[bluemoon24]

* erkeklerin saç ve bıyıklarını kesen bir nevi erkek kuaförü.



* adamına göre davranmayı en iyi bilen meslek.



* berberler 2 yüzlüdür.



aslında yüz sayıları müşteri sayılarına eşittir.



* esek trasi yapmasini iyi bilen insanlarin literaturdeki ismi.



* sac sakal kesen, kafaya masaj yapan, sacları yıkayan kıl tüy adamları ve bu dükkanlara verilen ad



hosturlar, severiz hepsini hele az uyunmus bir gecenin ertesi günü gidilip saclar yıkandıktan sonra masaj yapılırsa koltukta mayısılır mest olunur



* çok geveze olan meslek gurubudur. sanki konuşmak için seni bekler. ah şu futbol yok mu dedirtir insana. kulağa burna el sokar. ekmek parası işte.



* kıl mühendisi olup aynı zamanda parailen milleti yolan we bunu meslek halıne getirin zatı muhterem



* kıl tüccarı



* üzerine şarkılar yazılmış meslektir...







* şimdi bir de bunları garip şekillerde kullanıp türkçenin bir tarafına koyarız. mesela erkek berberi... berberin tanımına bakalım öncelikle:



Saç ve sakalın kesilmesi, taranması ve yapılması işiyle uğraşan veya bunu meslek edinen kimse...



o zaman zaten bu erkekler içindir. bunun başına bir de erkek yazısı koyarsak anlatım bozukluğu yapmış oluruz! **



bir diğeri de kadın berberi yazısı.. yarabbim ne kadar aranmış bir sözcük öbeği.. berber zaten erkeklerin bu tip işlerini gören yerdir sen ona kadın ibaresini eklersen bu da anlatıım bozukluğu olur ve anlam olarak komik bir şey çıkar. bir erkek çeşidi olsa kadınlar tamam ama iki farklı canlı.. hormonlarına kadar..



böyle yanlışlar yapılmasın! burdan kuaförler odası birliğine sesleniyorum!*



* has olanının koltugunda uyunur..



* kendine has çeşitli mizansenler yaşatır sizlere. berber ensenizle meşgul iken salonda açık olan televizyona bakmak istersiniz, kafanızı kaldırdığınız vakit anında pres uygular, gerekli açıya kavuşur. tam da kafamız önümüzdeyken o televizyonlarda bir tuhaflık meydana gelir zaten. traş işlemi bittikten sonra bir hevesle fırçayı kapar eline, bastıra bastıra taramaya gayret eder. lan ben dükkana gelirken böyle miydi saçlarımın modeli? niye ille de bir eser koymak istiyorsun ortaya, anlamadım. ayrıca enseye ayna tuttuktan sonra içten içe kahkaha attığını düşünürüm ben o vefasızın, "nasıl olmuş?" diye sorar, "tepsi gibi olmuş! görmüyor musun?" diyemeyiz, "iyi usta eline sağlık" deriz, bir kez daha traş olduğumuza pişman oluruz. nesi vardı sanki saçlarımın?



* Günümüzde camlardaki, levhalardakini adını "kuaför" olarak değiştirmiştir pek çoğu. Ama olsun yine de biz onları berber olarak anmaya devam edeceğiz.







"Berber Cemil, Fevzi Berber, Bursa Berberi" gibi genelde tekdüze isimleri vardır. Berber adam esprili olur, konuşkandır. otuzlu yaşların sonundadır. müşterileriyle çok samimidir. hatta o şekilde -ki bir gün saç traşı oluyorum, kapıdan selam veren birine " ooo rıfkı ne zamandır uğramıyon, belli baksana saç sakal karışmış birbirine" - "uğramıyoz ya işte etek traşına gelcem bi gün" - "gel de kökünden halledelim" gibi yakın iletişimi olur. O yüzden sık sık gülme krizleri gelir bazen traş esnasında, "deli misin nesin evlad, niye gülüyon şimdi?" - "yok be abi ne biliyim buraya oturunca böyle oluyo işte" derim.







"Berber koltuğuna" kişiyi kral ağırlar gibi davet ederler, çocuksanız bir de tahta koyarlar alta*, her berber yapar bunu. sonra sıra nasıl bi kesim istendiğine gelir. Çoğu zaten müşterisinin ne tür bi şey istediğini bilir. "her zamanki gibi olsun" dendiğinde iş biter.







Arasıra dükkanda sıra vardır, bu sıra bazen can sıkar, bazen de izlerken keyif verir, özellikle de berber sakal traşına geçince. usturayı öyle bir hazırlar ki seremoniyle kurban kesimi yapılacakmış sanırım. sonra yüzü gerdire gerdire sakal traşına geçer, bazıları o esnada müşterilere çay söyler ve o zaman ustalığını anlarım ağızında sigara olan birini traş etmesi aynı anda çay içirtmesi herkesin yapabileceği iş değildir. bunları izlerken bir de ali desidero'nun dediği "sakalın sesi gelecek böyle kesilirken çıtır çıtır" sözleri aklıma gelir. yüzde hiç köpük bırakmadan traşı da bitirirler ki ben bugüne kadar sıfır köpükle traş bitirdiğimi hatırlamıyorum.







Sonra sıra size gelir, saçlar kesilir ve o ünlü "enseye ayna tutma" merasimine geçilir. işte o zaman bir sessizlik yaşanır, berber aynayı enseye yansıtır ve karşıdaki aynadan yüzünüzü izler, yaptığı işin takdir edilmesini bekler, gizli bir güç vardır bu olayda. bu durumda da zoraki olarak yüzde bi tebessümle -evet, -güzel gibi şeyler söylenir çoğu zaman, yada baş evet dercesine sallanır şu merasim bir an önce bitsin diye.







Opsiyonlu olarak kimileri jöle sürerler, parfüm sıkarlar çoğu da ikinci üçüncü sınıf türden şeylerdir. Ancak tecrübe olarak saçlar bazen kepek yapmışsa berber koltuğundan kalkmadan önce bi kaç tavsiyede bulunur: "1. saçlarını çok sıcak suyla yıkamıcan, 2. saçlarını çok iyi durulucan, 3. saç kurutma makinesini saç derine fazla yaklaştırmıcan" bunları da benim berberim söylüyor, her berber söylemez ona göre.







Son olarak ki en sevmediğim kısım burasıdır "ücret" meselesi. O konuşmalar, espriler ve samimiyetten sonra araya para meselesi girer. her iki tarafta birbirine yabacılaşır o esnada. ya berber ya ben bi yerden laf açmaya çalışırız para faslı kapansın hemen geçiversin diye. o anda hemen yaşanır, geçer ve karşılıklı teşekkürden sonra aynada yeni imaja bakılır ve dükkandan çıkılır.







ayrıca: bkz. berber dukkani



* berber insanı vezir de eder rezil de eder.



* dün bana ''dur lan süper olucak'' diyip kafasına göre saç-sakal şekilleri yapmış olan ve ücret yerine başka bişey almış bi arakadaşımın mesleği..



* berberlerin ağır işitenlerini Allah düşmana vermesin.



Uzun saçlı ve top sakallı olarak,sadece kırıkları aldırmak için girdiğiniz bir berber önce top sakaldan başlayarak sonra kafayı kazıyarak,gülmekten hoop noluyo diyemeden, afedersiniz ".ük kafalı japon askerine" benzetebiliyor sizi.James hetfield gibi girip,kuş gibi çıkarsınız.



* bir berber madurundan







bir berber için asla saçın kısalığı tatminkar değildir, siz sadece saçınızın uçlarından kesmesini istersiniz ama bilmezsiniz ki "uç" kelimesi berberler için neyi ifade ediyor, onların "uç" kavramı ile bizim "uç" kavramımızla tamamiyle farklıdır ve uzaktan yakından alakası da yoktur. bir de sorarlar bu kısalık iyi mi diye. *. işin tuhafı genelde gösterdikleri uzunluk size makul gelir ama iş başındaki uzunluk ile iş sonundaki uzunluk birbiriyle uyuşmaz. peki bunun sorumlusu kimdir? eğer saçınız kıvırcık veya dalgalı ise saçınız. eğer sacınız düz ise kafanız yamuktur. görüldüğü üzere işin sorumluluğunu da almazlar.







bu da yetmezmiş gibi bir de saçınızın uçlardaki kırıkları almalarını isterseniz, işte bu saçınız için sonun başlangıcıdır. sanki "saçımı kazıtmak istiyorum veya kafana göre takıl" demiş muamelesine maruz kalırsınız. ama kesinlikle saçınızda tek bir kırık bile kalmaz.







bir çok berber maduru da bu olayları bilir, peki bilmek madurları kurtardı mı? hayır!



nerden mi biliyorum, dün sevgili berberimin* saçlarım üzerindeki çalışmasından*



* elindeki ustura ile traş ederken, insanları "hayatım onun ellerinde" diye düşündüren kişi.



* her gidişimde ufak veletleri aradan çıkarıvereyim *die bekleten, uzunca bir süre sonra koltuğuna oturabildiğimde ne hikmetse evinden, kardeşinden, bilmemkiminden minimum 2 telefon gelen, çayını tamda ben varken kendi demleyen, sigarasını traşın ortasında ateşleyen, varsa ortamdakilerle muhabbetin dibine vuran ve bunların hepsini yaparken benim saçları da aradan çıkarıveren bi garip insan. sonunda da sormaz mı nasıl oldu die. *



* her seferinde hayat hikayemi anlatmak zorunda kaldigim,o ensemle mesgul olurken benim lavabo deligi ile transa gectigim ve cevap vermek icin surekli kil yuttugum guzide mekan



* sira beklerken memleketi kurtaran insanlarin muhabbetine tanik olacaginiz esnaf.



* bir berber bir berbere gel beraber bir berber dukkanı acalım



gibisinden bi tekerlemeye konu olan meslek ...