Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| batı karadeniz bölgesi zonguldak, samsun, sinop, bolu, kastamonu, karabük, çankırı ve bartın illerinden oluşur.
iki haftada bir gittiğimden artık virajına kadar ezberlediğim illerdir.
ben bu illere düzce'yi de katmak istiyorum.
adapazarı sapağına kadar olan yol hala istanbul havası verir. şehir dışına çıkmışlık hissini bir türlü uyandırmaz bende.
adapazarı sapağından sonra ise artık dümdüz ve yemyeşil bir yol başlar. asfaltın rengi de bu sapaktan sonra siyahtan, kum grisine çalan bir renk alır. ani bir değişim gözlersiniz. artık daha yeşildir her taraf. trafik ise bu sapaktan sonra rahatlar, ayağınızı kırolar gibi sol tarafa uzatıp, yarışacak araba da olmadığından sabit bir hızla rahat rahat gidersiniz. hendek düzlüğünce muntazam olarak ekilmiş talaları seyretmeye doyum olmaz. bu yol tam beyaz peynir - domates alınıp kenarında yenilecek bir yoldur. aslında hendek sapağından sonra aşırı yokuş bir yoldur. ama gözle anlaşılmaz. araba bayılır, ulan niye gitmiyo bu derken farkedersiniz. düzce'ye doğru yolda virajlar başlar, bolu dağının eteklerine yaklaştığınızı anlarsınız. düzce yazan sapaktan çıkınca gişelerde durursunuz ve camı açtığınızda, arabanın ve rüzgarın gürültüsünün kesildiği bir tatil beldesi sessizliği kaplar her yeri. hep o gişede çalışanlara özenmişimdir ne kadar sakin bir hayatları var diye. sağda ufak köyler vardır. hatta o köylerden birinin içinden yukarı doğru şu anda adını hatırlayamadığım bir şelaleye yol gider. köylerin arasından yukarı tırmanan bu yolun sonunda ufacık bir şelale vardır. tam piknik yapılacak bir yerdir. ama şelaleyi görebilmek için aşağıya yürümeniz gereklidir.
gişelerden çıkıp da eski yola bağlandığınızda, sağlı sollu araba tamir yerleri, sinek uçuşan benzinciler, geçim zorluğu içindeki halkımız gözünüze çarpar. az önceki yeşillik burada bu görüntüler nedeniyle farkedilmez olur. birisi burada duracak da bu halk para kazanacak ümitsizliği kaplar insanı.
sağınızda kalan iki tane sanayi sitesini geçtikten sonra sola doğru akçakoca, zonguldak tabelasını görürsünüz. bu yolda sapınca akçakoca'ya olan yolculuğunuz başlar. ilk kilometrelerde yine sağlı sollu köyler vardır. bunlar daha sonra sarp arazi dolayısıyla yerlerini yeşilliğe, dağa, bayıra bırakırlar. akçakoca yolu boyunca bu arazi egemendir. bu arada bu sapaktan saptıktan sonra 2 vaya 3 km. içinde radar vardır.
akçakoca'ya giden yol, düzce'den kuzeye doğru çıkar, yolun bittiği yerde karşınızda karadenizi görürsünüz. tam sağa dönerken solda kalan benzinciden benzininizi alabilirsiniz. daha ileride bu kadar temizini bulmak pek mümkün değildir. zaten istanbul'da doldursanız, buralarda bayağı azalmış olur.
evet sağa zonguldak yönüne döndük. bu yol üzerinde solunuzda sürekli güzel kumlu plajlar vardır. bu plajların yanlarına kurulmuş apart oteller de oldukça fazladır. sakinlik seven halk, buralarda aileleriyle bir odada konaklayarak tatillerini yaparlar.
bu yol üzerinde ilk indiğiniz rampadan sonra sağda bir konaklama yeri vardır. buranın çorbası süper olur. karşınızda uçsuz bucaksız deniz manzarasıyla keyifli bir çorba içersiniz.
bu yolun üzerinde karşınıza çıkacak ilk büyük ilçe alaplı olacaktır. eğer arabayı siz kullanmıyorsanız, solunuzda ufacık şirin koylar görebilirsiniz.
daha sonra sağınızda kocaman yüksek tepeler kalacak şekilde denize sıfır olarak ereğli istikametine devam edersiniz. bu yol üzerinde solunuzda koskoca gemiler görmeniz mümkündür. burada tersaneler vardır ve bir çok gemi yapım aşamasındadır. daha sonra tak'ı andıran tabelanın altından geçersiniz, sağınızda kalan sanayi sitesinden devam etmek suretiyle karşınıza gelen ışıklardan düz gittiğinizde karadeniz ereğli'ye adım atmış olursunuz. karadeniz ereğli, batı karadeniz'in bartın'la beraber en gelişmiş yeridir. zonguldak'ın ilçesi olmasına rağmen zonguldak'a fark atmıştır. istanbul'dan farkı yoktur.
burada her sene çilek festivali yapılmaktadır.
biz ışıklardan kaşıya geçtiğimiz yerden sağa dönerek zonguldak yoluna sapalım. bu yola saptığınızda dikkatli olun, burası hızlı gitmeye müsait, fakat yayaların yola fütursuzca atladığı bir yoldur. ayrıca bu yol üzerinde okul da vardır.
bu yolun sonundaki yokuşu çıktığınızda artık yerleşim birimler son bulur, çok virajlı, inanılmaz manzaralı yemyeşil bir yol başlar. bu yol kilometrelerce kozlu'ya kadar resim gibi devam eder. bu yolda seyahat kışın oldukça zor ve risklidir. ayrıca bu yolda yazın çok şirin sepetlerde satılan çileklerden alabilirsiniz.
sonunda dik bir yokuştan kozlu'ya inersiniz. solunuzda tepeden görebileceğiniz toprak bir saha vardır. bu yokuşun sonundaki trafik ışıklarına da çok dikkat edin.
zonguldak'ın girişine geldiğimizde, 3 adet tünel bizi bekler. bu yolda da sürücü kursları eğitim verdiğinden kaza yapma riski vardır. dikkatli olun. ayrıca tünellere girerken de yavaş girin, içlerinin viraj olduğu girişinde belli olmuyor. birden dönüyor içindeyken.
yine yokuş aşağı zonguldak'ın girişine indiniz. üstünüzden upuzun kaydıraklar geçer. buralardan aşağı bir şeyler kaydırılıyor zannımca. sağa dönüp köprünün üzerine çıkınca yol üçe ayrılır. sağ yol belediye'ye gider. sola dönünce de yol ikiye ayrılır. tekrar sola şehir merkezi'ne, sağa da çaycuma yoluna gider. tam bu ayrımda devran amcanın oyuncakçı dükkanı vardır. siz belediyenin oralarda arabayı bırakırsanız, yürüyerek bu köprünün altından şehir merkezinde bir tur atabilirsiniz. köprünün altında bir dönerci var, tavsiye ederim. çok lezzetli. ayrıca köşede yazıcılar ticaretin olduğu yola girerseniz, bu sokakta da süper lezzetli bir akçaabat köftecisi vardır. . bir arka sokakta deniz kenarında da vakit geçirilecek güzel yerler vardır. eğer şehir merkezine girdiğiniz yoldan yukarı dağa doğru tırmanırsanız, buraların manzarası da süperdir. güzel oteller de bu mevkide bulunur.zonguldak'ta çok öğrenci vardır. sokaklar öğrenciden geçilmez. ayrıca şehir merkezinde kesişen bir sürü tren rayı vardır. yürürken birden tepeden bir demir iner, yayalar bekler, vagonlar geçer. belediyenin tam karşısında acılık lokantası vardır. yemekler süper değil ama sahibi olan abi çok misafirperver.
biz sağa çaycuma yönüne dönüyoruz. artık kullanılmayan tran raylarının üzerinden şehirden ayrıldık. bir müddet sonra yol ikiye ayrılır. sol taraf çaycuma - bartın yoluna, sağ da devrek - bolu yoluna gider. biz sola dönüyoruz ve bir sigara içimlik çaycuma yolculuğuna başlıyoruz.
çaycuma'da kağıt fabrikası olduğundan, arabanızın klimasını kapalı devrede çalıştırmanız yerinde olur. çok kötü kokar burası. adı üzerinde, kocaman ama neredeyse kurumuş çaycuma çayı da buradan geçer. ileride göbekten sola döndüğünüzde şehir merkezine girersiniz. şehir merkezi pek parlak değildir. ama her türlü ihtiyacınızı karlşılayabileceğiniz bir ilçedir. oto galerileri fazlaca bulunur. gece hayatı da vardır, ama tehlikelidir. içince sapıtan gençler vardır. çaycumalılar ava da fazlasıyla meraklıdırlar.
göbekten sola şehir merkezine dönmez de düz gidersek, yarım saat civarında sürecek olan bartın yolculuğu başlar. bu yol da kimi zaman virajlı, kimi zaman hız yapmaya müsait, ama yemyeşil bir yoldur. bir kaç sıradağ aşıldığında bartına doğru upuzun bir düzlük yer alır. burada da yol üstüne solda adını hatırlayamadığım hep dolu olan güzel bir otel vardır.
bartın, ulaşım yolları şehri çevreleyecek şekilde yapılmış bir ildir. ilk defa gidiyorsanız yolları karıştırmanız kuvvetle muhtemeldir. ama burası da ereğli'yle beraber bu bölgenin en gelişmiş yeridir. mükemmel bir halkı vardır. çarşı içinde güzel vakit geçirebileceğiniz gibi, gidilmesi gereken inkumu ve amasra diye iki yer vardır. inkumu'nun yolu şehrin sanayi sitesi çıkışındandır. buranın yolunu anlatmak istemiyorum, bütün büyüsü kaçar. bu bölgede beni en çok etkileyen yoldur. daracık patika gibi yollardan dağların tepelerinden denize doğru bir inişi vardır ki, görülmelidir. zaten inkumu da dağın dibinde ince uzun bir yol üzerine kurulmuş bir yerdir. burada denize girmeden olmaz.
amasra'ya da kurucaşile - cide tabelasını takip ederek gidebilirsiniz. inkumu kadar olmasa da buranın yolu da yine dağlardan denize iner şekildedir. ama burası inkumu'na göre oldukça gelişmiştir. kalesi gezilmelidir. bildiğiniz kaleler gibi değildir. aynı zamanda evler vardır içinde. deniz kenarındaki çay bahçelerinde akşamları oturmaya doyum olmaz. çok hareketli ve eğlenceli bir yerdir. benim gider gitmez ilk yaptığım iş, sahildeki balık lokantalarına uğramaktır. açık havada, limanın kenarında, leziz salatalarıyla mükemmel bir öğün olur. burada deniz kenarında disko da vardır. gençler üsturuplu bir şekilde eğlenir, güvenle gidebilirsiniz. limanın yanında sandal kiralayıp dolaşabilirsiniz de. gerçekten yarımada şeklinde mükemmel bir yerdir. günübirliğine sırf balık yemek için gidiş geliş 10 saat yol gittiğimi bilirim.
bartın'a geri dönüp, buradan da safranbolu yönüne ayrılalım. bu yol bir buçuk saat süren dağlık, çok kamyonlu, az tesisli, ve özellikle geceleri tüyler ürperten, sollama yapmanın zor olduğu bir yoldur. bartının çıkışında nehri takiben bir müddet gidersiniz. iki köprüden geçilir, fakat bu köprülerin biri sadece tek arabanın geçebileceği genişliktedir ve o yöne giderken yol vermek zorunda olan sizsinizdir.burada çok dikkatli olun. çok kaza olduğunu gördüm burada. vaktiniz olursa şehir merkezinden kasaptan köfte yaptırın, alın bir de ufak rakı, çalıların aralarından nehrin kenarına inen gizli yollarda birine sapıp, mangalla mükemmel vakit geçirin.
geceleri korkunç, gündüzleri seyrine doyum olmayan safranbolu yolunun en tepe noktası ahmet usta geçidi denilen bir yerdir ki, kışın buralarda dolaşmayın, kimse gelip sizi kurtarmaz. bir saate yakın bir tırmanışın en tepe noktasıdır. buradan aşağı da kilometrelerce süren dik bir rampa iner. arabayı tutmak oldukça zordur. akar gider. kapılıp hız yapmayın.
safranbolu'nun girişi çok alengirlidir. sokak araları gibi yerlerden geçerek virajlı, dik bir rampanın sonunda konak'a benzeyen güzel ışıklandırılmış bir okulun yanından ilçeye girersiniz. yol meydanda ikiye ayrılır. düz giderseniz bir sigara içimlik yerde karabük, sola dönerseniz safranbolu'nun eski çarşısı sağa dönerseniz de bağlar mevkiine çıkılır. benim favorim bağlar mevkiidir. o evler nedense pek ilgimi çekmedi hiç. bağlar mevkii çarşıya göre oldukça yüksek kalır, havası mükemmel, süper konakların olduğu bir yerdir. ben buraya her gidişimde vehbizade konağında kalırım. sahibi süper bir insandır, konak mükemmeldir. sabahları çatıda yürüyen sincap seslerini duyarsınız. sahibi de kahvaltı olarak binbir türlü reçel hazırlamıştır. yağ, bal.. ağzım sulandı. sahibiyle aram o kadar iyidir ki, beni gece tek başıma bırakıp eve gider, ben koca konakta biraz da tırsarak yalnız kalırım. bi de sabah gelip beni zorla buz gibi suyla abdest aldırtıp sabah namazına götürür. hayatımda bir tek burada sabah namazı kılmışlığım vardır ama şikayetçi olduğum söylenemez. camide süper muhabbet olur, insana da o saatte kalkıp buz gibi suyla abdest almak garip bir zindelik verir. ayrıca bu bölgede adını hatırlayamadığım bir mağara var, yukarı yürüyerek tırmanmayı gözünüz yiyorsa, kalbiniz kuvvetliyse bir görün.
siz böyle bir ilişki istemiyorsanız merkezdeki en iyi otel olan uz otel'de de kalabilirsiniz. ayrıca otelin tam köşesinden de meşhur safranbolu lokumu almayı unutmayın. eski çarşı ise barlarla doludur, gezilecek oldukça fazla yer vardır. tam turistik bir yerdir. bir de çıkışta bostanbükü diye güzel bir yer var. ama siz gitmeyin tanıdığınız yoksa. bir de buralarda bir yerdeydi galiba..dipsiz bir kuyu var. dibi bulunamamış filan diyorlar. gerçekten de 5-6 metre çapında insanı ürküden bir yer. hemen restoran var yanında. bir görün.
bir sigara içimlik koskoca il olan karabük'e geldiğinizde ise resmen afallarsınız. 5 dakikalık mesafede dünyalar değişmiştir. burası insanın içi kararır, daralırsınız. gezecek görecek bir yer yoktur. acilen bolu yönüne devam edilir. meşhur demir çelik fabrikası da buradadır. karabükspor 1.ligdeyken ben de oradayken galatasaray maçı vardı, maça gitmeye bilet bulamamıştım
buradan bolu tahminen 1 saat 45 dakika filan sürmektedir. içi hala aydınlatılmamış upuzun bir tünel vardır. sağlı sollu bilmem kim efendi, bilmem kim hazretleri mezarları vardır. dümdüz ama inişli çıkışlı upuzun bir yoldur. buradan da samsun yoluna bağlandığınız yer kışın gidilmez olur. 5 dakikada bir inip artık su atmayan donmuş camımı sildiğimi bilirim.
arkadan dolaştık geldik bolu'ya. bolu'yu anlatmaya gerek yok. ulaşım açısından çok stratejik bir yer. buranın insanı da mükemmeldir. burada beş paranız kalmasın, aç kalın, hiç korkmayın. ben bayılırım bolu'lulara.
buradaki abdullah lokantasına bir gidin, abdullah abi gibi birini tanıdığınıza değecek.
ayrıca yeri gelmişken yedigöller'e de değinelim.
ben dünyayı ve türkiye'yi gezmiş biri olarak, buradan daha etkileyici, huzur verici, insanın tüylerini diken diken eden bir yer daha bilmiyorum. bütün bu gezdiğimiz coğrafyanın tam ortasında yer alır, 50 km. çapında etrafında tek bir yerleşim yeri olmayan milli parktır. yolu 50 km civarındadır ama 2 saatte alabilirseniz, ne mutlu size. asfalt yok. yüksek bir arabayla gidilmesi daha uygun olur. taş, toprak. ama zaten orayı bu kadar mükemmel kılan da kolaylıkla ulaşılamıyor olması. burada ayı, panter, zebra, domuz, yılan, dinazor... aklınıza ne gelirse vardır. gerçekten vahşi bir yaşam var içeride. ama o seyir tepesine çıkıp da aşağı bakmak, gölün etrafında oturmak, pisagor ağacını görmek, ağlayan kayalara çıkmak... anlatılır gibi bir şey değil. buraya ilkbaharda giderken dikkat edin, istanbul'da tişört giyerken burada arabaya zincir lazım olabilir. burada konaklamak için küçük bungalowlar var. ama önce ankara milli parklar genel müdürlüğünden yer ayırtıyorsunuz, ok verirlerse kalabilirsiniz. oraya gidince bir muhattabınız yok karşınızda. ayrıca gece kalma konusunda mutlaka birkaç aile gitmenizde fayda var. gündüz bile altına sıçırtan bu yerde gece kalmak göt ister. ben akşam 5'te önümden 90 derecelik bir yamaca tırmanan 10 tane yaban domuzu gördüğümü bilirim. . sonbaharda giderseniz adlandıramayacağınız renkler görürsünüz ormanda.
biz hemen istanbul'a gitmeyelim, bolu'nun içinden mudurnu yoluna sapalım. yani güneye. mudurnu bolu'dan 45 km. yolu da çam ormanlarının arasından gidiyor. mudurnu az gelişmiş bir yer. ama mudurnu çıkışından sonraki bir sapaktan 15 km. sonra sünnet gölü denen bir yer var, bence görülmeli. burada zamanında mudurnu tavukçuluğun işlettiği bir tesis var, harika. saunası, çim futbol sahası, voleybol ve basketbol sahası, oyun odası ve gölde dolaşabilmek için sandal var. gölün etrafında bir tur yürüyüş ve otelin çatısındaki barda bir içki insanın ömrüne 5 sene katar. buraya giden 12 km.'lik stabilize yol üzerinde alabalık çiftlikleri var. bir tanesi oraya attığı uyduruktan bir masayla yemenize de imkan veriyor. kesin orada yerim balığı. yani lokanta değil. bir mutfak var o kadar. salatayı filan da adam kendi yapıyor. burası iki tarafı dik dağ olan ufacık bir vadide. yanından ufak bir çay geçiyor. arabayla girebilmeniz için bu çayı arabayla suya girerek geçiyorsunuz. bir gün burda oturmuşum hava serin, bir yağmur başladı ki, ben şemsiyenin altında, etrafta bir allah'ın kulu yok, bir abi bir de ben, bir küçük bitirdim zevkten.
buraları gördükten sonra da aynı yolu takiple bir çok köyün arasından geçerek adapazarından bir önceki sapak olan akyazı sapağından tem'e bağlanırız, sonra adapazarı, oradan istanbul. akyazı yolunun sonuna doğru da bir sürü kaplıca var bu arada.
bitti.
bitmedi.
edit: beyourself'in hatırlatmasıyla, devrek'i unuttuğumu farkettim. zaonguldak'tan sonra sola çaycuma yoluna sapmaz da düz gidersek, ilk önce bir kaç kasabanın arasından, sonra da dik rampaların olduğu ormanlık yollardan devrek'e ulaşırız. bu yol üzerinde solda süper bir çeşme vardır, durup su içip fırlama gençlerin çeşmeye yazdığı yazılar okunabilir. ayrıca bu yolda türkiye'de sayılı bulunan hız tabelaları da vardır. bunlar arabanızın hızını ölçüp, sizi uyarırlar. kışın zor gidilir bu yolda. ayrıca yenisi tamamlanmış olan devrek tüneli de buradadır. . devrek yol boyunca bir nehirle beraber gittiğiniz bir ilçe. sol tarafta kalıyor şehir. buranın da bastonu, pekmezli simiti ve tarçınlı çörek ekmeği meşhur. ama devrek'le ilgili benim aklımdan çıkmayan anım ise bir öğle yemeğinde yediğim lahmacunun beni istanbul'a kadar mahvettiği, akabinde de 2 günde zor geçtiğidir.
Kaynak: İtüSözlük Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |