Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| bilgi neyi bilmektir ali bulaç'ın yeni akademi yayınları tarafından 2005 yılında basılmış eseri.
eserden bazı notlar
• zeus , aslında idris aleyhisselamın valisiydi. zeus dini tebliğ etmek üzere yunanistana gönderilmişti, fakat zamanla yunanlılar tebliği unutup eski pagan alışkanlıklarına geri döndüler.
• fiziki gerçeklikler hakkındaki bilgilerimiz hiçbir zaman nihai olamaz. einstein
• eflatunun kurduğu akademinin başında olanların öne sürdüklerine bakılırsa, biz hakikatı bilebilecek ölçüleren yoksunuz, onun için biz hakikatı asla bilemeyiz.
• geçmişte kesinliği "din"de arayanlar, bu sefer aynı kesinliği pozitivizmle "bilimsel bilgi"de bulabileceklerini düşünmüşlerdir.
pozitiviz ile kilisenin örtüşme noktası olan ‘kesinlik her iki durumda biri diğerinden farklı bir despotluğa yol açtı. pierre thuillier, "hiç değilse kilisenin ahlaki ve ahlakçı bir yönü vardı, bilimsel bilgi bu yönden de yoksundur" der.
• şimdiki zamanın pratik sorunlarıyla kendini sınırlandıran pragmatizme göre ezeli ve ebedi hakikatler yoktur.
din, amerikada büyük bir öneme sahiptir. şu var ki, bu çok önemsenen din, "pratik amaçlar"ın tahakkukunda "bir araç" olacak ve hiçbir şekilde büyük sistemin işlemesinde herhangi bir engel çıkarmayacak.
• hak, güçlülerin tayin ettiği bir şeydir. güçsüz olanın özgürlüğü olmadığı gibi hakkı da yoktur. modern dünya tam da böyle bir dünyadır bu dünyanın "adalet mahkemesi"nde güç sahiplerinin kararları geçerlidir.
• aklın sorunu, kendi başına yol göstericiliğe kalkışması ve kendi başına kaldığı zaman nefsin istek ve arzularını aklileştirmesidir.
• ancak sınandıktan sonra yanlış oldukları anlaşılan formüllerin, modellerin zarar verdiği insan nesillerine neler oluyor? sonraları tedavülden kaldırılacak bilgilerin, bugün için işimize yarayacak olsalar bile, bizim ebedi kaderimiz konusunda bize tatminkar şeyler söylüyorlar mı? yarın yanlışların kutusuna atılacaklarsa, bugün hayatımızı düzenlediğimiz bu bilgilere nasıl güven duyacağız?
• sofistler kesin bir dille duyulara güvenilmeyeceğini söylüyorlardı. çünkü duyuların bilgisi aklın apaçık bilgilerine aykırı olabilirdi fakat insanların farklı duyuları olabilirdi ve hatta bir insanın değişik duyuları mümkündü.
• hubûttan önce biz hakikatın dünyasında ve onu çıplak vaziyette görür ve tecrübe eder vaziyetteydik. bir şekilde buraya, dünyaya düşmemiz, hakikati ve hakikatin bilgisini unutmamıza yol açtı. kuran, kendini "zikir" olarak tanımlamak suretiyle bizi sürekli "hatırlamaya" çağırmaktadır ki, öğrenmenin en önemli boyutu budur.
• insan her ne düzeyde olursa olsun, bu bilinç açısından ilmi elde etmeye çalıştığı zaman, hiç bir zaman kaynağın ezeli ve ebedi hakikatine sahip olamayacağını, ilmin allah katında olduğunu ve kendisine "ilimden çok az şey"in verildiğini bilir, bu "bilgi"yle ilgili sahip olması gerken ilk ve en önemli bilinç seviyesidir.
• bağdatta hülagunun ilim danışmanlığını yapan nasıreddin tusi, açmak istediği rasathaneye kaynak alabilmek için geceleyin kocaman bir kazanı yuvarlar ve insanları bunun ne olduğu hakkında meraklandırdıktan sonra deneyerek bilinmeyen bazı şeylerin önceden bilinerek önlem alınabileceğini anlatır ve gerekli tahsisata böylece kavuşur.
• akıl, iyi ve kötü olanı bilme, birbirinden ayırma özelliklerine sahiptir. ama aklın bunları bilmesi onun bu işte araç olarak yaratılmışlığı dolayısıyladır.
• internet bize "sanki varmış" gibi olan "sanal bir dünya"nın kapılarını açmaktadır. bu bilginin yol açtığı en önemli sonuçlardan biri, gerçeklikle aramıza bir mesafe koyması, zaman içinde bu mesafenin büyümesi ile bütünlük duygusunu kaybetmemizdir.
• kuran, bizi hakikate ve hakikat bilgisine yöneltir , fakat hiçbir zaman hakikati bize olduğu gibi, çıplak yüzüyle vermez. hakikate bilgiyle varılır.
• tad alma duygusunu kaybetmiş bir insanın tuzdaki tadın varlığını inkar etmesi gibi, bilme gücünün sınırlarına sahip olmayan insan da, bazan bilgisinin dışında kalan her şeyi inkar etme yoluna sapar. modern zamanlarda olan tam da budur.
• yaratıcı olan allah evveldir, yani hiç bir şey yok iken o var idi ahirdir, yani her şey helak olduktan sonra geriye kalacak yalnızca odur, zahirdir, yani varlığı sayısız delillerle bilinebilecek kadar açıktır. batındır, yani onun zatını akıllar asla idrak edemez, ancak varlığının delillerini, isim ve sıfatlarının tecellilerini kavrayabilir. bütün bu vasıflara sahip olan allah, elbette her şeyi hakkıyla bilendir.
• "hem şöyle dediler: hayat ancak bizim bu dünya hayatıdır. ölürüz ve yaşarız. bizi ancak dehir helâk eder. oysa buna dair bir ilimleri de yoktur. onlar sadece zan peşinde koşarlar."
• kuranın amacı çeşitli bilim dalları ile ilgili bilgiler sunmak adeta bir bilimsel kitap olmak değil, âlem hakkındaki tasavvurumuzu doğru bir şekilde yerine oturtmaktır. bilimsel buluşları kuranda aramak doğru değildir.
tembel tembel oturup yapılmış bir icadı veya formüle edilmiş bir bilgiyi kuranda aramak, diğer alanlarda olduğu gibi her şeyi "islamileştirerek" tüketmekten başka bir işe yaramaz. bugünkü dünyayı modern dünya kurdu, anlatmaya çalıştığımız perspektif ve bilinç çerçevesinde başka bir bilgi ve bilim mümkündür. bu demektir ki başka bir dünya da mümkündür.
• "allaha hamd olsun ki, bizi hidayete bununla kavuşturdu. eğer allah, bize hidayet vermeseydi kendiliğimizden bunun yolunu bulamazdık. gerçekten rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişlerdir."
• dinin genel ve tanımsal çerçevesi hakkında doğru bir bilgiye sahip olmadan insan hakkında doğru bir bilgiye sahip olunamaz.
ancak insanın tarihsel talihsizliği bu bilginin bilgisizi olmasıdır. bu bilginin bilgisine sahip olunmadığı zaman, yerine başka bilgi ikame edilir ve bu da epistomolojik kopuşa uğramış, dolayısıyla hakikat değeri olmayan bir bilgidir ki, bunun çerçevesi kişinin heva ve hevesi olarak şekillenmiştir.
"sana gelen bunca ilimden sonra şayet onların arzusuna uyarsan, bu takdirde muhakkak zalimlerden olursun."
"gerçekten çoğu, bir ilim olmaksızın kendi heva yla saptırıyorlar. şüphesiz senin rabbin haddi aşanları en iyi bilendir."
• kaosun hükümünü icra ettiği dünyada söz konusu olan "mesleki körlük"tür. yani tek tek ağaca bakarsanız, ormanı kaybetmiş olursunuz. bilimselliğin teşvik ettiği bu körlükte doğal olarak bilgisizlik giderek yaygınlaşacaktır. her konunun bir uzmanı vardır ve bu uzmanlar ilgilendikleri konudan başka bir şey bilmezler. uzman bir başka alanın uzmanına inanır sadece.
• insanoğlunun düşünce hayatında devrim yapmış, zihinsel sıçramalar gerçekleştirmiş hiç kimse sadece kendi alanının uzmanı değildir.
• internetten milyonlarca sahife dolusu bilgi toplayabiliriz, ama internet irfan ve hikmet öğretemez.
• benliğe aşırı vurgu biçimlerini psikoloji ve psikiyatri genelde psikotik kabul eder de, aynı belirti ve iddiaların bir felsefe ve dünya görüşü olarak modern insanda hümanizm şeklinde kök salmasını normal görüyor.
• istek ve arzuların aklı saptırma, onu tutma ve tutuklama gücüne sahip oldukları gerçeği de ihmal edilmemelidir.
• "vahiy ve akıl aynı memeden süt emen ikiz kardeşlerdir" ibn rüşd
• insanların zekaları ve zekalarıyla ürettikleri harikülade şeyler onların akıllı olduğu anlamına gelmez, zira her türlü hırsızlık, cinayet, dolandırıcılık gibi fiileri gerçekleştirenler de zeki hatta dahi olabilirler fakat hakikatte akıllı denemezler.
• en kuvvetli içtihad bile, müçtehidin "zanni bilgisi"ni ifade eder ve her bilgin "en doğrusunu allah bilir" der.
kuran ve sünnetin vazettiği hükümler, "dogma" değil, "nass"tırlar. dogma menşeinin ve vazedicisinin niteliği aksine eleştirilemez "nass" ise tam aksine tefsire ve tevile açıktır, birden fazla anlamaya, okumaya ve içtihada temel teşkil edebilir.
• modern bilimin ilk önemli parametresi, kartezyen felsefedir. yani iki ayrı gerçeklik vardır ve bunlar sonsuza dek paralel bir şekilde çakışmadan devam ederler. buna göre fizik ve metafizik ayrımı ve bu yüzden de fiziki alan üzerinde istendiği gibi tasarruf edilebilir. islami bakış açısından ise ikisi birbirinde mündemiçtir. kartezyen felsefe deskartesin "cogitto" dediği "yeni özne"nin dünyadaki hükümranlığını fiziki alanda sürdürmesidir.
ikinci önemli parametre ise newtonun ortaya koyduğudur. buna göre evren bir makinadır ve bu şekilde işleyişi süregider.
üçüncü önemli parametre olan bilimsel yöntemi ise aslen bir yargıç olan ve suçlulara işkence ederek suçlarını itiraf ettiren baconun tabiat üzerinde dilendiği gibi tasarruf edilerek ondan maksimum faydalanılabileceği fikridir.
• modern bilimin üç çıkmazı
1- tabiatı otonomlaştırdı tabiat ve bir bütün olarak varlık, otonom değildir, "allahın kudret eli" altındadır.
2- bilimsel yöntem mutlaklaştırılmış bulunmaktadır. bu, bilgiyi sınırlar ve başka yöntemlerin önünü keser.
3- modern bilimsel bilgi her türlü manevi ve ahlaki denetimden yoksun olarak iş görür. bu durumda ortaya tahripkar ve despotik sonuçlar ortaya çıkar.
hz. muhammed , savaş durumlarında her defasında aktif savaşçılar dışındaki kadın, çocuk ve yaşlılara zarar verilmemesini tembihliyordu. böyle bir durumda müslümanların kitle imha silahları üretmeleri mümkün olamazdı. halbuki otonomlaşmanın öngördüğü ilke şudur: bir şey gerekiyorsa icad edilir ve kullanılır.
• nobel ödülü sahibi pakistanlı abdüsselamın ifadelerinden sanki müslümanlar yüzyıl sonra çağlarının bilimlerini –çağdaş olmanın ön şartı olarak- öğrenmek zorunda oldukları için öğrenmişlerdi, anlamı mevcuttur. oysa gerçekte müslümanları kadim kültürlerin ilimlerini öğrenmeye iten gerçek sebepler, fetihlerle karşılaştıkları bu kültürlerin önlerine getirdikleri sorunlara çözüm bulmak, ve de tarihte hiç ölmemiş, her kültürde şu veya bu yoğunlukta olsa da süren kadim hikmeti yeniden keşfedip diriltmekti. bu, aynı zamanda fetihlerin siyasi ve askeri boyutuna kültürel ve sosyal bir boyut katmak anlamına geliyordu dolayısıyla pratik bir yarar söz konusuydu.
abdüsselama göre "kuranda tabiat olaylarının tarif edildiği ve bilimlerdeki keşiflerimizden çıkardığımız kesin bilgilerimizle çatışan tek bir ayet yoktur." oysa özel ve amaçlı bir tabiat resminin illa da kuran tarafından doğrulanması için bu kadar zorlama yapmaya gerek yok.
• gerçek şu ki, batı bir çok kanaldan ve özellikle müslümanların ilim ve düşünce mirasından beslenerek bugünkü bilimi formüle etmiştir, ama mevcut şekli, anlam çerçevesi, kullanımı ve sonuçlarıyla modern bilim batıya aittir.
• bizi motive eden dünyevi düz çizgide evrimleşmek değil, gelecekte elde edeceğimizi umduğumuz mükemmellik duygusu, "kemal" arzusudur. biliriz ki mükemmel bir varlığın üyesiyiz, ama kusurlu bir dünyada yaşıyoruz ve fakat içimizde kemale erme iştiyakı var, çünkü hakikat mükemmelliktir. bu arzu ve eksilmez iştiyak sonsuzluk kadar sahicidir.
dün elimizin altından kayan ve kaybolan şey ile yarın bulmayı umduğumuz ve hep aradığımız şey aynıdır. bugün aradığımız dün kaybettiğimizdir. eğer kaybettiğimizi bulma umudumuz olmasaydı hiç bir arayışın anlamı olamazdı.
bütün varlık aleminin bağlı olduğu en yüksek düzen tek bir ilkede anlamını bulur: teslimiyet.
• özgürlük sorumluluktur.
insan zaferle değil, seferle yükümlüdür.
• balığı kendi hayat kaynağında incelemek gerekir. ama balığın suyun dışında incelenmesi de mümkündür. modern bilimin tek bilgi edinme kaynağı ikinci yöntemi kullanmaktır.
modern bilim, allahı yaratıcı, hayat verici ve onun her an gerçekleşen müdahalesini, varlık alemini yöneten kudret ve iradesini tayin edici kabul etmediği için, varlık hakkında elde ettiği bilgi de karaya vurmuş cansız bir balığa ilişkin bilgiden farksızdır.
• karl papperin belirttiği gibi, bilimde geçici ve kullanışlı olduğu sürece tatmin edici "doğrular, kesinlikler, evrensel gerçeklikler" söz konusudur. buda bizim bilim üretiminde "evrensellik"ten çok "tarihsel"liğin önemli rol oynadığı sonucuna götürmektedir.
• bilim adamının bilimsel çabasında kullandığı "basitlik" ilkesi birinci faktördür. çünkü teori mümkün basitlikte konuldukça evrenin de basit olduğu fikri peşinen kabul edilir. gerçekte ise evren, içinde barındırdığı sayısız olgu ve olayla son derece karmaşıktır bilim adamı pratik ve sınırlı olgulardan başlamayı kendine haklı bir gerekçe olarak düşünürken, evrenin karmaşık yapısını aynı anda kontrolünden çıkarır. elde ettiği sonuç bundan dolayı bütün varlık mertebelerinin genel, külli ilkesini kendisinde hiç bir zaman yansıtmadığı gibi, bilgisi de aşağı seviyeden maddi, pragmatik ve teknolojik bir "gelişme"den ibarettir.
modern çağda el üstünde tutulan kahinler gibi, bilim adamları da mühendislere ve teknisyenlere potansiyel materyaller sağlayarak saygınlık kazanıyorlar.
• bir şey sağlayabilmek için öngörmek, öngörmek için de bilmek gerekir.
• tek bir hakikat vardır, birden fazla hakikat yoktur. buna mukabil birden fazla gerçeklik vardır, tek bir gerçeklik yoktur.
esas olan kesrette vahdettir, vahdette kesret değildir.
varlık aleminde birlik hakikat, çokluk gerçekliktir.
• sorun, hayatımızda ve çevremizde bir "öteki"nin olması değil, "öteki"nin "ötekileştirilmesi"dir.
• dünyevi düzeyin en belirgin vasfı, her şeyin ilk bakışta ve çok yönlü tezahürleri bakımından "şimdi ve buraya ait" olmasında toplanır. bizimle ilgisi olan yönüyle aşkın olana götürmesi ve kurtuluşumuza referans teşkil etmesi gereken bu durum, çoğunlukla yanılgımıza sebep olmaktadır. çünkü "dünyayı sadece zahirinden ibaret" kabul etmeye meyyal bir tabiata sahibiz ve bizi kuşatan maddi ve tabii çevre ile uyum sağlamaya çalıştığımızda –ki buna mecburuz- bilgi toplama gayretimizi ve zihni dikkatimizi bu düzey üzerinde toplar ve zaman içinde "her şeyin sadece burada olandan ibaret" olduğunu kabul etmeye başlarız. bu bizi alem tasavvurundan koparıyor, salt bir "dünya görüşü"ne hapsediyor.
• bu öylesine zor bir sınav ki, hakkında yeterli ve tatmin edici bilgilere sahip olamadığımız ve fakat varlığından asla şüphe edemediğimiz bu iki düzey arasındaki şimdiki düzeyimiz ve bu düzeyde varoluşa katılma biçimlerimiz işte bizim kaderimizi tayin etmektedir.
neticede bir kader üzere özgür hareket ediyoruz, yapıyoruz ve kesbediyoruz. şu var ki, mebdeimiz allaha aittir ve yine allaha döneceğiz. büyük bir çevrim içinde kendi irademizle kaderimizi yaşıyoruz.
• kuran zaman içinde anlaşılabilecek ilahi bir bilgi değildir, her durumda sanki yeniden vahyedilmekte, insan ile levh-i mahfuz arasında epistemolojik köprü kurmaktadır.
• "bilim ve din çatışması" batı-hıristiyan dünyasının ezeli sorunudur ve batı her konuda olduğu gibi kendi sorunlarını evrenselleştirmekte, küreselleştirmekte mahirdir.
• modern bilim, kalbi de, aklı da aydınlatmadı, insana araç bolluğu içinde amaç ve anlam yokluğu sundu.
• sürekli değişen veya bir sonraki hipotez tarafından yanlışlanan bir bilgi, nasıl olur da münzel bir kitap için kıstas veya üstünde hüküm veren bir hakem olur!
• bugünkü dünyayı modern bilim kurdu. ama anlatmaya çalıştığımız perspektif ve bilinç çerçevesinde başka bir bilgi ve ilim mümkündür. bu demek ki başka bir dünya da mümkündür.
• "insan tabii olarak bilmek ister"aristo
• "ilim bir noktaydı, cahiller onu genişletti" hz. ali
• yatay olarak varlıkta hiç bir şeyin sonsuza kadar ucu açık değildir, ilanihaye bir çizgi uzayıp gitmez. son nokta ilk nokta ile birleşir ve fakat ilk noktaya tekrar dönebilmek için belki de bize sonsuz ve namütenahi gibi görünen bir çevrimi takip edip bir diğerinden daha uzun ve zorlu mesafeleri kat etmek gerekir.
• bilim adamı "bildiği gibi görür". bunun sebebi hem varlığın bizatihi kendisinin "nötr" olmaması, hem bilen öznenin, tamamen her türlü bilgi ve kanaatten arınmış olarak bilme sürecine girme gibi imkansız bir iddia ile işe başlamamış olmasıdır. batıda bu fikre itiraz edenler, bilimsel bilgi denen şeyin bizatihi kendisinin "yorum" olduğunu söylemektedirler.
• bilgi imkanlarının oldukça zenginleşmiş olması insanın akıl gücüne işaret etmez. hiç kimse ahlaki bakımdan düşük hırsızların yaptıkları soygunların "aklı olmayanların işi" olduğunu söyleyemez diğer yandan da hırsızlık akılsızca bir iştir. çünkü ahlaki ve hukuki olarak başkasının emeği yağmalanamaz. çevrenin tahribi, katliamlar, terör eylemleri, ırkçı politikalar bunları geri zekalılar yapamazlar, ancak akıllarını nefislerinin istek ve tutkularına bağımlı kılmış olanlar yapar ki, bu eylemlerde iş gören zeka ve akıl nefsin denetiminde iş görmekte olup özgür değildir.
• sosyolojiye karşılık müslümanlar sorunlarını "fıkıh" çerçevesinde çözmüşlerdir.
• sözü işitip de bunun anlamına varmayan nice insan var çevremizde. bu insanların sanki "kulaklarında bir ağırlık" vardır. kalplerine vurulmuş bulunan mühür, kulağı ve gözü de iş göremez, yani işitmez ve göremez hâle getirmiştir.
•
ilim kesbiyle pay-i rifa
bir hayal-ı muhal imiş ancak
aşk imiş her ne var alemde
ilm bir kıyl ü kal imiş ancak
fuzuli
fuzuli, eğer bilgi edinmek allahı bilmeye götürmüyorsa yapılan işin "kıyl ü kâl" kabilinden dedikodular olduğuna işaret etmektedir.
bir çeşit gerekli edit: bu giri kişisel hard diskteki hususi notların paylaşımıdır.
Kaynak: İtüSözlük Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |