Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| a insel in incileri b oran in hayalleri * Ahmet insel'in teorik incileri Baskın Oran'ın hayal dünyası
Bu megalomanlıkla, "birey" teorileriyle, parlamenterizme övgülerle ne bir yere varabilirsiniz, ne bir sorun çözebilirsiniz. Hele hele bunlarla "Türkiye solu" adına ortaya çıkmak, abesle iştigaldir.
Türkiye soluna, 1980'lerin sonlarından beri, legalizm empoze ediliyor. Legalizm, başından itibaren örgüt, illegalite, şiddet düşmanlığı üzerine oturtuldu. Örgüte karşı birey yüceltildi. Bu reformist anlayışın tipik temsilcisi ÖDP oldu. Fakat bugün daha ilginç bir gelişmeyle karşı karşıyayız. Yeni yeni sesini yükselten bir anlayış, ÖDP gibi reformist ve tasfiyeci bir anlayışı dahi "solda" buluyor, onu "örgüt" geleneğinin bir devamı sayıyor ve onu da tasfiye etmek istiyor. Başka bir deyişle, solda 1990'lardaki tasfiyeciliğin başını çekenler, bugün kendileri tasfiye olmakla karşı karşıyalar. Dün, devrimci örgütleri "tarikat" olarak adlandıranların örgütü, bugün başkaları tarafından "keşişhane" olarak adlandırılıyor.
Dolayısıyla bu tablodan da anlaşılacağı gibi, reformizmin önceki halinden ve varoluş biçiminden daha gerici bir anlayışla karşı karşıyayız. Hep belirttiğimiz gibi, sağcılaşmanın da, düzeniçileşmenin de, tasfiyeciliğin de dibi ve sınırı yok. ÖDP'nin teorisyenlerinin açtığı yoldan, şimdi daha azgın tasfiyeciler geçiyor. Bu gerici anlayışın akıl hocası olarak Ahmet insel, Baskın Oran
* gibi isimler ön plana çıkıyor
Bu anlayışın ve sözü edilenlerin savunduklarına teorik, politik boyutlarıyla değineceğiz elbette ama bunların daha iyi anlaşılması için önce nasıl bir ruh haliyle, nasıl bir megalomaniyle karşı karşıya olduğumuzun da görülmesi gerek.
"Sol sesin içeriği değişmeli" diye buyurmuş Ahmet insel Radikal-2'deki seçim değerlendirmesi yazısında. Üzerinde durmamak olmaz. Malum, Ahmet insel, yeni akıl hocası, Aydın Doğan'ın patronluğundaki Radikal-2'si de yeni "teorik yayın organı" durumundadır.
insel kimin akıl hocası, Radikal-2 kimin teorik organı diyecek olursanız, cevabımızı "ABci-AKPci sol"un diye özetleyebiliriz. Ki birazdan bu özeti açacağız.
Ahmet insel diyor ki:
"1970'leri mitleştirerek varolmaya çalışanların, emekli olma zamanı geldi. 22 Temmuz seçimleri, Türkiye solu açısından bir devrin kapandığı, yeni bir devrin başladığı bir dönem olacak."
Baskın Oran da aynı patronun gazetesinde aynı mütevazilik
* içinde diyor ki
"Bizim bağımsız sol hareketimiz Türkiye'ye öyle yeni şeyler getirdi ki Türkiye'nin artık buradan geri dönmesi imkansızdır buradan devam eder... "
Breh breh breh...
Çağ açıp çağ kapatıyorlar. Peki nasıl, neyle? Ne var ortada, neye dayanarak konuşuyorlar?.. Çağlar, devirler bu kadar kolay açılıp, kolay mı kapanıyor?
Baskın Oran'ın yine Radikal-2'deki "Neler oldu, neler olacak?" başlıklı yazısında da şu hava var:
"Bu iş burada bitmez... Aşağıdan gelen talep o kadar fazla ve kaliteli ki, bitiremeyiz... insanlara politikanın seçimden seçime değil, gündelik hayatta yapıldığını şimdi göstereceğiz."
Bir kez daha, breh breh breh...
Biz diyelim otuz yıldır, siz deyin kırk yıldır kimse bu ülkede politikanın nasıl yapıldığını bilmiyordu. Şimdi Baskın Oranlar öğretecek!
Bir: Solda siyaset yapmanın
birinci koşulu, siyasi terbiye
ve ahlâka sahip olmaktır!
Ahmet insel şöyle yazıyor: "Değişimin birinci ve belki en önemli tezahürü, 12 Eylül sonrasında esas olarak sivil toplum girişimleri [hangi girişimler?] etrafında ve tek hedefli [hangi hedef?] biçiminde yoğunlaşan genç militan enerjinin [nerede bu enerji?], bu seçimlerde, özellikle istanbul'daki bağımsız sol aday kampanyaları vesilesiyle siyasal alana dönmesidir."
insel buradan hareketle devam ediyor: "1970'leri mitleştirerek etraflarında iyi kötü bir kadro oluşturmayı alışkanlık haline getirenler açısından, yeni dönem artık emekliliklerinin başlangıç tarihi olacak. Böyle bir gelişme, Türkiye'de sol hareketlerin bir nostalji kulübü veya ard arda gelen başarısızlıklarda erdem arayan bir keşişhane olmaktan kurtulmaları için elzemdir."
Ahmet inseller'in, Baskın Oranlar'ın yeni bir anlayışı, yeni bir kültürü temsil ettiğine hiç kuşku yok. Baskın Oran'ın halkın kurtuluşu için silah kuşanıp mücadele etmeyi "hayvanlık" olarak nitelendiren söylemlerini de "keşişhane" söylemlerine eklerseniz, bu kültürün, siyasi terbiyeden, daha doğrusu düpedüz terbiyeden nasibini almadığını görürsünüz en başta. Bu kültür, onyılların emeğine saygısızdır. Emek, fedakarlık, onlar için anlaşılan o ki "en yüce değer" değildir.
inseller, Oranlar, belki haklar ve özgürlükleri savunurken, bir aydın olarak farklıydılar ama anlaşılıyor ki, siyaset sahnesine, halka ve herkese tepeden bakan, herkese istediğini söyleyebileceğini düşünen tam bir siyasi züppelik kültürünün temsilcisi olarak çıkmaktadırlar. Onlarca yıldır bu ülkede şu veya bu şekilde mücadele eden, bunun için bedeller ödeyen örgütlülükleri "keşişhane" diye adlandırmaya kimsenin hakkı olamaz. Hele ki bu kavgada hiçbir bedel ödemeyenlerin hiç hakkı olamaz.
Aydın Doğan'ın Radikal'indeki satırları yazan bu akıldaneler kimdir? Hangi mücadeleyi verdiler bugüne kadar, hangi bedelleri ödediler, nereden gelip nereye gidiyorlar? Hangi hakla sola bu hakaretleri edebiliyorlar?
Bir aydın olarak onları farklı değerlendirebilirdik. Mesela seçimlerde aday olduklarında, diyelim ki insan hakları temelinde desteklenebilmeleri de anlaşılırdır. Fakat sosyalizm adına ortaya çıktıkları noktada, bir aydın olmakla "yetinmeyip" "hareket" kurmaya soyundukları noktada, bugüne kadar neler yaptıklarını sorarız. Nasıl olup da burjuva medyanın holding gazetelerinde barınabildiklerini sorarız. Nasıl olup da başbakanlık tarafından oluşturulan komisyonlara seçilebildiklerini sorarız. Evet, nasıl olmuştur bunlar?
Sola dair koca koca laflar etmeden önce bunları açıklamalıdırlar.
Muhtemel ki, bu soruların karşılarına hiç çıkmayacağını düşündüler muhtemel ki, reformist ve örgütsüz çevrelerin pohpohlamalarına fazla kapıldılar ve yüksekten uçmaya başladılar. Ama aslında suçlu bunlar da değil suç, bunları sola "akıl hocası" olarak lanse edenlerde, suç, bunları "sol" adına, "sosyalistler" adına aday gösterenlerdedir.
Bununla beraber şunu da ekleyelim ki, Türkiye'de sınıflar mücadelesi kimsenin öyle uzun süre yüksekten uçmasını kaldıramayacak kadar keskin ve katıdır. Dolayısıyla, ayakları yere basmayıp yüksekten atıp tutanların, yere çakılmaları çok uzak değildir.
* iki: AB'cilik ekseninde bir sol inşa etmeye çalışanlar,
'Türkiye solu' adına
konuşamazlar!
inseller, Oranlar, teori adına, politika adına ne söylüyorlar sola? Gerçekten üzerinde tartışmaya değecek, gerçekten özgünlük taşıyan, solun karşı karşıya olduğu sorunlara dair çözümler bulmaya çalışan bir muhteva var mı? Yok.
Batıdan ezberlenmiş üç beş cümleden ibaret söyledikleri.
Çizdikleri teorik-politik çerçeve, ne yapmak istediklerini de ele veriyor: AKP-AB icazetinde solculuk oynamak istiyorlar.
"Teori"lerinin birinci ana çizgisi, parlamentoculuktur. "2007 seçimleri Türkiye'de solun kendini bütünüyle yenileyerek büyüyebileceğini ve bu büyümenin hangi yönlerde olabileceğini büyük ölçüde gösterdi" diyor insel ve ardından seçimlere, parlamentoya yönelik küçümsemenin mutlaka kırılması gerektiğinden bahsediyor.
Kısacası, &
* çıkarttığınızda geriye fazla bir şey kalmıyor.
Bunlar solun tarihi açısından "yeni" değil, sadece bir "tekrar"dır, bugünün legal particilerinin 1980 sonlarındaki yola çıkış söylemleri de bunlardı... Bu söylemlerin onları nerelere getirebildiği ortada inseller'in bundan daha ileri gidebileceğine dair de bir gösterge yok...
Dünyadan, kitlelerden habersizdirler aslında. Belki de hayatları boyunca hiçbir gerçek kitle hareketinin içinde yeralmadıkları için bir seçim kampanyasıyla adeta sarhoş olmuşlar ve üst perdeden konuşmaktadırlar: "Önümüzdeki dönemde bu yeni kuşakların geleneksel sol zihniyeti ve davranış kalıplarını değiştirerek siyasete daha fazla girmelerini hızlandıracak yol, bağımsız aday kampanyaları vesilesiyle daha belirgin biçimde gözüktü."
Ne gözüktü? Bir örgüt olmadan hiçbir sonuç elde edilemeyeceği gözükmedi mi? Bunu görmezden gelseniz, örtbas etmeye çalışsanız da gerçek sonuç bu... Bunun dışında ne var? Hadi bakalım görelim şu sol "hareketinizi"!
Bu iş, AB'cilerden cümleler ezberlemekle olmuyor. Emekle, fedakarlıkla, cüretle ve bedel ödemekle oluyor.
Fakat şimdilik ürettikleri "taktiklere" bakarsak, parlamentoculuğun dar ufkundan başka bir şey görünmüyor. Yani burjuvazinin yasal, demokratik mücadele üzerine Av- rupa'da onyıllardır öğrettiklerini ezberlemişler ve o ezberden konuşmaya devam ediyorlar. Bakın mesela, Baskın Oran'ın "hareketi", gölge kabine gibi çalışacakmış. "Yasa tasarıları" hazırlayacakmış. Sonra? Sonrası çok iddialı: "Bu simülasyonlar, milliyetçi kavgalarla tıkanmış ve parti firavunları tarafından sindirilmiş bir TBMM'ye yasama faaliyeti nasıl yapılırmış, öğretecek"miş!!!
Türkiye'nin ve Türkiye devrimci hareketinin temel ihtiyacı buymuş. Bu zeka önünde secdeye durulmaz da ne yapılır?
Hatırlarsanız, seçim arifesinde verdiği demeçlere göre de, Baskın Oran, meclise girip, meclisteki kendi öğrencileri ve dostlarıyla -hangi partiden olursa olsun farketmezdi- biraraya gelip, parti liderlerine, oligarşiye kök söktürecekti.
Aslında bu kadar siyasi cehalet, ancak eğitimle mümkün dedirtecek apolitik bir durum var karşımızda öyle ki, o milletvekillerinin sağcılığı, solculuğu, faşistliği, islamcılığı hiç önemli değil onların niteliğini belirleyen tek kıstas "Baskın Oran'la tanışıklıkları ve yakınlıkları" olacak. Bu kadar apolitik bir siyasi proje ve bu kadar megalomanca bir yaklaşım olabilir mi?.. Demek ki oluyormuş.
Sonuç olarak, bu megalomanlıkla, "birey" teorileriyle, parlamenterizme övgülerle ne bir yere varabilirsiniz, ne bir sorun çözebilirsiniz. Hele hele bunlarla "Türkiye solu" adına ortaya çıkmak, abesle iştigaldir.
Siz en iyisi kısa pantolonlarınızı giyip Bodrum'a, Alaçatı'ya
* gidin, keyfinize bakın devrimcilik, devrimcilerin işidir.
Gerek Ahmet insel'in, gerekse de aynı paralelde Murat Belge, Ufuk Uras gibilerin seçim sonrası açıklamalarında "solun yeniden yapılanması"ndan, yeni bağımsız bir hareketten sözediliyor. Baskın Oran'ın ise, bu aşamayı geçmiş olduğu, hareketi bizzat oluşturduğu anlaşılıyor. Çünkü konuşmalarında artık "hareketimiz" diye sözediyor.
Ne idüğü belirsiz, fakat ne yapmaya çalıştıkları ise böylesine belli olan bu kişilerin sol adına ahkâm kesmesi, halkın karşısına sol adına çıkması, kabul edilemez ve buna izin verilemez.
&
* Böyle dedik ama, burjuva basında yeralan bilgilere göre zaten oralardalar. Baskın Oran tatilden demeçler veriyor. Ufuk Uras, Çeşme'de tatildeymiş, cumhurbaşkanlığına aday olan Abdullah Gül, onunla görüşmek için tatilden dönmesini beklemek durumunda. Ahmet Türk de tatildeymiş, yeni dönmüş... Güya parlamenter mücadele verecekler, ama düzen partilerinin liderleri kadar olamayıp, TBMM başkanı, cumhurbaşkanı seçimi, susuzluk gibi önemli sorunların ortasında, tatildeler!
Sonra kalkıyor, koca koca laflar edip "Türkiye solunun yeniden yapılanmasından" sözediyorlar. Siz önce kendinizi yapılandırın hele bir!
2007.08.19
http://www.yuruyus.com/ww...ews.php?h_newsid=3366& Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |