Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| ÖLÜM ORUÇLARI sizce ne demek, ÖLÜM ORUÇLARI size neyi çağrıştırıyor? *
BEN GÜLSÜMAN DÖNMEZ
Cezaevlerinde süren ölüm oruçlarına karşı hükümetin sessiz tutumu sürerken, her geçen gün ölümler artıyor. Ölüm orucunun 147. gününde yaşamını yitiren Gülsüman Dönmez adına TAYAD'lı aileler tarafından yazılan mektup, devletin, cezaevlerinde ve dışarıdaki ölümlere sessiz tanıklıgının trajedisini ortaya koyuyor.
Ben, Gülsüman Dönmez ölüm orucunun 147. Gününde öldüm ben. 147 gün hücre hücre eriyerek, sizlere, halka, dünyaya gerçekleri anlatmak için ölüme yürüdüm. Ve öldüm yürüyüşümün 147. Gününde. 147 gün konuştum açlığımla, anlamadınız. Anladınız, anlamamazlıktan geldiniz, duymadınız, görmediniz, görmek istemediniz. Bunun için simdi ölerek konuştum. Hala anlamayanlara bir kez daha anlatmak için konuşuyorum şimdi. Ölüler konuşmaz mı? Evet ben konuşmak için öldüm. Ciltlerce kitapta yazılanları anlatmak için öldüm. Herkese söylüyorum ama özellikle size, siz kendine devrimciyim, demokratım, ilericiyim, solcuyum diyenlere, sendikalara, odalara, derneklere!
147 gün oğlum Sinan'ın kolları arasında eriyerek öldüm. Burjuva basın dediğiniz gazetelerin kimi köşe yazarları bile dışarıda 38 yaşında bir kadının ölüme yürüyüşüne düşündü, utandı, yazdı, 'trajik' dediler... Siz ölümümün anlamını bile anlamadınız. Sıradan bir ölüm gibi değerlendirdiniz ölüm haberimi. Aferin size, böyle olun, böyle devam edin!
Ben Gülsüman Dönmez... Bir emekçiyim. Kadınım. Bir çocuk anasıyım. Bu toprakların değerleriyle büyüyen ve değerlerini bu topraklara katanım. F Tiplerinin ne olduğunu size anlatmayacağım. Çok iyi biliyorsunuz IMF'yi, F Tiplerini, tecriti, saldırının herkese olduğunu... Bunları siz de anlatmadınız mı her şeyin süt liman olduğu, daha devletin saldırmaya başlamadığı günlerde? Sonra sustunuz! Siz hep başkalarının ödediği bedellerle sağlanan koşullarda mı konuşursunuz?
Ben hapishanede değildim. Ama sanki o hücreler benim üstüme kapanacak gibiydi. O tabutluklar benim içindi. O tabutluk oğlum Sinan içindi. Hepimiz içindi. Ben de ölüm orucuna başladım. Geçen yıl Kasım'ın 14'üydü. Kapılarınızı çaldım birer birer. Demokrattınız, devrimciydiniz, ilericiydiniz, solcuydunuz. Öyle diyordunuz kendinize. Bu haklı direnişi sürdüreceğimiz bir yer istedik sizlerden. Yok dediniz. Her çaldığımiz kapıdan aynı cevabı aldık 'Ölüm orucuna karşıyız', 'açlık grevine karşıyız', 'polis izin vermez', 'kurumumuz kapatılır', 'baskılar olur'... Ne kadar da tatlı canınız vardı, ne kadar da değerli kurumlarınız vardı.
Hiç kapanmaması, devletin hiç dikkatini çekmemesi gereken kurumlarınız... Korkuya başka adlar bulmakta ne de mahirdiniz! Kapılarınız yüzümüze kapandı. O yönetimlerinde olmakla övündüğünüz odaların, sendikaların kapıları da hiç açılmadı. Yönetiminde siz vardınız da ne oluyordu sanki? Kendine demokrat, devrimci diyen birileri olsa farklı mı olacaktı. Özgürlükçülükmüş, demokratlıkmış... ne demokratlığı, ne özgürlüğü? Bana demokrat olamayan yoksullara mı olacak? Ben sosyalistliği kitaplardan okumadım, ama yaşadım yoksulluğun en alasını, gördüm kurtuluşun nasıl olması gerektiğini...
Hele Ankara'da meydanlarda ağzımız burnumuz kan içinde kalıp da, peşimizde çevik güruhu ve faşistler varken, her birinizin kapısını tek tek çaldığımız günler... 50-60 yaşında anaları, babaları sokağın ortasında bıraktığınız günler... Bu muydu sizin solculuğunuz? Bu muydu sizin sosyalistliğiniz? Ne ilgisi var, siz insan bile olamadınız. Düşmanın kapısına gitsek sizin yaptığınızı yapmazdı. 2 bin kişi yuuuh' çektik, tabelası yalan söyleyenlere... Yüzünüz yine kızarmadı.
Halkın ahlakından ne kadar da uzaktınız. Beyoğlu'nun ahlakı size bunları mı öğretiyor? Bu muydu devrimcilik? İlericilik, sosyalistlik bu muydu? Demokrasi, özgürlük böyle mi savunulurdu? Hayır. Önüme yüzlerce kitap da yığsanız, en allame-i cihanlarınızı da karşıma getirseniz, devrimciliğin bu olduğuna inandıramazsınız beni.
Ben gün gün ölmeye devam ettim. Ben ölürken Adalet Bakanı yardım yataklıktan dava açtı. Kara mizah değil mi?
Ben ölürken, sizin dergilerinizde, bildirilerinizde 'yaşamak' üzerine fetvalar veriliyordu. Demek biz yaşamayı bilmiyorduk öyle mi? Demek yaşamak sizin söylediğiniz gibi olmalı öyle mi? Yiyeceksin, içeceksin, tuvalete gideceksin...
Bir de hep konuşacaksın...
Bu mu yaşamak?
Yaşamak öyle mi?
Siz yaşamayı bilirsiniz, biz bilmeyiz öyle mi?
Siz rahat yatağınızda yatarken, ben 11 yaşındaki oğlumun kollarında öldüm. Siz yaşamayı bilirsiniz öyle mi? Siz 11 yaşındaki Sinan'ıma bıraktığım mirası anlayabilir misiniz? Siz yaşamayı benim gibi anlayabilir misiniz? Daha anlamamakta direniyorsanız bir de Nazım Hikmet anlatsın size, yaşamanın ne olduğunu
'Yasamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesi ki,... insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde.' Nazım'ı da hiç dilinizden düsürmezsiniz bilirim...
Ben Gülsüman Dönmez.
Onlarca romanda okudunuz belki beni ve benim gibi kadınları. Bu romanları gençlere vererek bak işte devrimciler böyledir' deyip örgütlediniz. İşte ben gerçeğim. İşte ben bu topraklardayım. Bu direniş, bu zulme karşı haykırış bu topraklarda yankılanıyor. Derdiniz de bu değil mi zaten aman bu topraklarda olmasın, yoksa tekkeleriniz gümbürdemeye başlar öyle mi? Zulmün karşısına çıkamayan, hak ve özgürlük mücadelesinde olmayan, demokratlıktan, devrimcilikten bihaber olan tekkeler olsa ne olur, olmasa ne olur?
Ben Gülsüman Dönmez. Ölüm orucunun 147. Gününde öldüm...
Ey adına devrimci, demokrat, sosyalist, emekten yana diyen partiler, sendikalar, odalar, dernekler Okuduğunuz kitaplar, yaşadıklarınız öğretmediyse, devrimciliğin, demokratlığın, ahlakın, erdemin, yoldaşlığın, sahiplenmenin ne olduğunu benden öğrenin. Önce insan olmayı, sonra demokrat devrimci olmayı öğrenin!
TAYAD'LI AİLELER
karadenize@live.com
'Hukukun ve Adaletin Yok Edildiği Bir Ülkede Yaşam Hakkı İçin Ölüm Orucundayım' Av. Behiç Aşçı...
Tasvip etmesem bile inandıkları uğruna ölüme giden insanlara her zaman saygı duymak lazım geldiğine inanırım.
ölüme giden en uzun yol...
ve boş yol...
ölümsüzlüğü çağrıştırıyor...teori ve pratik arasındaki çelişkinin 'sıfır' noktası...
sebeplerinin haklılığından asla şüphe etmesem de ben desteklemiorm..ölüm orucuna yatacak kadar bilinçli ve militan ruhlu yoldaşların böyle telef edilmesi yanlış..onlar kolay yetişmiyor çünkü...
oruç ancak allah için tutulur ölüme oruç tutanlar aldanmıştır
Bugün itibarıyla, cezaevlerinde 6 yıl önce başlayan ölüm orucu eyleminde 122 insan şehit düştü. Son şehit, Fatma Koyupınar 28 Nisan saat 20.20 de Küçükarmutlu Direniş Evi'nde ölümsüzleşti. Avukat Behiç Aşçı, 4 Nisan Dünya Avukatlar Günü'nde, Hukuk'un, Adaletin bittiği yerde bedenini ölüme yatrırdı.
Tarihsel olarak baktığımızda, (bildiğim kadarı ile) ilk açlık grevini ülkemizde Şair Nazım Hikmet cezaevinde başlatmıştır. Bu eylem, Antoloji üyelerinin üstünde durması gereken bir gerçektir. Şairliğe ilk adımlarımızı attığımız bu internet sitesinde, Nazım Hikmet'i okumayanımız yoktur. Yaşamı ile ilgili birçok şeyi bilmeyi bir şair adayı olarak kendime borç biliyorum.
'Hapislerde de yattım büyük otellerde de
Açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
Otuzumda asılmamı istediler...' Nazım Hikmet
İnsan iradesinin isteyince ölümü bile yenebildiğini gösterdi!
Kaynak:Antropoloji Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |