Kadir İnanır… “SIKILDIĞIMDA ARABAMA ATLAR MEZARLIĞA GİDERİM”
Medikal Türk Dergisi’nde yayınlanan röportajda Kadir İnanır belki de kendisine hiç sorulmamış soruları yanıtladı ve o kadar içten yanıtlar verdi ki…
Bu Röportaj; Ferhat Şirin tarafından Medikal Türk Dergisi için özel olarak yapılmıştır…
Kadir İnanır la röpörtaj için müdavimi olduğu Arnavutköy kahvesinde randevulaştık…
Son derece karizmatik, şık ve tertemiz görünüyordu…
Sert yapısı çatık kaşlarıyla her an öfkelenecek izlenimi vardı
Bilinçaltı izlenimimde ön yargının hata oldugunu bir kez daha anlatacaktı hayat bana.
Röportajın ortalarına doğru çocuksu iyi kalpli Kadir İnanır’ı tanımaya başlamıştım…
Sorularıma içtenlikle ve samimi cevaplar veriyordu.
Bir kez daha hayran olmuştum Türk Sineması’nın Kadir İnanır’ına…
********************
-Mutluluğu çağırma yöntemleriniz var mı?
“-Bu soru biraz psikolojik bir soru... Mutluluğun temel kaynaklarının çağrı yöntemiyle olabileceğine inanmıyorum. Mutlu olan insan ya da mutlu olmak isteyen insan, ilk başta yaşadığı ortamın gerçeklerini çok iyi özümsemesi gerekir. o gerçekler nedir? Yaşadığı toplumda, bütün insanların ekonomik özgürlüklerinin bedelidir.
Peki insan nereye kadar özgürdür?.. İnsan yapısının nereye kadar bireysel mutluluğa karşıyım ayrıca bir insanın mutlu olması sadece kendisinin mutlu olması demek değildir. Kendisinin çalışması, çok çalışması asla mutluluk getirmez. Çünkü bireysel mutluluklar kendi başına bir dünyada yaşanırsa geçerli olurdu. Eğer insanlar birlikte yaşıyor ve paylaşıyorsa tek başına mutlu olamaz. Mutluluğu bireysel olarak düşünmek de son derece yanlıştır. Ben hayata öyle bakmıyorum toplumda yaşayan bütün insanların mutlu olmasıyla kişinin mutluluğu iç içedir.”
-yaşam insanı törpülüyor. Törpüleyemediğiniz yaşam farklılıklarınız nelerdir?
“-Bu soru doktora sorulacak bir soru; ama siz bana soruyorsunuz… Benim bu soruya net bir cevabım var; bu toplumun değer yargıları, insanın özgür yaşamını engelliyor. Bana kimse ‘bunu şöyle yap’ falan diye baskı yapmadı. Ben bütün dünyanın değer yargılarını tanımış biriyim. Kendi toplumumuzda birey olarak yaşamak için farkında olmak gerekir. Az bilgisi olan insanlar bu soruya cevap vermemeliler. Bu ülkenin sanatçılarına sorulan sorular karşısında verilen cevaplar saçma olabiliyor.
Örneğin medikal Türk Dergisi’ni hastanelere doktorlara yolluyorsunuz. Bu da demek ki bu dergi önemli kişilere ulaşıyor… Türk toplumumuzun gelenekleri diğer toplumların kültürleriyle karşılaştırdığımız zaman bizim toplumumuzda insan ruhunu yücelten çok hoş değerlerle karşılaşıyoruz. Örneğin teknolojik yada ekonomik sıkıntı almış başını doludizgin bir sanayi kıskacına düşmüşken, insan oğlunun bireysel olarak ruhlarından kaynaklanan o güzel sözleri tavırları kaybettiğini görüyoruz. Bize de böyle oluyor, bir toplumu bombalarla yok edebilirsiniz ama esasında kültürünü yok etmek daha acı ve kolay ne yazık ki!.. Günümüzde bu sıkca yaşanmaktadır… Yani iletişim araçlarını kullanarak bize has değerlerimiz yok edilmek istenmektedir…”
-Kadir İnanır hayallerine sınır koyar mı?
“-Yaşamda hayal etmek çok insani bir duygudur. Fakat o hayallerin gerçekleşebilmesi için bir hedef koyup onun için çalışmalıdır… Herkes hayal kurabilir ama ben hayata oldukça realist bakan biriyim… İstediğim şeylere kavuşmak için hayal etmek yerine, ulaşmak için müthiş çalışmanın çaba göstermenin lazım geldiğine inanıyorum.”
-Yoğun uykunun zihinsel uyuşukluk getirdiğine inanıyor musunuz?
“-Çok yoğun uyuduğumu söyleyemem. Yoğun bir günün akabinde uykuya geçiyorum. Güne başlarken tüm gazeteleri, dergileri okurum köşe yazılarına varana kadar. TV haber programlarını yakinen takip ediyorum. sosyal kimlik yapısında söz sahibi olan kişileri kendi dalında sosyal ekonomi siyasal bilgi sahiplerini dinliyor onların bilgilerinden istifade ediyorum.
Sabahları hayatın içine atıldığımda; bütün insanların gözlerinin üzerimde olduğunu düşünerek bunun sorumluluğunu her daim üzerimde hissediyorum… ‘Bugünü yatıp uyuyalım’ diye geçiremiyorum.”
-İnsanlara bir şeyler ifade etmeye, birilerine kendi doğrularınızı anlatmaya çalışır mısınız?
“-Bunu yaparım fakat çok inandığım ve de güvendiğim insanlara.. Karşımdaki insanın bilgisi yoksa tabiî ki bilgimi paylaşmak isterim. Doğal olarak bu benim görevim diye düşünüyorum. Bir konuda eğer uzmanlaşmışsam; bunun belli bir kitleye ulaşmasını isterim. Bu bence bir sanatçının görevidir... Sanatcı toplumun sosyal bilgisinin ve gelişimin öncüsüdür, sanatçı sürekli olarak muhalif olarak eleştirisel yaklaşarak tepkisini gösterir ve sanatcı olmak güçtür.”
-ruhsal hislerinize güvenir misiniz?
“-Ben kalbi güzel olan insanın gözlerinin çok güzel baktığına inanan birisiyim… Çok inançlı birisiyim… Bir gün bir çocuğun elinde bir balon vardı arkadaşlarıma gösterdim o balonu. Araba iki metre gitti gitmedi balon arabanın yanına geldi. Bazı şeyleri hissettiğim zaman oluyor tabii.
-Tarihte size bugüne dek etkileyen kimlik ?..
“-Tabiî ki ATATÜRK… Bir çok lider var am,a bütün dünya liderlerinin övgüyle bahsettiğ ibir kişiliktir Atatürk…”
-Psikolojinizi iyi hissetmediğiniz dönemlerde kendi kendinize terapi yöntemleriniz var mı?
“-En çok sıkıldığım dönemlerde hemen arabama atlar mezarlığa giderim orada benim çok arkadaşım var onlara dua ederim ve kendimi kuş kadar iyi hissederim…”
-Dengeli ve kaliteli mi beslenirsiniz?
“-Dengeli beslenmeye oldukça dikkat ederim. Doktorlarımın tavsiyelerine dikkat ederim. Vermiş oldukları diyet programlarına harfiyen uyarım bir talebe misali....”
Kaynak: Medikal Türk Dergisi