Üsteğmen
Üyelik tarihi: Feb 2007
Mesajlar: 434
Tesekkür: 0
97 Mesajinıza toplam 236 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| boşanma sonrası yaşam BOŞANMA SONRASI YAŞAM
Boşanma, Türk toplumunda istenilmeyen bir olaydır. Kadın için de erkek için de hoş karşılanmayan bir durumdur. Toplumun boşanmak isteyen kadına verdiği ilk mesaj, "olmaz" ve "son bir kere daha denemelisin" biçimindedir.
Toplum, kadınlara erkeğe göre daha katı bir tavır koymaktadır. 'Sen kadınsın, ne yaparsın, nasıl geçinirsin, ne yiyip içersin, başkalarına bu ayıp durumu nasıl söylersin, ben başaramadım nasıl dersin, dul kadının toplumda yaşaması zor, çocukların için katlanmalısın, biz senin aileniziz bizi rezil edemezsin biçiminde tepkiler gelmektedir. Bu tepkilerin altında çevreye karşı başarısız olmanın verdiği korku, kaygı, ayıplanma, kabul edilmeme yatmaktadır.
Erkeklere yönelik tepkiler ise, 'sen erkeksin nasıl başaramazsın, çocuklarını düşünmüyor musun? Çocuklara kim bakacak? Kendine nasıl bakacaksın? Yemeği, ütüyü nasıl yapacaksın? Bulaşığı kim yıkayacak, ailesi biz sana bakamayız şeklinde tepkiler gösterebilir.
Toplumsal değer yargıları, boşanma konusunda erkeğe daha esnek, kadına karşı daha katı yaptırımlar getirmektedir. Toplumsal yaptırımlara veya kısıtlamalara rağmen ikinci veya üçüncü evliliğini yapan ve mutlu yaşayan çiftlerin sayısı artmaktadır. Boşanmış çiftlerde özellikle kadınların erkeğe göre, boşandıktan sonra daha fazla hayata küstüğü, kendini mutsuz, başarısız hissettiği, hatta depresyona girdiği görülmektedir.
On yıl öncesine göre günümüzde boşandıktan sonra neşeli, hayat dolu, yaşama dört elle sarılarak yeniden evlenmeyi düşünen ve kendisiyle barışık kadınların sayısı artmıştır. Kadınlar ya çocuklarını düşünerek ya da dul olma korkusuna kapılır. Aileden ve çevreden dışlanma korkusuyla panik yaşarlardı. Günümüzde kızların okuması, meslek sahibi olması ve kadınların çalışması, boşanma kararı almalarını kolaylaştırmıştır.
Burada asıl vurgulanmak istenen, günümüzde kadınların artık boşanma olayı ile kendilerini hayata kapamadıklarının görüldüğüdür. Bu vurgu, olumlu bir sosyal gelişimdir. Bundan bir on yıl veya yirmi yıl önce kadın bir şekilde boşandığında yeniden evlenmiyor, kendini çocuklarına adıyor, onları yetiştirmek için yaşıyor, onun dışında hiçbir hakkı, görevi yokmuş gibi davranıyordu. Giymiyor, gezmiyor, makyaj yapmıyor kendisi için yaşamıyordu. Bu adaletsiz durum insan doğasına aykırıdır.
Uzmanlar tarafından boşanmış kadınlara ve erkeklere şunlar söyleniyor: 'Yeni hayatınızı yaşayın. Gülün, gezin, eğlenin, sevin ve izin verin sizi sevsinler. İkinci ve üçüncü evliliği düşünün. Bu doğal ve sağlıklı bir durumdur. Korkmayın, çekinmeyin, rahat olun, huzurlu olun. Eşinizin ölümü hayatınızın sonunun geldiği anlamını taşımaz. Bir süre ayrılığın veya ölümün verdiği yası yaşamanız normal ve bu sizin en doğal hakkınızdır. Bir süre sonra yaşadığınız yası bitirerek, pencerelerinizi, kapılarınızı hayata açın. Bu hayat sizin ondan zevk almaya çalışın.'
Boşanma sonrası daima çocuklar düşünülür ve akla gelir. İnsanlar "doğru, evlenelim ama çocuklar ne der, nasıl karşılar" diye düşünürler. Ya da ikinci veya üçüncü evlilikte çocuk ezilir mi, kocam çocuğumla iyi uyum sağlayabilir mi, ya kocam çocuğumu istemezse gibi korkular, panikler yaşanır. Toplum, ikinci veya üçüncü evliliklerde kadınlar açısından genellikle çocukları risk faktörü olarak öne sürmektedir.
Çocuklar küçük de olsa, büyük de olsa her açıdan sizin evlenmenizi isterler. Çocuklar ebeveynlerinin mutlu olmasını, gülmesini, eğlenmesini görmek isterler. Onlar da bir aile içinde yaşamak arzu ederler.
Bu konuyu araştıran psikolojik çalışmaların çoğunda, çocukların bir anne ve baba ile büyümeyi istedikleri saptanmıştır. Özellikle yaş küçükken bu uyumun sağlanması daha kolay olmaktadır. En zor uyum yaşı ergenlik yaşı olmasına rağmen yine bu yaştaki çocuklar da annelerinin veya babalarının evlenmesini istemektedirler. Aile yaşamı ekonomik ve duygusal açıdan çocuğunu tek yetiştirmekten daha doyurucudur. İki kişinin, ekonomik ve duygusal güçlerini birleştirmiş olmaları yaşama standartlarında bir iyileşmeyi de beraberinde getirmektedir.
İkinci veya üçüncü evliliklerde çocuklar ezilir diye bir korku duyuluyorsa, bu korku bir psikolog desteğiyle çözümlenmelidir.
Sonuç olarak, siz mutlu olduğunuzda çocuklarınız da mutlu olacaktır.
Üvey anne, baba olmak, pek çok zorluğu beraberinde getirmektedir. Üvey ebeveynler eski masallarda olduğu gibi kötü, cezalandırıcı olmayabilirler. Üvey olmanın verdiği bazı güçlükler ve sorunlar mutlaka yaşanacaktır. Üvey anneler ve babalar çocuklarıyla ilişki kurmakta zorlandıklarını belirtmektedirler. Çocuğun gerçekten istediği, üvey ebeveynlerinin onu seviyor, anlıyor ve hoş görü gösterebiliyor olmalarıdır. Çocuklara ikinci anne veya baba ile iyi anlaşıyor olmanın gerçek anne veya babaya haksızlık yapmak anlamına gelmediği iyice anlatılmalıdır. Olay, biz büyük bir aileyiz şeklinde görülebilmelidir. Bu ilişkilerde, üvey olan kişilere çok sabırlı olmak düşmektedir. Sabrı elden bırakmadıkları takdirde başarılı, iyi, hoşgörülü ilişkiler kurabileceklerdir Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ http://media3.guzer.com/pictures/homers_brain.jpg |