* yazarı ali ural'ın kefaret orucunun sayısından esinlenerek yazdığı 61 mektuptan oluşan kitap. mektupların her biri 'sevgili dost' ifadesi ile başlar. iyidir, hoştur...
* arka kapağında
sevgili dost!
bu sabah kus sesleriyle uyandim. ne guzel degil mi? hayir, guzel degil! acik penceremden ok gibi dalip yastigima saplanan karga sesleriydi.
kus sesleri dedigimde aklina asla karganin gelmedigini biliyorum. bu, karganin da bir kus turu oldugunu bilmeyisinden degil, karganin turunun en onemli ozelligi olan guzel bir otusten mahrum olusundan elbette
yuzumu yikarken acaba diyordum acaba turumuzun en onemli ozelliklerini tasiyor muyuz?
hareketlerimiz ve sozlerimiz nerelere saplaniyor? acaba "insan" denince hatirlaniyor muyuz?
yazan okunulası kitap.ve ardından, gerçekten "insan" denince hatirlaniyor muyuz? diye sorgulanasi..
* Muhteşem bir Ali Ural kitabı. Bana göre yazdıklarının en iyisi. Çok farklı. Defalarca okuduğum, doyamadığım, dostlarıma hediye ettiğim çok hoş bir eser.
* kitabı bundan 3-4 sene önce birisi hediye etmişti bana. ilk sayfasındn bikaç cümle okuyup kitaplığıma koymuştum. geçenlerde yeniden aldım elime ve okudum. gerçekten hoş hikayeler, güzel sözler var. bazı yazılarda insanın kendini bulması kaçınılmaz.
* artık sanal posta kutularımız olduğundan mıdır nedir, daha garip geliyor posta kutumuzda bir mızıka.
çocukluğun yegane eğlencelerinden, plastik ama soylu enstürman.
hayatınızın soundtrackından kaçış bir şarkı: blowin in the wind.
ve sayfalar tekrar tekrar açılmaya başlar kitapta.
kefaret olsun diye yazılmış 61 mektup.
mızıka kutusundaki mektup.
posta kutusuna bırakılmış çalınmayı, okunmayı bekleyen bir mızıka.
mektup yazılacak bir "sevgili dost".
okurken, insan, artık o eski masal diyarındaymış gibi gelen çocukluğuna gidiyor.
riya kelimesinin anlamından habersiz, saf sevgi.
kendisini bu dünyada en çok anladığını düşündüğü yaramaz bir çocuk var tam karşısında.
"sevgili dost" dediği.
hazır cevap, uludağ gazozun ince şişesi, altın para şeklindeki çikolatalar,
leblebi tozu, o zaman 1500 lira olan tatlı sakızlar
annenin kapıdan geçen eskiciye verdiği senin ilk
in.
ve artık elektronik atılan postalar.
üflenilemeyen hohner mızıka.
sanırım pek çoğu,
kaybettiği ve giderken bütün çocukluğunu da alıp götüren o kişiyi arıyor.
bir gün posta kutusunda bir mızıka bulmak ümidiyle...