Günlük Mesaj

Berilce · 02-07-2012, 02:56 PM

Prometheus
“Krallar yönetir, ama bir gün gelir yaşlanır ve ölürler, doğal bir süreçtir bu olması gereken…” (Meredith Vickers rolündeki Charlize Theron’un filmdeki babası rolündeki Guy Pearce ile diyaloğundan alıntı…)

Yıl 2093…Film bir uzay gemisi olduğu anlaşılan bir mekanda robot gibi bir duruşa sahip olduğunu düşündüğüm ve film ilerledikçe gerçekten de robot olan bir erkeğin spor yapışı, çeşitli bilgisayarlardan çeşitli dilleri sular seller gibi bir çırpıda öğrenmesi ve adeta tabut’a benzeyen bir kapsülde yatan bir kız’ın başına giderek onun rüyalarını izlemesiyle başlıyor. Robot David rolünde Michael Fasbender ve Ejderha dövmeli kız olarak tanınan Noomi Rapace bu filmde rollerini çok inandırıcı, mükemmel canlandırmışlar. Öyle ki bence rolleriyle geminin en yetkili subayı rolünü canlandıran, duygusuz ve şahane sarışın Charlize Theron’u (bu kadın için başka bir şey söylenemez) bastırmışlar.
Kapsüllerin uyku kapsülü olduğu ortaya çıkıyor ve 2 yıl kadar bir süre uzayda bilinmeyen yerlerde dolaşan mürettebat uyanıyor. Bir mağaradaki duvar resimlerinden ilham alan iki bilim adamı, aynı zamanda iki sevgili bu yolculuğun yapılmasında etkili oluyorlar. Bu yolculuğu ve pahalı gemiyi finanse eden kişi M. Vickers’ın babası aynı zamanda yaklaşan ölümünden kurtulmak istemektedir, bu buruş buruş ihtiyar, iki bilim adamının keşfinden kendine paye çıkarmak ister. Fakat mağara resimlerindeki gökyüzü yıldız dizilişine göre yaptıkları araştırmalarının sonucunda, iki yıllık bir uykudan sonra, gittikleri gezegende son derece tehlikeli olaylarla karşılaşırlar.
Bir zamanlar insan ırkını yaratan Galaktik uzaylılar, bu sefer Dünyayı yok etmek için tehlikeli bir tür yaratmıştır. Filmin kostüm, makyaj, dış ve iç mekan çekimleri, yaratıklar ve uzaylı ırk’ın görünümleri ve uzay gemileri ancak bu kadar iyi olabilir dedirtiyor, özellikle Noomi Rapace’ın karnındaki yaratıktan kurtulmak için, tamamen çok fonksiyonel bir makinenin kendisine yaptırdığı Sezaryen sahnesi, Uzaylıyla karşılaşma ve uzay gemisinin vurulma sahneleri müthişti… Alien (Yaratık) filmlerinin usta yönetmeni 75 yaşındaki Ridley Scott Yaratıktaki başarısına ulaşamasa da, bence bu filmi de iyi olmuş diye düşünüyorum. “Yaratık” çevrildiği yıllarda böyle bir film örneğiyle daha önce hiç karşılaşmayan seyirciler için bu müthiş bir şeydi ve insanlar Yaratık’tan çok korktular, gerildiler ve büyük bir seyirci kitlesi tarafından seyredilerek klasiklerin içine girdi…
Ünlü fizikçi, yaşayan en zeki insanlardan biri olan Stephen Hawking’in “uzaylıların iyi niyetli olmayabileceğini” söyleyerek insanları uyardığı basında yer alan sözlerini hatırlıyorum. Bu filmde de kendi DNA’larını kullanarak, insanı Dünyaya yerleştiren uzaylılar, bu sefer insanı yok etmeye azmetmişler!... Filmin sonunda daha anlamlı bir hikâye beklediğim için olsa gerek, ölmekten korkan yaşlı bir adamın sözleriyle de etkilendiğim için (biz kimiz, nereden gelip nereye gidiyoruz, niçin ölümsüz değiliz ve ölünce nereye gidiyoruz?) filmin sonunda boşlukta kalıyorsunuz. Sonuçta ölümden kaçış olamayacağının altı çizilen filmi Bilim kurgu ve fantastik film tarzını seven herkese tavsiye ediyorum ve düşünüyorum da 2090’lı yıllarda neler olacak kimbilir neler!...