Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Nov 2006 Bulunduğu yer: tekirdağ,Çerkezköy
Mesajlar: 662
Tesekkür: 29
269 Mesajinıza toplam 773 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Fener balat'ın geçmişi ve bugünün izin
İstanbul'un yedi tepesinden birindeyiz. Bu defa tarih boyunca dört dinin mensubunu barındıran Fener Balat semtinin Arnavut kaldırımlı dar sokaklarındayız. Bu gün, geçmişten gelen tarihi ve kültürel dokuyu tanıyıp, bugünkü yaşamsal izlerini takip edecek ve deklanşörlerimize her ikisini de sığdırmaya çalışacağız. Tarihin tozlu sayfalarında; İspanyol Yahudiler, Ermeniler, Rumlar ve Türkler bugünkü etnik çeşitliliği aratmaz bir şekilde, her millet ve dine açık kozmopolit bir yapıyı oluşturuyorlardı.
Biraz Tarih;
Önce İstanbul'un kuruluşundan başlayalım. M.Ö.700 lerde Yunanistan'ın Megara kentinden yola çıkıp kendilerine yurt arayan Megaralılar Delphoi'deki Apollon Tapınağı kâhinlerine yeni yurtlarının neresi olması gerektiğini sorarlar. Kâhinler 'körler ülkesinin karşısına yerleşmeleri gerektiği' söylerler. Megaralılar kendilerinden önce gelen göçmenlerin yerleştiği Khalkedon(Kadıköy)'un karşısındaki Sarayburnu'nu görünce bu kadar güzelliği göremeyip, Khalkedon'a yerleşenlerin ancak kör olabileceklerini düşünüp; şehirlerini Marmara ile Haliç arasındaki burun (Sarayburnu) üzerine inşa ederler. Burası Haliç'in ağzında yer aldığı için iyi bir liman, savunması kolay bir tepe ve balık avı için de elverişli bir bölgedir.
Liderleri Byzas'ın adına ithafen buraya Byzantion adını verirler.
Gelelim bugünkü gezi güzergahımız Haliç yani Altın Boynuz'a;
Altın Boynuz adı nereden gelmekte? Yunan mitolojisinde her şeyin var oluşu, sebep ve sonucu tanrılarla özdeşleştirilmiştir. Efsaneye göre Zeus ile Argos kralı'nın kızı İo arasında yasak bir ilişki vardır. Zeus'un eşi Hera bu durumda müthiş bir kıskançlığa kapılır. Zeus ise karısının öfkesinden korumak için sevgilisi İo'yu bir ineğe çevirir. Hera zeki bir tanrıçadır, bunu öğrenir ve ineğin başına bir at sineği musallat eder. İnek at sineğinden kaçmaya başlar. Koşar, koşar, koşar… Ama bir türlü at sineğinden kurtulamaz. Başını salladıkça boynuzundan yarılan kara parçaları derin oyuklar oluşturur. İşte bu yarıklardan bir Altın Boynuz'dur. Daha sonra Io'nun Zeus ile ilişkisinden doğma kızları Keroessa, deniz tanrısı Poseidon ile ilişkiye girerek kentin kurucusu Byzas'ı doğuracaktır. Bir başka inanış ise boynuza benzeyen bu iç suyun güneş ışınları altında altın gibi parlamasından dolayı bu ismi aldığıdır.İsim nereden gelirse gelsin; aslında eski Grekçede Bosphorus da zaten inek geçidi anlamına gelmektedir.
Olmazsa olmaz Pierre Loti Tepesi
Fransız deniz subayı ve yazar olan Pierre Loti tam bir oriantalist. Aziyade adında genç bir Osmanlı kadınına tutkun olan Loti, Aziyade'nin ölümüyle sarsılır. Sık sık Haliç sırtlarında olan bu kahveye gelip anılarını yâd eder. İşte bu tepe o gün bu gündür müthiş manzarasıyla ismini bu zattan almış. Çayımıza katık yaptığımız simitler geleneksel obez doyuran Pazar kahvaltılarımız için yeterli olmasa da bu kez de manzara oldukça doyurucu. Gezi güzergahımız bu defa Eyüp'ten değil, Edirnekapı'dan (yedi tepenin en yüksek olanı) başlayacak.
Ayvansaray'a doğru;
İstanbul'da bir kilise içinde en iyi korunmuş mozaik ve fresklerin yanı sıra Eski Ahit'ten sahnelerin de yer aldığı Kariye Müzesi önünden başlayan gezimiz; Tekfur sarayı(Blaherna Sarayı'ndan kalan bölüm) Haliç'e doğru inen İstanbul kara surlarının deniz surları ile birleştiği bölgeye doğru devam edecek. Ayvansaray ismini Blaherna Sarayı'nın kemerli ve eyvanlı yapısına atıf olarak Eyvanlı Saray'dan alıyor. Çatısı çökmüş üç katlı bu saray bir zamanlar Osmanlı sarayının fil ve zürafa gibi egzotik hayvanlarının kapatıldığı yer olmuş. Bugünse hemen yanında kuş pazarı kuruluyor. Saraydan hemen sonra sur boyunca yürüdüğümüzde kara surlarının son kapısı olan Eğrikapı'ya (yolun dirsek yapmasından dolayı bu adı almış)geliyoruz. stanbul'un fethinde Fatih ordusuyla bu civarda konuşlaşmış. Efsanevi Kaşıkçı elması yaygın bir inanışa göre burada bulunmuş.
Surlar ve Kapılar hakkında
İstanbul'da 20- 21 km . yi bulan surlar Kara surları, Haliç Surları ve Marmara Deniz Surları olarak ayrılır. Kara surları 7 km kadar, Haliç surları 5 km , deniz surları ise 9 km kadardır.
Surlarda pek çok kapı var. Kara surlarında bunlar askeri ve kamusal kapılar. Askeri kapılar savunma amaçlı inşa edilmiş. Kamusal kapılar ise halkın girip çıktığı şehir kapıları. Kara surları üzerindeki yedi kamusal kapı Yedikule, Belgrad, Silivri, Mevlevihane , Topkapı, Sulukule Edirnekapı ve Eğrikapı'dır..Bugün gördüğümüz surlar imparator Theodosius'un yaptırdığı Thedosius Surlarıdır ve tarih boyunca yalnızca iki kez aşılabilmiştir. Biri 1204 Latin İşgali, diğeri 1453 İstanbul'un fethi. Bunu Kommenos Surları ve Heraklius Surları izler daha sonra da kara ve haliç surlarının birleştiği noktada Leon Surları ile kara surları sona erer.
Anemas Zindanları ve İvaz Efendi Camii;
Şahmaran filminin çekildiği Anemas Zindanları oldukça etkileyici ancak restorasyon çalışmaları nedeniyle kapalı. Anemas Bizans İmparaotorluğu'nda çalışmış bir Arap komutanıydı.
Hemen yanı başındaki Ivaz Efendi Camii 1585 te inşa edilmiş. Genel olarak Mimar Sinan eseri olduğu söylense de muhtemelen onun kalfalarından biri tarafından inşa edilmiş. Caminin mimarisi bütünüyle ilginç, iki yan kapıdan giriliyor ve çok sayıda penceresi var. İçeride az sayıda İznik çinisi örnekleri ile değişik bir üslup sergiliyor.
Blaherna Kilisesi ve Ayazması;
Ortodoks kiliselerinin içinde yer alan kutsal su geleneği burada da karşımıza çıkıyor. Blaherna İkonası olarak bilinen elleri iki yanda Meryem ikonası ve kutsal emanetler uzun bir müddet surlar üzerinde dolaştırılarak avam kuşatmasının bu sayede kalktığına inanılıyor. Bu inancın devamında her Cuma surlar üzerinde kutsal emanetlerin dolaştırılması geleneği devam ettirilmiş. Meryem Ana'ya ait olduğu söylenen elbiseler bu kilisede saklanmış. Fetihten önceki büyük yangında bu kutsal emanetler kilise ile birlikte yanmış. Bunun yerine 1900 lerde bu kilise yapılmış. Ayazması da kilisenin içinde yer almakta ve yalnızca Hıristiyan'ların değil birçok Müslüman'ın da şifa bulmak amacıyla geldiği bir yer.
Ayazmanın üzerindeki yazı bizleri derinden etkiliyor:
'Sadece yüzünü değil, günahlarını da yıka.'
Balat;
Bugün Türklerin yoğunlukta olduğu fakir bir semt olan Balat'ta, eskiden oturan Rum, Ermeni ve Musevilerin yaşadığı üç katlı cumbalı evler hala ayakta. Balat'ın çarşısındaki en tanınmış mekânlardan biri de Agora Meyhanesi. Fetihten sonra şehrin canlanması için Fatih Balkanlar ve Anadolu'dan göç yollarını açıyor. Oğlu II. Bayezid da İspanyol Yahudilerini buraya davet ediyor. Ayvansaray ile Balat arasında pek çok Yahudi Sinegogu var. Bunlardan en ünlüsü Ahrida Sinegogu. Bir diğeri Kariye'den aşağı doğru inerken şu anda otopark olan, Makedonya'nın Kasturya şehrinden gelen Yahudilerin yaptırdığı Kastoriya Sinagogu dur. Şu anda bahçe duvarları, ön ve kısmen arka bahçe kapıları kalmıştır.
Ferruh Kethuda Camii;
Mimar Sinan yapısı camii 1562 'de inşa edilmiş. Sadrazam Semiz Ali Paşa'nın kâhyası Ferruh Kethuda'nın yaptırdığı bir camii. Arka duvarında bir güneş saati olan cami, ilk inşa edildiğinde kubbeliymiş, restorasyondan sonra düzleştirilmişse de şimdiki durumu içler acısı. İçeride Tekfur Sarayı'nın çinileri olduğu söylenir.
Surp Hreşdagabet Kilisesi;
Şimdi Gregoryen Ermeni Kilisesi olsa da, eskiden bir Ortodoks kilisesi olduğu bodrum katındaki ayazmasından anlaşılıyor. Burası Mikail ve Cebrail'e yani baş meleklere adanmış bir Ortodoks Kilisesiyken, giderek artan Ermeni nüfusuna ibadet için yeni bir yer göstermek gerekmiş. Bunun bir sebebi de Ermenilerden alınan kilisenin Kefeli Camii'ne çevrilmiş olması gerek. Mucizeleri olduğuna ve hastalara şifa verdiğine inanılıyor. Surp Hreşdagabet'ın ejderhayla savaşını anlatan demir kapı üzerindeki kabartma, Topkapı sarayı kazılarında bulunmuş ve buraya getirilmiş. Bu kilisede yılın belirli günlerinde kurban kesilir ve yoksul insanlara dağıtılır. Ayazmasında iki azizin mezarı var. Bizans döneminde din şehidi olan azizlerin naaşları toplanmış ve kilise ile ayazmalara gömülmüştür. Aziz Artemios Roma İmparatoru Konstantine zamanında yaşamış. Putperest Antakya valisi tarafından M.S. 363'te başı kesilerek öldürülmüş. Azize Peprone Nusaybin'de doğmuş, rahibelerle yaşamış, hristiyanlığı inkâr edenlerce M.S. 305'te başı kesilerek öldürülmüştür.
Fener;
Semt adını Bizans döneminde, Haliç'teki denizcilere yol gösteren kulesindeki fenerden almış. Osmanlı döneminde Rum nüfusun yerleştiği bir semt olan Fener'de Rumlar taş konaklar ve yalılar yaptırmışlar. Bugün ise bu Rum ailelerin evleri, Anadolu'dan gelenlere mesken olmuş.
Dimitir Kantemir Evi;
Kantemir Boğdan prenslerinden biri. Birkaç kez İstanbul'a gelmiş ve burada uzunca bir süre yaşamış. Osmanlı tarihiyle ve Klasik Türk Müziğiyle ilgili bilimsel bir kitap yazmış.1710 da Rus Çarı Petro ile birlikte bir komplo hazırladığı ve bu anlaşıldığında Rusya'ya kaçtığı söylenir.
Ayia Maria (Kanlı Meryem Kilisesi);
İstanbul'da yonca tipi iki kiliseden biri olan ve hala kilise olarak kullanılan tek Bizans Kilisesi
Moğolların Meryemi adıyla anılan kilisenin, kilise olarak kalması Fatih Sultan Mehmet'in verdiği ayrıcalıkla açıklanır ki; Fatih'in verdiği izinleri gösteren fermanlar kilise duvarında asılıdır.
13. yyda Moğollar Hülagu Han önderliğinde İran'a kadar gelmişler. Hristiyanlığı kendilerine daha yakın gören Moğollar Bizans'a evlilik yoluyla akraba olma yolunu seçmişler. Bu amaçla Maria Moğol sarayına gönderilir. O zamanlar yolculuk oldukça zor ve uzunmuş. Maria vardığında ona göre yaşlıca olan Hülagu han 'ın öldüğünü öğrenir. Yerine Oğlu Abaka Han'la evlenir. Birkaç yıl sonra kardeşi Abaka Han'ı öldürünce Maria da İstanbul'a döner ve rahibe olarak yaşamını bu kilisede sürdürür. Kanlı kilise denmesi Maria'nın ölümü de beraberinde getirmesinden olsa gerek.
Kırmızı Mektep (Fener Rum Lisesi)
İlk kez içeri girme şerefine nail olduğumuz Fener Rum Lisesi, Avrupa'nın en eski eğitim merkezlerinden biri. Yapılış tarihi 1881, mimarı ise Dimadis. Fetihten önce akademik eğitim veriyor; din, felsefe, bilim adamı yetiştiriyordu. Fetihten sonra patrikhaneye bağlanmış. Daha sonra din eğitim merkezi Heybeliada'ya(Taksim'de de var) kaymış. Şu anda 55 öğrencisi olan lisenin kız ve erkek öğrencileri karma eğitim görüyor. En kalabalık sınıfı 13 kişi olan lisede eğitim, Rumca, Türkçe ve İngilizce veriliyor. Hepimizin içinden 'ahhh keşke bu okulda okusaydım…' düşüncesi geçse de; İsa Bey'den üniversiteye girebilenlerin sayısının oldukça az olduğunu öğreniyoruz. Fakat teneffüslerde karşılaşacağınız müthiş Haliç manzarası bile bu okulda okumaya değer.
Fener Rum Patrikhanesi;
1600 lerde Fener'deki yerine taşınan patrikhaneye üçlü bir kapıdan girilir. Sola açılan kapı kiliseye, sağa açılan kapıdan patrikhaneye geçilir. Ana kapının ise tatsız bir hikâyesi var. Yunanistan'daki bağımsızlık hareketleri sırasında Mora isyanını destekleyip, Osmanlı karşısında yer alan patrik bu kapıda asılarak idam edilmiş. Ogün bugündür, bu kapı hiç açılmamış ve kullanılmamış. Soldaki kapıdan Aya Yorgi Kilisesine geçilir. Mimari olarak çok görkemli bir kilise değil, bazilika tipinde. Ancak Rum-Ortodoks cemaatinin elinde kalmış değerli din eşyalarının çoğu burada bulunuyor. Patrik tahtı ve üzerine İncil konulan iki masanın haricinde, demir kaplamasının açıklığından görülen ahşap parçasının İsa'nın gerildiği çarmıh olduğuna inanılıyor. Çarmıh üçe bölünmüş. Diğer ikisi Vatikan ve Kudüs'te bulunuyor. Ayrıca üç azizenin tabutu var(Eufemia, Teofano, Omonia) Çeşitli kiliselerde üç taşınabilir mozaik te bu kilisede toplanmış.
Sveti Stefan Bulgar Kilisesi;
Fener Balat arasında sahilde, denize yakın neo gotik üslupta inşa edilen kilisenin oldukça ilginç bir hikâyesi var.1800 ler de milliyetçilik her yerde yayılıyordu. Milletleşme yolundaki Bulgarlar da Fener'deki Rum-Ortodoks Kilisesine bağlı kalmak istememiş, bir Bulgar Ortodoks kilisesi inşa etmek istemişler. Osmanlı padişahı Bulgarların bu kiliseyi yaptırmalarını istemiyormuş. Bu yüzden işi zora koşup, 'kiliseyi bir ay içinde yaparsanız izin veririm' demiş. Bulgarlar da kiliseyi dökme demirden Viyana'da yaptırmış ve burada monte ettirmişler. Çatısında üçgen şeklinde 'her şeyi gören' göz sembolü olan, kiliseyi deniz kenarına kurmak için ciddi bir mühendislik çalışması gerekmiş olmalı. Rüzgâr ve nemden dolayı korozyona uğrayan kilisenin korunması oldukça zor.
Bitirirken;
Eskinin aristokrat, tüccar, dindar ve zengin Rumlarının, Ermenilerinin, Musevilerinin yerini, bugünkü Anadolu göçmenleri almış. O ihtişamın ve zenginliğin yerinde şimdi virane bir yoksunluk ve yoksulluk var. Kalplere işleyen bu hüzün, sokakta sere serbest top oynayan ve şakalaşan çocukların neşesiyle tezat teşkil etse de; eski ve yeni, hüzün ve neşe birbirine karışıveriyor, bu arnavut kaldırımlı dar sokaklarda.
Camdan cama asılmış çamaşırları fotoğraf karelerine hapsederek, Arnavut kaldırımlı dar yollarda yürüdük, dik yokuşlara tırmandık, hatta yetişme telaşıyla biraz koşturduk, yorulduk. Yemek yemeyi bile unuttuk, sonunda kendimizi Bulgar Kilisesi'nin yanındaki çimlere uzanmış bir halde bulduk. Açtık, yorgunduk ama mutluyduk. Kilisenin çatısındaki her şeyi gören göz şahidimiz olsun ki; bilgi karın doyurmaz diyenler yanılıyor. Biz gezdik, gördük, öğrendik ve hatta gezinin sonunda hala doymayanlarla Tarihi Haliç İşkembecisi'nde doyduk bile…
Arkeolog
Öznur KAYHAN Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ Neoglance Derneği -nurhanza |