Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17-05-2009, 07:18 PM   #2 (permalink)
serpil22
Yüzbaşı
 
serpil22 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2008
Mesajlar: 820
Tesekkür: 8,267
708 Mesajinıza toplam 7,105 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
serpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond reputeserpil22 has a reputation beyond repute
Standart Cevap: ALTIN ÇAĞ BİLGİLERİ

GRUP

Yuvadan merhaba! Beşinci boyut henüz farkında olmadığınız olanaklar içerir. Bu boyutun başlıca özelliği, düşündüğünüz şeyle onu yaratmanız arasında geçen zaman aralığının çok kısalmış olmasıdır.

Ama şimdi beşinci boyuta giren insanların çoğu bu boyuta girdiklerinin farkında değiller! Düşünceleri ve beklentileri hala üçüncü boyut realitesiyle ilgili olduğu için gördükleri şey beşinci boyutun üçüncüye indirgenmiş bir versiyonudur.

Başka bir deyişle siz beşinci boyutun tarif edilemez güzelliği içinde yaşıyor, ama ona hala eski üçüncü boyut gözlükleriyle baktığınızdan önünüzde ne olduğunu göremiyorsunuz! Şimdilik tüm üçüncü boyut niteliklerini kötü diye yargılamaktan kaçınmanızı istiyoruz, çünkü yargılama bir üçüncü boyut niteliğidir.

Geçişin zaman alacağını, alıştıkça bu yüksek gerçekleri daha çok özümseyeceğinizi bilerek kendinize gelişme fırsatı verin. Yakın zamana dek Yuvanın anılarına daha çok rüyalarınızda erişebiliyordunuz, şimdi titreşiminiz yükseldiği ve perde inceldiği için uyanıkken de Yuvayı hatırlıyorsunuz.

İşte bu yüzden birçoğunuz Yuvaya daha büyük bir özlem duyuyorsunuz. Havadaki beklentiyi hissedebiliyor musunuz? Hiç kuşkunuz olmasın bu evrenin tarihindeki en heyecan verici zamandır, şu anda bile yeni dünyayı yaratıyorsunuz!

Şimdi yeni dünyanın yaratılmasına yol açan olayları kısaca özetleyeceğiz: Oyun şöyle başladı. Tanrıyı devinim halindeki bir enerji çemberi olarak düşünün. Bu form içinde Tanrı bir şey hariç her şeyi görebilir, sadece kendini göremez. Kendini görebilmek için sonlu bir forma girmesi, yani bir başlangıç ve son yaratması gerekiyordu.

Tanrı enerji çemberini sekiz rakamı oluşturacak şekilde büktü, ne ilginçtir ki sonsuz işareti dediğiniz şey de buna benzemektedir. Enerji bu şekil içinde akmayı sürdürürken birbiriyle kesişmek zorundadır.

Kesişme noktasındaki sürtünmeden çıkan kıvılcımlar farklı yönlere yayıldı, kıvılcımlar sınırlı bir yaşama sahip oldukları için onlara sonsuz enerjinin sonlu ifadeleri denir. İşte bu kıvılcımlar sizin ruhlarınızdır! Kıvılcım olarak birçok oyun yarattınız, oyunların bazısında kaynağınızı ve gücünüzü biraz olsun hatırlıyordunuz.

Şu anda oynadığınız oyunu yaratırken onun daha meydan okuyucu ve daha zor olmasını istediniz ve ilk kez tam bir unutma perdesi altında oynamaya karar verdiniz. Oyun gerçek kimliğinizi görmenizi engelledi ve deneyin sonuçlarının lekesiz olmasını sağladı. Bu yetmezmiş gibi her konuda özgür iradeye sahip olmakta ısrar ederek durumu daha karmaşık hale getirdiniz.

Aslında sizinki tek özgür seçim gezegeni olacaktı.
Oyunun tüm amacı Tanrının doğasını inceleyebilmekti. Sonlu forma girdiğinizde kendinize bir başlangıç ve son yaratarak Tanrının çemberinden ayrıldınız. Tanrının çemberi birinci boyuttur, ikinci boyuttan geçerken kutupluluk özelliklerini kazandınız, sonra üçüncü boyuta girdiniz ve Dünya denen gezegende oyunu oynamaya başladınız.

Bunu epeyce uzun süredir sürdürüyorsunuz. Sonlu bir doğaya sahip olmak için oyunun son noktasını önceden belirlemeniz gerekiyordu, birçok olası son yazdınız. Siz insanlar çok güçlü bir hayal gücüne sahipsiniz! Çok uzun bir süre boyunca kendinize erişilmez hedefler koymuşsunuz gibi göründü.

Önceden belirlemeye izin vermediğiniz için oyun alanını her türlü olayın vuku bulacağı şekilde açık bırakmıştınız. Olan da tam olarak buydu, yani her türlü olay meydana geldi. Başlangıçta meydana gelen olaylar, oyunu ilk başta tasarladığınızdan çok daha fazla karanlığa soktu.

Önceden öngörülmeyen olayların bir sonucu olarak perde daha da kalınlaştı, bu da rüyaya dalmanıza neden oldu, rüyadan ancak şimdi uyanmaya başlıyorsunuz!
Bizim boyutumuzdaki, yani Birlik boyutundaki perspektifimizden, taşıdığınız gücü bile görmeden yaşamanızı izlemek büyüleyiciydi! Realitenizdeki her şeyi yaratışınızı, ama çevrenizde olup bitenlerden sorumlu olduğunuzu fark etmeyişinizi izlerken hissettiğimiz düş kırıklığını bir düşünün!

İşin en ilginç yanı, sizi oyun alanında illüzyonlarınızı destekleyecek inanç sistemlerini yaratırken izlemekti! Her şeyi sonlu olarak algılıyordunuz, kendi algılarınızı açıklamak ve haklı çıkarmak için ihtiyaç duyduğunuz paradigmaları ve inançları yarattınız.

Bunun en iyi örneği yoksunluğa inanmanızdır, yoksunluk sonsuzlukta var olamaz, bu yüzden perdenin bizim bulunduğumuz tarafında mevcut değildir. Henüz anlamadığınız şey şu ki yoksunluk, ruhunuzun tıpkı bedeniniz gibi sınırlı ve sonlu olduğu inancının bir yansımasıdır. Bu inanç da sınırlı ve sonlu formla yaşamaktan kaynaklanır.

Kozmik şaka şudur, siz sadece Tanrının bir kıvılcımı değilsiniz, tanrısınız! Bu tam olarak yaratma gücüne sahip olduğunuz anlamına gelir. Aslında her şeyi yaratan olduğunuz halde hiçbir şeyi kontrol edemediğinizi düşünerek dolaşmanızı izlemek bize çok komik geliyor! İnsanları izlemek eğlencelidir, oyununuzu çok ciddiye alıyorsunuz!

Oyunun başlangıcında şimdiki yoğun fizik bedenlerde değil, saf ışık bedenlerde olduğunuzu söylemiştik. O zamanlar dünya çok daha yüksek bir hızla titreşiyordu ve ısısı son derece yüksekti. Yerküre soğuyup yoğunluk kazandığında onunla ilişkiniz zayıflamaya başladı. Sanki yerküre ve siz farklı hızlarda evrimleşiyor, bu yüzden de birbirinizden ayrılıyordunuz.

İşte o noktada daha yoğun bir forma bürünmeye karar verdiniz. Bunu da yerkürenin unsurlarını, yani yaprakları ve filizleri yiyerek gerçekleştirdiniz. Işık bedeniniz yerküreye uyumlanmaya başladığında bu kez kabuklu yemişleri ve meyveleri yemeye başladınız. Çok geçmeden sadece bitkileri değil hayvanları da, yani çok yoğun yiyecekleri de yediniz.

Bugün kendinizi hala bu şekilde köklendiriyorsunuz (besliyorsunuz). Az önce açıkladığımız olaylar, şimdi deneyimlemekte olduğunuz şeyin aynasal (ters) bir yansımasıdır. Başka bir deyişle olaylar şimdi tersine dönmüştür, yani tekrar biyolojik bedenden ışık bedene geçiyorsunuz.

Başlangıçta oyunu tasarlarken planladığınız gibi sanayi devrimi oyunun sonunun başlangıcını teşkil edecekti. Ancak oyunun sonlarına doğru kımıldamaya ve uyanmaya başladınız. Biliminizin de keşfetmeye başladığı gibi yerküre canlı, duygulu ve bilinçli bir varlıktır. Bildiğiniz gibi bedeniniz birkaç düzeye sahiptir, bunların içinde en yoğunu fizik bedendir.

Aynı şekilde yerküre de armonik düzeyler dediğimiz birkaç düzeye sahiptir. Bu düzeylerin birkaçı mineraller alemi, bitkiler alemi, hayvanlar alemi ve insanlardır. Farkında olmadığınız birçok armonik düzey daha vardır, çok yakında onları da fark edeceksiniz.

Yaklaşık 60 yıl önce rüyadan uyanmaya başladınız, o noktada yerküre de daha yüksek bir titreşim düzeyine geçmeye karar verdi, bunu yapabilmek için ısısını yükseltmesi gerekiyordu. Bu da küresel ısınma dediğiniz şeye yol açtı, siz ısınmayı doğal çevre için zararlı ve yıkıcı bir faaliyet olarak görüyorsunuz, ama bu yerinde bir gelişmeydi, çünkü o olmadan yerküre ileri gidemezdi.

Yerküreyle kopmaz bir bağa sahipsiniz, dünya şimdi ısısını yükseltirken bu bağı korumak için ona ayarlanmanız gerekecek. Ayarlanma şimdiden başlamıştır, biyolojiniz değişmekte ve DNA’nın gizli iplikleri yeniden birleşmektedir. Fizik ve eterik bedenlerinizde değişimler meydana gelmekte, algı alanınız genişlemekte ve çok iyi tasarlamış olduğunuz perde incelmektedir. Her an Yuvaya daha çok yaklaşmaktasınız.

İnsanlar daha yoğun bedenlere girdikleri andan itibaren başlıca güdüleri hayatta kalabilmek oldu. Eski enerjinin düşük titreşimlerinde bu olması gerektiği gibiydi, ama şimdi daha yüksek bir gerçeğe erişiyorsunuz. Acımasız ortaçağdan büyük ekonomik bunalım dönemine ve dünya savaşlarına kadar geçen dönemde bir şey öğrendiniz.

Ebedi tahtın varisi ölemez, artık sizi harekete geçiren şey hayatta kalma güdüsü değil! Şimdi daha yüksek bir gerçeğe ve birlik bilincine duyduğunuz gereksinim salt fizik beslenmeden daha önemli hale gelmekte. Sizinle neden bu kadar gurur duyduğumuzu anlıyor musunuz? Kendi seçiminizle gücünüzü kuşanıp daha yüksek titreşimlere geçiyorsunuz.

2001’in başında Güneş’in kutuplarında meydana gelen değişiklik dünyayı yıkımın eşiğine getirmek için planlanmıştı, ama siz oyunu uzattınız. Şaşırtıcı bir hızla uyanıyor ve gücünüzü kuşanıyorsunuz. Ancak yeni bir sona ulaşacak olsa da başlangıçta kararlaştırılmış bazı olaylar devam edecek.

Eski senaryoya göre Güneş’teki manyetik kutup değişimi dünyada felaketlere neden olacak bir dizi olay başlattı. Yıllarca süren aşırı iklim değişimlerinden sonra dünyadaki manyetik kutuplar da değişecek, bu da dönüş eksenini eğecekti, böylece dünya altıncı ve son defa ekseninden kaymış olacaktı.

Bu senaryo artık değişmiştir, oyunu bitirmesi amaçlanan enerjiler şimdi dünyayı bir sonraki düzeye yükseltmede kullanılacaktır. Kutup değişiminin sonucu olarak Güneş’te bir vorteks (girdap) oluşmuş ve patlamalar uzaya enerji yaymıştır. İlk senaryonuz, bir ay içinde dünyayı hedef alan üç büyük enerji patlamasının meydana gelmesini içeriyordu.

Ama vorteks bunun yerine birçok küçük patlamaya yol açtı, patlamalar 2006’ya kadar giderek azalan bir ölçekte devam edecek. Şu anda patlamalardan hiçbirinin doğrudan dünyayı hedef almayacağı görülüyor. Bu patlamalardan gelen enerji yerkürenin tektonik tabakalarında depolanmaktadır. Depolanan enerji, dünyanın daha yüksek boyutlara yükselmesine yardımcı olmak için dışarı salınacaktır.

Bu vuku bulduğunda bazı olağandışı işaretler görülecektir. Ağustos 2001’de Güneş’te, sistemi “eski muhafızı” savunmaya zorlayacak kadar aşırı elektrik yükleyen ve 11 Eylülde (İkiz Kuleler) korkusunu ıstırap verici biçimde sergilemesine yol açan bir patlama meydana geldi.

Gelecek yıllarda Pasifik’teki olayları izleyin, çünkü bu bölge barometredir. Pasifikte Ateş Halkası olarak bilinen bölge dünyanın kalbinin attığı yerdir. Sismik ve volkanik faaliyette artışlar, Pasifik Okyanusunda volkanik patlamalar ve enerjinin açığa çıkışını bekleyin. Bunlar, Güneş’ten gelen kristal enerjinin yerküre tarafından özümsenmekte olduğunun kanıtı olacaktır. Şu anda Güneşin manyetik kutuplarını 2012’nin sonunda tekrar değiştirmesi beklenmektedir.

Bu olay, yeni dünyayı yaratmak için alanınıza girmekte olan yeni enerjiyi alma dönemini de sona erdirecektir.
Bakın, yakın zamana dek siz uyanacak gibi görünmüyordunuz! Ama uyandınız ve buradasınız, size karşı tarifsiz bir sevgi duyuyoruz. Tüm gözler üzerinizdedir, çünkü sadece kendi dünyanızı değil tüm evrenin paradigmasını da değiştiriyorsunuz.

Özgür seçim gezegeni deneyi o kadar başarılı oldu ki şimdi ikinci bir özgür seçim gezegeni var. Zamanı geldiğinde bu ikinci özgür seçim gezegenini çok yakından göreceksiniz!
__________________
Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?
serpil22 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla