden sıyrılmak ve dili doğru kullanabilmek amacıyla birkaç ipucunu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dikkatli kullanmak ve eğer mümkünse hiç kullanmamak gereken 3 kelime var: "Eğer", "Denemek" ve "Ama".

Şimdi nedenlerini de yazacağım.

1. Eğer:
Bu sözcüğü kullandığımızda karşımızdaki kişinin bilinçaltı başka seçenekleri olduğunu düşünür ve belki de sizin hiç istemediğiniz bir sonuca varabilir, hatta sizi istemediğiniz bir işin içine sürükleyebilir.

Amacınız karşınızdakine bir şey yaptırmak ya da kabul ettirmekse "Eğer" kelimesini kullanmayın. Bu kelime bilinç altınızdaki güvensizlik korkusunun yansıması olarak da görülebilir.

2. Denemek:
Bu sözcüğü kullandığınızda karşınızdaki kişi "bu işi başaramama ihtimali yüksek" diye algılar. Kişinin kendine ya da karşısındakine olan güvensizliğini gösterir. Her iki durumda da bilinçaltında güvensizlik uyanır.

3. Ama:
Kendisinden önce gelen cümleyi yalanlayan ya da iptal eden bir sözcüktür. Karşınızdaki kişinin bilinçaltı bunu hemen yakalar ve diyalog istemediğiniz bir yönde ilerlemeye başlar.

Zihnin düşeceği dilsel çelişkilerden kurtarmak, doğru iletişim kurmak ve hatta doğru olumlama yapmak için bu önemli üç ipucunu hiç unutmamanızı öneririm.

Hepinize sevgiler

[planner]

Bir de "-meli", "-mali" eklerini yani gereklilik eklerini ekleselermiş süper olacakmış.

Teşekkürler.:)

[Alexandra]

Çok teşekkürler Planner, onları da benim için sen ekledin.
Birbirimizi tamamlamak için buradayız öyle değil mi?

[planner]

Evet, öyleyiz galiba. "Galiba" diyorum çünkü yeni yeni ısınıyorum buraya.

[Alexandra]

Olsun Planner, ben de daha çok yeniyim bu dünyada. Birlikte öğreneceğiz.
Sevgiler

[master8566]

Kesinlikle çok önemli bir konu daha... beyin insanın "donanımı" ise düşünceler ve kelimeler de onun "yazılımı" kabul ediliyorlar. İnsan kavramlar ve kelimelerle düşündüğü için bu yazılımın virüssüz ve temiz, net olması çok önemli. Yani herşeyden önce beyindeki düşünce günlük yüzelli-ikiyüz kelime arasında ve kirli-bozuk bir Türkçeyle dolu ise o beynin sahibinin gelişme göstermesi mümkün değil; çünkü insanların dünyası kullandıkları kelimelerden gelen duygu ve düşüncelerler sınırlanıyor. Yani kişinin nasıl bir potansiyele ve aktiviteye sahip olduğunu kullandığı kelimelerden (yukarıda verilen örneklerdeki gibi...) şıp diye anlayabiliyoruz...