Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| kazim koyuncu - 11 * önce karadenizliyim, sonra müzisyenim ama hepsinden önce devrimciyim.
Doğum tarihi 7 Kasım 1971
Doğum yeri Hopa, Artvin
Ölüm tarihi 25 Haziran 2005
saygı, sevgi ve hasret ile anıyoruz kendisini..
* Doğduğun evin müze yapılacağını okuyunca, işte gidiyorum' u dinleyip gözyaşı döktüm bugün senin için.
" Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Kazım Koyuncu, sonsuza uğurlanışının birinci yıl dönümünde Pançoldaki mezarı başında sade bir törenle anılacak. Kazım Hopalıydı.Kazım Karadenizliydi.Kazım dünyalıydı. Kazım herşeyden önce evrensel bir insandı.Gösterişten hep uzak durdu. Anmaları da ona yakışır olmalı. Onun gibi bir insanın anmalarında logoların, dernek ve kurumların, siyasi kuruluşların ön plana çıkması değil, yüreklerin bir araya gelmesi önemlidir. Aile olarak hala ilk gün gibi acılar çekiyoruz. Acımızı paylaşan çok değerli insanlar var. Her zaman onlara saygılıyız, minnet borçluyuz"
Hüseyin Koyuncu
* devrimci kişiligini asla ve asla teröristlerle ortak alanda paylaşmamış büyük insan.
farklıydı,
sanatından çok kişiligi ile ön plana çıkmıştı kâzım abi. sosyal hayatında, ortahopa esnafı basta olmak üzere, bir çok insan ile çok iyi ilişki içindeydi zaten. hopa'da o zamanlar model saç kesen yer olmadıgı için kadın kuaforunde traş olurdu -ki karadeniz insana terstir- lakin hiç de ters tepki aldıgını görmedim. çünkü yüregi ortadaydı rahmetlinin. hopa'da her çaldıgınız kapıda hele ki çocuklugunu geçirdigi pancol köyünde bir kazım koyuncu izine denk gelirsiniz. o karadenizin hırçın çocugu, tutanaklara kayıtlı ismine inat devrimci kişiliginden ödün vermedi. televole kültürüne hiç malzeme olmadı. yaptıgı tüm işlerde en iyisini yaptı ve hep kaliteli muziklere imza attı. kalabalık imza gunlerinin burnu havada çoşkusuna kapılmayıp, istiklal caddesinde masum bir gitarcı olarak kaldı akıllarda hep.
şair ceketli çocuk
inancın ne olursa olsun, allah'ın rahmeti ve peygamberin şefaati üzerine olsun. güzel yüreginin götürdüğü yere git.
viya!
* gün itibariyle ''ben sana doyamadim, doysun kara topraklar'' dememize neden olmuş büyük sanatçı. bir kez daha allah rahmet eylesin.
* öldükten sonra değeri anlaşılan sanatçılarımızdan sadece birisi.
* Fırtına sesli, karadenizin isyankar dev yüreklisi. ne yazsam az gelecek. sadece silahla öldürülmüyor insanlar, halen aynı değişen sesinle boğmaya çalıştığın karanlık daha da koyulaştı senden sonra.
* ölüm yıldönümüyle yaramızı depreştiren güzel insan. sen gittikten sonra özgürlük şarkıları daha bi hüzünlü oldu be abi.
* Bu kirli dünyadan ayrılığının ertesinde, güzelliğinin belki de en görkemli şekilde Grup Yorum'un kaleminden döküldüğü güzel insan. Ruhu şad olsun...
"benim de hayata karşı söyleyecek şeylerim var." diyordun seninle yaptığımız röportajda ve o kocaman düşlerini anlatıyordun bize.
hayata, devrimci bakıyordun. duruşun devrimciydi hayatın karşısında.
"eh be güzel kardeşim, hayata karşı söyleyeceklerini hep söyledin zaten duruşunla!" diyemedik. sustuk ve dinledik yine de seni.
yüreğini kimin yanına koyduysan oradasındır. yüreğin bizim yanımızdaydı, halkların. bugün, gittin. dilinde güzel sözlerle. "devrimcilik"ti o söz. " düşmedim yani... bir devrimci gibi duruyorum..."
değiştirmek istiyordun son günlerinde bile. değiştirmek ve üretmek... yeni bir albüm hayaliyle doluydun. yaşamak gerekiyordu bunun için. "yaşarsam yaparım." diyordun, "ya da yaparsam yaşarım..."
kendi derdine düşmeden birilerinin derdini taşıyordun omzunda. o yoksulların derdini, dili yasaklanan insanların derdini, açların derdini' bunları düşünüyordun. ve düşler kuruyordun hayata dair. "hep güzel olmasını istedim hayatın, müzisyen oldum, devrimci oldum ama onlar bile bana yetmedi..."
"iyi bir bilimadamının da devrimci olması gerekiyor. hayatı yönlendiren, etkileyen, değiştiren insanların devrimci olması lazım, sistemin bir parçası değil."
bu telaş niye kazım? "bir şey ürettim ben, üç beş kişilik değil, sevgi denen şey herhalde." diyordun. doyduk sevgine, yüreğinin bereketinde...
hayata karşı duruşun devrimciydi, biliyorduk. bu yüzden sevdik seni. bunu çok rahat ifade edebiliyorduk, vicdanın ve erdemin bize öğrettiği dilden. bugün gördük ki, ölüme karşı duruşun da devrimciydi. bugün son kez çıktın sahneye harbiye'de ve o sımsıcak bakan gözlerin kapalıydı sadece... sahne, hayat saldırısını en fazla hissettiğin ve güvendiğin yerdi senin, o yüzden gönlümüz rahattı ve tutuyorduk gözyaşlarımızı sen orada öylece yatarken. çünkü senin dilince, "sahnede hesap kitap yoktu. orada ömür mömür, uzun kısa mısa... her neyse işte."
yine sahne ve yine sen...
muhteşemdiniz!..
"hayat adaletsizdir." diyorduk senin son veda konserinin ardından yazdığımız yazıda. "hayat adaletsizdir ve umudunu yitirenleri acımadan siler atar." öyle de oldu kazım. umudunu yitirenler, diz çökerken hayatın karşısında, sen en delisinden bir karadeniz dalgası gibi çarpıp geçtin yüreğimizin kıyılarına. dilinde umutlu şarkılarla...
"hayat biter." diyordun, "önemli olan yaşarken neyin bittiği." senin o güzel günlere olan umudun hiç bitmedi. gözlerinde umudun yitip gittiğini görmedik hiç. sen bizi sevdin, biz seni. ama hesapsız sevdik birbirimizi. hepsi o kadar...
hayal edebilir miydin bu kadarını acaba bilmiyorum? harbiye'de senin için yaptığımız veda töreninden bahsediyorum. sen yine aceleciydin ve sabırsız gidiyordun, en önde. binlerce kişi senin "ölümsüz" olduğunu haykırıyordu. bizim insanlarımız... ülkemizin yüreği sevgi dolu insanları, senin dostların...
bütün pisliklere, açlığa, sömürüye, zulme karşı "yaşasın halkların kardeşliği" diyorlardı. senin kurduğun düşler, sadece bugün için orada binlerce yürekte atıyordu ama yarın on binlerce yüreği de katarak çoğalacaktı düşlerimiz. için rahattı bu yüzden, buna eminiz.
ve sen bunu bilerek gidiyordun anadolu topraklarına doğru... oradaki sevdiklerini fazla bekletmeden.
biz kardeşiz seninle... seni uğurlamaya gelmişti kardeşlerin. laz'ı, kürt'ü, türk'ü, çerkes'i, arap'ıyla binlerce kişi. sana lazca veda etti kardeşlerin, kürtçe, türkçe, gürcüce... hep bir ağızdan öfkeyle haykırıyor, hesap soruyorlardı. hayal edebilir miydin bunları, hadi söyle?
ne zaman konserine gelsek, sen sahneden yüreğimizi deli dalgalar gibi döverdin. bugün de tıpkı öyle deli dalgalar gibi aktık yollara, sıkılı yumruklarımızla harbiye'den taksim'e...
yasaklı meydandı taksim. yıllarca kanımızla suladık da taksim'i, yine de onlara bırakmadık, bilirsin. ne kadar yasaklasalar da taksim'i, "gireceğiz" deriz, dilimizde türkülerle, sıkılı yumruklarımızla. işte bugün de seninle girdik taksim meydanı'na. devrimciler bir kez daha girdi taksim'e ama bu kez seninle!...
sahnedeki kadar özgürdük. sokaklar bizimdi. caddeler, yollar.... seninle özgürleşiyordu bu sefer. hayalini kurabilir miydin bunların? n'olur söyle!
sen bu kısacık 33 yılın her saniyesini hakederek yaşadın. bu yüzden sızlanan şarkılarla değil, umutlu şarkılarla andık ve son bir kez kucakladık seni devrimci coşkumuzla.
tulum ağladı biraz, yalanı yok... bazen de biz tulumu yalnız bırakmadık. yüreğe laf geçiremediğimizdendi, bağışla...
seni anarken, arkandan süslü püslü laflar etmedik. gözlerindeki sahte duyguları gizlemek isteyenler gibi siyah güneş gözlükleri takmadık. sahte gözyaşları dökmedik. dökülen gözyaşlarımız, gerçek bir hüznün acısını akıtıyordu içimize.
rengarenk giysilerimiz ve rengarenk düşlerimizle oradaydık. konserine gelir gibi ... sadakatle, vefayla seni dinliyorduk. sen sahnede son bir kez dido nana'yı söylüyordun. ardından "ne büyük bir şarkıcıydı, ama kansere yenik düştü." diyenler oldu. laf! sen yenik değildin ki... sarıp sarmaladık seni binlerce kişi. çünkü bizimdin, seni onlara vermedik!...
"onlar..." yani o şatafat içinde yaşayanlar, o sahtekarlar, ikiyüzlüler, halka sırtını dönenler, iyi gün dostu olanlar... nasıl da yabancıydılar sana. sen bizimdin, çünkü seni nasırlı eller alkışladı sahnede. kendi dilinden türküler söyledi seninle. umut doldu yürekler.
dostlar kötü günde belli olur. acı ise ancak paylaşılınca hafifler. dostlar, derdini dökebiliyorsan dosttur. dost, yaranı sarıyorsa dostundur. ve yaralar, sarılırsa iyileşir.
biz, dosttuk. dosttuk çünkü seninle o yoksul sofralara çok diz kırdık. kardeş sofralarına. hesapsız kitapsız geldin ne zaman çağırsak. sahnenin önünde kan ter içinde horon tepen devrimin çocukları seni niye seviyorlardı biliyor musun? "bizimle" olduğun için, "bizim" olduğun için.
biz, halkız... sen de bizden biriydin işte. halkların kültürünü yansıtıyordun sanatına. cesurca, inatla. kendi dilince söyledin şarkılarını, korkusuzca. hislerimizi anlayabildiğin için anlatabildin zaten. bir sanatçıyı, halkın sanatçısı yapan şey budur. acıyı hissedemeyen bunun sanatını da yapamaz. yapsa da sanat olmaz. seni diğerlerinden farklı kılan da buydu işte. sana yüreğimizin kapılarını açan da buydu. gördün, hissettin ve yaptın. bunca rezilliğin, kepazeliğin, alçaklıkların, yozluğun ortasında birisi çıkıyordu hesapsız, kitapsız ve deli bir horona duruyordu. "heey!" diyordu. "koca dünya, duy benim de sesimi. karadeniz'in kıpır kıpır coşkusuyla sesleniyorum sana, bir gün göreceğiz o güzel günleri!" "neden bizimdin?" sorusuna cevap olacak o kadar çok şey var ki hangisini anlatsak? hangi sözcüklere sığdırsak?
gün geldi bir tabak yemeği, gün geldi aynı sahneyi paylaştık. yanına davetsiz sokulduk. yeri geldi güldük ve yeri geldi aynı şeye kederlendik. günü geldi zor günümüzde omzumuza dokunan dost eliydin. 1 nisan'da kurumumuzu basıp talan edenlere karşı bizim yanımızdaydın. gözaltından çıktığımızda, yorgun ve hırpalanmış bedenimizi kucaklarken gördük seni. geçmiş olsun diyen gülen gözlerini...
felluce'yi kan götürürken, felluce halkı amerikan bombaları altında katledilirken, düzenlediğimiz konserde ciğerlerin sökülürcesine öksürürken gördük seni. korktuk ve ilk o zaman öğrendik hastalığını. daha da ötesi sen hastalığını henüz öğrenmiştin. bunun şaşkınlığı vardı sende. ama konsere gelmekte hiç tereddüt yaşamadın. kendi derdine düşüp konseri iptal etmek şöyle dursun, özellikle gelmek istemiştin. coşkundan hiç bir şey kaybetmemiş, sahnede hiçbir şey belli etmemiştin. çünkü kaybedecek zaman yoktu. söyleyecek o kadar çok şarkı vardı ki, deli coşkumuza, hüznümüze, acılarımıza, aşklarımıza dair. "vay be..." dedik. o günden bugüne... "vay be!" diyor insan, "vay be..."
"üç gün fazla yaşayacağım diye kendimi rezil edemem." dediğini duyduğumuzda dedik "vay be!"... "kanserden korkmuyorum." dediğini duyduğumuzda dedik "vay be!"...
bu "vay be..."yi altı ay boyunca söylettin ya bize, aşkolsun sana kazım...
işte, halkların kardeşliği için çarpan yüreğin durdu bugün. yoksun... vay be!...
seni onlar anlamaz. seni ancak biz anlarız. seni anlayamadıkları gibi, anlatamazlar da. anlatsalar yalan söylerler. yürek taşımaz onlar göğüs kafeslerinde. bu yüzden sevmeyi de bilmezler, kederi de.
bugünlerde sol göğsümüz çok sızladı kazım. sol göğsümüzde o kadar çok fotoğraf taşıdık ki... çok uğurladık sevdiklerimizi, bir düğüne gider gibi, türkülerle...
* üstteki yazının devamı:
bugün cenaze töreninde bize dönen kameralar, seni niye bu kadar çok sevdiğimizi anlatmayacaklar o ekranlardan. hesap soracağımızı, yüzlerine haykırdığımızı söyleyemeyecekler. çünkü onlar yalanlardan kurulu sahte dünyalarında yaşıyorlar. çünkü onları senin katillerin besliyor. yalanlar söylesinler diye.
kilometrelerce yürüdük senin ardından. yavaş, sakin, öfkeli... alkışlarla yürüdük, zılgıtlarla. bir de panik halde koşanlar vardı, robocoplarıyla, coplarıyla, gaz bombalarıyla, silahlarıyla. tahmin edebilir miydin bu kadarını? doğruyu söyle n'olursun?
senden korktular kazım. senden, sevenlerinden, ve halkından. öfkemizden korktular ve sana duyduğumuz sevgiden. tıpkı nazım'ın dediği gibi, "korkuyorlar sevmekten".
hep korktular zaten türkülerimizden... bugün bir kez daha gördük yüzlerinde korkuyu.
bugün, acılı yüreğimizde sana da bir yer açtık. şimdi alıp başını gidiyorsun, seni doyuran ve büyüten toprağa, karadeniz'e. ama biz burada veda etmeyeceğiz sana. seninle birlikte uçacağız masmavi göklerden karadeniz'e doğru. son yolculuğu birlikte yapacağız. bir sigara yakacağız hopa'ya varınca. ve bütün kederlerimizi dökeceğiz karadeniz'in lacivert sularına. ve seni kendi ellerimizle emanet edeceğiz toprağa. toprak vefalıdır. emanetimizi kıskançlıkla saklayacak, biliyoruz. ve karadeniz senin kulağına hiç söylenmemiş türküleri söyleyecek. ve "güzel günler" geldiğinde deli bir horon tutacağız birlikte. karadeniz'den, ege'den, sarp yamaçlı dağlardan gelip, halkların kardeşlik halayında buluşacağız yine.
rahat uyu ve bizi merak etme sakın, türkülerimiz hiç susmayacak. bugün seni uğurlayan binlerce kişinin bir bildiği vardı ki haykırıyorlardı: "türküler susmaz, horonlar sürer".
ölüm, seni aldı aramızdan. ne olursa olsun, kalleştir ölümün adı. bu kez de, seni çok gördü bize. ölmek, bir sonuçtur yine de. önemli olan o hayatı nasıl yaşadığıdır insanın. senin gibi hızlı, senin gibi dolu dolu yaşayıp "üstü kalsın" dercesine gidebilmek, kocaman yüreklilerin harcıdır.
seni kalbimizin en derin yerine uğurluyoruz, kocaman yürekli dostumuz.
denizin çocuğu, güle güle...
gökyüzü kadar kocaman, karadeniz gibi deli ve durulmayan düşlerini büyütmek, "sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için", boynumuzun borcu olsun.
hayat, omuzlarımıza senin de düşlerini yükledi. taşımayana yuh olsun!
* kazim abim,
dun gece saat 12den beri elim klavyeye gitmiyo.. bi$eyler yazayim istiyorum ama yok, beceremiyorum. yazdiklarimi hep siliyorum.. $arkilar daha bi' aci veriyo bu lanet 25 haziran gunu. nefret ediyorum 25 haziranlardan. 24ten 26ya atlasa $u kodumun hazirani, ne olur sanki ? mecbur abi. atlamak zorunda. sen gittin ya o gun. koyverdun gittun. hic du$unmedin, sevduklarin ne yapar, ne eder.. ama elinden ne gelirdi ki ? orospunun cocuklari zehirlemi$ti seni kucucukken.. hircin karadeniz'e umarsizca dokulen atiklarin belasiydi seni bulan.. asit yagmurlari yikami$ti seni. ve senin gibi bir suru hem$ehrimizi..
abi be.. gel ruyama da anlat neler yapiyosun oralarda.. nasil bi' yer ora ? heyecan yoktur. heyecansiz hayat ne boka yarar ki ? sen sevmezsin.. abi karadeniz var mi orada ? ye$ille mavi bi' arada mi oturdugun yerde ? hopa'ya tepeden bakip "yok ulan ustune memleket!" diyo musun ? hamsi var mi abi orda ? misir ununa bulayip kizartiyo musun bol yagda.. sen kilciksiz atarsin agzina, aptal aptal bakar karadenizli olmayanlar napiyo bu diye.. bu arada sen turkulerini soylerken kim caliyo sana tulumu ? selim de yok yaninda, ictigin vakitler lazimdir selim sana..
abi girgir bi' yana, canim yaniyo. kalbim aciyo. sana agliyorum yine. seninle agliyorum. gozlerim kurudu bugun yine aglamaktan. kafa desen yine bi' dunya.. sana iciyoruz, seninle iciyoruz.. "denizde kararti var, bu gelen kazim midur ?" diyoruz yanimdaki oflu arkada$la $u an bi' umut.. degil misin abi sen ? gelmicek misin bi' daha ? fadime'yle horon tepmicek misin ? kar$iya cifte camlar'da icmicek miyiz bogaza kar$i ? hic bi' umut yok abi.. bi' sorsan ordakilere ? beni bekleyen cok, ben biraz gideyim, gelirim yine desen.. anlayi$la kar$ilarlar abi. seni cok erken aldilar cunku ordakiler..
cok erkendi gidi$in abim.. aylarca bekledik haberini.. ".. ve kazim koyuncu kanseri atlatti!" yazsin kodumun bi' boka yaramayan gazeteleri artik dedik.. olmadi abi.. gittin, yetim kaldi tulum.. turkuler yetim kaldi..
abi merak ediyosundur belki ben gideli ne degi$ti diye.. her $ey gittikce kotuye gidiyo abi.. sardilar lanet gibi etrafi peceliler, takkeliler.. bi' 5 yil daha zevk-i sefa edicekler. beceremiyoruz abi, degi$tiremiyoruz ki. sen de biliyosun..
trabzonspor mu ? abi firtina gibi olucaz bu sene in$allah.. sadri ba$kan acaip transferler yapti.. gokhan unal'i aldik mesela. hani kayserisporun golcusu, bilirsin. bu sene cok sarsicak avni aker'de aglari.. radyonu hazirla, sen izlemezsin dinlersin maclari.. her gol sonrasi senin sesin yukselicek yine. biz tribunde horon tepicez.. ey trabzonspor formasinin en yaki$tigi ! posterin yerinde asili.. her golden sonra sana donup goz kirpicaz yine.. bizim u$aklardan umutluyuz bu sene anlayacagin.. u$aklar cok ugra$icak.. sen dozer cemille jansoldier abimizin sana emanet ettigi memedi al yanina, giyin cubuklu formalinizi, horona hazir olun abi. kupayi getiricez hepinizin mezarina tek tek bu sene. bu da sana sozum olsun ! biz sana bordo diye haykiricaz, karadenizden aldigin en maviyle kar$ilik vericeksin bize biliyorum.
abi.. ozluyorum.. deli gibi ozluyorum.. istemeden yitirilen bi' sevgili nasil ozlenirse ayni oyle. ayak izi bile birakmadan gittin abi.. gelemedik yolundan. isyan edesim var abi. senin olumun de son olmadi. hala, her sene yuzlerce insanimiz gidiyo kanserden. "bak ben iciyorum, tertemiz cay." diyen $erefsizlerin yuzunden gidiyolar.. hic suclari yokken. karadenizimden aldiklari guzel gozlerini bir bir yumuyolar hayata. bitmiyo abi. ne kadar istesek de bitmiyo. bagiriyoruz "nukleer santral kurmayin ulan. rahat birakin karadenizimizi." diye.. umuyoruz ki bi' gun karadeniz kizip yutucak butun suclulari tek tek..
abi her kelime de canim daha cok aciyo. bi' yumruk var kalbimin hemen yaninda, sıkı$tırıyo. benden bu kadar $imdilik.. butun geli$melerde seni haberdar edicek karde$in, hic merak etme dina kaki !
sana son sozum var :
gyuli ckimi sin var ida ba$ka$a.. ckimire do gickitas gyuli ckimi !
* zugasi berepe'den beri dinlediğim, karadenizli, müzisyen ama hepsinden önce devrimci olan ve öyle kalan ozan.
didi mardi kazımçkimi.
* saygıyla andığım abim. evet, öz abi gibi sevdirmiştir sanırım çoğumuza kendini. unutulmayacağını bildiğim...
saygıyla..
* kendisine cennette rahat olması için dua ettiğim.
* 3 yıl oldu gideli karadenizin asi çocuğu. müzisyendi ayrıca ama hepsinden önce bir devrimciyim diyordu. lanet olası sermaye peşinde koşan adamlar sebep oldu ölümüne şair ceketli çocuğun. gidiyordu, ama gülüyor ve teşekkür ediyordu dünyaya hala üzerinde şarkılar söylediğimiz için. yol ayrılmış, görmeden gidiyordu kazım.
* kumral bir cocuk, tam 3 yil once bugün yaz öyküsünü anlatti ve sarkilarla gecti aramizdan.
* Kazım hiçbir şeyi devrime ertelemeyen bir devrimciydi.
Şarkılarla geçti aramızdan. Karadeniz'in hırçın çocuğuydu.
Denizlerin çocuklarından dağların çocuklarına selam taşırdı.
Yaralı bir kuştu o, şarkılarla gitti aramızdan yarım kalan bir aşk gibi
Pançol gibi büyülü bir coğrafyada doğdu.
Masalsı bir hayat yaşadı.
Çay bahçeleri, fındık dalları, gürgen ağaçları
Çocukluğunda dinlediği masallardan ve efsanelerden besledi sanatını.
12 Eylül düştü çocukluğuna, göz altılara, tutuklamalara tanık oldu.
Renkli bir çocukluğu seçti kendine, çocukluğunda bolca Teksas-Tommiks okudu.
Müziğe Amcasının Almanya'dan hediye getirdiği gitarla heveslendi.
Amcasın anlamlı hediyesi hayatını değiştirdi.
ilk müzik aleti gitardı ama önce mandolin çalmasını öğrendi.
Hopa'da Mandolin kursuna yazılarak başladı müzik yaşamına.
ilkokulu Pançol'da Yeşilköy ilköğretim okulunda okudu, Ortaokula Hopa'da başladı.
Dağlara tutuldu, "köyde ağaç gibi su gibi hissetti" kendini.
Hopa Lisesinde duvar gazetesi çıkaran ekipte yer aldı.
Okullar arası yapan duvar gazetesi yarışmalarına katıldı, 1989 yılında 6 Edebiyat A sınıfında öğrenciydi.
Hep istanbul'a gelmek istedi. istanbul'a gelmek için Üniversiteyi araç olarak kullandı.
17 yaşındaydı hiç vazgeçmeyeceği istanbul'a yerleştiğinde.
istanbul'a her yeni gelen insan klasiğini yaşayarak Eminönü'nde Yeni Camii önünde güvercinlerle fotoğraf objektifine poz verdi. istanbul'la sözlendi o an.
istanbullu oldu ve bu şehre sevdalandı.
Babadan kalma solculuğu vardı.
istanbul'a gelirken şair ceketi diktirmeyi arzuladı.
Büyük yalanlara hazırdı.
Kazım'ın istanbul'a geldiği günlerde istiklal Caddesi trafiğe açıktı.
Caddeyi otobüsler bölüyordu.
O günlerde yıllar sonra tüm istiklal'i kendi şarkılarının sarabileceğini tahmin etmemişti.
Hayatında en çok üç şey yapmak istedi.
Birincisi Lise Öğretmeni olmaktı, ikincisi Üniversitede öğretim görevlisi-bilim insanı olmaktı, üçüncüsü müzisyenlikti.
Üçüncü istediğini yaşama geçirdi ve sadece müzik yaptı.
Şiiri çok sevdi ama hiç şiir yazmadı, müzikten vakit bulamadı.
Onun için "dünya'da en önemli değer emekti." Çünkü "yaşamak demek emek demekti."
Yaşamı boyunca emekçilerin, ezilenlerin, yoksulların tarafında oldu.
Hep muhalifti.
Yüreği soldan yana atıyordu.
"En önemli sermayenin arkadaşlıklar olduğunu" söyledi.
Sahnesini, müziğini herkesle paylaştı. Söyledi söyletti. Oynadı oynattı. Eğlendi eğlendirdi.
Hep güler yüzlüydü, sanatını hep barıştan yana kullandı. Hiçbir ayrım gözetmedi.
Sempatik ve sıcakkanlı davranışlarıyla kısa zamanda kendini sevdirdi.
Şöhretin basamaklarında hızla ilerledi.
Hiç kendinden geçmedi.
insana, topluma ve çevreye duyarlıydı.
Savaşa karşı durdu, her zaman barış dedi.
Çevreciydi Karadeniz sahil yoluna, Çernobil'e, Nükleere, Fırtına Vadisinin yok edilmesine vb. birçok çevre tahribatının karşısında durdu.
Her etkinlikte en öndeydi.
Sözünü, müziğini esirgemedi hiç.vKaradeniz müziğini, tulumu, kemençeyi, gitarı, horonu gençlere sevdirerek müziğini toplum için birleştirici bir araç olarak kullandı. O sahnedeyken binlerce insan horona, halaya durdu.
Katıldığı her festivalde, her şenlikte, her konserde insanları bir birine daha çok yakınlaştırdı.
Tunceli'de, Trabzon'da, Antakya'da, Hopa'da, istanbul'da, Diyarbakır'da aynı müzikle coştu insanları coşturdu. Barışın diliyle söyledi şarkılarını. Tüm notalarda halklar kardeşti
Megrelce, Lazca, Türkçe söyledi şarkılarını-Türkülerini
Her seferinde "Lazım, Kürdüm, Türküm, Hemşinliyim, "Türkülerin sahipleri tüm insanlardır" dedi.
Müzik bir hareketti onun için. "Yaptığınız müziğin hayatta bir karşılığının olmalı" ilkesiyle yola çıkmıştı.
Üç büyüklere inat Anadolu takımı Trabzon Sporu tuttu.
Trabzon Spor, futbol onun için bir tutkuydu,
Trabzon Spor sevgisi gönlünde, Trabzon Spor Üyelik Kartı hep cüzdanındaydı
Şarkılar söyledi, marş besteledi Trabzon Spor için
Karadeniz'de yalnız gezen bir takaydı o
Rüzgârla konuşur, yağmuru severdi
Karabataklara dost, hamsilere yoldaştı
Devrimciydi o Karadeniz'in yaramaz çocuklarındandı
Hayatla bir sorun yaşadıÇernobil onu en verimli zamanında sırtından hançerledi
"Sanatçı her zaman hayatla bir sorun yaşar" dedi.
Hastalığının en ağır döneminde bile yılmadı.
"Her ne kadar çok istediğim şeyleri yapmakta zorlanıyorsam da pes etmedim. Düşmedim yani Bir devrimci gibi duruyorum ki zaten devrimci olmakla sanatçı olmak arasında benim için ciddi bir bağlantı var. ikisinin bağlamında yapmak gereken tek şey sahneye çıkmak diye düşünüyorum. Bundan sonra sürekli sahnede olmak ve müziğin tam içinde olmak istiyorum" diyerek gücü tükenene kadar hep üretti
Sanki hiç gitmemiş gibi
Birazdan müzik başlayacakmış gibi...
Şimdi horana durulacakmış gibi...
Müzik susalı üç uzun yıl oldu...
Seni çok özlüyoruz Kazım... *
* arkasını dönmeden,şikayet etmeden,hiçbirşey almadan,birşey vermeden gidendir,Allah rahmet eylesin.
* "ben laz'ım o zaman lazca müzik yaparım" diyerek dikkatleri üstüne çekmiş efsanevi şarkıcı.
* badem gözlüydü.
* denizde karartidir artik.
her gece, fenerin isiginda görünür, kaybolur sislerde.
bir türküdür, karadenizin dalgalarinda yankilanir.
memleketlimdir, abimdir, sevdigimdir, uzaklara gidenimdir.
* laz halkının değerlerini unutmaması, dilini unutmaması, asimile olmaması için yaşamını harcayan, pek de taninmayan karadeniz'i bize anlatan devrimci. duygusal tanımlar yapılabilir. kendisi hayatının baş köşesine devrimi koyduğu için böyle yazıyorum. hani metin kahraman ''en büyük devrimcilik böyle bir ülkede kendi dilinde şarkı söylemektir.'' demişti ya kanıtladın sen bunu be şair ceketli çocuk. devrimciliğin slogan atmak olmadığını gösterdin. böyle bir ülkede kendi dilinde söylediğin şarkılarla geçtin aramızdan.
''Devrimi düşünürsün, düşünebilirsin, şöyle olsun böyle olsun hatta bir sistem bile kurabilirsin. Ne zaman yaparsın. Devrim yaptıktan sonra... Bok devrim yaptıktan sonra... Şu anda bunu düşünüyorsan yaparsın, bunu yapmaya başlarsın. Ve böyle yaşamaya başlarsın. Hayatla da böyle anlamlı bir ilişki kurarsın... Yolda yürürken de adımların ona göre olur, insanlara baktığın göz değişir. Herkes de bakar, bu adam niye böyle yürüyor. Sana bir puan yazmazlar ama bir şey verirsin bu hayata... Bakkaldan manavdan bir şey alırken tuhaf bir ilişki kurarsın, hoş bir ilişki kurarsın... işte hikâye bu...''
ne güzel demişsin be masal kahramanı. bakma sen şarkılarını duyduğumuzda gözümüzden akan yaşlara. çiçekler içinde uyu neredeysen. günü gelince dağa çıkar, yıldızlardan şiir çeker, kanımızı siler yıkarsın. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |