Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-05-2009, 05:01 PM   #5 (permalink)
Motorhead
Teğmen
 
Motorhead - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: May 2009
Bulunduğu yer: somewhere in planet...
Mesajlar: 34
Tesekkür: 17
33 Mesajinıza toplam 116 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Motorhead is an unknown quantity at this point
Standart Cevap: ESKİ ARKADAŞLARIMLA GÖRÜŞMEK İSTEMİYORUM:(

"Hayatı olduğu gibi kabullenmek" demek istediğim bu değildi. Hayatı olduğu gibi kabullenmek; düşünmemek, yorumlayamamak, sorgulamamanın sonucu oluşan bir tavır bence... Bahsettiğim, "farkındasızca" yaşayanların genel tavrı... Bende öyleydim ta ki üniversiteye başlayıncaya kadar, tek başıma eve çıkana kadar... Bu olaydan önce de evde kalıyordum ama tek değildim. Hani olmayınca olmuyor ya, aynen öyle oldu, güle oynaya çıktığımız ev, zindan gibi olmaya başladı, breyselcilik, kollektif yaşam bilincinin eksikliği... Sonra bu kararı verdim. İşte o yalnız kaldığım zamanlarda evim istasyon gibiydi, gelenim gidenim çok oluyordu. Ama gece olunca, yine tıpkı bir istasyon gibi sessizliğe bürünüyordu. Ben bugün ne isem, beni ben yapan şeylerin temelleri o zaman atıldı. Virüs gibi bu, kötü ama öldürücü değil... Benim yarattığım bir virüs. Aklımı kemiren, bakış açımı genişleten, düşündüren, yorumlatan, hatırlatan bir virüs... Çok gariptir, o zamandan sonra hayatı hiç düşünmediğim bir biçimde düşünmeye başladım, bir çok şey sanki yeni aklıma geliyormuş gibiydi. "Neden?" sorusunun batağına saplanmıştım, çıkamıyordumda... Cidden hayatta en zor cevabı verilecek olan soru budur. "Neden?"...

Bu süre içerisinde hissettiğim en güzel şey, gerçekten huzurlu olmamdı... Sinirlerim alınmış, hafiflemiştim. İnsanları "insan" olarak değerlendirmeyi bırakmış evrimini tamamlamaya çalışan yaratık gibi görüyordum. Matıklı mı? Evet kesinlikle... Hala bu böyledir benim için... Ama herkes için genel geçer bir tavır değildir benim için... Hani denir ya "insan çiğ süt emmiş" aynen öyle. İnsanların yaptıkları beni şaşırtmıyordu. Hayvansı bi yapımız vardı çünü, bazılarında bu hala var. Hatta hayvanlık bile değil onlarınki, daha zayıf, daha ilkel bişey...

Hayır, handırmaca yok, mutluluk gerçek olarak var, tıpkı mutsuzluğun gerçekliği kadar gerçek bir şekilde... Her ikiside canlı-, ruhumuızda nefes alıyor. Ağer her ikiside kandırmaca olsaydı neden yalan olan bişeyden, yine yalan olan bişeyle kaçma ihtiyacı arayalım ki? O yüzden her ikiside var. Yine Necati Sarıalioğlu'nun bir sözü vardır; Bulmaya çalıştığımız hakikat, kaçtığımızsa gerçeklerdir... İşte bu ironi içinde yaşıyoruz. Bu kadar değişken ve stabil olmayan bir düzen içerisinde her nefesle sona doğru geri sayım yapıyoruz. Önemli olan aldığımız nefesleri sonuna kadar anlayarak, farkına vararak yaşamamız. O gün gelip, son anlarımızı yaşarken, ardımıza dönüp baktığımızda eğer yüzümüzde bir gülümseme beliriyorsa, işte o zaman o hayat dolu dolu yaşanmıştır, ölüm haktır, nefes kadar gerçektir. Acı veremez hayatı anlayıp, hakkını vererek yaşayanlara. Birde şunu düşünelim, yine son anlarımız, ama bir acı, ızdırap, hatta yoğun bir pişmanlık... Tanrım, ne kadar ürkütücü... Anlatmak istediğim hayat salt olarak acı ve mutsuzluk üstüne kurulamaz, mutluluk üstüne de... Her iksininde gerçek anlamda anlaşılması ve o bahsettiğim hayatın dengesini kurarken yeteri kadar kullanılması. Diyalektik demiştim. evet, mutluluğu en iyi anlayanlar gerçek anlamda mutsuzluğu bilenlerdir. Mutsuzluk ki binlerce milyonlarca, milyarlarca sebebi olan bişeydir. O yüzden salt mutluluk yaşanması imkansız olan bişeydir. Hemen şunu da ekleyeyim aynı şey mutsuzluk içinde geçerlidir. Nihilistlerin mantığı bu nedenle saçma ve yersizdir. Ama şu var, acı her zaman ağır basandır... Önemli olan bunu mutluluğa çevirebilmek, ona sarılabilmek, gülümseyebilmek...

Bizleri hayata bağlayan kaynağın, yada tutunduğumuz şeyin mutluluğa endeksli ama mutlulukla dolaylı bağlantısı olması gerektiğinden bahsetmiştim. Evet, belki parmaktan akan kanı yalamak bir zevk olabilir, kanın tadı güzel de gelebilir. Ama şunu da belirteyim, metal bunları yapmak değildir. Metal bir karşı duruş, bilinenlerin dışında ezber bozan bir söylevdir. Eğer gerçek anlamda benimsenmişse, bir hayat tarzı olmuşsa. Açık yürekli olmaktır metal. Dio'nun efsane vokali ve kurucusu Ronnie James Dio'nun evinin her yerinde haç vardır. Çünkü adam kendisiyle barışık, ne olduğunu ne için yaşadığını biliyor. Tanrının bir öcü olmadığını, korkmaktan çok onu sevmenin asıl olduğunu biliyor. Şarkılarında O'ndan bahsediyor. Kimsenin söylemeye cesaret edemediğini o en melodik şekilde bir çırpıda söyeleyebiliyor. Korkmuyor ama korkmadığı kadar, daha çok seviyor. Bir çok topluluk bunu yapıyor, bir öz eleştiri. Kendilerini biliyorlar. İsyan etmiyorlar. Gerçekten, dikkate edin lyriclere, aslında kişisel gelişimi tetikleyen, hani "gaz" veren, adımlarınızı daha sağlamlaştıran sözlere rastlarsınız... Örneğin Motorhead "The Kings of King" inaılmaz bir parça, "time to play the game" aynı şekilde, kendine güvenin üst limitlerine çıkaran parçalar bunlar... Demek istediğim, bu müzikte hayatın gerçekleri var, meoldilerinden tutun lyriclerine kadar. Yaşanabilecek ne varsa... Burada yanlış anlaşılmak istemem. Kişisel tercihlerimi, kendi özelimi ön plana çıkarmak ve ucuz işler peşinde olmak değil amacım. Kesinlikle... (Böyle düşünenler olabilir, o sebeple)...

Aslında aynı şeylerden bahsediyoruz. Direkt olarak mutluluğa bağlanmamak. Acı olmalı ki, mutluluk anlam kazansın. Issız kumlardan serin sulara atlarcasına... :)

Forumda bu yazıyı yazmadan önceki yazdıklarımla bu yazdıklarım çok ters gibi gelebilir, ama salında çok iç içe...

P.S: şarkı yorumları ?
__________________
Signatürü mü? Yok üvertür alıym ben... :F
Motorhead isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla