26'sında zenginlik uzmanı!
Israrla 'zengin olmak öğrenilebilir' diyor Ece Vahapoğlu... Hayattaki tecrübelerinden, iş adamlarının hayatlarından, onlarla konuşmalarından yola çıkarak 'Bugün Zengin Ol' adlı kitabını yazdı. "Ben tüm Türkiye nüfusunu zengin edemem, isteyene yol gösteriyorum" diyor. İstekli varsa duyurulur
İşten çıkmak üzereyim bir akşam.. Maillerime bakıp çıkayım diyorum. Genç, sarışın bir kadının yazdığı kitabın kapağı yollanmış. Adı 'Bugün Zengin Ol...' Tanıtım kokteyline bekleniyorum! Detay için biraz daha aşağılara kayıyorum. "Okulda öğrendiklerinizle hayatta zengin olamazsınız! Neyse ki hayatı 'zengin' yaşamak için okul gibi bir kitabınız var artık" yazıyor. Nasıl yani! Biraz daha iniyorum... "Kitap için Rahmi Koç, Sakıp Sabancı, Ferit Şahenk, Ahmet Zorlu, İshak Alaton, Kadir Has, Kemal Şahin, Hüsnü Özyeğin, Asım Kibar ve Saffet Ulusoy ile görüşüldü. Anlattıkları analiz edilerek 'zenginlerin zihin haritası' çıkarıldı. İşte bu harita ekonomik özgürlük çabanızda yol haritanız olacak. Bu kitabı okuduktan sonra kimse size 'o kadar akıllıysan niye paran yok' diyemeyecek." 'Ne alaka ya!' diyorum. Türkiye'nin bu kadar zengini dururken, bu kadar ekonomi profesörü, bu kadar ekonomi yazarı dururken gencecik bir kıza mı kaldı zengin olmak için öğütler vermek! Hemen arıyorum karşısına dikilmek için. Ama sürpriiizz! Karşımda acayip kendine güvenen, inanmakla her şeyin hallolacağını savunan, önüne çok kesin hedefler koymuş, sırf bu yüzden işinden ayrılmış bir kadın oturuyor. Her şeye karşı bir tezi var. Laf olsun diye söylemiyor bunları; konuşurken gözlerinden heyecan fışkırıyor. Kilitlenip kalıyorsunuz. Acayip etkilendim.
Ece Vahapoğlu İstanbul'da doğmuş. Şişli Terakki Lisesi'ni bitirmiş. İşletme okuduğu 'The American University of Rome'u birincilikle bitirmiş. 2001 yılında Junior Chamber Türkiye Derneği tarafından 'Türkiye'nin En Başarılı Genci' seçilmiş. Finans ve medya sektörlerinde çalışmış. Tam 5 yabancı dil biliyor. Beş baskı yapmış bir kitabı daha var: "Yabancı Dil Öğrenme Yolları." Türkiye'nin genç başarı modeli olma yolunda hızla ilerliyor yani. Ve sadece 26 yaşında! Sahi siz 26 yaşında ne yapıyordunuz?
* Siz zengin misiniz; yani varlıklı biri misiniz? Kitaptaki işadamlarıyla ölçülecek kadar zengin değilim. Çalışmaya başladığım günden beri kendi ayaklarımın üstünde duruyorum. Bu özgürlük de beni çok mutlu kılıyor.
* Ya aileniz? Zenginlik kişiden kişiye değişir ama çok aşırı zengin diyemem. İki kızlarını özel okulda, bir tanesini yurtdışında okutacak kadar imkanları olan bir aile. Ama aşırı zenginlik, servet yok.
* Nasıl bir çocukluk geçirdiniz peki? Annem Boşnak, babam Adanalı. Fakat babam çok sert bir baba olduğu için çok rahat bir genç kızlık dönemi geçirmedim. Şişli Terakki'de okudum, okulum da çok disiplinliydi. O yüzden benim içimde hep üniversiteyi yurtdışında okuma isteği vardı. Babam da Belçika'yla iş yaptığı bir dönemde, 'Tamam sınavı kazanamazsan Brüksel'e gidebilirsin' deyiverdi.
* Babanız ne iş yapıyordu? Dış ticaret. Ben de üniversite sınavını özellikle kazanmayıp Brüksel'e gittim. Uluslararası işletme okuyordum. Sonra bir ara dönemsel değişim programlarıyla Madrid'e gidip geldim. Öğrencilik hayatımın en güzel dönemi İspanya'daki o altı aydı. Brüksel'e dönmek istemedim. Roma'da American University of Rome'daki tek Türk'tüm. Okulu birinci bitirdim. 3 ayrı ülkede, 3 ayrı dil öğrenerek Türkiye'ye döndüm. İtalya'daki mezuniyet haberim Türkiye'de basına yansıdı ve büyük gurur kaynağı oldu ailem için.
* Türkiye'de iş bulabildiniz mi hemen? Bulamadım. Bu kadar yabancı dil biliyorum, üniversitedeyken uluslararası firmalarda staj yaptım, nasıl iş bulamam diye umutsuzluğa kapıldığım bir dönemde Garanti Bankası'ndan teklif geldi. Bankacılığı düşünmediğim halde kabul ettim. Bu dönemde Junior Chamber Genç Girişimciler Derneği, Türkiye'nin en başarılı gencini seçiyordu. Girdim ve kişisel gelişim dalında ödüle layık görüldüm; 2001 yılında Türkiye'nin 'En Başarılı Genci' seçildim. Derken yarışmadaki jüri üyelerinden Mümin Tekman, kendi web sitesinde 'genç yaşta başarının sırrı' diye bir yazı yazmamı istedi. Yazdığımda da 'güzel yazıyorsun, düzenli yaz, gençleri motive et' dedi. Bu sırada Alfa Yayınevi de yabancı dille ilgili bir kitap yazdırmak istiyor. Bana teklif edildi. 6 ayda bitirdim kitabı. Çok edebi yazan bir insan değilim, konuşur gibi, kendim gibi yazıyorum. Ünlüler nasıl öğrenmiş, başarılı insanlar nasıl yapmışlar, ben nasıl 5 dil öğrendim, bütün bunları hikayelerle anlattığım için kitap çok sevildi. Görsel basında da çıkmaya başladım, patronum Ferit Şahenk beni TV'de görmüş, yanına çağırdı. Neler yapmak istediğimi sordu. Böylece NTV'ye geçtim.
* Ne yaptınız televizyonda? Muhabirlikle başladım. İş adamlarıyla konuşuyordum. Böylece ikinci kitap fikri doğdu.
* Yani işadamlarıyla görüştüğünüz için size mi kaldı bu kitabı yazmak? Evet, bana kaldı! Yabancı dilde bana mı kalmıştı? Baktım, herkes bir şekilde paradan konuşuyor, zengin olmak istiyor. Sadece iş adamlarının hayatlarını yazsaydım, biyografik bir kitap olacaktı. Ben Türkiye'nin ihtiyaçlarını düşünüyorum. Küçüklüğümden beri başarıya inanan, başarıyı seven bir insanım. Ben insanları başarılı kılmayı, motive etmeyi, gençlerin potansiyellerini kullanmasını istiyorum. Ben başarımla sivrilebiliyorsam bu tamamen başarıya odaklı bir insan olmamdan kaynaklanıyor. Bunu diğerleri de yapabilir, bunu göstermek için yazıya döküyorum.
* Böyle şeyleri öğretmek için pedagoji eğitimine ihtiyacınız yok mu? Öyle yazan kitaplar insanları ne kadar motive ediyor, orası sorgulanmalı. Yabancı dille ilgili bu şekilde yazılmış bir kitap yoktu mesela.
ŞİRİN SEVER