barış özbek

[bluemoon24]

almanya ümit milli futbol takımında da oynayan, galatasaray'ın yanılmıyorsam transferini bitirdiği genç oyuncu.
galatasaray'ın yeni yıldız adayı,ilk hazırlık maçında izlenildiği kadarıyla her haliyle kaliteli futbolcu olduğunu belli eden oyuncu.bu senenin en büyük taşı.

ümit davala stilinde bir oyuncu, fazla gözükmese de çok olumlu işler yapıyor, çok koşuyor herkese yardım ediyor, tekniği de hiç fena değil almanya ümit milli takımında oynuyordu sanırım tercihini de alman milli takımda kullanmış, ileride ah vah ettirmez umarım.

çok koşuyor, ölümüne mücadele ediyor, defansa ve forvete aynı oranda katkı sağlıyor, şut çekiyor, pres yapıyor, top kullanıyor, ayağında çok fazla top tutmuyor, top kaptırınca o topu sonuna kadar takip ediyor, her iki ayağını da kullanabiliyor. tekniğini biraz geliştirirse ümit davala'nın üzerine çıkar, daha çok geliştirirse potansiyel lampard olur. ama unutmamak lazım, bu tip topçuların ilacı sakatlık haricinde takımdan, daha doğrusu ilk 11'den hiç kesilmemeleridir. sabri döndüğünde ortalık çok karışacak, uğur uçar sağ beki iyi götürüyor, barış sağ açığı iyi götürüyor, iyi bir sabri özellikle kalli gibi bir hocanın çalıştırdığı takımda yedek kalmaz. hasan şaş kendini biraz daha geliştirirse sağ kanatta müthiş bir 4'lü rekabet yaşanacak. ben barış'ın her türlü oynamasından yanayım, inşallah öyle olur.



edit: inşallah bu giriyi 1-2 sene sonra editlemek zorunda kalmam.

top tekniğinden çok kafasını geliştirmezse hiçbiryere gelemeyecek futbolcu.

konuşurken acaip fazla yani diyor bu adam. tamam almanya'dan geldi, pek bilmiyor türkçeyi falan ama serkan çalık'ta bu kadar problem yok. dinlerken ben rahatsız oldum valla.

birilerinin klendisi için dostum sen ne rivaldo sun ne de beckham sın demesi gereken futbolcu. zira potansiyelinin farkında değil. sanki çift ayakmış gibi her yere pas atmaya çalışıyor. kaleyi gördüğü zaman sürekli şut çekiyor.



teknik kapasitesi çok sınırlı. zaten bu açığı da koşarak kapatıyor. bunun dışında bir numarası yok. bildiğiniz kalas...

27 şubat 2008 galatasaray fenerbahçe maçının 87. dakikasında sağ kanatta ceza alanı içinde hakan şükür, shabani nonda ve ümit karan gibi oyuncular olmasına rağmen o kadar berbat bir orta yapmıştır ki yaptığı orta uzak kale direğini de aşıp direkt olarak auta çıkmıştır. mücadeleciliğine, azmine lafım olmasa da galatasaray'a geldiği günden bu yana ortaya koyduğu futbol tekniğinin kısıtlı olduğunu ister istemez gösterdi. çalışması ve teknik kapasitesini mutlaka arttırması gerekir. eğer tekniğini de arttırırsa alman genç takımında oynadığı için dolayısıyla türkiye milli takımında oynayamayacak ve türk futbolu çok önemli bir değeri elinden kaçıracaktır.

küme düşen alman ikinci lig takımından transfer olduğunda kimse takıma bile giremez dedi ama çalışarak hak ederek formayı kaptı. beckham veya rivaldo olmadığının kendiside, teknik direktörüde, seyircide farkında sadece bir görev adamı ve elinden geldiğince mücadele edip takıma yararlı olmaya çalışıyor. bir takım sadece lincoln, arda, alex, delgado gibi adamlarla başarılı olmaz, işin pis tarafını yapıp, açıkları kapayıp, kora kor mücadele edecek kalaslarada ihtiyaç vardır. barış gibi veya selçuk, mehmet topal, deniz barış gibi bu tür adamlar götünüde yırtsa kimseyi pek memmun etmez o yüzden atış serbest.

yetenek olarak sınırlı olmasına rağmen, kendisinden kat kat daha yetenekli türk futbolcularını bir kaç sene içinde geride bırakacak futbolcu. feldkamp, serkan çalık ile bu genç için, çalışma disiplinleri* çok iyi, sürekli kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar diye bahsetmişti.



yıllardır zaten ligimizde bir anda parlayan gençlerin sonra nasıl söndüklerini, yurt dışındaki gençlerin nasıl kendilerini geliştirdiklerini gördükten sonra feldkamp'ın doğru söylediğine inanmaktayım.



zamanında geleceğin yıldızlarından biri olarak gösterilen emre belözoğlu'nun sahip olmadığı bu disiplin yüzünden kendisi şu anda üç büyük ligin şampiyonluğa oynayan takımında değil de, ne yaptığı belirsiz newcastle united'ın arada bir kadrolu elamanıdır. zaten, bunak denilen feldkamp gibi gençlere şans veren antrenörler pek uğramadığı için ülkemize, genç semih'in, gençliğine yazık oldu, ben ona yanarım.

sempatik bir çocuk, çocuk diyorum adam benden de küçük. yaşlanıyoruz... neyse yetenekleri kısıtlı da olsa, zaman zaman saha içindeki hareketleriyle bizi tribünlerde veya ekran karşısında çıldırtsa da elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor bu adam.



kolay değil bizim tv başında izlerken deli gibi adrenalin pompaladığımız maçta saha içinde olmak. kaldı ki bu adam 2 sene önce belki hayal bile edemiyordu böyle bir şeyi. inanıyorum ki şu anda sahip olduklarına daha da fazlasını katacak ve belki direkt 11 değil ama iyi bir yedek olacak ileride.



bir parantez daha açalım fenerbahçe ile oynanan kupa maçı sonrasında lincoln ve volkan arasında yaşananların en yakın tanığı olarak röportaj sırasında barış ne oldu orada? lincoln volkan'ın annesine küfür mü etti? çerçevesinde sorulan soruya annesine küfür etmedi şeklinde bir cevap vererek beni bile güldürmüştür. helal olsun daha içindeki bu saflığı kaybetmediği için, başkası olsa inkar edeyim diye helak olurdu. hep böyle kalsın.

beckham ve rivaldo'ya verilen saha içi görevleri kendisine verilmediği için anlamıştır zaten o futbolcular gibi olmadığını. barış özbek günümüz futbolunda amele ya da hamal olarak da adlandırılan takımın koşma yükünü kapatacak futbolcu tipindedir. yani afrikalı futbolcuların çoğunlukla tercih edildiği görevdir bu. ha şimdi bu görevi yapan adamın üstün top tekniği olması tabii ki bir avantajdır ama thomas gravesen'in seri çalımlar attığını gördünüz mü hiç? diarra'nın messi de kimmiş lan diyerek rakibi ipe dizdiği bir maç hatırlıyor musunuz? ikisi de real madrid'de oynadı.

13 şubat 2008 galatasaray bayer leverkusen maçında görüldüğü üzere kendisine idol olarak arif erdem i almış futbolcu ama biraz pişmesi lazım çünkü hakem hiçbir hareketine kanmadı

hiç profesyonelce ve sportmence olmayan, hakemi aldatmaya yönelik hareketleriyle benim gibi galatasaraylıların bile antipatisini kazanmaya başlamıştır. futbolu almanya'da öğrenmesine rağmen böyle yollarla hakemi aldatabileceğini düşünmesi, ne kadar kasarsa kassın asla iyi bir futbolcu olamayacağını düşündürmektedir. galatasaraylılık ruhu kupa kazanmak, başarılı olmaktan çok profesyonellik ve centilmenlik ile başlar. barış arkadaşımızın eğer daha bunu öğrenemediyse galatasaray'a transfer olduğu o üçüncü lig takımına * geri dönmesi kendi hayrına olur.

son beşiktaş maçında oynadığı oyun yüzünden gözümden düşmüş,kim olduğunu unutmuş galatasaray futbolcusu.kallinin disiplin anlayışı sonucunda kayseri maçında kadroda göremeyince 'ihtiyar falan ama harbi adammış' dememe sebep olan oyuncu.akıllı olursa,sahip olduklarının ama daha önemlisi olmadıklarının farkına varırsa,no look pass ve sol ayakla şuttan bir an önce vazgeçerse iyi hatta büyük bir yetenek kazanmış olabiliriz.



Kaynak: İtüSözlük