iş aramak

[bluemoon24]

üniversiteden yeni mezun olmuş kişilerin üstünde psikolojik baskı oluşturan süreç.

sayfalara her bakışta insanın içini daha daha sıkıntılara sokan insani kemiren bulamıyorum hala ne bakıyorum ki düşüncesinden beynini kurtaramadığın cvlerine cevapların gelmediği süreç içinde bir halt etmiyorum diye düşündüğün düşündükçe çıldırdığın eylem.bu dönem içinde yaymaya başlarsan ruhunu ozaman sıçtın demektir asla iş bulunamaz hale kadar gidebilir.kronik iş arar kıvamına gelinir.

üzerine roman yazılabilecek kavram, olay, süreç vs.

başlangıçta insan çok büyük umut ve beklenti içindedir öyle ki ilk iş görüşmeleri olumlu geçse de daha önümde başka fırsatlar olabilir der. ama durum hiç de sandığı gibi değildir. bu piyasa da çalışılmaz der ve tübitak a vermiş olduğu burs için dualar eşliğinde yüksek lisansa başlanır.

zannediyorum bu iş arama sürecini ötelemekten başka birşey değildir.



iş arama sürecinin kısa olması en arzu edilen mevzuudur ayrıca.

gerçekten kendini yetiştirmiş birey için iş bulmakla sonuçlanacak eylemdir. biraz sabır ister. tabii ki yeterli eğitimi almadan iş bulan birçok kişi de vardır fakat hakederek, kendin olarak iş bulmak anlatılamaz bir tatmindir. iş arama sürecinde kişinin kendine güveni çok önemlidir.

iky dersinde de tarif edildiği gibi iş aramak başlı başına bir iştir. fakat ne yazık ki ne işle iştigal ediyorsunuz? sorusuna iş arıyorum gibi bir cevap vermek pek de hoş değildir. iş aramak gerçekten çok zor ve sabır gerektiren bir süreçtir. hele hele maddi yönden sıkıntı içindeysen daha da çekilmez bir hal alır.



iş arayan kişi çok umutludur başlarda. çalışan arkadaşlarının aldığı maaşlardan kafasında ortalama bir maaş çizer. ve başlar güzel bir özgeçmiş hazırlamaya veya var olan özgeçmişini günceller. ikinci aşama olarak popüler olan kariyer sitelerine**** üye olur. üşenmeden hapsinde ingilizce ve türkçe olmak üzere özgeçmiş hazırlar.



artık umut dolu günler başlamıştır. fakat ilanlar biraz can sıkıcıdır. çünkü ilanlarda aranan kişiler çok ütopik gelir. aslında ilan verenlerde de biraz mantık eksikliği vardır. zira java, c#, c++, c, vb, asp dillerine aynı anda hakim olan ve en az üç yıllık tecrübeli biri pek de mantıklı bir kriter gibi gelmez. zaten şu en az bilmem kaç yıl tecrübeli lafı sürekli kafasını tırmalar iş arayan kişinin. düşünmeden edemez yahu orada çalışma burada başlama ee ben nerede tecrübe kazanacağım? diye. derken başvurulara ilk yanıtlar gelmeye başlar. umutlar yeşerir. ilk mülakata gidilir. haliyle heyecan hat safhadadır. görüşme olumlu geçmiştir. umutla cevap beklenir. ama o beklenen cevap bir türlü gelmez. çünkü biz sizi ararız cümlesinin çıplak bir yalan olduğu gerçeği ile yüz yüze gelinir.



günler günleri kovalar. hergün ilanlara bakmaktan sıkılır iş arayan kişi. ama tabi bundan daha sıkıcı durumlar da vardır. örneğin ailesinin hergün iş bulabildin mi? diye araması, en yakın arkadaşlarının sürekli ne oldu hala iş bulamadın mı? diye sorması insanlardan kaçmasına sebep olur iş arayan kişinin. halbuki iş bulsa hepsine haber verecektir. onlardan habersiz çalışacak değil ya?



gittiği her mülakatta iky mensuplarının bakışları altında ezilir iş arayan kişi. öyle bir bakarlar ki sanki sen ona muhtaçmışsın hissi uyandırır. onların profesyonelliği karşısında iş arayan kişinin amatörlüğü zor anlar yaşatır kendisine. bazen umutla bazen hüzünle döner evine ama sonuç hep aynıdır.

www.google.com.tr açılıp iş yazılır.

sonu gelmeyen arayışlardan biridir iş aramak. siz yoruluncaya veya oturaklı bir yaşam isteyinceye kadar son verilmez bu eyleme. ilk girdiğiniz işten ayrılma vakti geldiğinde, yeni mezun bir öğrenciden daha beter bir durumdasınızdır. sonuç olarak bir şekilde kendinizi yetiştirmiş olmanız istenmekle birlikte, daha cin çarpmaya da hazır olmadığınız hissetirilir ilanlarda. bu aşamada yeni mezun olmak daha kolaymış gibi hisseder insan. zira tecrübe kazanmış olduğunuz alandaki ilanların azlığı veya ilerideki planlarınıza uygunluğu vs. hepsi birleşip kabus gibi üstünüze çöker. bekar olup olmamanız bile serbestlik derecenizi etkiler hale gelir. kendinizden başka kimsenin sorumluluğunu almamak mantıklıymış gibi gözükse de, sadece kendinize ait kararlar almak en zorudur aslında.

kendinizi yetiştirmiş olmak güzeldir ama iş bulmak, biraz şansla ilgilidir aslında. nereden mezun olduğunuza veya neler bildiğinize bağlı değildir ilk aşamada. fakat sonrasında her adım, önceden planlanarak atılmalıdır. bu nedenle üniversite sıralarında değil ama iş yaşamındaki eğitimleri yabana atmamak gereklidir. durduk yere başınıza bir talih kuşu olarak konabilir tüm bu eğitimler.

sinir bozucu eylemdir. özellikle de tecrübeniz yoksa ve kimse vermiyorsa daha da zordur. ulan anamızın karnından tecrübe ile mi doğduk lan)

haber beklemektir ve bu haberin gelmemesidir. torpiliniz yoksa genelde sadece aramak kısmı olarak kalır bulmak aşamasına geçemezsiniz bir türlü.

kendi başına yeterince zor olan bir süreç olmasına rağmen, çeşitli kiş ve durumlar nedeniyle konunun daha da zorlaşmasıyla insanı bunalıma iten durumdur. söz konusu etkenlere göz atalım:

1. ilanda gördüğünüz ilgili bölüm mezunu ibaresinin bi halta yaramadığını görüşmede anlarsınız. çünkü halkla ilişkiler yüksek lisansı yapmış kişiyi sekreter yapmaya uygun gören patron zihniyeti ee, telefonda insan arıyor, ben de insanım, bizimle konuşacaksınız bu halkla ilişkiler değil mi şeklinde tezahür ettiğinde içinizden ulan manyak bunun için halkla ilişkiler okumaya ne gerek var, halkla ilişkiler buysa ben ne okudum derken, dış ses efendim halkla ilişkilerle ilgili algılama sorunu ne yazık ki mevcut, ben size kısaca yapabileceklerimi anlatayım ama sekreterlik için uygun değilim der.

2.iş aradığınızı bilen yakınlarınız iyi niyetli çabalarla olur olmaz her işi önerir bir de görüşmeniz için baskı yaparlar. görüşmeseniz derttir, görüşüp olumsuz cevap verseniz bu da iş beğenmiyooo derler. ama canım benim ben ne anlarım finans yönetiminden, değil mi ama?

3. yakınlarınızla yaptığınız konuşmaların 5. dakikadan itibaren işsizliğe kaydığını anladığınız an, onları yavaş yavaş kaybetmekten korkmaya başladığınız andır.

4. pıtır pıtır her ilde üniversite açan zihniyetin neden istihdam yaratmadığı sorusu aklınızdan hiç çıkmaz. siyaset bilimi mezunu arkadaşınızın broşür dağıtması onun ayıbı mıdır yoksa bizi yönetenerin mi diye düşünürken potansiyel anarşist olarak iş aramaya devam edersiniz.

zaten depresif olan kişinin insan kaynakları yöneticisi ve benzeri konumdaki kişilerin son derece sıkıcı, bencil ve kendini beğenmiş hallerine tepki veremeden bir umuttur deyip kendini tutması ile sonuçlanabilen hadisedir. kimse sizin işsizken ne çektiğinizi anlamayacağından söylemek istediğiniz herşeyi içinizde tutmak zorunda kalırsınız.



bu aynı zamanda çalışıyorken de yapılan bir iştir. ama işsizken iş aramak kadar derbeder edesi değildir

her yerden biz sizi arayacağız cümlesini duyup heveslendiğiniz ancak zaman geçtikçe arayan olmadığının farkına varınca bir eziyet haline gelen hayatınızın kötü bir dönemi.

karşı cinsin peşinden dolaşmak. iş olan* birilerini aramak.





başvurulan bankalar için bankaya hesap açtırmak ve yüklü para yatırmak suretiyle sınav, mülakat gibi periyodların anlamsızlığını ispatlayan, bu açıdan boşuna yapılan eylemdir. iş aramak yerine iş veren tarafa yatırım yapma gerekliliğini ortaya koymuş günümüz iş çevreleri.



Kaynak: İtüSözlük