Adı Meral... 19 yaşında...
Yetiştirme yurtlarında, gençlik evlerinde geçmiş son yılları.
Annesi cezaevinde, babası ölmüş, bir yaş büyük ablası ise üniversiteye
girmeyi başarmış ve şu sırada bir yetiştirme yurdunda kalabiliyor.
Meral lise sonda sınıfta kalmış, bu yüzden "sen 18 yaşını bitirdin artık
burada kalamazsın" demişler ve Meral şimdi tam anlamıyla sokakta
kalmışlardan... Yıllardır yurtlarda ailesiz yaşadığı ve zorlu günlerde
etrafımızdaki insanlar bir bir uzaklaştığı için pek fazla tanıdığı ve
akrabası da yok. Olanlar da pek umursamıyor zaten...
Onu geri aldırmak için bir iki girişimde bulunduk ancak sonuç olumsuz,
hatta bizi devreye soktuğu için kaldığı yer onu geri alsa da baskı ve azarlamalarla
acısını çıkartırlarmış, öyle de oldu zaten, bir gece kaldı ama ertesi gün
Meral yine sokakta kalmış. Bir problem olursa beni ara demiştim, aramış
telefonu duymamışım ve neyseki bir arkadaşı misafir etmiş onu, ancak
devamlı kalabileceği bir yer değildi. Sabah mesajını görür görmez aradım,
hemen yanıma gel dedim, geldi...
Sessiz ve tepkisiz bir çocuk. İsyan bile etmiyor. Hayalleri yok, umutları yok(tu)
ta ki düne kadar.
"İstediğim hiçbir şey olmadı, ben de bıraktım hayal kurmayı" diyordu.
Bu arada açlık da yaşadı sanırım.
Şimdi gençlik hayallerini, umutlarını yeşertmesi için yardım ediyorum Meral'e,
içindeki uzun bir uykuya yatmış çocuğu yeniden uyandırması için ona sarılıyor
ve şakalaşıyorum... Bir haftadır benimle, ilk kez dün akşam sarılırken "iyi ki
varsınız" dedi... Ve bu sabah şakalar yapmaya ve kıkırdamaya başladık.
Bir haftada üç kez ağladığını gördüm, öyle bir ağlayış ki, içimi parça parça eden,
sessiz, hıçkırıksız küçük damlaların sicim gibi yanaklarından aşağı süzüldüğü
bir ağlayıştı bunlar... Bir tanesi neden ağlıyorsun dediğimde "saçımı nerde
yıkayabilirim" diye sorduğumdaki ağlamaydı...
Böyle durumlarla çok fazla karşılaşacağımı, kendimi alıştırmam gerektiğini ve
hepsini evime alamayacağımı söyleyerek beni alıştırmaya çalışan dernek başkanı
arkadaşım sevgili Uğur hanıma rağmen, bu yaşadığım olayda daha fazla katı
olamadım ve hemen onu eve kızımın yanına yolladım.
Bu arada dernek gönüllülerinden Eda hanım Meral'e iş buldu, bu hafta işe girmek
için gereken işlemleri yapacak ve Nisanın ortaları gibi çalışmaya başlayacak.
Başka bir gönüllü üyemiz Handan hanım ise bütün bunları dinlerken hafifçe
gülümsedi, merak ettim ne oldu dedim "şimdi düşündüm de ben de sorunlarım var
diyordum, aslında sorunum olmadığını anladım" demişti.
Kızıma ise tabi anlarsa harika bir yaşam dersiydi Meral'i tanımak.
Bu sadece kötünün en iyisinden bir örnek, daha niceleri var ki, yaşadıklarını duysanız
ağzınızı şaşkınlıktan kapatamazsınız, maillerde okuduğumuz, basında duyduğumuz
ya da birileri söz ederken öylesine dinlediğimiz hayatın içinden gerçeklerle birebir
yüzyüze gelmek nasıl da başka, bambaşkaymış...
Sonra bana bir arkadaşından daha söz etti, kendisi gibi, onun da ilişiği kesilmiş ve
şu sırada evsiz, nerde kalıyor peki dedim, geceleri karakolda yatıyormuş ama uyuyamıyormuş,
bir şey yaparlar diye korkuyormuş, sabah atıldığı eve gizlice giriyormuş, akşam kalan kızlar
gelince de çıkıyormuş, gece evsiz yani, annesi varmış ama annesi yüzünden alınmış sığınma evine,
sanırım annesi ya akıl hastası ya da madde bağımlısı filan, yasakmış annesinin Esrayı görmesi.
Yine de çaresizlikten bir gece annesinde kalmış ama kadın onu sabah evden kovmuş.
Dayanamadım sulandı gözlerim, Esrayı düşündüm, kendimi zor tuttum gecenin geç saatinde
onu da aramamak için, hem de ne tutmak bilseniz. Onu bir süreliğine konuk edecek bir
tanıdığım var mı diye düşündüm...düşündüm....yok, evet şunu anladım ki benim böyle
bir dostum yok... telefon edeceğim ve sorgusuz sualsiz bu kıza sahip çık diyebileceğim ve
kabul edecek biri yokmuş çevremde.
Bu gece böyle ama yarın Esra için bir şeyler bulacağımdan eminim, bilmediklerim tamam da
ama bildiğim bir çocuğu, kıvrılıp, sıcacık uyuyacağı rahat bir yatak bulamayan bu genç kızı
sokakta bırakamam.
Bu gün (02 .04 .2007)Kanaltürk televizyonuna konuk olduk, sesimizi duyurmak için çırpındık.
Biz yayındayken ofisi bir genç kız daha aramış, "19 yaşındayım ve kalacak bir yerim yok" demiş...
İçim acıyor, ona da ulaşamadım, bekliyorum bir daha arasın diye.
Öyle çok ki Meraller Esralar....
Kaç tanesine ulaşabilirim bilmiyorum, ah bir ev bulsak, sadece başlangıç olarak 8 - 10 kişilik
bir ev... sonrası gelir biliyorum.
Meral şimdi uyuyor... ofiste kaldık bu gece ikimiz, eşyalarının bir kısmını alıp geldi, yavaş
yavaş yerleşiyor yanımıza sanki... ilk kez ve en çok bugün gülüyor, yine ilk kez bu gece bana
iyi geceler derken "öpebilir miyim" dedi.... sarıldım sıkı sıkı ve üstünü örttüm.
Satış ve Pazarlama eğitimlerinde bir örnek verilir, "yavru köpek tuzağı" yöntemi.
Bir köpek yavrusunu eve götürdükten sonra onu geri vermeniz ne kadar zordur değil mi.
Benim kedim de bize aynı böyle gelmişti, sadece bir hafta denemeye ikna olmuştum,
6.5 yıldır deniyoruz, hala bizimle ve evin prensi oldu.
Bu sabah Meralin annesi aradı açıkcezaevinden, teşekkür etmek istemiş...
Ben de dedim ki "hiç bir şey tesadüf değil", onca evsizin arasında Meralin bizi bulması
kesinlikle tesadüf değil, bakalım ne öğreneceğim bu olanlardan.
Diyor ki Selva hanım "en azından bu yaşadıklarım bana harika insanlar kazandırdı"
Teslimiyet bu işte...
Yoksa insan yaşadığı acı deneyimler sırasında aklını yitirir.
Bir sosyal yaraya neşter vurmak istedim ve karşıma çıkan dernek üyeliği
teklifini hiç düşünmeden kabul ettim. Bu dernek, ailesinde şiddet ve taciz yaşayan,
tek başına kalmış ne yapacağını bilmeyen, töre kanunlarından kaçan, erken yaşta
evlendirilen ya da evlenmek istemeyen, 18 yaşını doldurduğu ve tahsiline devam
etmediği için hayatın içine damdan düşer gibi yurtlardan salıverilen genç kızlarımızı
barındırma, meslek edindirme ve tahsiline devam edebilme olanakları sağlamayı amaçlıyor.
Dernek kurulalı tam 8 ay oldu, her yere başvuruyoruz, bazı belediyelere,
kaymakamlıklara ama hala sosyal olmayan devletimizden sosyal proje için destek bulamadık.
Belediyelere görüşmelere gittiğimde gördümki onların gücü gerçekten müthiş, hele birinde
başkalarının da talepte bulunmaya geldiği bir toplantıya katılmıştım, şiir ve şairlerle ilgili
bir organizasyona başkandan destek istemeye gelenler konuşurken içim daraldı, onlara
vaad edilenleri duysanız dudağınız uçuklar, meğer belediyeler ne güçlüymüş...
Bu öğrendiklerimden sonra seçimlerdeki savaşlar daha bir anlam kazandı gözümde.
Bu arada bir de ev bağışlandı bize...
Tempo dergisi için ropörtaja gelen genç hanım muhabir çok duyarlıydı ve bize boş duran
bir dairesini 2 yıllığına, bedelsiz, kullanmamız için verdi ancaaak sonradan öğrendik ki
bu daire her bir dairesinin 5 - 6 kişiye satıldığı bir sitedeymiş ve yapan kooperatifçiler
hapiste, yargıları devam ediyormuş. Anlayacağınız anahtar bizde ama ne semt, ne dairenin
konumu ne de sonunun ne olacağı meçhul oluşu bizi orayı tadil ettirmekten alıkoyuyor...
Yardım yaparken daha fazla duyarlı olsak iyi olur diye düşündürdü bu bağış.
Son söz olarak diyorumki, sorunlarınıza bir kez daha bakın, belki sorunun elinden tutan
çözümleri gözden kaçırıp, olmluya odaklanmak yerine olumsuza takılı kalıyor ve gereksiz
büyütüyorsunuzdur, ne dersiniz?
Şu sırada başını sokacak bir evi olanlardan mısınız?
Şükredin...
Yatağında sıcacık uyuyanlardan mısınız?
Şükredin...
Anneniz var mı?
Şükredin...
Anneniz yok ama anneyle mi büyüdünüz?
Şükredin...
Aileniz var ama sorun mu yaşıyorsunuz?
Yine de şükredin...
Ve şu anda sahip olduğunuz her duyu, her nefes ve her şey için şükredin.
Bu listenin gerisini de siz sıralayın isterseniz.
Ben eski şükran listemi buldum, onu okuyacağım şimdi ve yeni maddeler ekleyeceğim.
Hepimizin "bir" olduğumuzu bilen toplumlar olmamız dileğimle...
Hadi siz de kanayan yaralara parmağınızı bastırın, bekleriz efendim.
Selma Candan
02.04.2007
www.genckizsiginmaevi.org www.cnd.gen.tr