26-06-2008, 09:50 AM
|
#2 (permalink)
|
Teğmen
Üyelik tarihi: Jun 2008
Mesajlar: 11
Tesekkür: 0
1 Mesajina 3 kez İyi ki varsın denildi
| Cabiliyetten Hikayeler(Kendi Yazdığım Hikayeler Alıntı Değildir) Büyük Aşkların Küçük Hikayeleri (2)
Hikayenin ismini yazarsam Sonuna Kadar Okumazsınız
Düşler Zenginliğinde beş parasız kalmaktı hayalsizlik
Umutları tüketmek uğruna gerçekçi yaşamak saygısızlıktı hayata
Dünleri gömmek zamanıydı saat
Ardında bıraktıklarını anımsamamaktı mevsim
Şehrin köhne sokakları gündüzün kirlerinin yasını tutuyor inen sis ona yardım ediyordu adeta
Erol elindeki tesbihi sallamaktan vaz geçip duvara yaklaştı
Gözlerini duvara dikti nefesinin duvardan tekrar yüzüne dönüşünü hissetti duvardaki sıva izlerinin arasında oyuklar büyümeye başladı
Önce ovalar meydana geldi arkasından yeşil çimenler hızla uçuyordu belirsizlikte çimenler bitti ve ardından uçsuz bucaksız çöller ve evler...
İçlerindeki en yüksek evin penceresinden içeri girdi salon bembeyaz duvarlara inat, bembeyaz deri koltuk takımı vardı
Yerde kırmızı göbekli bir halı duvarlarda resimler..
Hepsi bir birinden farklı bir merdiven gibi dizilmişler, çerçeveler pirinç kaplı içlerindeki resimlerin bazısı suluboya bazıları karakalem natürel olanların çoğu nü..
Duvardan birisi kitapları hapsetmiş maun kaplama kütüphane kitaplar genelde ortaçağ avrupası tarzı ciltli..
Haşmetleri sanki evrenin sırrını açıklayacak kadar cömertler..
Salonun tek penceresi gayet büyük beyaz perdelere eşlik eden beyaz kordonlar..
Pencere önünde Cezayir menekşeleri ..
Kaloriferin üzerindeki mermer hala sıcak ..
Yerde diğer halılardan daha küçük adeta seccadeyi andıran bir ipek halı ve üzerinde sallanan sandalye belki odanın tek kahverengi objesi...
Yerde yeni okunmuş hala üzerinde mürekkep kokusu tüten bir gazete ..
Büyük çift kapaklı kapı hole cıkıyor..
Holde yine kırmızı kelleli yolluklar ..
Duvarların arasında üç kapı bir birleri arasında yaklaşık 3 metre mesafe her kapının yapısı odaların kişiliğini yansıtıyor..
Kapı kolundan sonra yukarı doğru buzlu camla kaplı olan kapı banyo kapısı ..
İçerisi boydan boya açık mavi seramiklerle kaplı ayaklı bir lavabo yanında klozet..ve banyoyu tümleyen derin bir küvet..
Çamaşır makınası oraya misafir gelmiş bir yabancı gibi uyumu bozan tek beyaz..
Dolap yerden tavana kadar uzanıyor onun rengide seramiklere uymuş açık mavi ve üzerinde lacivert eskitmeler var.
Tavanda abartılı floransan batarya, ışığı yansıtırken daha cömert olmasını sağlıyor banyonun..
Duvardaki ikinci kapı banyonun kapısının aksine daha fazla buzlu cama sahip...
İçerideki ışık oyunlarını yansıtıyor insana..
Hayaletlerle dolu bir oda görünümünü veriyor ..
İçerde iki lacivert kanepe ve onları tamamlayan iki tekli koltuk ortasındaki lacivert Isparta halısının saçakları itinayla toparlanmış halının altına sokulmak istenmiş..
Kocaman bir müzik seti ve sağa sola serpiştirilmiş iki kolon pencereleri tamamen kapatan güneşliğin üzerinde 2 perdeyle oda dışardan soyutlanmış..
Duvardaki diğer kapı öncekilerin aksine bir şeyleri gizlercesine camsız içerde tam ortada çift kişilik bir yatak tuvalet masası üzerinde çoğu yabancı marka bir sürü makyaj malzemesi ve ağır parfümler odanın tüm oksijenini tekelinde tutuyor.
Duvarın birisi komple floten ayna diğer duvar ise yekpare dolap yatağın üzerindeki krem rengi yatak örtüsü odanın hemen hemen tek aydınlık rengi..
Buranın perdeleri kırmızı kadifeden yerdeki parça halılar oval ve elips şeklinde ama onlarda kan kırmızısı...
Holden geri döndüğümüzde bağımsız bir mutfak acıyor kapılarını abartılı derecede büyük mutfak evin tüm hayatının geçtiği amerikan filmlerinin vaz geçilmez temalarından fırlamışçasına ortada kocaman bir masa masanın üzerinde yine abartılı bir çelik davlumbaz.
Kum kapı restoran larını andıran ocak başlarına benziyor.
Etrafındaki bar sandalyeleri beyaz deriden yapılmış 6 metrelik mutfak tezgahı ve bir sürü mutfak gereci karşısındaki kanepede oturanlara tek tek bakıldığında 1 saat boyunca hoş vakit geçirecek kadar fazla .. Balkona çılan bir kapı ve önünde yine Cezayir menekşeleri..
Duvardaki kocaman saatin zili altıncı çalışında ancak ev sahibesinin dikkatini çekmişti
Elindeki kanlı bulaşık eldivenlerini çıkarıp acele etmeliyim diye mırıldandı tezgahın üstündeki kan izlerini silip aceleyle yerde duran poşetleri buz dolabıma taşıdı
Çift kapılı buz dolabının ikinci kapısı derin dondurucu görevi yapıyor bir insanı rahatlıkla içine alacak kadar büyüktü..
Zorla kaldırdığı siyah poşetleri teker teker dolaba koydu o kadar geniş olmasına rağmen altıncı poşeti güçlükle alabildi
Kapağını kapayıp üzerindeki sürgüyü çekti şifreyi karıştırıp bu işte halloldu diye sevindi üzerindeki naylon mutfak önlüğünü banyodaki makinaya atıp makınayı çalıştırdı içindeki kanlı giysiler suyun dolmasıyla makınanın camlı penceresini katliam olmuş bir akvaryum a çevirdi
Banyo aynasında tekrar saçlarını düzeltti mutfağa dönerek
Etraftaki kan izlerini sildi bezi poşete atıp mikro dalga daki böreği dışarı çıkardı çayın demleme sesi mutfağa adeta bir tren istasyonu havası verdi altını kapayıp geri saymaya başladı
Dokuz sekiz yedi altı yerdeki kan izini terliğinin kenarıyla sildi beş dört üç dış kapıya yaklaşmıştı iki bir zilin sesiyle kapıyı açtı..
Kapıdaki dev gözün çukur aynasında saçlarını düzelten Erol Kadınla göz göze geldiğinde önce utandı sonra her zaman bu kadar dakik miyim acaba diye gülümsedi.
Ayten ona yaklaşıp yanağından öptü şaşırmıyorum sadece zamanını güzel kullanıyorsun diye fısıldadı Erol içeri girip terliklerini giydi tertemiz holden mutfağa geçip kanepeye oturdu kucağındaki montunu uzatıp umarım çay hazırdır dedi..
Ayten hanım uzatılan montu alıp tabiki sen kadar dakikim artık Diyerek montu asmaya gitti
Ayten hanım 35 yaşlarında 1 85 boyunda yaklaşık 70 kilo gram ağırlığında esmer sonradan boyanmış sarı saçlı bir bayandı
Erol günlük gazetelere bakmak istercesine uzandığı anda ayten hanımın sesini duydu
Onlar eski istersen yenilerini getireyim
Erol boş ver dedi hazırımı poşetler ayten hanım evet 6 adet poşet hazır araba buldun mu ...
Erol’a evet bi arkadaştan aldım kendisine uzatılan çayı alarak çok acıktım börek var değilmi? Ayten hanım olmazmı sade değilmi ..?
Erol evet kurt kadar açım dedi
Kendine kesilen kocaman bir parça böreğin üzerinden çıkan duman tabağa farklı bir asalet vermişti..
Erol duvardaki saate baktı akrep ve yelkovanın arasından beyaz badanalı bir bir domuz çiftliği görüldü İçerideki 16 erkek domuz günlerce aç kalmanın verdiği hırçınlıkla tuhaf sesler çıkarıyordu sahibini yıllardır tanıyordu
Sedat bey bir domuz çiftliği işletiyordu erkek domuzları günlerce aç bırakırdı
Dişiler ise farklı ahırlarda duruyordu sebebi ise fazla üremelerini engellemekti bir domuz senede yaklaşık olarak 7 kere doğurabilirdi ve bu yavrular bir senede erişkin hale gelip ikinci senede onlarda doğurmaktaydılar ve bu kadar nüfusa bakabilmek oldukça zordu
Kesim siparişleri oldukça düşüktü ve Sedat bunları 4 gün aç bırakarak yaklaşık 2 ay üremelerini engelliyordu..
Sedat ve Erol eski dosttular
Bazı günler işi olduğunda Erol’a bakması için ahırları bırakırdı
Erol sedata tamam dostum ben bakarım bayramı dilediğin gibi geçir dedi
Sedat Erol’a dönerek Sağ olasın dostum dedi
Erol kalkarak Sedat bir şey soracağım domuz gibi açım demek nedir anlamını biliyormusun?
Sedat bardan bir içki alıp Erol’a döndü bir insandan kurtulmanın en basit yolu nedir sence
Erol dudak büktü bilmem dedi öldürürsün herhalde. diye ekledi
Evet dedi Sedat ama cesedi nasıl yok edersin
Erol galiba gömerim falan ama nerden çıktı kuzum bu?
Sedat gülümsedi önce öldürürsün sonra cesedi altı parçaya bölersin taşıması kolay olur onu buzdolabında saklamak iyi bir fikir değildir evdeki bir misafir fark edebilir yada hizmetçi
Daha sonra yapılması gereken
Onu domuzlara yem olarak vermek.
Domuzları birkaç gün aç bırakacaksın.
Sonra parçalanmış cesetten geriye hiç bir şey kalmayacaktır
Ama daha önce saçını tıraş etmek ve dişlerini çekmek gerekir.
Domuzcukların sindirimi için. Tabii bunu daha sonra da yapabilirsin. ama domuz dışkılarını süzmek istemezsin, değil mi?
Kemikleri tereyağı gibi yiyeceklerdir.
İşin bir defada bitmesi için en az 16 domuz gereklidir... yani domuz çiftliği olan bir adama karşı tedbirli ol..
Erol gülümsedi yani uzak durayım senden...?
Sedat gülümsedi saçmalama dedi ve devam etti 100 kiloluk bir bedeni... yaklaşık 8 dakikada bitirirler. Yani tek başına bir domuz... dakikada... 1 kiloluk pişmemiş et yiyebilir Domuz kadar aç''... deyimi buradan gelir.
Erol gülümsedi içim karardı hadi geç kalma sen dedi
Sedat aaa mesleğin inceliklerini anlattım sana yakında işsiz kalacağım
Erol tekrar gülümsedi benden bişi olmaz.
Erol çayını karıştırmaya okadar dalmıştı ki Ayten hanım hadi Erol çayın buz gibi oldu dedi
Erol gözünü saatten çevirerek Valla ayten hanım domuz kadar açım..börekten büyük bir lokma aldı çiğnerken ayaklarına değen tüylerle irkildi evin kedisi kontesti bu
Ayten hanıma dönerek bu baya büyümüş neyle besliyorsun bunu
Ayten hanım parmağını şıklatıp kontesss diye seslendi kedi koşarak geldi kadının ayaklarına sürtündü Buz dolabını açıyor Erol ama bende oraya kilit koydum üstelik şifrelisinden gülümsedi Erol
Ayten hanım baya üzmüşsünüz hayvanı günlerdir şifreyi Çözmeye çalışıyordur dedi.
Kahkahalar mutfakta yankıladı
eee açında artık alalım şu poşetleri böreğimi yedim fakirleride sevindirelim bu etleri bekliyorlar..
Ayten hanım bir çay daha alsaydın Erol diye ayağa kalktı
Şu işi halledeyim bol bol içerim..
Ayten hanım kontesi balkona çıkardı ayak bağı olmasın bize dedi.
Erol ayağa kalkıp buzdolabının önünde durdu
Ayten hanım şifreyi girip kapağı açtı içerisinden çıkan buharların arasından poşetleri çıkardı
Erol iki tane alıp dış kapının yanına bıraktı diğerlerini de yanına koydu.
Buzdolabını kapatan ayten hanım koşarak kapıyı açtı
Erol ikişer ikişer aldığı poşetleri arabaya yükledi sonuncuyuda aldığında Ayten hanımla göz göze geldi sarıldı bari bir parça alsaydın kurban etinden
Kadın Erolun yüzünü ellerinin içine alıp ofakir çocuklar bu kurban etini yılda bir kez görüyorlar hadi bekletme dönüşte gel yeni çay demleyeceğim sana
Erol gülümsedi tamam mutlaka geleceğim
Ayten hanım kapıyı örttü
Erol yüzünü duvardan çekti tekrar tesbihini sallamaya başladı hey gidi eski bayramlar dedi
Zaman unutulması gerekenleri hortlatan bir akşam karanlığına büründü
Uzaklarda öten baykuş geceye damgasını vurdu
Yaşam tek düzeliğin sınırlarını zorlayan bir başka dakikaya geçti
06 şubat 2004 saat 23 47
Bayramınız kutlu olsun
copriyting by ali
Cabiliyet
Rahmetli Ayten ULUER e İthafen |
Offline
| |