[bluemoon24]

paramparça aşklar ve köpekler filminin mükemmel soundtracki

amores perros un fragmanında çalan filmi arayıp bulmamı sağlayan control machete şarkısı. bu beni copy/paste yapmaya teşvik ediyor.şarkı ingilizce olsa dükkan sizindi yoksa.



suficientes son los problemas de un solo dia

como para preocuparse por el futuro



cual?



olvidamos que para poder llegar al otro lado



al otro lado



hay que empezar derribando el primero de los muros



nos pasamos la vida

viendo triunfos y fracasos

conseguidos en tiempo preterito

cuantas veces se ha detenido el sol

a mediodia?



cuantas?



porque ya no quiere vivir mas atardeceres



cuantas?

cuantas veces?



porque ya no quiere vivir mas amaneceres



el negro sera de ser negro sin el blanco

el bueno deja de ser bueno sin el malo



continua repetitiva que constantemente termina



ah



vuelve a empezar de nuevo da fruto a la semilla

porque envejeces?, porque tu piel se va arrugando

el paso del tiempo una broma te esta jugando



sabes que la codicia puede dejarte en la ruina

quieres solucionarlo?



borrarlo de tu vida



de perros amores



borrarlo de tu vida



de perros amores



borrarlo de tu vida



si alguna vez

si alguna vez

si alguna vez

si alguna vez



amanece el alma

atardece en ti



amanece el alma

atardece en ti



accion es en real voluntad

sensacion la velocidad



fe e ilusion organica

coincidencia armonica



no existe ningun borrador magico

para borrar todos los errores cometidos

que pasaria si las flores solo se marchitaran?

o solo se quedaran como botones.



duele la realidad duele



la fantasia solo se queda en los suenos

que pasaria si nunca muero?

y no tuviera la oportunidad de nacer de nuevo.



amanece el alma



vuelve otra vez, aparece



atardece en ti



desapareces te vas y vuelves



amanece el alma



vuelve otra vez, aparece



atardece en ti



amanece el alma



vuelve otra vez, aparece



atardece en ti

dördüncü nesil yeni yazarımız.*

romantik ispanyol nikine şu romantik şiirle karşılık vermek istediğim er kişi.



manası ben olan bir kelime olduğunu anla

beni de incisi sen olan bir sedef gör,

kendini ruhu ben olan bir beden

ve beni kalbi sen olan bir göğüs

kendini rahibi ben olan bir tapınak

ve beni aşkı sen olan bir kalp

kendini mehtabı ben olan bir gece

ve beni tatlılığı ben olan bir şeker

kendini babası sen olan bir çocuk

beni kelebeği sen olan bir mum

kendini vadideki ben olan bir bekleyiş

beni kucağı sen olan bir bir alev

kendini sığınağı ben olan bir korku

beni arkadaşı sen olan bir yalnızlık..

4.nesil canımın içi yazar. ciğerimin köşesi kadrosunda bulunmaktadır. bu zatla konuşmadan geçirdiğim gün kendi adıma kayıptır. bir de muhabbetlerimiz vardır karşılığımyok kişisi, ben ve son olarak da nickaltı yazacam diye kastığım bu yazar , uzundur bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. her seferinde karnıma ağrılar girerek kalkıyorum muhabbetten. sağlığa zararlı sanki sigara gibi bağımlılık yapıyor valla bak.



yazarlığını ortaya koymaya başladı zaten bu giriyle tanıştık ve bu kadar kısa sürede bu kadar çabuk gönlümde yeretti. korkuyorum .



son olarak , gördüğüm en güzel gülüşe sahip kadınlardan biri. şimdilik bu kadar.

cevahir alışveriş merkezi'nin merdivenlerinin son kurbanı okuldaşım, bölümdaşım süper insan. sol dizi sargıda olmasına rağmen neşesini kaybetmeyen kişilik. annesine biraz işkence etmekteymiş fakat o kadar kapris herkeste olur, olmalıdır. işin ilginci düştüğü merdivenler yürüyen merdivenler değil. yani merdivenin bi suçu yok. bizimkisi heveslenmiş yuvarlanmaya. bu ne enerji arkadaşım, niye duran merdivenlere tırmanıyosun. onların daha hizmetkar ruhlu olanları var iki adım ötende. hep bu becel reklamlarından oluyo. asmışlar sağa sola yürüyen merdiven kullanmayın, kalbinizi sevin falan diye, beynini yıkıyolar insanların.



neyse ne diyorum bu durumda, çook geçmişler olsun diyorum. kendisini önümüzdeki hafta tekrar sahalarda görmeyi temenni ediyor, ağrılarıyla barışık geceler diliyor, sevildin diye de ekliyorum.



bilinçli mi bilinçli, hoşgörülü mü hoşgörülü, sıcakkanlı mı sıcakkanlı yazar. tanımam etmem fazla ama yazdıklarından çıkarttıklarım bunlar.



öyle işte. burdan bizi okuyan amcamgillere selam ederim.



benden de ondan da adam madam olmaz. gerçi yok ondan madam olur.



iyi ki yazar madamdır kendileri.

bir edebiyatçıyla yarışmak haddime mi düşmüş, haddimi bildiren yazar. mevzumuz sadece haykıranın duyduğu çığlık mevzusudur. işte o görüntüler



diyar diyar dolansa da o çığlık netice de duyan bir tek sensen, senden gayrısı hangi tınıyla yankılanacağını da bilmeyecekse, ıslık mıdır çığlık mıdır, sessizlik midir... neyse nedir ne fark eder ki. ses, yankı yankı dolaşmalı ki kendini bulsun. sessizlikle bir olup kalleşçe kaybolursa ardına bakmadan ne senden çıkmıştır derim ben o çığlığa ne de seni sahiplenmiştir.



sadece 10 saniyede yazılmıştır, doğaçlamadır, insan bu yazara hayran kalmaktadır. saygılar saygılar saygılar...

@2218334 numaralı girisiyle sürpriz anlayışımı açıkça madaraya almış yazardır.



bunu bana yapmayacaktın de per. ben ki senin için üç ay boyunca oturup 13000 parçalık puzzleı bir araya getirmek ve yaklaşan doğum gününe yetiştirmek için kendimi mahvettim. ben ki, facebook'tan bana yolladığın denizatı hayvanı yumurtadan çıksın diye 4 gün 4 gece yemeden içmeden pc'nin başında bekledim. rakı soframa gönderdiğin canlı fasıl heyetini sabah akşam bıkmadan usanmadan dinledim. demek benim sana olan sadakatimin karşılığını böyle verecektin. öyle olsun.



puzzle ın kargoda hayrını gör. gayrı bundan sonra kim kasar bilemem. sen mi yoksa ben mi?



orada da bi sürprizim var sana. haberin olsun. *



gerçi biraz elimde olmadan yapmış olduğum bir sürpriz oldu ama, naaparsın be de per, kader utansın.

doğum günüm diye yalan söylemiyorsa doğum günü kutlu olası yazar ablam.

doğum günü kutlu olsun. bugün gerçekten doğum günüymüş. ilerleyen vakitlerde eğer sızmaz isem kendisine bir şiir yazacağım günün manasına mahsuben.

avrupa yakasında itibarlı bir kardeşimizdir. beyoğlu mahallesi ihtiyar heyetinden tabi. gelecek nesillerin mimarı.

kendisiyle farkında olmadığımız bir geçmişimiz var. aynı okulda, aynı bölümde, aynı sınıfta okumuşuz. tabi o benim biraz yavaş gitmemi fırsat bilip üst dönemim olmuş, bitirmiş gitmiş sonra da okulu. sözlükte tanıştık, koca 4 sene okulda tanışmayıp. dün de zirveye gidelim diye buluştuk taksim'de. uzun zamandır aramızda bi rekabet yaratan tavla meselesini de çözelim istedik ki biraz erken buluştuk. kendisine verdiğim üzüntüden dolayı tekrar tekrar özür diliyorum burda. zirveye moralsiz katılmasını istemezdim ama zar işte naparsın!



bi de ben memleketten döndüğümde* kendisine leblebi getirdim ayıptır söylemesi. bu kadar zaman bekleyince ne özelliği kalmıştır bilmiyorum o leblebilerin. ben aldığımda sıcacıklardı. dedim emin misin bu akşam getirmemi istediğinden? bak mekana giricez karışmam sorun çıkarsa?. leblebiiiiii!! dedi başka bi şey demedi. sen bilirsin dedim, götürdüm giderken.



geldik kapıya, iki izbandut abi bi de soğuk nevale abla kapıda gelenleri kurcalıyolar. bu zavallımın da çantası çimento torbasından 300gr falan hafif. e tabi abla atladı çantaya:



abla--çantanızı açar mısınız?

de per--tabi.

abla--bu nedir?

de per--leblebi.

abla--ne leblebisi?

de per--çorum leblebisi.

abla--?!?!



içeri bi girdik ki bana bakıyo senin yüzünden der gibi. hatta çekinmedi dedi bi de üstüne.



sıra mıra derken girdik içeriye, müzik, kalabalık, dans derken bende bi yorgunluk, bi bezgin bekirlik oluştu. zaten o kadar kalabalık ki hareket edemiyoruz. iki saniye boşluk bulsak hoplaya zıplaya bi hal oluyoduk. neyse ben artık yılmış, dalgın gözlerle etrafa bakmaya başlamışken bi baktım bu deli daha hopluycam zıplıycam diye uğraşıyo. bi an olsun gülümseme silinmiyo suratından. vay ulan dedim enerjiye bak. imrendim yeminle. yanımda başkası olsa o an bayardım orda, daha da neşe kalmazdı. ama damarında redbull dolaşan bu enerjik olunca, baymadım, oynadım da oynadım, göbek bile attım. sağolsun gecenin yorgunluğunu aldı üzerimizden, eğlencenin hakkını verdi.



ne kadar tavla bilmese de, bilmediğini de bilmese de, koskoca parti için mekana kaçak çerez sokmaya çalışsa da, datlının datlısı biridir kendisi. aman nazarlardan uzak olsun!!





gizli belgeleri açıklıyorum:



ellaam: aha bülent ersoy coştu. lan benim de anam geldi bülent ersoyu izliyoz onun vesilesiyle.



de perros: hauahauahua izle izle. anan normalde nerdeydi ki memlekette mi? [bu hauahaua tipi gülme efektini eğer gerçekten yapıyorsa, tüm ilişkimi keserim valla bununla--ellaam]



ellaam: he antep.



de perros: anam şimdik senin anan antep yemekleri neyim de yapar sana ohh negzel lan daha ne istiyon.



ellaam: lan sürekli dolma getirim mi oğlum, süt içen mi yavreem, meyve soyim yin mi kuzucum diyen birisi dolanıyor başımda. tuvalette kitap okumama bile karışıyor kadın.



de perros: ahuahauahuaaua[bak yine!] daha ne istiyon allasen ya kadıncağız negzel ilgileniyor seninlen. oha bu arada lan tuvalette kitap mı okuyon sen. ahauahau bitirmeye de kalkmıyon di mi o kitabı oracıkta hauaha. lan ne manyah herifsin heee.



ellaam: oha lan bu tuvallette kitap okumak bu kadar garip mi bütün ev ahalisi beni kınadı. paşa paşa kitabı okuyom oturaraktan.



de perros: hauahau pekim o kitabı hep tuvalette mi okuyon hani öle bi takıntın var mı ahauahu abi komedi ya.



ellaam: yok lan tuvalette de okuyorum. oha, o nasıl iş lan, kitabı sadece tuvalette okumak?



ahaha, güzel sözlük başlığı oldu. doldur bunu ukte vereyim.





vaziyet bundan ibarettir. 4. yıl partisine çantasıyla leblebiyle gidenlere aşina değiliz. muz ortaya vurulan vole, dağlara taşlara gitmiş lan.



not: bu girinin daha önce nerede olduğunu bilene/bulana yüzbin lira vericiyim.



Kaynak: İtüSözlük