[Berilce]

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti
Çocukluk krallıktır, ölümün olmadığı…(Filmin açılış sahnesinde Bella’nın sözleri…)

Ölümün olmadığı, vucütların bozulmadığı, gücün ve başarının da bu eksende yer almasıyla, Vampirlere olan ilginin neden bu kadar yoğun olduğunu anlamak kolay oluyor. Alacakaranlık kitaplarının yazarının, Harry Potter romanlarının yazarına “Öyle bir kitap yazacağım, öyle karekterler yaratacağım ki, seni geçeceğim bu konuda” şeklinde sözlerini okumuştum gazetede! Gişe başarısı ve halkın ilgisine bakılırsa, Stephanie Meyer bu arzusuna kavuşmuş gözüküyor. İnsanoğlu ölümün soluğunu hep ensesinde hissediyor yaşarken ve hep sevilmek istiyoruz ölümsüz bir aşkla sevdiğimiz tarafından… Ben fantastik Edebiyatı çok sevmekle beraber, Alacakaranlık kitaplarının okuyucuya bir şey katabileceğini düşünmüyorum. Özellikle “Yüzüklerin Efendisi” ya da “Narnia Günlükleri” gibi sinemaya da başarılı bir şekilde uyarlanabilen kitaplarda insanlara verilen çok daha güzel mesajlar var ve edebi değeri de yüksek elbette… Fakat vampir hikayeleri o kadar prim yapıyor ki, Kitapevlerinde 20 yaş ve civarındaki gençlerin bu tür vampir hikayelerini çokça satın aldığını görüyorum.
Filmin başrolündeki Robert Pattinson’u, “Beni unutma” filminde çok daha başarılı buldum, belki rolünden olsa gerek, ya da anlatabileceklerinin sınırlı ve akıldışı olduğundan, Alacakaranlık filmi seyredildikten sonra kolayca sönen, sabun köpüğü pembe dizilere benziyor. Filmde benim en çok hoşuma giden Bella’nın muhteşem bir adada balayı sırasında hamile olduğunu anlamasıyla, Edward’ın adeta ışık hızıyla valizleri toplaması oldu, çok seyahat eden birilerinin yanında böyle birinin olması lazım, valiz toplamak kadar sıkıcı bir şey yok çünkü dünyada…Tabi böyle muhteşem bir sevgilinin (ilgisi, koruyuculuğu, şefkati, sadakati) olması için akıl dışı bir yaratık, bir vampir olması gerek galiba!... Sanırım bu da insanlara çekici geliyor, 2 saatliğine de olsa böyle bir aşkın varolabileceğine inanmak istiyoruz Sinema denen hayal dünyasında!

[Işıldayan Safir]

Alacakaranlık dörtlemesinin tüm kitapları muhteşem. Filmleri de harika bence. Her kitabını 1'er günde okudum. Kitaplarını okuduktan sonra da filmlerini izledim. Çünkü kitapları daha detaylı. Filmlerinde değişiklik yapılan kısımlar, değinilmeyen detaylar var.

Bir okuyucu olarak bana, söylediğinin aksine çok katkısı oldu. Çünkü gerçekten bu tarz şeylerden normalde hiç hoşlanmam ancak benim için büyük bir değişiklik oldu. Çok büyük bir önyargımı kırmış oldu. Zaten en büyük sorunlarımızdan birisi önyargılarımız. Umarım hepsinden arınabiliriz.

Bu arada adı geçmişken ben Narnia Günlükleri'ni de çok sevmiştim. Hiçbir kitabını okumadım ama çekilen filmlerini defalarca izlemişimdir. Geçenlerde tv de de veriliyordu.

Ve yaratıcı zeka muhteşem bir şey... O nedenle taklitleri, takipçileri kadar çok oluyor.

Sevgiler.

[bambu123]

izlemediyseniz izlemenizi, okumadıysanız okumanızı tavsiye etmem, çünkü bağımlılık yapıyor, özellikle de benim gibi hayalperest bir karakteriniz varsa bu seriden asla kurtulamıyorsunuz, keşke hiç izlemeseydim, okumasaydım benim için büyük bir vakit kaybı oldu, ders çalışmak yerine fantastik serilere bir sürü vakit harcamak pek iyi olmadı. Yani sadece tavsiye, sizin seçiminiz.

[Işıldayan Safir]

Tavsiye etmiyorsunuz ama avatarınıza bile eklemişsiniz. Bağımlısı olduysanız ve bu durumdan şikayetçiyseniz kurtulmak için çaba harcasanız?

[bumbada]

bağımlılık iyidir iyi . moral bozukluğundan , depresyona girmekten , boşluğa düşmektense çok sevilen bir şeye bağımlı olmak iyidir iyi iyidir .

[bambu123]

zerynthia bu bağımlılığımdan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum, bir ara araştırdım bir sonuç elde edemedim; bumbada, vakit kaybetmenin o kadar iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum, özellikle de kpss ye hazırlanmam gereken bir dönemde, zaten hep önemli şeyler olduğu zaman oyalanacak birşeyler bulurum, öss ye hazırlanmam gereken dönemde de aşırı tv izlerdim, öss biter bitmez televizyonu bıraktım, sırf bir şeylere bağlanmamak için o şeye kıyısından bile yaklaşmıyorum mesela kore dizileri arkadaşlarımda bağımlılık yapıyor diye hiç izlememek gibi, ya da sigaranın dumanından bile aşırı derecede nefret etmek gibi önlemler alıyorum kendimce çünkü kendime güvenmemem gerektiğini biliyorum

[Işıldayan Safir]

"Kendime güvenmemem gerektiğini biliyorum."

Sen güvenilmez biri misin?

Bence bu inancını incele ve dönüştür. Sorunların çözümünde yararlı olacaktır.

Sevgilerimle.

[Berilce]

Narnia Günlüklerini yazan yazarın o günkü şartlarda "Paralel Evrenlerden" haberi olmadan o
kitapları yazabilmesi, insanoğlunun hayal gücünün başarılarına bir örnek bence. Edebi açıdan da
Alacakaranlık serisinden çok daha güzel... Ben Alacakanlık yazarının aynı zamanda başarılı bir strateji
kurduğunu düşünüyorum bu kitapları yazarken!... Şöyle ki başrol kahramanı kız; biraz beceriksiz, hatta sakar biridir,
sıradan bir genç kız, her yerde görülebilecek biri, galiba gençlerde bu kadar özverili bir şekilde ve büyük bir aşkla sevilmenin imkansızlığının farkındalar...
Edward bir sevgili olarak her genç kızın düşlerinde yer alabilecek kadar yakışıklı, sevgi dolu ve zaten bir ölümsüz... Her
insanın bu tür kahramanlara inanmak isteyebileceği kadar (en azından film seyrederken ya da kitap okurken) yaşamda mola yakalıyoruz... Seyretmek ve okumanın karşısında değilim, fakat bağımlılık durumuna gelmesi, o gencin biraz psikolojisine de bağlıdır, Gerçek her zaman en iyisidir, molalar dışında bir yaşam var!...

[bambu123]

"Güvenilir biriyim"aklıma geldikçe bunu düşünmeye çalışıyorum ve gerçek hayat konusunda da aynı fikirdeyim, cevaplarınız için teşekkür ederim. Bu arada avatarımı değiştirdim, bilgisayarımda kayıtlı müziklerini de sildim. Zaten dvd ve cd'lerini kırıp çöpe atmıştım, gerçi elimde dört kitabı var sevdiğim birinden hediye, aslında bana kalsa eski kitap alan bir yere satarım da hediye eden kişi gücenir diye kurtulamıyorum, gerçi okumayacağım tekrar.