Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25-12-2007, 03:44 PM   #4 (permalink)
suzzy
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart Ynt: osmanlı mutfağı

Yemek Kültürümüzün Mizahî Yönleri
Türk mutfak kültürü, sadece yemeğin yapılmasına ilişkin maddi kültürden oluşmamaktadır. Yemek yemeye ilişkin bir çok manevi değerler, tutumlar, davranışlar da zengin mutfak kültürümüzde görülmektedir. Kuşkusuz bu hususlar, Anadolumuzda uzun bir tarihsel gelişim içinde birikmiş bir kültürdür.

Erikleme
Anadolu’da Niğde’de ‘Erikleme’ denen bir gelenek var. Bağlık bahçelik yerlerde insanlar birbirlerine gelir, gider, yer, içer, muhabbet ederler. Örneğin bir aile, yemeğe konuklar çağırmıştır. Konuklar eve gelince önce bahçeye buyur edilirler. Orada birlikte oturup sohbet edilirken bahçedeki meyva ağaçlarından bir şeyler atıştırılır. Konuklar ev sahibi tarafından ağaçlardan bir şeyler yemeğe teşvik edilir. Örneğin çağla, badem vs. olmamış ham yeşil haldeki şeyler konuklarca bol bol yenilir. Böylece karınları şişer, yemek yiyecek halleri kalmaz, ya da yemeği çok az yerler. Bu da ev sahibinin yararına olur, fazla masraf etmemiş olur. Aslında bunu konuklar da bilirler ve ev sahibiyle birbirlerine ‘Erikleme’ şakası yaparlar, gülerler.

Arkası Yufka
Yufka, ince, hafif anlamındadır. Anadolu’da yine ev sahibi konuklara yemek ikramı sırasında ‘Arkası yufka, onun için bununla karnınızı iyice doyurun’ der. İlk ikram edilen yemekten daha iyi daha güzel yemeğim yok, yani bundan sonraki hafif şeyler. Bu nedenle bununla yetinin anlamında şaka yaparlar. Fakat bu da bazen bir şaka olarak söylenir. Bir de bakarsınız ilk servisin arkasından pek çok ikramlar gelir. Bu kez de konuklar arkası yufka dediğin de bu muydu? diye gülüşürler. Bu da Türk konukseverliğinin bir yönüdür.

Ay Çöreğinde Osmanlı Parmağı
1683 yılında Türklerin Viyana Kuşatmasında Türk topları Viyana önlerinde gümbürdediğinde, ekmek yapmakta olan fırıncı, öyle bir irkilmiş ki, elindeki hamuru yere düşürmüş. Hamur yerde yarım ay biçimini almış ve (Kürosant) ay çöreği böyle doğmuş. Hollanda’ da Amsterdam’daki bir fırında satılan ay çörekleri Avusturyalı bir kişi tarafından oraya getirilmiş ve tanıtılmış.

Fıstıksız olsun
Bir devlet büyüğümüz G. Antep’e konuk olmuş. Kendisine yörenin en güzel yiyecekleri ikram edilmiş. Fakat gelen her yemek fıstıklı imiş. En sonunda kahve getireceklermiş ve kahveniz nasıl olsun? Diye sorunca konuk da ‘Fıstıksız olsun’ demiş.

Koyun Sevgisi
Biz Türkler koyun etini severiz ve koyunun her tarafını değerlendiririz. Bir başka kültürde hiç koyun eti yenmeyebilir. Bir yazarımız bu konuda bir anısını anlatıyor: “Bir gece geç vakit büyük bir işkembecide atıştırıyordum. Bir turist çift içeri girdi. Kadın, yemekler hakkında bilgi istedi. O gösterdi ben açıkladım. ‘O çorba’ dedim. Koyun midesinin ufak ufak parçalar halinde çorbası... şu mu, o da koyun beyninin haşlanmışı... Şu mu, o da koyunun ayaklarının kesilmiş parçalarından yapılmış yemek. O mu? O da kokoreç. Koyunun yavrusunun bağırsağının ufak ufak kesilerek yapılmış yemeği. Oradaki koyunun ciğerinin ufak ufak doğranarak ... ‘Kadın yüzüme bakarak ufak ufak kesilmiş koyun olmayan bir yiyecek yok mu diye sordu. Sonunda yaprak sarma ve yoğurt yediler. Tabi ben yaprak sarmanın pirinçli koyun kıymasından yapıldığını söylemedim.’ ”

Paça Çorbası
Otomobiliyle seyahat ederken bir köyün kıyısında mola veren adamın dikkatini çevrede üç bacaklı koyunun gezinmesi çekmiş. Koyunların birer ayağı dizinden kesik olup, her biri tahta parçasından yapılmış bir takma bacakla dolaşıyormuş. Adam buna bir anlam vermek için uzun uzun düşünmüş ama nafile... Sonunda oradan geçmekte olan bir köylüyü çevirip takma bacakların sırrını sormuş. Köylü de anlatmış...
Biz köycek paça çorbasını çok severiz beyim demiş, ama dört paça için bir koyun kesmeye kıyamayız. Zaten durumumuz da buna el vermez. Onun için işte böyle bir koyundan birer bacak kesip paça çorbamızı yapıyoruz. Hem bize çorba çıkıyor hem de koyunlar azalmıyor.

Kadın Adaları
Kadınbudu köfte, dilber dudağı, hanım göbeği... Türk yiyeceklerinde neden hanımla ilgili organ adı verilmiş? Eh... At, avrat, silah demişiz de ondan.

Sığırcıkların Ağzını Bağlama
Yazarlarımızdan Nizamettin Özbek, Erzincan’dan konumuzla ilgili şu örneği vermektedir:
“Dutu ağaçta ve kurutulma sırasında kuşlardan korumak çok zordur. Duta en çok tebelleş olan kuş da ‘Cayik (Sığırcık)’lardır. Bizim çocukluğumuzda kimi hocalar okuyarak ya da muska yazarak bu kuşların ağzını bağlar, dut yemelerine engel olurlardı. Bu bakımdan dut mevsiminde çoğu köylülerin (özellikle kadınlar) ilk işi, nefesi kuvvetli bir hocaya giderek cayiklerin ağzını bağlatmak olurdu.”

Nefis Öldürme
İki bektaşiyi yemeğe çağırmışlar. Bol bol yemiş içmişler. Bu arada birisi yere düşüp ölmüş. Öbürü yarı baygın bir haldeymiş. Ev sahibi Ey erenler doydunuz mu? demiş. Yarı baygın olanı da
- Merhum doydu ama ben nefis öldürüyorum demiş.

Cacık Yemeği
Yurt dışında bir ülkede bir yabancı aile, Türk kültürünü seven, ona hayran bir ailedir. Bu aile bir gün o yörede bulunan Türk diplomat ve memurlarını eve yemeğe davet etmiş. Evin hanımı o gün bir de Türk yemeği yapmış ve konuklara bunu bir sürpriz olarak ikram edecekmiş. Yemekler yiyilip içilirken sıra Türk yemeğine gelmiş. Masanın ortasına büyük bir tencere içinde ‘Cacık’ getirmişler. Sonra onları kaselere koyarak konuklara ikram etmişler. Konuklar Türk yemeği olarak ikram edilen cacığı görünce gülüşmeye başlamışlar. Çünkü cacık, bir yemek değil, yemekte bir salata, garnütürdür. Bu inceliği yabancı hanım bilmediği için onu Türk yemeği olarak ikram etmiş.

Valinin Tayini Çıktı
İzmir’de köfte, döner, adana ve şişten oluşan karışık ızgara et yemeğine ‘Vali’ deniyor. Konaktaki bir lokantada ısmarladığı ‘Vali’nin bir türlü gelmemesi üzerine şef garsonu uyaran kişi şu cevabı aldı:
- Abicim sizin Vali’nin tayini çıktı, hemen geliyor...

Sosyete Tuttu
Lahmacun’un yalnız ses güzelliği değil, zeka ve yaratıcılığı da geliştirdiği söyleniyor. Örnek olarak Ahmet usta gösteriliyor. Giderek kızışan lahmacun piyasasında nasıl atak yapabileceğini düşünürken, lahmacun üstüne lahmacun yiyen ve dolayısıyla hızla şişmanlayan Ahmet Usta’nın beyninde şimşek çakmış.
- Bu lezzetli meretin diyeti neden olmasın...
Formülüde o anda bulmuş... İnce hamur üstüne piliç kıymasından yapılırsa pekala daha düşük kalorili olabilir, diye düşünmüş. Şık ve anlamlı da bir ad uydurmuş yeni ürüne:

Çizburger Lezzeti
Yazar Elizabeth Rozin Amerikan yemek kültürünün simgesi olarak:
“Cheeseburger, patates kızartma ve bir bardak cola” yı ele alarak diyor ki: - Aslında bu mönüyü oluşturan malzemenin hiçbiri Amerikan kökenli değildir. Sığır eti ve peynir Avrupa’ya ait gıdalardır. Ekmek Ortadoğu, ketçap Güneydoğu Asya, domates Meksika, kola Afrika, şeker Hindistan, patates Peru kökenlidir. Amerika’nın yaptığı bütün dünyanın besinlerini ve tatlarını karıştırarak yeni bir lezzet ve beslenme tarzı elde etmektir.
Neticede... Bizim ürünleri karıştırıp Amerikan lezzeti diye bize yediriyor, parayı da bir güzel götürüyorlar.

Hastalıktan Kurtarmak
Kışın yoldan geçenler ya da komşular, yeşil yapraklar arasında güzel bir görünüm oluşturan portakallara bakınca yemek arzusunu duyarlar.
Fakat doğrudan istemekten çekinirler ya da uygun bulmazlar. Bu yüzden dolambaçlı bir yönteme başvururlar.
Bahçe sahibine giderler:
- Hastamız var, portakal istedi derler. Reddedilmeyen teklif, her zaman yerine getirilir. Bir bahçe sahibi bu tür davranışlardan usanmış olmalı ki, mevsim başında bütün portakalları toplamış.
- Bu yıl dalında niçin portakal bırakmadın? Sorusuna şöyle karşılık vermiş:
- Milleti hastalıktan kurtarmak için.



  Alıntı ile Cevapla