Kayıt ol Yardım Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Uyarılar

Sözlük Nedir,Kimdir,İngilizcesi,Türkçesi,Nerededir,Hayatı,Anlamı,neden,sadece,anlamı,kullanımı,çeşitleri türkçe sözlük, sesli sözlük, ingilizce sözlük, türkce sözlük, almanca sözlük, moonstar sözlük, eng sözlük, fransızca sözlük, turkçe sözlük, tükçe sözlük, sözlük türkce, sözlük türkçe, hollandaca sözlük, pratik sözlük, türçe sözlük, rusça sözlük, redhouse sözlük, inglizce sözlük, sözlük almanca, turkce sözlük, rusca sözlük, ingilzce sözlük, babylon sözlük, bedava sözlük, sözlük sesli, mtu sözlük, sözlük indir, çeviri sözlük, teknik sözlük, italyanca sözlük ispanyolca sözlük, zargan sözlük, sözlük indirme, fransizca sözlük, dil sözlük, yunanca sözlük, japonca sözlük

jean luc godard

Serbest Kürsü ve Sözlük jean luc godard Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız * 3 aralık 1930. 1950'lerin sonlarında ve 1960'larda, fransa'da yeni dalga akımıyla birlikte ünlenen fransız sinemacı. senaryosuz çektiği ilk uzun metrajlı filmi a bout de souffle* ile jean vigo odulu'nü kazanmıştır. * günümüzde bir film hakkında konuşulurken ya da bir ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Sözlük telkin cd indir izle İstanbul Sözlük nerededir kimdir Sözlük çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Sözlük hipnoz Sözlük olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Sözlük hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Sözlük kuantum düşünce kitap haberi

jean luc godard

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 06-01-2009, 04:33 PM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart jean luc godard

* 3 aralık 1930.



1950'lerin sonlarında ve 1960'larda, fransa'da yeni dalga akımıyla birlikte ünlenen fransız sinemacı.



senaryosuz çektiği ilk uzun metrajlı filmi a bout de souffle* ile jean vigo odulu'nü kazanmıştır.



* günümüzde bir film hakkında konuşulurken ya da bir sinema yapıtı ele alınırken* -bir ... filmi- diye filmle ilgili ilk anektodun verildiği sırada o nokta noktalardaki boşluk, yönetmenin adı ile dolduruluyorsa, bunu sağlayan insan, godard'dır.







godard, alain resnais, francois truffaut, jacques rivette ve diğer ustalarla nouvelle vague * akımını oluştururken bir yandan da filmlerin, yapımcıların değilde, işin sanatsal üretim aşamasında içinde olan sanatçıların* adıyla anılması için mücadele veriyordu.







bu mücadelesine başladığı dönemlerde kendisini en ağır biçimde eleştiren ve hatta küçümseyen hollywood, yani dünyadaki en gelişmiş sinema piyasası, günümüzde üstadın* dediği noktaya gelmiştir. dünya genelinde, godard'dan önce, yapımcıların adlarıyla anılan filmler, godard'dan sonra yönetmenleriyle anılmıştır.



* 1960 yılında tamamladığı breathless adlı filmi dünya sinemasında yeni bir çağ açmıştır, 60'lı yılların başından sonuna kadar dönemin felsefi akımlarından olan varoluşculuk filmlerinde ön plana çıkartmıştır.



bu dönemde godard film çekimlerinde de pek çok teknik konuda deneysel çalışmalarda bulunmuştur ki bunların başında kamera ve ses sistemlerinin farklı şekilde kullanımı gibi. ayrıca filmlerinde topumsal, politik konulara ve modern insanların farklı yaşam biçimlerini konu olarak işlemiştir.



* fransız yeni dalga sinemasının onculerindendir. auteur sineması nı ortaya atmıs yonetmendir. sinemaya estetik acıdan yenilikler getirmis yonetmendir. kendisi marxistdir ayrıca. *yeni dalga sinemasının onculeri ile beraber herkes film yonetmeni olabilir sloganıyla yola cıkmıstır bende diyorum ki herkes film yonetmeni olabilir ama godard gibi nah olur. filmlerinde fransayı etkileyen maocu dusuncelerin etkisini gorebilirsiniz.



-alıntı-



filmografi



ilk dönem filmleri



nefes nefese



* , 1959



küçük asker



* , 1960



kadın kadındır



* , 1961



hayatını yaşamak



* , 1962



jandarmalar



* , 1963



nefret



* , 1963



çete



* , 1964



evli bir kadın



* , 1964



alphaville, 1965



çılgın pierrot



* ,1965



erkek dişi



* , 1966



amerikan malı



* , 1966



onun hakkında bildiğim iki üç şey



* , 1967







politik dönem filmleri



çinli kız



* , 1967



haftasonu



* , 1967



şen bilgi



* , 1968



diğerleri gibi bir film



* , 1968



bir artı bir



* , 1968



bir amerikan filmi



* , 1968



ingiliz sesleri



* , 1969



pravda, 1969



doğu rüzgarları



* , 1969



italya&amp



* , 1969



zafere kadar



* , 1970



vladimir ve rosa



* , 1971



herşey yolunda



* , 1972



jane&amp



* , 1972



-alıntı-*



* Dünyanın en şanslı insanlarından.





* ingmar bergman'ın hiç sevmediği ve sıkıcı olarak nitelendirdiği, mepris isimli filmi izleyince her ne kadar brigitte bardot'yu çıplak da görsek bir an için hak verdiğim kişidir. ama a bout de souffle, une femme est une femme gibi güzellikleri de vardır amcamın.



* oldukça farklı bir yönetmen olan jean-luc godard özellikle 50 ve 60'larda yaşattıkları ile tam anlamı ile sinema dünyasına damgasını vurmuştur. tabi ki bunda hollywood'daki kriz ile uluslararası yapımlara yönelmeler ve iki güçlü hareketin bulunması da etkilidir birisi yeni dalga diğeri italyan yeni gerçekçiliği.







jean luc godard ise bu yeni dalga akımı içersindeki ''haşarı çocuk''lardan biridir



* . filmleri o kadar farklı alanlarda ve o kadar farklı türededir ki ''godard şudur''diye kategorize etmekten de korkuyorum. özellikle deneysel çalışmalara ağırlıklı olarak yer vermiştir. bununla birlikte, hiç bir yönetmenin filmlerine bu kadar zıt duygular beslemedim. ''band a parte'' ya da ''masculin feminin'' ve de ''alphaville'' gibi mükemmel filmleri seyretmekten her zaman zevk aldım. diğer yandan da, ''Le Mepris



* , Les carabiniers, Le Petit Soldat filmleri de beni yukarıdaki filmler ne kadar sardıysa bu filmler de özellikle ''Le Mepris'' filmi o kadar sıktı o kadar soğuttu. ama ne kadar da sıkıcı bir film olsa da yorumlanmaya değerdir.







Le mepris filmi 1963 çekimi olup ortak bir yapımdır. bu film ile godard varolan sinema dünyasında yaşananları, dünya sinemasının içersinde yaşadığı krizi, çeviri problemlerini, sinemanın ''voyeuristic'' özelliklerini ve çiftler arasında yaşanan problemleri ve ''yönetmen ile yapımcı ilişkileri açısından sinema''yı yansıtmıştır. Bilhassa stilistik özellikler açısından incelendiğinde, film topu ile kökü ile hollywood sinemasına karşıttır. bunu çekimlerin olağandışı-zamana göre yapılan yorumdur-uzunuğu ile ifade edebiliriz.







ilk olarak incelenmesi gereken prokosh ve faşizmidir. Film Moravia'nın bir romanının sinemaya uyarlanması olduğunu biliyoruz. ama karakter isimleri ve zaman açısından farklılaştırılmış daha çok sinematik çerçeveye uyarlanmış. özellikle Prokosh karakterinini adı romanda ''Batista''dır. batista da che ve fidel'in yaptıkları gerilla savaşını kazanmadan önceki küba diktatörü olduğu biliniyor. bunun için Prokosh-bilhassa lang ve paul üzerindeki tahakkümane tavırları ile[aslında bu tavırlar yapımcıların sanat adamları yani yönetmenler üzerindeki tavırlarıdır]-özdeşleştirilmiş. yapımcının ismi olan ''Prokosh'' kelimesi filmin iki yapımcısı olan josef levine ve carlo ponti isim ve soyadların birleşmesinden oluşmuş bir ismdir. bunun nedenini de anlamak zor değidir. filmin başındaki yaklaşık 5 dakika süren çıplak brigitte bardot sahnesi bu iki yapımcının baskıları ile filme alınmış ve godard'ı da çileden çıkartmıştır. Prokosh ismini ''romanın batistası''na ve bu isim hakkını da Godard'a çok görmemeliyiz.







prokosh kelimenin tam anlamı ile ''faşizmin



* daha az şiddetli yeniden dirilmesi''dir. prokosh paranın faşizmini ve parasal değeri olmayan tüm değerlerin horgörüsünü yansıtır. Prokosh burada goebbelsler'ın parasal anlama bir prototipini yansıtmaktadır. naziler kültür ve ürünlerini katletmişlerdir. Reich meydanında yakılan binlerce kitap küçük bir örneğidir. parasal anlamda kültüre finansal bir faşizm vasıtası ile pek de farklı bişey yapmaz prokosh. yönetmen ve senaryo yazarı arasındaki ilişkilerde de yapımcının tahakkümane davranışları dikkat çeker.







prokosh'un diktatörlerle ve faşistlerle mikyas edildiği yerler çoğunluktadır. misal şu sözler







''whenever i hear the culture, i get out my checkbook''







nazilerin ya da diktatörlerin şu sözlerini andırır







'whenever i hear the culture, i get out my revolver''







devamında da çeviri prokosh'un istediği nitelikte yapılmaktadır. bu da faşist iktidarlarla özdeşleştirilmenin ayrı bir boyutudur. çünkü lang'ın hakaretleri tam olarak çevrilmez. bunun yanında başlı başına ''çeviri'' konusuna da değinir godard. Francesca'nın yaptığı çevirilerde belirli sorunlarla karşılaşır alsında tam bir çevirisi değildir-özellikle holderlin dizelerinin-. bu nokta-i nazarda, contempt bir anlamda tüm adaptasyon/uyarlama ve tercüme işlemlerinin



* kaçınılmaz ve aynı zamanda problematik doğasının üzerinde bir düşünüş/meditasyon olarak da görülebilirçünkü romandan filmlere yapılan uyarlamalar hayal kırıklığına uğrattığı gibi yönetmenin yada yazarın seyirciye veyahutda kitleye ulaştırmak isteyeceğinden daha azını verebilir yada tam bir fiyasko ile sonuçlanabilir.







bir başka gerçeklik ise ''artistic prostitution''dur



* .Paul'un film çekmesinin amacı paradır ve prokosh ile konuşurlarken de Prokosh onun paraya ihtiyacını olduğunu bildiğini söyler bunun yanında güzel bir karısı olduğunu da açıkça yüzüne karşı belirtir. Bu iki fikir bir araya geldiğinde ise ''artistic prostutition'' kavramı bir nevi gerçeklik kazanır. Godard'ın bakış açısı ile: ''yapımcılar pezevenk olarak nitelendirilirse, yönetmenlere de orospu olmak düşer'' bir işin



* para için yapılması sorunsalı



* filmde leitmotiv olarak sürekli tekrarlanır.







godard ve yeni dalga yönetmenlerinin karakteristik özelliklerinden birisi de hem kendi filmlerine hem de diğer yönetmenlerin filmlerine oldukça fazla gönderme yaparlar



* . mesela louis'lumiere nin bir alıntısı vardır duvarda: ''il cinema e un invenzione senza avvenire''



* yeni dalga yönetmenleri sinema tarihini çok iyi öğrenmiş kişilerdi ve hatta filmlerini çekmeden önce de dergilerde film kritikleri yazarlardı



* . Zaten filmlerinin belirli yerlerinde de bir çeşit eski filmlere dair bir nostalji sezilir.



* . buna ek olarak paul'un, ''film should resurrect and go back to the old method of chaplin'' şeklindeki fikirleri de bunu yansıtır niteliktedir.







göndermelere bakacak olursakçevirmenin ismi francesca vanini'dir ama soyadı tanıdık gelmektedir. vanini vanini



* roberto rosellini'nin filmlerinden birisini akla getirmektedir. filmdeki posterlerde de hitchcock'un pshyco&amp



* filminin asıl konusu ''prostutition''dur.bir kadının hayat kadını olmasını ve yol, yöntem, tarikini konu alır. bu filmin de ana konularından birisi ''artistic prostutition''dur.







Karakterler, Uyarlama, Çeviri ve özellikle heroizmin yansıtılması açısından bakıldığındafilm epik klasiklerin'un moderne yansıması gibidir. le meprisin karakterler de bu mitik figürleri temsil eder. paul ulysses olarak yorumlanırsapenelope de birigitte bardot olarak düşünülebilir. filmde gerçekleşen hadiseler de bunu yansıtır.



* camille ile paul'un havluyu bağlama tarzları ile camille'nin perukası da ilginçtir [Bardot'nun perukası yorumlara göre kleopatra filminde elizabeth taylor'a bir gönderme niteliğinde olabilir ya da Anna karina'ya da bir referans olarak düşünebiliriz. paul ile camille arasındaki ilişki godard'ın filmin çekildiği dönemde anna karina ile olan ilişkisini sallantıda olduğu dönemdi] Film bir açıdan film yapımcılığı çiftler arasındaki ilişki desek de bir yönden de yani homeros'un klasiğinin ulysses in moderne uyarlamasıdır. havluyu bağlama şekilleri-romalıların giyim şekillerine benzetilmesi sureti ile



* - de buna paralel olarak yapılmıştır.[apartmanda geçen tartışmaların olduğu sahneleri kastediyorum]







yeni dalga yönetmenlerinin bir başka önemli özelliklerinden birisi de edebiyata olan ilgileridir. bu film ''Le mepris'' moravia'nın bir romanıdır ve konusu da hemen hemen bu film ile aynıdır



* . yeni dalga yönetmenlerinin özellikle edebi anlamda etkilendiği sanatçılar truffaut



* 400 blow



* filmindeki kahramanımızın balzac'ı okuması



* . ne kadar da edebiyata ilgileri olsa da kendilerinden önceki yönetmenler tarafından yapılan-geleneksel Fransız sineması dahilinde-uyarlamalar bu yönetmenler tarafından pek benimsenmemiştir.



* heroizmin yansıtılması açısından ise pek kahraman-vari sahnelerde görmeyiz kahramanlarımızı. camilla



* alafranga bir klozeti üzerinde sigara içer bir halde görünür[apartman sahnesinde]. yada bu tip bir oturmayı shakespeare'in kleopatrasındaki oturma gibi yorumlayanlar da vardır







''the barge she sat in like a burnish'd throne''[Antony And Cleopatra Act 2, scene 2]







tabi buradaki ''throne''



* pisuvardır







ya da lang tarafından modern ulysses'imiz olan Paul'un ulysses üzerine yapılan eleştirisinin üzerine lang tarafından yapılan yorum da bu anlamda öneemlidir. çünkü Ulysses'in ''modern zamanlar nevrotiği'' olmadığını belirtmiştir



* . Robert Stam onu aşağıdaki şekilde yorumlanıştır







''paul is the ironic modern character who is based on classical archetype but he is pale shadow of heroic prototype''







godard bu filmde alsında bir epiğin tüm nosyonunu yeniden yazmış ve şekillendirmiştir. özellikle hollywood epiklerine bakıldığında veyahut da o dönemdeki popüler olan ''sphagetti epic''leri açısından bakıldığında da ve ve veyahut da homerik epiklerde yansıtılan heroizm açısından bakıldığında da film bu anlamda bir anti-epik ya da karşıt-epik olarak isimlendirilebilir. filmin ulysses'i paul hiç bir şekilde bir kahraman değildir.







brigitte bardot a ayrıca değinmek gerekir. bu filmin çekilmesindeki en büyük paya sahip olan birigitte bardottur. onun bulunması yapımcıların filmi desteklemesi konusunda baya yardımcı olmuştur. bunun yanında, bardott'un aldığı para yaklaşık olarak filmin maliyetinin yarısı kadardır.



* film kritikleri tarafından methiyeler düzülmesine rağmen bardot aslında yeni dalga yönetmenleri tarafından çok fazla sevilen bir figür değildi bunun içinde sık sık görünmemiştir.



* hiçbir zaman anna karina gibi kabullenilmemiştir



* .







bunun yanında camilla sürekli ima ederdolaylı yoldan anlatır



* ya da kalça/popo/kıç ya da herneyse ile ilgili anlattığı hikaye-ki muhtemelen 1001 gece masallarından kopup gelmiştir ve uçan halı ile alakalıdır bunun yanında hatırlatmak gerekir yine de sinema başlı başına ''uçan bir halı''ya benzetilegelir



* bu filmde toplam çekim sayısı 150'dir ve o dönemdeki filmlere nazaran oldukça azdır.







bu film aslı easasında 3 parçaya bölünebilir: bir ve sonuncu bölümler özellikle film yapımı ile alakalı olan bölümler olduğu gibi, ikinci bölüm daha çok çift arasındaki ilişki sorunsalına yönelik olarak yoğunlaşır. bu parçaların hepsi Hollywood tarzı-biçemi film yapımının bir eleştirisi niteliğini taşır. özellikle apartmanda geçen tartışma sahnesi farklılığını ortaya koyar. bu sahnede özellikle çift arasındaki tüm iletişim ve rabıta kesilmeye başlar, bu salt diyalogdaki kesintiler ve düş sekuansları ile ifade edilmez Fransızca'da ''mise en scene' olarak yer eden dilimizde ise mizansen



* olarak isimlendirdiğimiz durum ile ortaya koyulur. filmde çokça yer almayan POV tipi çekimler özellikle apartmanın gösterildiği ilk sahnede yer almıştır. bunun yanında, apartmanın tadilat halinde bulunmasının da metaforik olarak belirli bir anlamı vardır diyebiliriz. tadilat halinde olması onların ilişkileri ve seyri konusunda bir paralellik arz eder. Aslı esasında bu apartmanın bir yuvaya dönüşeceğini yada bir hiç olarak kalabileceği konusunda belirli sembolik anlamları vardırbu gerçeklik ilişkilerine uyarlandığında bu paralellik kendini hissettirir.







apartman sahnesinin yaklaşık olarak 3o dakika sürmesi bir anlamda filmin geneline bakıldığında biraz orantısız olarak kabul edilebilir. zamanına göre oldukça devrimci ve riskli bir harekettir bu. tartışmaları Hollywood filmlerine bakıldığında aslında olağandan çok daha uzundur. bunun için daha doğrusu Hollywood filminde bu tip sahneler birkaç dakika ile sınırlıdır ve diyaloglar daha da açıktır. Camilla'nın da Paul'e- bir Hollywood filminde olsalardı şunları diyeceği kesin ''seni küçümsüyorum, çünkü sen pasif ve zayıfsın ve beni prokosh'a peşkeş çektin.. vs''







kamera tekniği açısından, önemli sahnelerden birisi de lambanın iki yanında oturup konuşan paul ile camilla'nın arasında geçen konuşmaların çekildiği sahnedir. özellikle bu sahne gösterim/sunum tarzı açısından oldukça ilginçtir.



* aslında godard'ı ilginç kılan da budur, banal sahneleri alışılmışın dışındaki çekimler ve pek geleneksel olmayan yaklaşımlar ile ele alır ele almakla kalmaz aynı zamanda yol/yöntem ve veya yordamlarla yeni yolları dener. özellikle bu sahnede paul un konuşması ve bu esnada gece lambasını yakıp söndürmesi bu açıdan bakıldığında karakteristiktir. 1960lara dönüldüğünde çekilegelen filmlerde bu tip sahneler de counterpoint omuzlar üzerinden ve/ya karakterlerin bakış açısından çekim yapılır. bu anlamda bakıldığında radikal olarak pek ortodoks olmayan bir yaklaşımdır. çünkü soldan sağa, ve sağdan soğa tracking-shoot'lar vasıtası ile çekimler yapılır



* ve editing ise söz konusu değildir. bu anlamda tracking yani kameranın hareketi oyuncuların dediklerine paralel olarak hareket etmez. hareketi bu sahneden yönlendiren ise ışığın yanır/sönmesi olarak konumlandırabiliriz ve bir diğer gerçeklik de kamera hareketinin otonomluğudur.



Film ayrıca modern epiklerin sahnelenmesine de ironik bir bakış içerir. bunu hakiki anlamda italyan aktirist tarafından sergilenen sahne performansında rahatça görebiliriz. çünkü bu tür sahnelemelerin hiçbirisi antik yunandaki yapılanları temsil edemez. bunun yanında tiyatro sahnesindeki ''sound'' kullanımı da dikkat çekicidir ki, alışılmışın dışında bir kullanım sözkonusudur burada. burada yapılan, bilhassa lahramanlarımız, micheal piccoli, bardot ya da fritz lang- konuştuğunda rol oyuncularının sesleri dışında tamamen kesilir sadece onların seslerini duyarız.



* burada bir başka bir gerçekte hayat ile yani yaşanan ile sinema yani kurgunun bir karşıtlığıdır hayatta kendinizi/çevrenizi saran seslerden-anlaşılır ya da anlaşılmaz- soyutlayamazsınız[uygun durumlar için]







ticari açıdan bakıldığında ise aslında ilginç bir döneme dek gelmiştir bu film. 1959&amp



* ve bunların getirdiği ticari başarılardan sonra, devamındaki filmlerin ticari açıdan çok başarılı olmaması yeni dalga hareketinin krize girmesine neden oldu. bunun yanında Hollywood&amp



* ve incelediğimiz yeni dalga hareketi. Bundan dolayı-belki de bu hareketlerin yaşadığı bu sıkıntılardan dolayı-Hollywood sinema sektörü uluslararası ortak yapımlara doğru yelken açtı. aslında ''Le Mepris'' filmi ile sinemanın o dönemdeki seyrinin yansıtısı ya da bunun üzerine godard tarafından getirilen bir yorum olarak da düşünülebilir.







erotizmin işleniş biçimi incelendiğindeerotik açıdan bakıldığında bardot'u başlangıç sahnesi ve sonlardaki bir sahne dışında görmeyiz. aslına bakarsanız filmin başındaki bu tip bir beklenti ile süregidişindeki hal pek beklentiye karşılık vermez.



* bu anlamda godard filmde erotizmi farklı bir şekilde ele alır yada daha doğrusu filmde erotizmin nasıl ele alınacağına dair bir ima olarak da kabul edebilirsiniz. godard bardot'u çıplak olarak sergilemek yerine, filmin başında olduğu gibi freskolardaki açık-seçik resimler ile iktifa etmeye zorlar



* . bu boşluk, erotizmin olmayışı hem evlilikte hem de filmde antik yunan freskolarını içeren kitabın çekimi ile doldurulmuştur. yine aynı sahnede godard'ın klasik tekniklerinden birisine rastlarız, özellikle çekimi bir dergiden yada gazeteden alınan görüntülerle doldurur.







film üzeirne bir çok manüpilasyon ve spekülasyon yapılabilir. yorumlar türlü türlüdür filmin sonu seyircinin manzara ile baş başa ''sessiz'' kalınması ile biter. peki bu neyi çağrıştırmaktadır?



hamlet'i hatırlayalım ve biz de susalım artık







''the rest is silent'







not:ağırlıklı olarak robert stam'ın eserlerinden yararlanılmıştır. örnek olarak şu kitabına bakılabilir Reflexivity in Film and Culture: from Don Quixote to Jean-Luc Godard



* zorla bu bünyeye sevdiremediğim minimalist yönetmen adam zate antisinemacı olduğunu bas bas anons ediyo..



* amerikalılarda fikir yok avrupalılarda para diyen ünlü fransız yönetmen kişi.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

« bilumum | brand »

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


jean luc godard

Serbest Kürsü ve Sözlük jean luc godard Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız * 3 aralık 1930. 1950'lerin sonlarında ve 1960'larda, fransa'da yeni dalga akımıyla birlikte ünlenen fransız sinemacı. senaryosuz çektiği ilk uzun metrajlı filmi a bout de souffle* ile jean vigo odulu'nü kazanmıştır. * günümüzde bir film hakkında konuşulurken ya da bir ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Sözlük telkin cd indir izle İstanbul Sözlük nerededir kimdir Sözlük çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Sözlük hipnoz Sözlük olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Sözlük hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Sözlük kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:34 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.