Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17-02-2008, 10:50 PM   #4 (permalink)
hülyaa
Yüzbaşı
 
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
hülyaa has a spectacular aura abouthülyaa has a spectacular aura abouthülyaa has a spectacular aura about
Standart Ynt: İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR..

PSİŞİK KORUMA

İçimizdeki şifacıyı uyandırırken, psişik korunma yöntemlerini öğrenerek kendimize uygun bir psişik koruma uygulamamız çok önemlidir. Özellikle psişik yetenekleriniz varsa yada altıncı hissinizin güçlü olduğunu düşünüyorsanız, pek çok dış etkiye açıksınız demektir.
İçimizdeki sağlık ya hastalık hissisinin ortaya çıkışı bizim yaşam anlayışımıza ve endişelerimize bağlı. Bize göre gelecek hep ıstıraplarla doludur. Acılar ve ölüm vardır. Bu nedenle de endişe duymak ve gelecekten korkmak doğaldır ve böyle düşünmek genele ait bir alışkanlıktır. Zaten herkes böyle düşünüyor, bir türlü zihnen sağlıklı bir birey olamıyor.

Yaşamın geçici olduğunu, aslında karşılaştığımız sevindirici ya da acı verici her şeyin de geçici olduğunu kabul etmek, bu endişenin üstesinden gelmek için tek yoldur. Sahip olabileceğimiz en pozitif yaklaşımdır. Bu, bizi yaşamın ezici baskısından kurtaran çok keyifli bir kabulleniştir. Kendimize soru soralım, göreceğiz ki, biz soru sormaya cesaret edince doğal bir psişik koruma oluşturuyoruz kendimize ve güçleniyoruz.
Dilerseniz öncelikli sorumuz ‘maddesel başarılar mı daha önemlidir yoksa yüreğimizi derin sevgilere açık tutmak mı’ olsun ya da "başkalarının bizim hakkımızda söyledikleri mi önemlidir yoksa varlığımızdaki şefkat gücünü geliştirmek mi?" diyelim. Ve içimizden yanıtlayalım. Kimsenin duyması da gerekmez, yanıtı biz bilelim,yeter!

Yaşamın uzun ya da kısa olması, onun derinliği ve anlamı ile kıyaslandığında ne kadar önemli olabilir ki? Çok uzun bir ömrümüz de olabilir ama sığ ve derinliksizsek, duyarlığımız ve insan sevgimiz bir nedenle artmıyorsa, biz o yaşam için gerçekti diyebilir miyiz?

Aslında her şey yüreğimizin sesini dinleyebilme yeteneğimize bağlıdır. Yürek sesi duymayan birinin, psişik yetenekleri gelişkin olsa ne olur? Olsa olsa, bu yeteneği başkaları üzerinde güç denemesi yapmakta kullanır. Kızılderililerin beyazlar için söylediği şu söz çok düşündürücü değil mi? “Beyaz adam, yüreği yerine beyniyle düşünüyor.”
Yüreğin sesini dinlemek ya da onunla düşünmek bilgeliğe açılan ilk kapıdır. Ve hiç kimse bu kapıdan geçmeden bilgelikten söz edemez. Beynimiz ve aklımız, mantıklı ve rasyonel davranabilir. Ama yüreğimiz iç sesimizin işitildiği yerdir ve beynimizi mantığın ve rasyonelliğin gerekli olduğu alanlarda kullanıp, yürek sesini daha fazla dinlersek, çok şey kazanırız. Bu derin hissediş, tıpkı bir zamanlar çok satanlar listesindeki bir kitabın adı gibi bir şeydir;

“Yüreğinin Götürdüğü Yere Git !”


__________________
bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar..
hülyaa isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla