Gizemli Konular Mistik Cd'ler | İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR..Mistik Gizem Bilinmeyenler Klubü ve Gizemli Konular İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız İçimizdeki şifacıyı yaşamla bütünleştirme arzusu belli pratikler yapmayı ve tıpkı bir sanat öğrenir gibi kendi içimizdeki iyiliği, güzelliği, olumluluğu açığa çıkarmayı gerektiriyor.
Bu pratikler aynı zamanda iç sesimizi dinleme yeteneğimizi geliştirici yollardır. Çoğumuz bu sesi bir sezgi, bize bir şeyler ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Gizemli Konular telkin cd indir izle İstanbul Gizemli Konular nerededir kimdir Gizemli Konular çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Gizemli Konular hipnoz Gizemli Konular olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Gizemli Konular hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Gizemli Konular kuantum düşünce kitap haberi |
|
17-02-2008, 10:43 PM
|
#1 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. İçimizdeki şifacıyı yaşamla bütünleştirme arzusu belli pratikler yapmayı ve tıpkı bir sanat öğrenir gibi kendi içimizdeki iyiliği, güzelliği, olumluluğu açığa çıkarmayı gerektiriyor.
Bu pratikler aynı zamanda iç sesimizi dinleme yeteneğimizi geliştirici yollardır. Çoğumuz bu sesi bir sezgi, bize bir şeyler söyleyen hoş bir his olarak deneyimleriz. Bu sese maksatlı bir şekilde akort olursak, daha derin bir anlayışı işaret eden ve ona ulaşmak için bizi teşvik eden, normal zihnimizin ötesindeki varlığımızın bir görünümü olan yüksek benliğimiz olduğunu fark ederiz.
Kendi iç sesimizi dinleyebildiğimiz zaman, diğer insanları da “dinleyebiliriz”. Bu dinleme, başka birisine farklı bir düzeyde akort olabilmek anlamına gelir. Bu işlemin zorluğu sadece başkalarının söylediklerini gerçekten duyabilmekte değil, onların içsel varlıklarının konuşmalarını duyabilmek için gereklidir.
Aslında her insanın yüreğinin derinliklerinde böyle derin bir seviyeden bir iletişim arzusu vardır ve birilerinin bizi gerçekten işittiğini ya da “gördüğünü” fark ettiğimizde bu olağanüstü rahatlatıcı olabilir.
Bir taşı elimize almak ya da bir ağaca dokunmak gibi basit teknikler aracılığıyla hassasiyetimizi daha da geliştirebiliriz.
Tüm maddeler enerjiden meydana gelmiştir ve bir taş bile hissedebileceğimiz bir vibrasyona sahiptir. Sakince oturup gözlerimizi kapatarak bir taşı elimize aldığımızda o taşın niteliklerini hissedebilir ve farklı bir algılama durumuna geçebiliriz. Midye kabukları ve kayalar milyonlarca yıllık bir geçmişe sahiptirler ve böyle bir algılama durumunda onların bu geçmişlerini hissedebilir hatta görebiliriz.
Aynı şeyi ağaçlarda da deneyimlemek mümkündür. Ağaçlarda enerjiyle doludur. Bir ağaca sarılarak ya da sırtımızı gövdesine dayayıp oturarak, ağaçtan bize akan enerjiyi hissedebilir, onunla bütünleşebiliriz.
Ya da bir deniz kıyısında durup, gözlerimizi kapatıp dalgaların sesini dinleyerek suyu varlığımızın içinde hissedebiliriz. Bu egzersizleri derin bir gevşemeden veya meditasyondan önce ve sonra olmak üzere iki türlü denersek farkı görürüz. Bu egzersizler, farklı vibrasyonel hızlara ve enerjinin çeşitli tezahürlerine karşı açık hale gelmemize yardım eder ve yaşamın her zaman bizim algıladığımız gibi olmadığını, onun başka renkleri, başka tonları ve titreşimleri de olduğunu fark etmemizi sağlar.
Yaşamın her an gözleyemediğimiz farklı tezahürleri olabilir. Ama onları “hissedebilir, içsel gözümüzle görebilir, içsel kulağımızla işitebiliriz”. Dinleme ve hissetme yeteneklerimizi olabildiğince geliştirdiğimizde bir başka insanla kolaylıkla bütünleşebilir ve onun içsel varlığının konuşmalarını “duyabiliriz”. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
__________________ bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar.. | Offline
| |
17-02-2008, 10:44 PM
|
#2 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. YAŞAMA BAKIŞIMIZ
İçimizdeki şifacının bizimle birlikte yaşama katılması için nasıl dinleyeceğimizi ve nasıl kanal olacağımızı öğrenirken aynı zamanda kendimizi nasıl iyileştireceğimizi ve yaşama bakışımızın nasıl olması gerektiğini de öğrenmeye ihtiyacımız var.
Eğer belirli bir fiziksel sorundan yakınır durumda isek, o zaman bir süre hasta konumuna geçmeye ve tedavi görmeye ihtiyacımız olabilir. Fiziksel sorunları çözdükten sonra dikkatimizi zihinsel ve duygusal hallerimize çevirebiliriz.Bu arada kendimize de acil şifalar dileyebilmeliyiz.
Şifa uygulaması yaparken, alıcı durumda kalabilmek ve yapılan çalışmayı etkilememek için stresten ve kişisel sorunlardan sıyrılmış olmamız gerekir. Bu yüzden başkalarının sorunlarıyla ilgilenmeye başlamadan önce, kendi üzerimizde çalışmaya zaman ayırmalı, kusurlarımızı ve eksikliklerimizi kabullenmeli ve zayıf yönlerimizi güçlendirmeliyiz. Bu güçlendirme sırasında daha önce sözünü ettiğimiz gibi dış destek veya doğum haritamızın temel verileri de çok önemlidir.
Hiç birimiz mükemmel değiliz. Eğer mükemmel olsaydık aydınlanmış olurduk! Böyle olmadığına göre, olduğumuz yerden başlar, başkaları kadar kendimiz için de dürüstlük, anlayış, alçak gönüllük ve karşılıksız sevgiyle dolu bir tavrı öğrenip önce kendimize uygulayabiliriz.
Kendi eksikliklerimizi sessizce ve tevazu içinde kabullenmenin alçak gönüllüğü, evrensel enerjilerin bizden rahat akıp geçmesi için en sağlam kapıdır.
Kendimize dürüst olmamız ve bulduklarımızla yetinmemiz dünyanın en zor işlerinden biridir. Birisi arabamıza zarar verdiğinde veya hakkımızda dedikodu yaptığında tepkimiz ne olur? Bize bağırıldığında biz de aynı şekilde kızar mıyız? Istırapların altında eziliyor muyuz? Kolayca içimiz karar mı? Çok mu alınganız? Duymak istemediğimiz şeyler duyduğumuzda ilk tepki öfke ya da kırgınlık mı oluyor? Yoksa yaşam bana bu olay aracılığıyla ne öğretmek istiyor? Hangi eksiğimi fark etmem için olağanüstü bir fırsatla karşı karşıyayım ? deyip yaşama şükür hissi ile mi dolarız?...Ya da bazen birini bazen diğerini mu yaparız? Yaşam planımızı gerçekleştirdiğimizden emin miyiz?...Yoksa çok mu bilmişiz?...
Gördünüz mü işimiz hem kolay hem zor. İlk iş soruları sormak, ikinci iş yüreğimizdeki doğru yanıtları duymak …
Evet! Alınganım, öfkeliyim, sabırsızım diyebilelim ki, ruhumuzdaki bilgelik ışığı önce bir mum alevi gibi aydınlanıp, bizi aydınlatsın. Bilgelik ışığı sözle yanmaz, eylem ister. Eskiler der ki: "Ayinesi iştir kişinin söze bakılmaz !" Yüreğin de bir mum bile yakabilmek, günümüz insanı için bir mucize sayılıyor. Ne ilginç günler yaşıyoruz değil mi?
Felsefeye,ruh özgürlüğüne, ruhsal öğretilere, kadim bilgilere, inisiyasyona, ruhsal dünya ile alışverişe yüreğini sımsıkı kapatıp, sadece beş duyu ile gelen verilerle ilgilenen ve onları doymak bilmek bir biçimde tüketmek isteyen bir dünyada yaşadığımız için bu tip bilgelik ışığı dolu ruhsal çalışmalar kendimiz ve başkaları için büyük önem taşır.
Bu sorulara verdiğimiz yanıtlar, yaşantımıza bakış açımızı oluşturur. Değişmek ve içindeki şifacıyı uyandırmak isteyen biri öncelikle kendisi ile ilgili bu soruları yanıtlayabilmelidir.
“Bir şekilde, daha varlıklı olarak veya daha hoş insanlarla birlikte yaşasaydık, yapacak bu kadar çok işimiz olmasaydı, yaşam daha güzel olurdu” şeklindeki bakış açımızı değiştirmeye çalışmakla işe başlayabiliriz. Bu tip bir yaşam bakışı, yanıtları içimizde değil dışımızda aramamızdan kaynaklanır. Dünyayı değiştirmeyi isteyebiliriz fakat Hakikat şudur ki, eğer biz değişirsek; artık farklı bir gözle bakacağımız için dünya da değişecektir.
__________________ bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar.. | Offline
| |
17-02-2008, 10:47 PM
|
#3 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. YAŞAMLA BARIŞMAK
Barış; Aniden meydana gelecek felaket karşısında üzüntü mü duyuyorsunuz? Belki de hiç meydana gelmeyecek.
Aksilikler; Hemen hemen hepsi kalbinizde yer alan büyük kötülüklerin Yüce Ruh tarafından atılma ölçüsüdür.
Uzun süreli sıkıntılar; Onlar herkesi kötü bir duruma getiren ve dua ve sessizlik kliniğine ihtiyacı olan hastalardır.
Unutkanlıklar; Başkaları üzerinde karar alma hakkını görenler merhamet edin, çünkü hangi tür problemlerle karşılaşacaklarını bilmiyorlar.
Bizim hatalarımız; Kendimizi düzeltebilmek için kutsal fırsatlar olarak değerlendiriniz.
Sevdiklerimizin hataları; Onların deneyimlerine saygı göstererek kendi sınavlarımızla karşı karşıya olduğumuzu anlayalım.
Zorluklar; Kendi imanımızı değerlendirmek için denemelerden başka bir şey değil.
Fiziksel hastalıklar; Aydınlanma için aralar ve ruhsal dünyanın yeniden inşası
Endişe beklentileri; Şöyle düşünün: Tanrı’nın merhameti ile dün ışıldayan güneş, aynı şekilde bugün de ışıldayacaktır.
F.C.Xavier’den Andre Luiz
Yaşama karşı tavrımız, onun bize neler göstereceğini belirler. Eylem daima düşünceyi izler. Kendini ezilmiş hisseden ve öfkesi burnunda olan insanların işlerinin sürekli ters gidiyormuş gibi göründüğüne hiç dikkat ettiniz mi? Oysa neşeli ve iyimser bireyler zorluklar karşısında asla yılgınlık göstermezler. Bu durum, kader icabı değil, tamamen bizim tavrımızla ilgilidir. Aynı şeyler hepimizin başına gelebilir. Çünkü yaşam fanidir ve engellerle doludur. Fakat bir deneyimi pozitif ya da negatif yapan bizim kendi tavrımızdır.
Bu konuya ilişkin güzel bir örnekte öykü şöyle: Kansere yakalanmış iki hasta var. Bu iki hastanın ortak arkadaşlarından birinin anlattığına göre, hastalardan birincisi, kansere yakalandığını öğrendiğinde karamsarlığa gömülmüş ve yaşamında herhangi bir değişiklik yapmaksızın aynı şeyleri yemeye devam etmeye etmiş. İkincisi ise kanserin kendisine galip gelemeyeceğine karar vermiş ve beslenme düzenini değiştirmişti. Belirli bir zaman periyodu içinde ikinci hasta iyileşmiş, birincisi ise bedeninden ayrılmak zorunda kalmış. Öyküyü anlatan arkadaşları elbette farklılığı yaratan şeyin yalnızca beslenme olduğunu düşünmekle yanılmıştı. Çünkü bu farkı ortaya çıkartan şey yalnızca alınan gıdalar olamazdı. Şüphesiz diyetin sağlık üzerindeki önemi tartışılmaz ama en önemlisi, hastalık karşısındaki tavırlanmadır.
Bu örnekte birinci hasta, kurtulamayacağını düşünüp, herhangi bir değişiklik göstermek için çaba göstermemiş. İkinci hasta ise kendi yaşamının sorumluluğunu yüklenmiş ve pozitif bir yaklaşım içine girerek, tüm yaşamının kontrolünü tekrar ele geçirip, huzurlu, sağlıklı ve mutlu bir bakış açısına ve en önemlisi yeni bir yaşama kavuşmuştur. Bunun bir diğer adı da “Yaşamla Barışmaktır”
"Yaşam bizim tarafımızdan dokunmayı bekleyen evrensel bir kumaş gibidir. Onun nasıl dokuyacağı ise dokuyanın sihirli parmaklarındaki gücü nasıl kullanacağına bağlıdır."
__________________ bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar.. | Offline
| |
17-02-2008, 10:50 PM
|
#4 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. PSİŞİK KORUMA
İçimizdeki şifacıyı uyandırırken, psişik korunma yöntemlerini öğrenerek kendimize uygun bir psişik koruma uygulamamız çok önemlidir. Özellikle psişik yetenekleriniz varsa yada altıncı hissinizin güçlü olduğunu düşünüyorsanız, pek çok dış etkiye açıksınız demektir.
İçimizdeki sağlık ya hastalık hissisinin ortaya çıkışı bizim yaşam anlayışımıza ve endişelerimize bağlı. Bize göre gelecek hep ıstıraplarla doludur. Acılar ve ölüm vardır. Bu nedenle de endişe duymak ve gelecekten korkmak doğaldır ve böyle düşünmek genele ait bir alışkanlıktır. Zaten herkes böyle düşünüyor, bir türlü zihnen sağlıklı bir birey olamıyor.
Yaşamın geçici olduğunu, aslında karşılaştığımız sevindirici ya da acı verici her şeyin de geçici olduğunu kabul etmek, bu endişenin üstesinden gelmek için tek yoldur. Sahip olabileceğimiz en pozitif yaklaşımdır. Bu, bizi yaşamın ezici baskısından kurtaran çok keyifli bir kabulleniştir. Kendimize soru soralım, göreceğiz ki, biz soru sormaya cesaret edince doğal bir psişik koruma oluşturuyoruz kendimize ve güçleniyoruz.
Dilerseniz öncelikli sorumuz ‘maddesel başarılar mı daha önemlidir yoksa yüreğimizi derin sevgilere açık tutmak mı’ olsun ya da "başkalarının bizim hakkımızda söyledikleri mi önemlidir yoksa varlığımızdaki şefkat gücünü geliştirmek mi?" diyelim. Ve içimizden yanıtlayalım. Kimsenin duyması da gerekmez, yanıtı biz bilelim,yeter!
Yaşamın uzun ya da kısa olması, onun derinliği ve anlamı ile kıyaslandığında ne kadar önemli olabilir ki? Çok uzun bir ömrümüz de olabilir ama sığ ve derinliksizsek, duyarlığımız ve insan sevgimiz bir nedenle artmıyorsa, biz o yaşam için gerçekti diyebilir miyiz?
Aslında her şey yüreğimizin sesini dinleyebilme yeteneğimize bağlıdır. Yürek sesi duymayan birinin, psişik yetenekleri gelişkin olsa ne olur? Olsa olsa, bu yeteneği başkaları üzerinde güç denemesi yapmakta kullanır. Kızılderililerin beyazlar için söylediği şu söz çok düşündürücü değil mi? “Beyaz adam, yüreği yerine beyniyle düşünüyor.”
Yüreğin sesini dinlemek ya da onunla düşünmek bilgeliğe açılan ilk kapıdır. Ve hiç kimse bu kapıdan geçmeden bilgelikten söz edemez. Beynimiz ve aklımız, mantıklı ve rasyonel davranabilir. Ama yüreğimiz iç sesimizin işitildiği yerdir ve beynimizi mantığın ve rasyonelliğin gerekli olduğu alanlarda kullanıp, yürek sesini daha fazla dinlersek, çok şey kazanırız. Bu derin hissediş, tıpkı bir zamanlar çok satanlar listesindeki bir kitabın adı gibi bir şeydir;
“Yüreğinin Götürdüğü Yere Git !”
__________________ bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar.. | Offline
| |
17-02-2008, 10:57 PM
|
#5 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. KORUMA VE DENGE
Fiziksel olarak hastalandığımızda yaşama bakışımız, zihinsel, ruhsal ve duygusal dengemiz bozulur. Hayal kırıklığı ve ümitsizlik hissederiz. Bu sadece hastalık için değil, çaresiz kabul ettiğimiz herhangi bir üzüntülü durum içinde geçerlidir. Adeta yaşama küseriz ve psişik koruma alanımız büyük zarar görür.
Ayrıca kendimizi üzgün, mutsuz, umutsuz, kırgın hissettiğimizde fiziksel/ruhsal acıyı aynı anda yaşarız. Başımız, midemiz, kaslarımız ve çeşitli organlarımız ağrır. Mutlu ve güvenli olduğumuzda ise, bedenimiz canlı, ruhumuz neşeli ve umut doludur.
Ruh ve beden arasında direkt bir ilişki olduğu için özellikle böyle zamanlarda kendimizi psişik korumaya almaya daha fazla özen göstermeliyiz. Uygulama yani eylem düşünceyi izler ve biz ne düşünüyorsak o oluruz.
Günümüz çağdaş insanı, psişik faktörleri göz ardı etme konusunda ısrarlı olduğu için karşılaştığı hastalıklarla nasıl baş edeceğini şaşırmış durumdadır.
Hastalık psişik yapımızdaki bir dengesizliğin dışa vurumudur. Ruhumuzu mikroskobun altına koyamadığımız için onun yerine hücrelerimizi koyduk ve hastalık sadece bedeni ilgilendirirmiş gibi davranıp, ruh ve beden arasındaki holistik bağlantıyı unuttuk.
Örneğin; içimizi dökme ihtiyacı ile öksürük arasında hiç bağlantı kurdunuz mu? Ya da gerginlik ve omuz ağrılarını, içimizde uzun süre sakladığımız suçluluk, yaşam yükünün ağır gelmesi ile bağdaştırdık mı? Kabızlığın, işleri oluruna bırakmaktaki yetersizliğimiz ve doğal olamayışımızın bir sonucu olduğunu kaç kişi biliyor?
Ruh ve Beden arasındaki iletişim öylesine gerçektir ki, psikolojik, ruhsal, duygusal nedenleri bulunamayacak hiçbir hastalık yoktur. Psişik varlıktaki bir dengesizlik hemen bedene yansır. Bedenin farklı bölgeleri farklı psikolojik durumları yansıtır ve tüm varlığımızı kapsayan sürekli bir enformasyon değiş tokuşu vardır.
Hayal kırıklığı, öfke ya da suçluluk gibi duyguları mikroskobun altına koyamayacağımıza göre, klasik tıbbın arızalı organ ve dokuları rahatlatmak için verdiği ilaçlar ve yatıştırıcılar, ancak lokal iyileşmeler sağlayabilir.
Derinlerdeki sorunun gerçek nedenini çözmez. Oysa sağlığın doğal bir şekilde meydana gelmesi için yapılan daha derin seviyede iyileştirme; stresi ve stresin nedenlerini, oluşturduğu etkileri yok etmek demektir. Daha açıkçası tıp uzmanları ile şifacılar arasında oluşacak yakın bir bağlantı ve karşılıklı saygı herkes için daha yararlı olacaktır. Holistik şifa ile tıbbın elele verdiği durumlarda mucize tedaviler olur.
__________________ bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar.. | Offline
| |
17-02-2008, 10:58 PM
|
#6 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. İNSANLAR VE ORTAMLAR İÇİN POZİTİF ENERJİ YARATMAK
Geçmişte pek çok topluluğun, şamanlar, şifacılar, mistik rahipler ve rahibeler gibi ortamı değiştirme ve ruhsal koruma sanatını bilen ve uygulayan uzmanları vardı. Ama günümüzde bu konulara ilgi duyan ve uygulama yapmak isteyenler de konuyu ciddiye alırlarsa pratik çalışmalar yaparak, konsantrasyonlarını arttırarak ve gevşeme tekniklerini öğrenerek kendilerini geliştirebilir; hem kendilerine hem çevrelerine pozitif enerji üreten bireyler haline dönüşebilirler.
Hepsi çok kolay öğrenilebilir metotlardır bunlar. Tabii ki, kısa sürede bir şaman rahibin, bir şifacı medyomun kapasitesinde olmak pek kolay değil ama bireysel olarak kendimiz için günlük yaşamda kullanabileceğimiz tekniklerimiz neden olmasın… Ayrıca bu teknikler büyük bir zaman ve çaba da gerektirmiyor. Onları bir kez anladığınızda yüzmek, e binmek, dans etmek ya da bilgisayar kullanmak gibi çok doğal olduklarını fark edebiliyoruz.
Günlük yaşamda karşılaştığımız her sıkıcı durum için; birkaç örnek verecek olursak, kuyruklar, trafik tıkanması, kızgın eş dost gibi sıkışık ve sinir bozucu ortamlarda bu basit sade ve doğal teknikleri kullanarak rahatlayabiliriz.
Bu aşamaya kadar içimizdeki şifacıyı uyandırmanın moral, etik ve duygusal davranış gibi yönlerini inceledik. Şimdi sıra basit tekniklerde…
Bu tekniklerle elde edeceğimiz temel beceriler kısaca şunlardır;
Rahatsız edici ve gözümüzü korkutucu ortamlarda kendi ruhsal bütünlüğümüzü koruma.
Enerjileri ve tavırları bizi etkileyen insanlara ve güçlü saldırgan kişiliklere karşı koruma yöntemleri.
Dışsal etkilenmelere karşı bireysel enerji alanımızı koruma.
Evimizi, işyerimizi ve özellikle kendimizi psişik olarak temizleme.
Hoş olmayan, tedirgin edici bir durumdan sonra o ortamı düzeltme.
Bir cisme veya mekana yükleyeceğimiz iyi niyetli ve sevgi dolu bir titreşimi oluşturma.
Enerjetik açıdan yararlı olan, pozitif genel bir tavır ve yaşam biçimi oluşturma.
__________________ bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar.. | Offline
| |
17-02-2008, 10:58 PM
|
#7 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 742
Tesekkür: 29
190 Mesajinıza toplam 493 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. ENERJİNİN KORUNMASI
Pozitif ve Negatif Enerjiler
Bulunduğumuz çevrenin, ortamın, birlikte olduğunuz insanların enerjimizi yani bizi nasıl etkilediğini fark etmişsinizdir ! Bu yazıyı okuyunca, psişik korunma ile ilgili pek çok sorunuza yanıt bulduğunuzu fark edecek ve rahatlayacaksınız…
Çevremizin ve insanların enerji dengelerimizi nasıl etkilediğini fark etmişsek enerjimizi korumak için birlikte çareler arayabilir ve kendi kendimizin şifacısı olabiliriz. Öncelikle şunu belirtmekte yarar var. İçinde yaşadığımız oda, ev, mahalle, işyeri ve benzeri mekanlardan, birlikte olduğumuz insanlara kadar, dışımızda bulunan hemen her şeyden etkileniyoruz. Üstelik bu etkiler hiç de küçümsenmeyecek boyutlarda olup kimi zaman sempati, kimi zaman antipati biçiminde şuurumuza yansıyor. Yani çok sevinçli bir halde iken birdenbire üzgün ve umutsuz bir hale geçmemiz mümkün. İlk yapacağımız şey çevre etkilerini önemsemek olmalı. Bu uyumsuz enerjileri o an için biz üretmemiş isek bunu dışarıdan almış olabiliriz.
Evimizin renginden içindeki eşyalara ve yerleşim düzenine kadar her şey bizi öyle bir etkiliyor ki, ya rahat hissediyoruz kendimizi ya da rahatsız oluyoruz ve bunu mantığımızla da her zaman ölçemiyoruz. Bu konuda destek ve yardım almak mümkün! Nasıl mı? İçinde yaşadığımız ortama astrangement uygulatarak…
ASTRANGEMENT yaşam alanlarının gökyüzü ve kendi enerjilerimizle uyumlanması anlamına geliyor. Astrangement ile sadece görüntüye önem veren bir güzellik yerine; doğal içsel uyumu, size ait güzelliği yaşamanıza olanak tanıyacak bir ortam yaratıp, evinizi içinden çıkmayı hiç istemeyeceğiniz bir yuva; iş yeriniz ise sizi ulaşmak istediğiniz hedeflere götüren verimli bir ortam haline dönüştürmenize ve kendinizi huzurlu hissetmenize olanak sağlayan, bunu yaparken de sizin doğum haritanızın verilerinden yararlanan bir yeni çağ uygulaması...
Pozitif ya da negatif enerjilere muhatap olmak; insanın başarısını, sağlığını, ilişkilerini ve aklımıza gelen hemen bütün her şeyi yani bütünlüğümüzü etkiliyor. Sonra, içinde yaşadığınız semt ve birlikte olduğunuz insanlardan aldığınız etkiler sizi biçimliyor, değiştiriyor, rahatlatıyor veya gerilim içine girmenize neden oluyor.
Biraz duyarlı, biraz kendisiyle ilgili bir insan şöyle düşünüyor; "Bana neler oluyor, ben böyle değildim" diyor. Yahut, "Hiçbir neden yokken neden böylesine geriliyorum" diyebiliyor. Çünkü, düşünerek çözebileceğimiz bir durum yok ortada. Sadece ve sadece oturduğunuz evden, birlikte olduğunuz insanlardan, hatta yaşadığınız apartmanda oturan herhangi bir komşunuzdan bile etkilenebilirsiniz ve bunu düşünerek bulamazsınız. Sizin bilginizin dışında olan ve bilmenize imkan olmayan pek çok etki size kadar ulaşıp farklı bir hal yaşamanıza neden olabilir.
Mesela, yan komşunuz ya da üst katta oturanlar o gün büyük bir gerilim yaşamış, çok üzücü bir olayın etkisinde kalmış olabilirler ve ailecek büyük bir gerilim yaşıyor olabilir ve sizin bundan zerre kadar haberiniz olmayabilir. Siz ise, gayet keyifli bir gün geçirmiş ve sonrada evinize gelmişsinizdir. Biraz sonra yavaş yavaş gerildiğinizi, hatta neredeyse patlayacakmış gibi hissetmeye başlarsınız ve o dakika "Ne oluyor" diye sorabilirsiniz. İşte bu hal, hiçbir şekilde sizden kaynaklanmadığı halde size ulaşan etkilerin bir sonucudur ve bunu anlamanız mümkün değildir. Böyle bir durumda ya dışarı çıkmalı veya bütün dikkatinizi sevdiğiniz konulara yönelterek dışarıdan gelen etkilere kendinizi kapatmalısınız.
Bizi sarıp sarmalayan bütün her şey enerjinizi hem azaltabiliyor, hem de yükseltebiliyor. Bunu ayırt etmeye, farkına varmaya başladığınız andan itibaren kendimizi enerji dengelenmesi açısından gözlemlemeyi öğreniyoruz. Fakat neler olup bittiğini anlamak pek kolay olmuyor. Biraz çaba biraz emek istiyor enerjileri dengelemeyi öğrenmek de her konuda olduğu gibi. Yani yaşamı bütünsel bir tablo olarak ele alırsak, tablodaki renkler bazen soluyor, bazen son derece parlak ve güçlü oluyor. Ve sürekli değişiyor. Biçimler değişiyor, anlam değişiyor ama dikkatli bir gözlemci isek, tablonun bütünlüğünün anlamını sürdürdüğünü sevinçle gözlemleyebiliyoruz. Eğer gözlem yeteneğimiz gelişmemişse, ne yazık ki tabloyu oluşturan formlar ve fiziğe bürünmüş enerji bedenler olarak bizler bu anlamın bütünlüğünü oluşturduğumuzu anlamıyor ve boşu boşuna anlam arayışı içine girebiliyoruz, üzülüyor ve zaman kaybediyoruz. “Benim bütündeki anlamım nedir?” sorusu en yorucu sorulardan biri ve bu soruyla başa çıkabilmenin tek yolu, yeni çağ enerjilerine rahat uyumlanmak için bilgilenmek. Durmadan, bıkmadan, usanmadan… Her gün yeniden ve yeni baştan…
Enerjimiz azaldığı zaman rengimiz soluyor, biçimimiz silikleşiyor. Enerjimiz yükseldiği zaman parlamaya ve belirginleşmeye başlıyoruz. Işıldadığımız zaman kendimizi iyi hissediyoruz. Fakat bunun nasıl olup da değiştiğini anlayamıyoruz. Çünkü kendimizi her şeyin dışında hissederken ve zannederken, bu zan etkisi ile diğer her şeyden etkilendiğimizi gözden kaçırabiliyoruz.
Bu durum tıpkı bir rengin yanına başka bir renk koyduğumuz zaman kendini göstermesi veya kaybolmasına benziyor. Baskın bir rengin yanında zayıf bir renk kaybolurken, birbirine yakın renkler ise tek bir renkmiş gibi algılanıyor. Zıt renklerin ise her ikisi birden görünüyor ve dikkat çekici oluyor.
Her insanı, olayı veya objeyi birer renk olarak düşünecek olursak, bunların birlikteliği sonucunda ortaya çıkan renk ya da enerji, hangisi baskınsa o olacaktır. Bu duruma örnek olarak, yakınlarınızla veya tanıdıklarınızla ilişkilerinizi düşünün. Örneğin kendinizi düşünün. Biriyle birlikte olduğunuz zaman kendinizi yorgun, halsiz ve isteksiz hissettiğiniz halde biraz sonra karşılaştığınız başka biri canlanmanıza neden olmaktadır. Hatta bu durumu tarif etmek için, "Sen bana iyi geliyorsun" şeklinde duygunuzu dile getirmişsinizdir. Üstelik bu durum sadece ilişkilerinizde değil aynı zamanda mekanlarda da ortaya çıkar. Yani evlerde, işyerlerinde veya herhangi bir ortamda.
İlk girdiğiniz bir mekanda kendinizi çok iyi hissettiğiniz veya hemen kalkıp gitme isteği duyduğunuz zamanları hatırlayın. Hassas enerji beden, etkiyi alıp hemen oradan uzaklaşmak istemiş olabilir ama biz ne yaparız? Bu doğal içtepiyi ciddiye almaz ve onu klasik toplumsal kurallar adına sustururuz. “Ayıp olmasın şimdi, yanlış anlarlar” der, kendi kendimize şakralarımızın enerji dengelerini bozmalarına izin veririz. Bütün bunlar farkında olmadan meydana gelmekle birlikte aynı zamanda içsel olarak kendinize en uygun olanı duygularınız ve beş duyunun dışına taşan duyularımız yani psi yeteneğimiz aracılığı ile ihtiyacımız olanı seçmemize de yardımcı oluyor. Önemli olan duyguları ve duyumları yakalamayı ve bunlara önem vermeyi öğrenmek.
Kendimiz için en iyi ve doğru olanı, akıl yürüterek belirleyip yaşamak yerine duygu ve duyularımıza, halk deyişiyle altıncı hissimize önem vermeyi öğrenirsek ve aklımızı bu duyumları değerlendirmek için kullanacak olursak, yaşam enerjinizin yükseldiğini hissederiz. Çünkü kendi rengimize ve enerji bedenimize en uygun olanı, bizi gösterecek ve ışığımızın çevremize yansımasına yardımcı olacak enerjileri seçmemizi sağlayacak olan, içinizden yükselen bu duyumdur.
İçimizin sesini dinlemek yerine seçimlerimizi sadece akıl yürüterek ve mantık aracılığı ile yaptığımız zaman sağlık sorunları yaşamaya başlayabiliriz. Oysa aklımızı duygu ve beş duyunun dışına taşan duyumlarımız ile birleştirmeyi başardığımız zaman son derece sağlıklı ve başarılı olabilir, bütünün bir parçası olduğumuzu daha sık hissedebiliriz.
Bu hissedişlerin kalitesini arttırmak için alternatif tıp uzmanlarına ve holistik şifacılara göre egzersiz yapmakta oldukça önemli özellikle enerji beden hekimliğinde, egzersizler enerjiyi yükseltiyor ve zihni açıyor.
Özellikle açık havada veya balkonunuzda, hiç olmazsa açık bir cam karşısında yaptığınız zaman son derece hızlı sonuç alırız. Kendinizi yükselmiş, dinç ve keyifli hissetme gücünüz artar. Kan dolaşımınız hızlanıp beyninize daha fazla kan pompalandığı için zihniniz daha iyi çalışmaya başlar. Açık havada bol oksijen olduğu için beyniniz daha iyi beslenir. Koşmak ya da yürüyüş yapmak da zindelik için çok gerekli ama trafiğin kilitlendiği caddelerde koşmak, insanı gevşeteceğine aksine insanı daha gergin de yapabilir. Yürüyüş ve egzersiz yapmak için oksijenin daha fazla olduğu ağaçlık alanlarda korular, parklar, bahçeler bulabiliriz. Böyle bir yer bulamıyorsak, odamızın pencerelerini ardına kadar açıp karşısına geçerek de, egzersizlerimizi tamamlayabiliriz.
Zihnimizin ve yüreğimizin çok karışık olduğu ve karamsar duygulara kapıldığımız zaman, ki şu sıralarda bu tip ruh halleri çok revaçta; hem psişik, hem zihinsel, hem de bedensel açıdan yükselmeye ihtiyaç duyarız. Zihinsel karışıklık duyguların da karışmasına neden olur ve bunların sonucunda isteksizlik, yorgunluk ve halsizlik ortaya çıkar.
Halbuki her işin başı sağlık. Şayet sağlıklı olursak, her türlü sorunun üstesinden gelebilir, her türlü karışıklığa çözüm bulabiliriz. Bu yüzden her ne olursa olsun, kendimizi ne derece yorgun ve halsiz hissetsek de canlanmayı istemeliyiz hem de güçlü bir arzu ile bu düşünceyi yaşama geçirmenin bir yolunu bulmalıyız. Kaybettiğimiz her an bizim yaşamımızdan kopup gitmektedir. Doğan güneşin hayat veren ışığının pencereden içeri girmesi için bütün perdeleri kenara çekin ve pencereyi ardına kadar açın. Aldığınız solukla birlikte yaşam enerjisinin içinize dolduğunu hissetmeye çalışın. Dikkatinizi aydınlanan güne ve sabahın serinliğine odaklayın. Sonra egzersiz yapmaya başlayın. Aldığınız ilk solukla birlikte canlanmaya başladığınızı hissedeceksiniz. Hatta neşeli bir müzik eşliğinde dans edebilir, böylece doğan güneşi selamladığınızı düşünebilirsiniz. Böylece güneşin hayat veren canlandırıcı enerjisiyle bütünleşebilirsiniz.
Bu uygulama, halinizi hemen değiştirecek ve kendinizi enerjik ve istekli hissedeceksiniz. Bunun üstüne ılık bir duş alın, güzel bir kahvaltı yapın. Şimdi her türlü karışıklığı çözmeye, sorunlarla boğuşmaya hazırsınız. Ve daha hızlı gelişmenize katkıda bulunacak özellikle şifa ve enerji bedeni anlatan kitapları da okumayı da asla ihmal etmeyin!... Basit gibi görünen bu küçük egzersizler psişik korunma yöntemleri olarak enerji bedenlerimizin daha ışıklı olmasına ve kendi kendini korumaya almasına yardım edecektir.
__________________ bilge insan güneşi gösterir..anlayan güneşe..anlamayan bilgenin parmağına bakar.. | Offline
| | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR..Mistik Gizem Bilinmeyenler Klubü ve Gizemli Konular İÇİMİZDEKİ ŞİFACI DİNLİYOR.. Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız İçimizdeki şifacıyı yaşamla bütünleştirme arzusu belli pratikler yapmayı ve tıpkı bir sanat öğrenir gibi kendi içimizdeki iyiliği, güzelliği, olumluluğu açığa çıkarmayı gerektiriyor.
Bu pratikler aynı zamanda iç sesimizi dinleme yeteneğimizi geliştirici yollardır. Çoğumuz bu sesi bir sezgi, bize bir şeyler ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Gizemli Konular telkin cd indir izle İstanbul Gizemli Konular nerededir kimdir Gizemli Konular çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Gizemli Konular hipnoz Gizemli Konular olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Gizemli Konular hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Gizemli Konular kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:15 AM.
|