Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21-10-2009, 09:08 AM   #1 (permalink)
cent
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart The Secret’ da Söylenmemişler

The Secret’ da Söylenmemişler



Önce kendi düşündüklerimi yazmakla başlamak istedim. Evet, herkes seçin, odaklanın, çalışın, alın! demiş. Bunu diyenler en az on yıl çalışmış, kurslara gitmiş, denemiş ve sonunda başarmış. Hepsinin hayat hikâyesinde kayıplar var. İflaslar var. Ayrılmış aileler var. Bir tek kaybetmedikleri inanç. Bu yaklaşıma bakıp "Ben sırrı bilmiyorum ya da her yolu denedim gene de onların yaptıklarını yapamadım" diye umutsuzluğa kapılanların sayısı bir hayli olmalı. Sırrı bilmediğim için bu hastalıktan ölecek miyim, bilseydim ölmezdim, bu sırrı ne pahasına olursa olsun elde etmeliyim diye yaklaşanlar yok mu? Bir dolu. Sadece bizim aramızda değil, tüm dünyada.

Ve diyelim ki tuttu yaptığımız ve istediğimiz her şeyi - madde planında - elde ettik. Evimiz, arabamız, sağlığımız, her şey var. Bu paketle beraber gelecek bir duygu daha var. Korku, kaybetme korkusu! Çünkü gelen her şeyi yanılsama ortamında yaratıyorsunuz. Buradaki tatmin duygusunun sonu yok. Bir şey daha, bir şey daha... Nereye kadar yaratacaksınız? Sizde gerçek bir tatmin duygusu yaratacak ne olabilir? Geçici olmayan, kalıcı olan tatmin duygusu nedir? Onu nasıl elde edebiliriz?

İçte olan, her daim bizde olan, bizimle gelen ve gidecek olan hangi duygu olabilir. Ben bu yasaya; ÇEKİM DEĞİL, SEÇİM DEĞİL, TESLİMİYET YASASI diyorum. İçimizde olana inandığımızda, dıştakine teslim olduğumuzda Kutsal Kitabımız bakın Enfâl Suresi 63. ayetinde diyor ki: Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. Yani içinizde olanı değiştirip, evrene teslim olacaksınız. O size mutlaka ki murat ettiğinin en hayırlısını getirecektir.

Secret' ın içinde yer alan -mucizeleri gerçekleştiren- insanlar çok önceden beri varlar. Yokluktan kendilerini ısrarla ve yılmadan çalışarak kendi branşlarında önemli yerle taşıdılar. Kullandıkları yöntemleri iş hayatı için geliştirdiler. İnsanların ne istediklerine yoğunlaşarak baktıkları piyasada en yoğun talebin başarıya, zenginliğe giden yolun olduğunu gördüler. NLP de böyle doğdu. Ruhsal sıkıntılarımıza çare bulmak için değil, maddi sıkıntılara çare bulmak için. Daha çok nasıl satılır? Daha çok nasıl tüketilir? Ve derslerinden biri, başarılı olmak için başarılı olan insanlarla konuşun, hayat hikâyelerini okuyun ve onları izleyin diyor. Bu dersi uygulayan bir bayan, başarılı bu varlıkların peşine düşüp, projesini anlatıyor ve her biri ile yaklaşık üç buçuk saatlik konuşmalar yapıyor. Bu konuşmaları kırparak, aradan belki de en vurucu olanları seçerek, topluyor ve ortaya secret filmi çıkıyor. Ve bizlerin evlerine kadar ulaşıyor. Filmi olmazsa kitabıyla.

Secret' da yer alanlardan biri olan Bill Harris benim derslerini takip ettiğim, kendisinden NLP öğrendiğim, zihin eşiği cd’lerini düzenli dinleyerek, beynimi farklı frekanslara açtığım bir öğretmen. Filmde yer alan kişilerin filmde ve kitapta anlatılmayanları derlemiş. Sekiz haftalık bir seri halinde, sekiziyle yaptığı birer saati aşan konuşmaları ve konuşma metinlerini gönderdi. Ben bunlardan bazılarını seçerek burada sizinle paylaşıyorum. Satır aralarından çıkartılacak çok şeyler olabilir.

JAMES RAY

Soru: Bazıları bu işin içinde para olmasına çok kızıyor. Buna bakışın nedir?

JR- Batıda paran olmadan spiritüalite ile ilgilenemezsin, spritüel olamazsın. Araştırma yapacaksın, kurslar alacaksın, seyahat edeceksin. Milyoner ya da bilyoner olmana gerek yok ama eğer kendini geliştirmek istiyorsan bunlara yeterli paran olması lazım.

Yaratılışın herhangi bir yerini lanetliyorsan, Tanrının sana akışını lanetliyorsundur. Her şey bir kaynaktan geliyor. Zamanın başından beri böyle öğretildi. Şimdi bilim de her şeyin tek morfojenik alandan geldiğini söylüyor. Bu alana birçok ad verebilirsiniz. Bazıları sıfır noktası diyor, bazıları kuantum hologram! Bazı bilim adamları ise Tanrının zihni diyorlar. Sonuçta adı ne olursa olsun, din ve bilim her şeyin kaynağının aynı olduğunu kabul ediyor. Ve enerji bu kaynaktan üçüncü boyuta gelerek form olarak tezahür ediyor, yani son model bir Mercedes ile, kutsal Kabe taşı aynı kaynaktan geliyor. Bunun için, yaratılışın her hangi bir bölümünü lanetlemek, Tanrıyı lanetlemektir diyorum.

Soru: Ama doğuda özellikle Buda öğretisinde, maddi olan şeylerden kurtulunduğunda aydınlanmaya ulaşılacağı anlatılıyor. Onun için maddeyi bırakın deniyor. Bu bana anlamsız geliyor. Çünkü Tanrı bizim zengin olmamızı ister. Zengin olmak, birileri için değerli olan bir şey yarattığınızın göstergesidir.

JR- Evet, adına ne derseniz deyin, kaynak her şekilde sonsuz zenginliğe sahiptir. Eğer yaşamınızda mutsuzluk, parasızlık, huzursuzluk vs. varsa, kaynaktan fişiniz çekilmiş demektir. Öz fakir değildir. Öz hasta değildir. Kaynağa fişi takıp, bunun nasıl işlediğini anlayanlar, ne seçerlerse seçsinler, hak ettikleri şeyi alacaklarını bilirler. (Ben burada fişi takmaktan, o tek kaynağa teslim olmayı anlıyorum.) Her şey tek kaynaktan geldiğine göre, kaynağa ters düşen hiçbir şey olamaz demektir. O zaman - bir şeyin olması, olmamasından - daha iyidir. Yani zenginliğin olması, olmamasından daha iyidir.

Bilim, foton ve DNA ilişkisini anlatıyor. Yüzde yetmişbeşinin uyuduğunu. DNA’ nın yüzde yirmibeşini kullanabildiğimizi ve bu sarmalı rahat, gevşek tutmamız gerektiğini bunun için de endişeden, stresten uzak bir yaşam lazım.

Kalp anne karnında beyinden önce oluşuyor. Kendine ait bir idrak gücü var. Bedenin dışına yayılabilen bir enerji alanı var. Ve biliyorsunuz ki insanlar en çok kalp krizinden ölüyorlar. Negatif duygularla DNA sıkılaşıyor ve daha azı yaşıyor ve ölüyor. Kalbinizle düşünün demek onun idrak kabiliyeti olduğunu anlatıyor. DNA’nın dünyanın yapıldığı malzeme, ışık, üzerinde direk etkisi var. Kimler SİMYAGER o zaman? DNA’sını doğru kullananlar! Ve ŞÜKÜR DNA’yı açıyor.

Soru: İnsanlar iki yaşında dili kullanmaya başladıklarında, evreni oluşturan şeyleri parçalara ayırarak öğrenmeye, kategorize etmeye başlıyorlar. Ayrı olaylar, ayrı şeyler kavramı içinde öğrenme gerçekleşirken, tüm bunların kavramlar olduğunu unutuyoruz. Bir realite haritası yaratıyoruz beynimizde ve o haritaya göre hareket ediyoruz. Gerçekte evren tek bir bütün, tek bir proses ve ayrı şeyler fikri sadece bir illüzyon.

JR- Evet inansanız ‘big bange, Allah'a, her şeyin tek kaynağına, teklikten geldiğine. O zaman her şey aslında tek. O aynı noktayla bağlantılı. Arada mesafe yok. Zaman yok, mekân yok. DNA deneyleri de bunu gösteriyor. Kelebek etkisi diye anlatılan da bu.

DNA’ nın, evrenin yapı taşı olan fotonlar üstündeki etkisini biliyoruz. DNA’ yı ise kalbimize ait duygu ve hislerle direk olarak kontrol edebiliyoruz. Ve böylelikle mekânsız olan maddeyi de böylece kendimize çekebilir ya da yaşantımızda yer almasını sağlayabiliriz. Yani, tezahür ettirmek istediğim şey ile rezonansına uyumlandığım anda, o nerde olursa olsun, istek Çinde ister Hawaide, DNA’mı açarak, ona göndereceğim enerji alanı ile onu kendime alabilirim. Bu da hokus pokus değil.

Soru: Şimdi bunu dinleyip, ya ben aydan aya üç kuruş maaşla geçinen bir insanım, bütün bunları nasıl gerçekleştireceğim. Teorik şeyler bunlar, diyen birine neler söyleyebilirsin?

JR- Önce yaşamınızda ne istediğinize ve yaşamınızda neyi seçtiğinize çok net, berrak, açık bir şekilde niyetlenin. Neyi seçtiğinizi dile getirin. Neyi istediğinizi değil. İstemek süptil alanda sizde olmayanın enerjisini korumaktır. Yani, para istiyorum dediğinizde aslında benim param yok diyorsunuz. E, n’olmuş yani. Sadece bir olguyu dile getiriyorsunuz. Ve o olgunun enerjisini yaşatıyorsunuz. Bunun yerine, "Yaratmayı seçtiğim şey zenginliktir" demeniz doğru. Ama insanlara, yaşamınızda neyi yaratmayı seçiyorsunuz, diye sorduğunuzda net bir yanıt alamazsınız. Çoğunlukla size neyi istemediklerini söyleyeceklerdir.

Her neyse, yaşamınızda neyi seçtiğiniz konusunda net bir niyetiniz olsun. Her şeyin mümkün olduğu bu alanda, niyetiniz konusunda büyük düşünecek cesareti taşıyın ve cüretkâr olun. Kuantum fizik bize her şeyin tek bir parçacıktan geldiğini söylüyor. Sadece niyet o tek parçacık için yeterli. Üç boyutlu dünyada quantum fizikten bize ne demeyin, çünkü quantum fiziğin tezahür alanı bu üç boyutlu dünyamız. Onun için önce niyetinizle parçacığı yaratıyorsunuz.

Seçmek, denince; insanlar hep yaşama amaçlarının ne olduğunu bir türlü bulamadıklarını söylüyor. Ben de onlara yaşam amacı bulunmaz, seçilir! diyorum. Yaşam amacınızı seçin! Sonra yaşamınızda yaratmayı seçtiğiniz bu niyete odaklanın. İlginizi bu niyet üstünde yoğunlaştırın. Ama, bu noktada insanlar tekrar korkmaya başlıyor, ya yanlış bir şey seçersem? Ya hata yaparsam, ya beceremezsem. Bir başka deyişle, istemediklerine odaklanıyorlar, ve odaklandıkları tezahür ediyor yani istemedikleri.

İsa’dan beşyüz yıl evvel yazılmış olan Kızıldeniz parşömenlerinde deniyor ki, "Ademoğulları ve kızlarının üç barınağı vardır: düşünceleri, duyguları ve bedenleri." Bu üçü bir olduğunda dağlara yürü derler ve dağlar yürür. İncil'de İsa, hardal tanesi kadar inancın varsa, dağa yürü dersin ve dağ yürür, diyor. Evet, önce niyetimizi oluşturduk. Bu düşünce. Buna ben spritüel prototip diyorum. Bunu düşüncede netleştiriyorsunuz. İmgelerinizi yapıyorsunuz. Berrak bir resim haline getiriyorsunuz. Bunlar hep düşünce. Sonra duygular ve beden geliyor. Bunu biraz açalım. Çünkü duygular ve hisler anlam olarak karışıyor insanlarda. Duygular, harekete geçmiş enerjidir. Duygunun %99'u harekettir. Beden, duyguların harekete enerji sağladığı yerdir. Hisler ise kalp merkezidir. Hisler, düşünce ve duyguların kombinasyonundan oluşur. Hisler bedenin içindedir. Organı vardır: Kalp.

Doğuda alt çakraları filtre eden, üst çakralara geçiş kapısı olan kalp. Doğu öğretilerine bakarsanız, alt çakralar duygu merkezleridir ve bedeni hareket ettiren merkezler bunlardır. Niyete çıktığınızda, hissetmeniz, bir biliş haline geçmeniz lazım. Niyetlendiğiniz şeyin olmuş ve bitmiş olduğunu biliş haline. Bundan emin olma haline. Bu biliş hali sizi eyleme taşır. (amele) Bu biliş, bu vibrasyon, bu enerji nerde hissedilir. Kalpte. Bu biliş haline geçince, dış dünyada ne olursa olsun, biliş halimin tam tersi bir tezahür olsa bile, niyetim gerçekleşmiş bitmiş gibi hareket etmeye başlanır.

Diyelim ki dinleyici bir milyon doları yaratmayı seçiyor. Buna niyetleniyor. Gerçekten bunu bilirse, bugünkü davranışı nasıl olurdu? Bir milyon doları olan bir insan neler yapar? Ama zor olan nokta bu işte. Bedeni, düşünceyi, hissi, bedeni işin içine koymak lazım. O duyguyu tutmak, o bedeni tutmak, ve o bedeni nerde durduğunuza bakarak değil, gitmek istediğiniz noktada duruyor gibi harekete geçirmek gerek. Bilmem anlatabildim mi?

İnsanlar burada kopuyorlar. Kişisel gelişim çalışmalarının çoğunda, düşüncenin gücü öğretilir bilirsiniz. Bence bir direksiyondan başka bir şey değil. Düşünce bir direksiyon sistemi. Tekerlekler ise beden. Motorunuz olmadan harekete geçebilir misiniz? Motor, yani düşünce ve duygularınızın bir kombinasyonu olmadan olmaz. Motor ise sürücüdür. Duygu ve düşüncelerinden oluşan hisleri kalp merkezinde taşıyan sürücü. Bedeni, duygusu ve hislerini bir araya getirerek DNA’sını etkileyecek titreşimleri dış dünyaya göndererek, evrenin yapı taşı olan -mekansız- fotonları etkileyerek, seçtiğini kendine çeken sürücü. Gerçek bir tutkuyla duygularını yoğunlaştırabilmek gerek. Ve eyleme geçmek.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla